İsrail’e ait bir İHA’yı düşüren Hizbullah askeri tesisleri hedef aldı

İki gün önce Kafra kasabasını hedef alan bombalı saldırıda hayatını kaybeden Hüseyin Ali Hamdan ve eşi Menar Ahmed Abadi'nin cenaze töreninden. (AP)
İki gün önce Kafra kasabasını hedef alan bombalı saldırıda hayatını kaybeden Hüseyin Ali Hamdan ve eşi Menar Ahmed Abadi'nin cenaze töreninden. (AP)
TT

İsrail’e ait bir İHA’yı düşüren Hizbullah askeri tesisleri hedef aldı

İki gün önce Kafra kasabasını hedef alan bombalı saldırıda hayatını kaybeden Hüseyin Ali Hamdan ve eşi Menar Ahmed Abadi'nin cenaze töreninden. (AP)
İki gün önce Kafra kasabasını hedef alan bombalı saldırıda hayatını kaybeden Hüseyin Ali Hamdan ve eşi Menar Ahmed Abadi'nin cenaze töreninden. (AP)

Hizbullah, ülkenin güneyinde İsrail’e ait bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü bildirdi. Öte yandan İsrail ordusu, güneyden bir dizi füze fırlatıldığını tespit ettikten sonra Hizbullah’ın karargâh ve mevzilerini bombaladığını duyurdu. Gece boyunca bombardımanda artış yaşanırken, bölgede Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) sirenleri çaldı.

Söz konusu olay, Hizbullah’ın hava savunma sisteminin İsrail'e ait orta büyüklükteki Hermes 450 İHA’sını karadan havaya füzeyle düşürmesinden birkaç gün sonra gerçekleşti. Hermes 450 İHA’sının düşürülmesi, Hizbullah’ın sahip olduğu hava savunma sisteminin bir kısmının açığa çıkmasına neden oldu.

Emekli Tümgeneral Dr. Abdurrahman Şehitli'ye göre, yüksek irtifada uçan İsrail’e ait bir İHA, Hizbullah tarafından düşürüldü. Şehitli, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Hermes 450 İHA’nın düşürülmesinden sonra İsrail’in, sahip olduğu hava savunma sistemini açıklamayan Hizbullah’ı, uçaksavar silahlarının türünü tespit etmek için yüksek irtifada uçan İHA’lar göndererek kışkırtmaya çalıştığını söyledi.

Ağustos 2019'da Beyrut'un güney banliyösünde iki İsrail İHA’sı düşürüldüğünde, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İsrail ile angajman kurallarında yeni bir aşamaya geçildiğini duyurdu ve Lübnan semalarında İsrail İHA’larına karşı koyma sözü verdi. O zamandan bu yana Hizbullah, Lübnan'da birçok İHA düşürdü. Bunların bazıları da güneydeki savaş sırasında düşürüldü. Ancak düşürülen İHA’ların hepsi küçük türlerdi.

Hizbullah'ın sahip olduğu hava savunma sisteminin niteliğine ilişkin ayrıntılar bilinmemekle birlikte, İran ve Rus silahlarını, özellikle de Pantsir olarak bilinen hava savunma sistemini kullandığına dair bilgiler ediniliyor. ABD medyası aylar önce Hizbullah'ın yeni bir Rus hava savunma sistemi alacağına dair haberler de yayınlamıştı.

Hizbullah, dün (cuma) yaptığı açıklamada onlarca askeri operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu. Açıklamada, savaşçılarının dün (cuma) gece yarısı Vadi el-Uzziye'de bir İsrail helikopterini düşürdüğü, ayrıca el-Bağdadi yakınında ve Ramim kışlası civarında İsrail askerlerinin toplandığı bir tesisi hedef aldıkları ifade edildi. Bir başka açıklamada ‘öğle saatlerinde el-Menara bölgesi civarında bir Siyonist gücünün füze silahlarıyla hedef alındığı, saldırıda çok sayıda askerin öldüğü ve yaralandığı’ ifade edildi.

Lübnan'dan fırlatılan ve İsrail'in kuzeyindeki Margaliot bölgesinde açık alana düşen bir dizi füzenin izlendiğini duyuran İsrail ordusu, bu füzelere Hizbullah’ın karargâh ve mevzilerini bombalayarak karşılık verildiğini açıkladı. Daha sonra İsrail ordusu, savaş uçaklarının Ayta eş-Şab bölgesindeki bir askeri tesisi bombaladığını ve Hizbullah’a ait diğer iki askeri alanın hedef alındığını kaydetti.

Yetkililer, evlerin ciddi zarar gördüğü kasabalardan biri olan Ayta eş-Şab'ın gece ve gündüz ağır bombardımana maruz kaldığını ve bunun da büyük hasara yol açtığını belirtti.

İki gün önce kasabalarını hedef alan saldırılarda öldürülen Hüseyin Ali Hamdan ve eşi Menar Ahmed Abadi'nin Kafra kasabasında yası tutulurken, güneydeki kasabalarda bombardıman artarak devam ediyor. Hula ve el-Vezzani kasabaları bombalanırken, İsrail savaş uçakları Cebel Balat'ın Şihin ve Ramiye bölgelerine saldırılar düzenledi.

İsrail ordusu gece saatlerinde güneydeki bombardımanlarını arttırırken, Ayta eş-Şab, Cebel el-Lebune ve Nakura kasabasının dış mahallelerine de saldırılar düzenledi. Lübnan Ulusal Haber Ajansı'na (NNA) göre patlama sesleri Sur kentinde duyuldu ve UNIFIL güçleri bombardımanla birlikte bölgede sirenleri aktifleştirdi.

İsrail keşif uçakları Sur ve Bint Cubeyl kasabaları üzerindeki uçuşlarını yoğunlaştırırken, Mavi Hat'a bitişik sınır köyleri üzerinde geceleri işaret fişeği atmaya devam etti. Ayrıca Nakura ve Alma eş-Şab kasabalarının karşısındaki Mavi Hat'a bitişik ormanları bombaladılar.

Bu arada Hizbullah'ın parlamentodaki siyasi kanadı Direnişe Sadakat Bloğu'ndan Milletvekili Hasan Fadlallah, angajman kurallarına bağlı olduklarını ve savunmada kalmaya devam ettiklerini yineledi.

Fadlallah, “İsrail'in ülkemize yönelik saldırganlığının bir bedeli var. Bu bedellerin en ağırı şehit olan bu gençlerdir. Bu bedeller arasında yerinden edilme, evlerin yıkılması, bazı köylerde istikrar ve güvenin yok edilmesi de yer almakta. Ancak bugün ödediğimiz bu bedel, gelecekte Lübnan'ı ve güneyini koruyan, istikrar ve güvenliği yeniden tesis eden denklemlerin kurulmasına yol açacaktır. 2006’da ödenen bedeller ve yapılan fedakarlıklar, bu köyleri ve kasabaları yıllarca korudu. Bugün yapılan fedakarlıklar da büyük bir amaç içindir. Savaşın büyüklüğü ve ülkemizin geleceğini şekillendirecek sonuçlar karşısında bu yükü taşımalı ve birlikte iş birliği yapmalıyız. Köylerimizde halk arasında zaten büyük bir iş birliği var” dedi.

Fadlallah ayrıca, “Bu aşamayı en üst düzeyde hassasiyet, bilgelik ve cesaretle ele alıyoruz. Bu nedenle direniş her saldırıya uygun bir şekilde karşılık veriyor ve siviller hedef alındığında bunu karşılıksız bırakmıyor. Bir köye, bir eve, bir bölgeye ya da bir sivile yapılan hiçbir saldırı yoktur ki uygun bir karşılığı olmasın. Bu, direnişin koruma denklemini dayatmak için yaptığı bir taahhüttür” açıklamasında bulundu.

Fadlallah, ateşkes müzakereleriyle ilgili olarak “Gazze'ye yönelik saldırı durmadan güneydeki ve Lübnan'daki durumla ilgili herhangi bir görüşme yapılmayacak. Güneyle ilgili gelecekteki herhangi bir görüşme, ister Litani'nin kuzeyi ister güneyi olsun, Lübnan'ın çıkarından, önceliğinden ve iradesinden kaynaklanmaktadır. Bu da Lübnan'ın çıkarları doğrultusunda Lübnanlıların anlayış ve uzlaşı yoluyla belirlediği şeydir. Ne olursa olsun hiçbir dikte ya da koşulu kabul etmeyeceğiz. 2006'da denediler ve başaramadılar. Bugün de düşmanın siyaset yoluyla herhangi bir ödül ya da kazanç elde etmesine izin vermeyeceğiz. Liderleri medyada çok konuşsa da onlar mağlup” dedi.



İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
TT

İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)

İsrail Times gazetesine göre, İsrailli bir yetkili bugün, Hamas'ın üst düzey lideri Raid Saad'ın Gazze şehrinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü doğruladı. Bu da İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi anlamına geliyor.

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre görgü tanıkları ve sağlık kaynakları bugün, Gazze şehrinin güneybatısındaki Raşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağı yakınlarında bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail uçağının Nablusi Meydanı yakınlarında bir araca birkaç füze ateşlediğini, aracı imha ettiğini ve can kayıplarına yol açtığını söyledi. Ambulans ekipleri, ölü ve yaralıları hastanelere taşımak için acilen olay yerine gitti.

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee ise yaptığı açıklamada, ordu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Teşkilatı) Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan bir saldırı düzenlediğini ve onu son zamanlarda hareket için silah üretimi ve yeniden yapılanma çalışmaları yapmakla suçladığını belirtti.

İsrail Ordu Radyosu, saldrırının hedefinin, İzzeddin el-Haddad'dan sonra "Hamas'ın ikinci adamı" ve askeri üretim dosyasından sorumlu kişi olarak tanımladığı Raid Saad olduğunu bildirdi. İsrail'in bugünkü operasyonu gerçekleştirmeden önce son haftalarda kendisine birkaç kez suikast girişiminde bulunduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayın yapan Ynet internet sitesinden aktardığına göre Raid Saad Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri.

Hamas'tan hava saldırısının hedefinin kimliğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.

Axios haber sitesi, İsrail'in saldırıdan önce Amerika Birleşik Devletleri'ni önceden bilgilendirmediğini ifade etti.


Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.