İsrail raporlarında, ciddi askeri açıklar nedeniyle Refah'a saldırılmaması konusunda uyarılar yapıldı

Esir takası anlaşması müzakereleri durma noktasına gelirken, Washington'daki İsrail Büyükelçiliği’ne Gantz'la ilgilenmemesi yönünde talimat verildi.

İsrail’in Refah'ı işgal etme kararı konusunda destekçiler ve muhalifler arasında anlaşmazlıklar çıktı. (AFP)
İsrail’in Refah'ı işgal etme kararı konusunda destekçiler ve muhalifler arasında anlaşmazlıklar çıktı. (AFP)
TT

İsrail raporlarında, ciddi askeri açıklar nedeniyle Refah'a saldırılmaması konusunda uyarılar yapıldı

İsrail’in Refah'ı işgal etme kararı konusunda destekçiler ve muhalifler arasında anlaşmazlıklar çıktı. (AFP)
İsrail’in Refah'ı işgal etme kararı konusunda destekçiler ve muhalifler arasında anlaşmazlıklar çıktı. (AFP)

Emel Şehade

Esir takası anlaşması müzakereleri durma noktasına geldi. Öyle ki Ramazan Ayı’ndan önce bir anlaşmaya varma olasılığı mümkün görünmüyor. Bu da İsrail'in Refah'ı işgal etmeye karar vermesi halinde tüm bölgeyi bir güvenlik riskiyle karşı karşıya bırakıyor. ABD ve Mısır başta olmak üzere dışarıdan gelen uyarılara rağmen İsrail her an Refah’a girme kararı alabilir. Raporlarda İsrail ordusuna, asker sayısındaki eksiklik ve savaştaki üstünlüğünü garanti edecek hız ve kabiliyetteki yetersizlik nedeniyle Refah işgalini riske atmaması konusunda uyarılar geldi. Yine de İsrail beklenmedik bir şekilde hareket edebilir.

İsrail’in, esir takası anlaşmasına dahil edilecek esirlerin isim listesi talebi pazar günü Hamas tarafından reddedildi. Ayrıca esirlerin sağlık durumlarıyla ilgili ayrıntılar da verilmedi. Bunun ardından yakın zamanda bir anlaşmaya varma umutları suya düştü. Bu durum, esir anlaşmasında ilerleme kaydedilmesinin önündeki en önemli engeli teşkil ediyor. İsrail, esirlerin listesini almadığı sürece müzakerelere katılmayı reddediyor. Hamas ise Gazze'deki durum ve diğer örgütlerin elindeki esirlerin varlığı sebebiyle anlaşmanın imkânsız olduğunu düşünüyor.

Tarafların üzerinde anlaşamadığı bir diğer konu da anlaşmaya dahil edilen her bir İsrailli esire karşılık serbest bırakılacak Filistinli mahkûm sayısının belirlenmesi. Diğer taraftan ateşkes talebi ve İsrail ordusunun geri çekilmesi konusundaki anlaşmazlık da tartışma konusu olmaya devam ediyor. Tüm bunlar anlaşmada ilerleme kaydedilmesini engelliyor. Askeri ve güvenlik kurumları Refah'ı işgal etme planını tartışmaya devam ederken, bir milyon 400 bin Filistinliyle nasıl başa çıkılacağı ve bu kişilerin Refah'tan güvenli bölgelere nasıl nakledileceği konusunda da net bir tablo ortaya çıkmadı. Operasyon için lojistik hazırlıkların yanı sıra ordunun bu konuda eğitilmesi de gerekiyor.

Asker sıkıntısı

Hamas hareketi ile arabulucular arasında pazar günü Kahire'de yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedilememesi ve özellikle Ramazan Ayı boyunca bir anlaşmaya varma ihtimalinin zorlaşmasıyla, önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleneceğinin tartışılması için kabineyle görüşülecek. Ordu kurmayları ve kabinedeki en yüksek yetkililere göre, dini hassasiyet gösterilmesi gereken bir zaman dilimi olsa bile içinde bulunulan durum, ordunun Refah'ı işgal etmek üzere harekete geçmesini gerektiriyor.

Ancak İsrail ordusunun büyük bir asker açığıyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyan raporun yayınlanmasının ardından bu adımın tehlikeli olduğu konusunda uyarılar geldi. Söz konusu rapora göre İsrail’in acil olarak en az sekiz bin askere ihtiyacı var. Bu denli bir asker açığı savaş alanındaki operasyonların sonuçlarının Han Yunus ile Refah'a kadar diğer bölgelere doğru ilerlemesini olumsuz etkileyecektir.

Raporda İsraillilerin, ordunun operasyonlarını hızlı ve zaferi garanti edecek şekilde gerçekleştiremeyeceği bir aşamadan korktuğu belirtiliyor. Raporda ayrıca, asker açığının bulunduğu şu durumda, düşman birliklerinin İsrail askeri güçlerine yaklaşabileceği ve ister ateş açarak ister patlayıcı cihazlarla zarar verebileceği ifade edildi.

Yaşananlar, Refah'ın işgal edilmesi kararının destekçiler ve muhalifler arasında büyük anlaşmazlıklara yol açmasına neden oldu.

İsrail ordusu, kara harekâtının bu aşamasında Gazze Şeridi'nin kuzeyinde 162’nci Tümen'in gözetiminde iki tugay muharebe timi ve Han Yunus bölgesinde 98’inci Tümen'in gözetiminde dört tugay muharebe timi bulunduruyor. Bu sayıya tampon bölgede ve Filistin sınırı boyunca Gazze Tümeni'ne bağlı olarak faaliyet gösteren kuvvetler dahil değil.

İsrail raporuna göre, Gazze'deki durum İsrail ordusunun hızlı bir şekilde hareket etmesine izin vermiyor. Bu noktada, Hamas liderlerinin yeraltında saklandıkları yerleri tespit etmek gibi operasyonel görevleri yerine getiren İsrail ordusu, Gazze'de araştırma ve imha çalışmaları yürütüyor.

Söz konusu rapor, Hamas'la girilen çatışmalarda üç askerin öldürülmesi ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki yönünü merkezi kamplardaki ve Refah'taki Hamas tugayları noktalarına doğru genişletme olasılığına karşı hazırlığını arttırdığını açıklamasının ardından geldi.

Askeri kaynaklara göre İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'den kara harekâtı için çeşitli ihtimallere karşı tavsiye isteneceği an yaklaşıyor. Halevi, ordunun kara harekâtında planlananları nasıl uygulayacağı, Gazze şehrinin kuzeyinden ve merkezinden derinliklerindeki yeni bölgelere nasıl ilerleyeceği hususlarını açıklayacaktır.

Anlaşmazlığın merkezindeki iki soru

Ordunun içinde bulunduğu durum, asker eksikliği ve savaşmanın zorluğu göz önüne alındığında, karar mercileri Refah'ın işgaliyle ilgili iki soru soruyor. Birincisi: İsrail ordusunun üst düzey subaylarının Hamas’ın son kalesi olan Refah'a girilmesinin gerekli olduğuna dair net tavsiyeleri karşısında ABD-Mısır baskıları ve uluslararası meşruiyet sorunları yer alırken Refah'a girmek doğru mu değil mi? Öyle ki İsrail, Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra Refah’tan zaferle çıkmayı bekliyor.

İkinci soru ise şu: Mevcut durumda, savaşmanın zorluğu ve ordunun karşılaşabileceği farklı birçok sorun ışığında İsrail ordusu Refah'taki hedeflerine ulaşabilecek mi ulaşamayacak mı? Bir askeri yetkili, çok sayıda subayın ‘Gazze Şeridi'nde esirler olduğu ve en azından esir takası anlaşmasının ilk aşaması uygulanmadığı sürece çatışmaların Refah'a ve hatta diğer merkezi bölgelere doğru genişletilmemesi’ talebini iletti. Subaylar, aksi takdirde Hamas'ın başarılı olacağına ve yenilgiye uğratılmasının zor olacağına inanıyor.

Güvenlik personelleri, Refah'ın işgalinin artık sadece Hamas'a baskı yapmak için bir araç değil, onu yenmek için bir gereklilik olduğunu düşünüyor. Eğer ordu bunu başarma olasılığından şüphe duyuyorsa, işi şansa bırakmamak daha iyidir.

Gantz Washington'da

Gözlemciler, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu ile önceden koordinasyon sağlanmadan Washington'a gitmesinin kabine içindeki çatlak ve bölünmeyi yansıttığına inanıyor. Netanyahu öfkesini ve eleştirilerini gizlemeyerek Gantz'a karşı büyük bir kampanya başlattı. Washington'daki İsrail Büyükelçiliği’ne de Gantz'la ilgilenmemesi ve orada kaldığı süre boyunca ona yardım etmemesi yönünde talimat verildi.

Gantz'ın Washington'da ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile bir dizi toplantı yapması planlanıyor. Ayrıca Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerden Kongre üyeleri ve üst düzey AIPAC (ABD-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi) yetkilileriyle de görüşecek. Bu ziyaret, ABD'de yayınlanan ve ‘ABD yönetiminin Netanyahu'nun savaştaki davranışları ve hükümetteki ortakları Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich tarafından kısıtlandığı yönündeki iddialar’ nedeniyle sabrını kaybettiğini belirten raporların ışığında gerçekleşti.

Bilgi sahibi kaynaklar, Gantz'ın Başkan Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirmek istediğini ancak bu görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmemesinin henüz kesin olmadığı bildirildi.

Gantz, İngiltere'yi ziyaret ettikten sonra çarşamba günü İsrail'e dönecek ve ardından politikacılara göre İsrail'deki siyasi arena gerçek bir iç savaşa girecek.

Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabi’dan çevrilmiştir.



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.