Sudan savaşında yeni silah açlık mı?

Sudan’da yardımların savaştan etkilenenlere ulaştırılmasının engellenmesi nedeniyle trajik bir insani durum baş gösterdi.

Ordu ile HDK arasındaki savaş devam ederken ülkedeki insani krizler daha da derinleşiyor (AFP)
Ordu ile HDK arasındaki savaş devam ederken ülkedeki insani krizler daha da derinleşiyor (AFP)
TT

Sudan savaşında yeni silah açlık mı?

Ordu ile HDK arasındaki savaş devam ederken ülkedeki insani krizler daha da derinleşiyor (AFP)
Ordu ile HDK arasındaki savaş devam ederken ülkedeki insani krizler daha da derinleşiyor (AFP)

İsraka Ali Abdullah

Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında geçtiğimiz yıl nisan ayı ortalarında patlak veren savaş devam ederken çatışan tarafların yine geçtiğimiz yıl 11 Mayıs'ta Cidde'de Suudi Arabistan ve ABD’nin arabuluculuğunda savaştan etkilenenlere insani yardımların ulaştırılmasını sağlayacak bir anlaşma imzalamış olmasına rağmen gıda ve güvenli barınma sıkıntısı yaşanması ve bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılması nedeniyle ülkedeki insani kriz, özellikle çatışmaların yaşandığı bölgelerde tarifi zor bir şekilde kötüleşmeye başladı. Sudan’daki krizi sona erdirmeye yönelik uluslararası çabalar da başarısızlıkla sonuçlandı.

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Sudan'ın 42 milyonu aşan nüfusundan yaklaşık 25 milyon kişinin insani yardıma muhtaç olduğunu ve bunlardan 18 milyonunun gıda güvensizliğiyle karşı karşıya, yaklaşık 5 milyonunun da felaketin eşiğinde olduğunu açıkladı. Felaket olarak tanımlanan bu sınıflandırma, kıtlık sınıflandırmasından sonra acil durumlar için WFP tarafından kullanılan ikinci en kötü sınıflandırma olarak biliniyor.

İnsani yardımların savaştan etkilenenlere ulaştırılmasının engellenmesi nedeniyle yaşanan trajik insani durum, istenmeyen sonuçları olan bir felaketi haber veriyor. Bu da açlığın savaşta yeni bir silah olarak kullanılmaya başlaması anlamına geliyor. Peki, devam eden savaşın gölgesinde gözlemciler bu durumu nasıl gördü?

Karmaşık durumlar

Omdurman Acil Durum Odası üyesi Ahmed Abdurrahman, Sudan'ın başkentini oluşturan üç şehir olan Hartum, Hartum Bahri ve Omdurman’dan göç edemeyenlerin bilinmeyen bir akıbete doğru ilerlerken güvenli koridorların açılmaması nedeniyle savaşın başlangıcından bu yana çatışan tarafların uyguladığı, yiyecek stoklarının tükenmesine ve insani yardımların engellenmesine yol açan ağır ekonomik abluka nedeniyle açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Savaşın kapsamının genişlemesi ve güvenli bölgelere sıçraması sonrası yerinden edilen ailelerin zor seçimlerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Abdurrahman, “Çoğu aile, savaşın başlangıcından bu yana halka günlük olarak yemek sağlayan aş evlerinin çalışmalarını durdurulmasının yanı sıra fahiş fiyatlara satılan tüketim mallarındaki kıtlık nedeniyle hayat şartları daha da kötüleşirken evlerine dönmek ve zorlu koşullara katlanmak zorunda kaldı” diye konuştu.

Sudan’daki insani kriz, gıda ve güvenli barınma sıkıntısı ve bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılması nedeniyle daha da kötüleşiyor (AP)
Sudan’daki insani kriz, gıda ve güvenli barınma sıkıntısı ve bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılması nedeniyle daha da kötüleşiyor (AP)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Ailelerin bu kötü koşullara dayanmasının güç olduğunu vurgulayan Abdurrahman, “Eğer çatışan taraflar insani yardımların ulaştırılması konusunda bir çözüme varamazlarsa aşırı açlıkla ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar” dedi. Sudanlı yetkili, iletişimin ve internetin kesilmesinin, acil durum odalarının bağış toplama, gıda satın alma ve bunları halka dağıtma gibi görevlerine devam etmelerini engellediğini vurguladı.

Açlıktan ölüm

Öte yandan Darfur merkezli Yerinden Edilmiş Kişiler ve Mülteciler Genel Koordinatörlüğü Sözcüsü Adem Rical, Darfur’daki mülteci kamplarında kalan yerinden edilen kişilerin içinde bulundukları şartların çok kötü olduğunu söyledi. Yerinden edilenlerin ölüm ve açlıkla yüzleştiklerini belirten Rical, çatışan tarafların insani yardımların akışını, güvenli koridorların açılmasını, uluslararası ve yerel kuruluşlar tarafından ülkenin çeşitli bölgelerinde çatışmalardan etkilenenlere ve yerinden edilenlere yardımların ulaştırılmasını engelleyerek bu kişileri hedef alındıklarını açıkladı.

Rical, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gıda kıtlığı, özellikle ishal ve bağışıklık sistemi zayıflığı gibi akut yetersiz beslenme hastalıkları başta olmak üzere çeşitli hastalıklar ve salgın hastalıklarda artışa neden oldu. İnsani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması konusunda mutabakata varılmalı ve Cidde’de varılan insani yardımlara yönelik anlaşmalardan vazgeçilmemeli.”

Yerinden edilen kişilerin normal zamanda da sınırlı gelire sahip olduklarını, temel hayati ihtiyaçlarını karşılamalarına yetmeyen mesleklerde çalıştıklarını ifade eden Rical, güvenlik gerilimleri nedeniyle bu kişilerin geçim kaynaklarını tamamen kaybettiklerini vurguladı.

Siyasi çözüm

Sudanlı askeri ve strateji uzmanı Emin Meczub İsmail, insani yardım akışını engellemenin, yardımlara el koymanın ve HDK’nin kontrolü altında olan ve aktif çatışmaların yaşandığı bölgelerde savaştan etkilenenlere yardımların ulaştırılmamasının kasıtlı bir hareket olduğunun ortada olduğunu söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Sudan ordusuna, HDK tarafından kontrol edilen bölgelere yardımların ulaştırılması konusundaki isteksizliği nedeniyle bazı suçlamalar yönelttiğini belirten İsmail, Sudan hükümetinin HDK’nın kontrolündeki bölgelere insani yardımların ulaştırılmasına izin vermesi halinde konumunun zayıflayacağını düşündüğünü de sözlerine ekledi. İsmail, hükümetin, Güney Sudan İç Savaşı sırasında Sudan Halk Kurtuluş Örgütü (SPLA) tarafından kontrol edilen bölgelere insani yardımların girişini engellediğinden, 1990'lı yıllardaki ‘Lifeline’ (Yaşam çizgisi) adlı programı yeniden deneyimlemek istemediğini kaydetti.

İsmail, Çatışan tarafların Cidde’deki müzakerelerden çıkan anlaşmalara uyması ve savaş ve açlık ile karşı karşıya gelen insanların hayatlarını kurtarmak için siyasi bir çözüm bulmaları gerektiğinin altını çizdi. HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu'nun, insani yardım akışının engellenmesinde parmağı olmadığını söyleyerek HDK’yı temize çıkarmaya çalıştığına ve uluslararası toplumu sivilleri açlık tehlikesinden kurtarmaları, orduyu da insani yardımların engellenmesinden sorumlu tutulmaları çağrısında bulunduğuna dikkati çeken İsmail, “(Dagalu’nun) sözleri, özellikle milislerinin Darfur'daki ihlallerini görmezden gelmeye devam ettiği için çok fazla çelişki barındırıyor” yorumunda bulundu.



Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı hakkında 5 önemli nokta

Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
TT

Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı hakkında 5 önemli nokta

Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)

Mısır, Katar ve altı ülke daha dün yaptıkları açıklamada, İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nı yalnızca tek yönlü olarak açma ve Gazze sakinlerinin sadece Mısır’a geçişine izin verme niyetiyle ilgili endişelerini dile getirdi.

Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah Sınır Kapısı’nın ‘önümüzdeki günlerde’ yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır’a çıkışına izin verecek şekilde açılacağını duyurmuştu. Ancak Kahire, tek yönlü geçişi öngören bir anlaşmanın bulunduğunu yalanladı.

Aşağıda Refah Sınır Kapısı hakkında bilinmesi gereken beş temel nokta yer alıyor:

1 - Hayati bir geçiş noktası:

Refah Sınır Kapısı, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne insani yardım girişinin sağlandığı kritik bir hat konumunda. Özellikle gıda ve yakıt tedariki açısından, elektrikten yoksun bırakılan bölgeye enerji akışının sağlanmasında önemli rol oynuyor.

Uzun yıllar boyunca burası, Gazze’den çıkışına izin verilen Filistinlilerin bölgeden ayrılabildiği başlıca kapı oldu. İsrail’in 2007’den bu yana uyguladığı abluka nedeniyle küçük ve kapalı bölgeden çıkış için en önemli güzergâh niteliğini taşıdı.

2005 ile 2007 yılları arasında Refah, Filistin Yönetimi tarafından işletilen ilk sınır kapısıydı. Ancak 2006’daki Filistin yasama seçimlerinde Hamas’ın kazanmasının ardından (Fetih Hareketi ile yaşanan çatışmalar sonrasında yönetimi tamamen devralmasıyla birlikte) kapı Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünün sembollerinden biri haline geldi.

2 - İsrail kontrolü:

7 Mayıs 2024’te İsrail ordusu, silah kaçakçılığı şüpheleri ve ‘terör amaçlı kullanıldığı’ iddiaları gerekçesiyle Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını ele geçirdi.

Bu tarihten sonra Birleşmiş Milletler’in (BM) kullandığı geçişler de dahil olmak üzere Gazze’ye açılan kapıların büyük bölümü kapatıldı.

19 Ocak’ta İsrail ile Hamas arasında kısa süreli bir ateşkes sırasında kapı geçici olarak yeniden açıldı. Bu süre zarfında bazı yetkili kişilerin ve yardım tırlarının geçişine izin verildi.

3 - Yeniden açılacak mı?

10 Ekim 2025’te, ABD, Mısır ve Katar arabuluculuğunda Gazze’de yeni bir ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi.

 Refah Sınır Kapısı’nı kullanarak Gazze Şeridi'nden Mısır'a geçen yabancı pasaport sahibi Filistinliler, 19 Kasım 2023 (DPA)Refah Sınır Kapısı’nı kullanarak Gazze Şeridi'nden Mısır'a geçen yabancı pasaport sahibi Filistinliler, 19 Kasım 2023 (DPA)

O dönemde İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, sınır kapısının yeniden açılmasına yönelik planlardan söz etmişti. Ancak Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisi, kapının ‘ikinci bir duyuruya kadar’ kapalı kalacağını açıkladı.

Aralık ayının başında İsrail hükümeti, Refah Sınır Kapısı’nın ‘önümüzdeki günlerde’ yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır’a çıkışına izin vermek amacıyla açılacağını duyurdu. Mısır ise tek yönlü geçişe izin veren bir anlaşmanın bulunmadığını belirterek iddiayı reddetti.

COGAT, ‘ateşkes anlaşması ve siyasi direktif doğrultusunda Refah Sınır Kapısı’nın önümüzdeki günlerde sadece Gazze halkının Mısır’a çıkışı için açılacağını’ bildirdi.

Buna karşılık Mısır, ‘yetkili bir kaynak’ üzerinden yaptığı açıklamada, “Eğer kapının açılması konusunda mutabakat sağlanırsa, geçiş hem giriş hem çıkış yönünde olur; bu, ABD Başkanı Donald Trump’ın planında yer alan şekildir” ifadelerini kullandı.

COGAT, kapının Avrupa Birliği Sınır Yardım Misyonu gözetiminde çalışacağını, bunun da ‘Aralık 2025’te uygulanan mekanizmaya benzer’ olacağını açıkladı.

Trump’ın planı, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının temelini oluşturuyor ve Refah Sınır Kapısı’nın insani yardım girişini sağlamak üzere yeniden açılmasını öngörüyor.

Ancak ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail makamları, kapının açılmasını geciktiriyor. İsrail, bu gecikmeden Hamas’ı sorumlu tutarak, örgütün hâlâ bölgede bulunan rehinelerin tümünün cesetlerini teslim etmediğini iddia ediyor.

4 - Kerem Şalom Sınır Kapısı:

Uluslararası yardımlar genellikle Akdeniz kıyısındaki Port Said ve Ariş limanlarına ulaşıyor, buradan da Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafına gönderiliyor.

Yardım tırı şoförlerinin aktardıklarına göre, araçlar Refah kontrol noktasını geçtikten sonra birkaç kilometre uzaklıktaki Kerem Şalom Kapısı’na yönlendiriliyor.

Bu noktada sürücüler araçlardan iniyor ve tırlar kapsamlı bir aramadan geçiriliyor. İsrail tarafından onaylanan yükler boşaltılıyor, ardından Gazze’ye giriş izni bulunan başka araçlara yeniden yükleniyor.

5 - Diğer geçiş noktaları:

Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan ateşkes anlaşması, Gazze Şeridi’ne günlük 600 yardım tırının girişini öngörüyor.

Ancak BM’ye göre İsrail hâlâ anlaşmada belirtilenden daha az sayıda tırın girişine izin veriyor. Bu tırların çoğu Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan, kalan kısmı ise Kisufim Sınır Kapısı’ndan geçiş yapabiliyor.

Gazze ile İsrail’in güneyi arasında yer alan Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı sırasında tahrip olmuştu.

Kapı 2025 yılının başında kısa bir süre için yeniden açıldı, ancak daha sonra tekrar kapatıldı ve ne zaman faaliyete geçeceği belirsizliğini koruyor.

Savaş başlamadan önce faaliyet gösteren başka geçiş noktaları da vardı; ancak İsrail makamları bu kapıların yeniden açılıp açılmayacağı konusunda henüz bir açıklama yapmış değil.


Kasım "diplomasiyi" destekliyor ancak Hizbullah'ın silahları konusunda ısrarcı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)
TT

Kasım "diplomasiyi" destekliyor ancak Hizbullah'ın silahları konusunda ısrarcı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, dün yaptığı açıklamada, ateşkes komitesinde sivil bir başkanın yer almasının "önceki resmi açıklamalara ve pozisyonlara aykırı bir prosedür" olduğunu belirterek siyasi söyleminde çıtayı yükseltti. Kasım'a göre söz konusu açıklamalarda, herhangi bir sivilin uygulama mekanizmasına dahil edilebilmesi için İsrail'in düşmanlıklara son vermesi gerektiği belirtiliyordu.

Kasım, Lübnan yetkililerinin "diplomatik seçeneğine" destek verdiğini ifade ederken, Büyükelçi Simon Karam'ın Lübnan heyetine atanmasını "İsrail'in tutumunu, saldırganlığını veya işgalini değiştirmeyecek yersiz bir taviz" olarak değerlendirdi. "Sivil temsilcinin gidip görüşmelerde bulunduğunu, bunun da baskıyı artırdığını ve İsrail'in Amerika ile birlikte Lübnan'ı ateş altında tutmak istediğini" belirtti. Kasım, "En büyük fedakarlığı yapmaya hazırız ve teslim olmayacağız" ifadelerini kullandı.


İsrail bütçesi Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetlerine hizmet ediyor

İsrail ordusuna ait bir araç, Batı Şeria'da Tubas kentinin güneyindeki Tammun kasabasının girişini kapattı (AFP)
İsrail ordusuna ait bir araç, Batı Şeria'da Tubas kentinin güneyindeki Tammun kasabasının girişini kapattı (AFP)
TT

İsrail bütçesi Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetlerine hizmet ediyor

İsrail ordusuna ait bir araç, Batı Şeria'da Tubas kentinin güneyindeki Tammun kasabasının girişini kapattı (AFP)
İsrail ordusuna ait bir araç, Batı Şeria'da Tubas kentinin güneyindeki Tammun kasabasının girişini kapattı (AFP)

İsrail Maliye ve Savunma Bakanları, 2026 genel bütçesinin hazırlanması kapsamında savunma bakanlığının bütçe talebini 144 milyar şekelden 112 milyar şekele düşürmeyi kabul etti. Bu, mevcut 2025 bütçesine (34,63 milyar dolar) göre yerleşim yerlerine yaklaşık 20 milyar şekellik bir artışı temsil ediyor ve ordunun daha fazla askere ihtiyaç duyması ve asker eksikliği pahasına öncelikle Batı Şeria'daki yerleşim projelerine hizmet ediyor.

İsrail hükümeti, GSYİH'nın yüzde 3,9'u oranında açık veren 662 milyar şekel tutarında bir bütçe onayladı.

Yediot Aharonot gazetesinin haberine göre, Batı Şeria'da güvenliğin güçlendirilmesi amacıyla 3 yıl içinde dağıtılacak yaklaşık 725 milyon şekel tutarındaki bir paket üzerinde anlaşmaya varıldı.