İsrail'de askerliğe zorlanan Ultra Ortodoks Yahudilerin "ülkeyi terk etme" tehdidi tartışmaya neden oldu

7 Ekim'den bu yana Gazze'de gerçekleştirdiği katliamda en az 13 bin 500'ü çocuk, 9 bini kadın olmak üzere 31 bin 184 Filistinliyi öldüren, 72 bin 889 Filistinliyi de yaralayan İsrail ordusunun askere ihtiyacı olduğu belirtiliyor.

AA
AA
TT

İsrail'de askerliğe zorlanan Ultra Ortodoks Yahudilerin "ülkeyi terk etme" tehdidi tartışmaya neden oldu

AA
AA

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'deki katliamları sürerken askerlikten muaf tutulan Ultra Ortodoks (Haredi) Yahudilerin başta çocuk ve kadınlar olmak üzere binlerce sivili öldüren orduya alınması çağrılarına karşı, Haredilerin askerliğe zorlanmaları halinde yurt dışına gidecekleri söylemi ülkede ayrışmaya neden olan tartışmaları tırmandırdı.

İsrail'in Gazze'deki yoğun saldırılarının yanı sıra Hizbullah ile devam eden çatışmalar ve Lübnan'a yönelik olası bir kara operasyonu, Ultra Ortodoks Yahudilere zorunlu askerlik getirilmesine ilişkin uzun süreli tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.

Erkekler için 2 yıl 8 ay ve kadınlar için 2 yıl zorunlu askerlik hizmeti bulunan ülkede, İsrailli siyasetçi ve bakanlar dindar Yahudilerin de orduya alınmasını talep ederken, Haredi partiler ise askerlikten muaf tutulmayı yasal güvence altına almak istiyor.

AA muhabiri, İsrail'de ayrışmaya neden olan Haredilere zorunlu askerlik getirilmesi tartışmalarını derledi.

Ultra Ortodoks (Haredi) Yahudiler kimdir?

Harediler, 9 milyon civarındaki İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12'sini teşkil ediyor ve "Ultra Ortodoks" ismiyle de anılıyor.

Ülkedeki Haredilerin büyük çoğunluğu Batı Kudüs'teki Meaşerim Mahallesi'nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor.

Çok sayıda çocuk sahibi oldukları için nüfusları hızla artan Haredileri, İsrail Meclisinde temsil eden "Birleşik Tevrat" ve "Şas" isminde iki parti bulunuyor. Her iki parti de şu an koalisyon ittifakında yer alıyor.

Laik Yahudilerle aralarında birçok konuda görüş ayrılığı bulunan Harediler, toplumun geri kalanına entegre olmayı büyük oranda reddediyor.

Haredilerin neden kendilerine has giyimleri var?

Özellikle Haredi erkekler, siyah kıyafetleri, cübbeleri, kipa ve şapkaları, zülüfleri ve pantolonlarının kenarlarından sarkan püskülleri ile dikkati çekiyor.

Harediler, siyah giymenin Batı Avrupa'daki kılık kıyafet normlarından geldiğini, bugün de aynı adeti cemaat ruhunu yaşatmak, gösterişten kaçınmak ve tevazu göstermek için kullandıklarını belirtiyor.

Başlarına taktıkları "kipa" isimli takkeninse, ibadet ederken Tevrat'tan gelen bir emir olduğuna işaret eden Harediler, Allah'ın sürekli üzerlerinde olduğunu hatırlatmak için gündelik hayatta da kipayı taktıklarını söylüyor.

Harediler, Tevrat'tan gelen emir nedeniyle Yahudilerin saçlarının kenarlarındaki zülüfleri tıraş etmemeleri gerektiğini bazı kimselerin de bu emri daha sıkı uygulamak için zülüflerini daha da uzun bıraktıklarını dile getiriyor.

Pantolonlarının kenarlarından sarkan püsküllerin "Tzitzit" şeklinde isimlendirildiğini aktaran Harediler, bu püsküllerin Tevrat'ta yer alan bir emir olduğunu, bu püsküllerle Tevrat'taki 613 emri daima yanlarında taşıdıklarını vurguluyor.

Haredi Yahudileri neden askerlik yapmıyor?

Haredi Yahudilerin çoğu, İsrail'in Filistinlilere yönelik politikalarına karşı oldukları için değil de orduda dinlerinin gerektirdiği şekilde yaşayamayacakları gerekçesiyle askerlik yapmak istemiyor.

26 yaşına kadar Tevrat Kursları'nda (Yeşiva) eğitim almaları halinde askerlikten muaf tutulan Harediler, zorunlu askerlik karşıtı protestolar düzenliyor ve bu gösterilerde İsrail polisi ile sık sık arbede yaşanıyor.

AA muhabirinin daha önce mikrofon uzattığı Haredi Yahudilerinden Shbtai Blat'a göre, Haredim kuralları laiklerle karışmalarını yasaklıyor.

Blat, kendi toplumu ile laik kesim arasındaki ayrımı, “Bizim için iyi olan onlar için kötü, onlar için kötü olan bizim için iyi. Bu sebeple tüm hahamlar bizim askere gitmemizin haram olduğunu söylüyor. Haham Ovadya Yusuf, 'Tevrat okumayan biri askere gitmemeli.' diyor." şeklinde yorumluyor.

Bir başka Haredi İsrael Ari ise orduda insanların dinini yaşayacağı bir alan olması gerektiğini vurguluyor ve İsrail ordusunda bu imkanın bulunmadığına işaret ediyor.

Ari, İsrail ordusunun askerlere öğrettikleri vasıtasıyla fikirlerini zorla değiştirmeye çalıştığını ve bu nedenle askere gitmeye karşı olduğunu söylüyor.

Öte yandan İsrail ordusu içinde Yahudi hahamların güdümünde Netzah Yehuda Taburu bulunuyor. İsmi "Yahudilerin Ölümsüzlüğü" anlamını taşıyan tabur Haredi Yahudilerinden oluşuyor.

Zorunlu askerlik yapan Haredi Yahudileri barındıran bu tabur, ordunun diğer birliklerinden farklılıklarıyla dikkati çekiyor.

Harediler, bu taburda askerliklerini dini inançlarıyla uyumlu bir şekilde ve 2 yıl 8 aylık bir sürede yapıyor. Taburda kadın askerler görev yapmazken, yalnızca Yahudi inancına göre helal sayılan yemekler yeniyor.

İsrail'in Gazze'ye saldırıları ve Hizbullah ile çatışmalar zorunlu askerlik tartışmalarını nasıl etkiledi?

İsrail'in 7 Ekim'de Gazze'ye başlattığı saldırılar sonrası çok sayıda yedek asker de orduya çağrılırken, uzun yıllardır tartışmalara neden olan Haredi Yahudilerinin de zorunlu askerliğe tabi tutulması yeniden gündeme geldi.

Gazze'de insanlık felaketine yol açan İsrail ordusunun, ülkenin kuzeyinde Hizbullah ile devam eden çatışması ve Lübnan'a yönelik olası kara operasyonu sinyalleri verilirken ordunun ek askerlere ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.

İsrail'de ana muhalefet lideri Yair Lapid, dün yaptığı açıklamada, İsrail'in ultra Ortodoks birlikler olmadan "birden fazla cephede savaşmaya devam edemeyeceğini ve ordunun sınırlarına ulaştığını" söyledi.

Yedioth Ahranoth gazetesinin 1 Mart tarihli haberine göre, İsrail Genelkurmay Başkanlığı ordunun acilen en az 7 bin ek askere ihtiyaç duyduğunu ve bunların yaklaşık yarısının muharebe mevzilerinde görev yapacağını açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 28 Şubatta yaptığı açıklamada, Haredi Yahudi kesimin de 7 Ekim'den sonra ortaya çıkan tabloda askere alınması çağrısında bulundu.

Gallant, tartışmalı konuya dair, "Askerlik yükünü taşımak ulusal bir görev. Toplumun tüm kesimleri bu yükü omuzlamalı. Askere alım uygulamalarında bir uzlaşıya varmalıyız ve Ultra Ortodoksları da askere almalıyız." değerlendirmesini yaptı.

İsrail Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz da İsrail toplumunun tüm kesimlerinin askerlik hizmetine katılması gerektiğini, "bunun güvenlikle ilgili, milli ve sosyal bir ihtiyaç" olduğunu savundu.

Gantz, Savunma Bakanı ile İsrail toplumunun tamamının katılımının sağlanacağı kapsamlı bir askerlik yasası üzerinde çalışacaklarını belirtti.

Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, zorunluğu askerliğin önemini vurgulayarak, İsrail toplumunun "mümkün olduğu kadar çok bileşeninin" askere alınması gerektiğini belirtti.

Öte yandan İsrail'de koalisyon ortağı Haredi partiler, "Tevrat eğitiminin temel hak olduğu" yönünde bir kanun geçirerek temsil ettikleri kesimin askerlikten muaf tutulmasını yasal güvence altına almak istiyor.

İsrail İnşaat ve İskan Bakanı ve Birleşik Tevrat Yahudilik Partisi lideri Yitzchak Goldknopf, dini kurumlarda eğitim alanların zorunlu askerlikten muaf tutulmasını sağlayan bir yasanın çıkmaması durumunda hükümetin düşeceğini belirtiyor.

İsrail Yüksek Mahkemesi şubat ayında ultra Ortodoks Yahudilerin askerlikten muaf tutulmasına ilişkin hükümet kararının uzatılmasını görüşürken, hükümet de Mahkemeye sunduğu savunmada, hazirana kadar zorunlu askerliğe ilişkin bir yasa teklifi hazırlamak için süre talep etti.

Ülkede hükümetler, Savunma Bakanlığı aracılığıyla orduya Tevrat okullarında dini eğitim gören erkeklerin zorla silah altına alınmaması yönünde talimat gönderiyor.

Haredilerin askerliğe zorlanması halinde ülkeyi terk etmeleri ne kadar gerçekçi?

Haredilerin askere alınmasına yönelik baskıların 7 Ekim sonrası fazlasıyla artması sonrası İsrail'in Sefarad Başhahamı Yitzhak Yosef, 3 gün önce yaptığı açıklamada, dindar İsraillilerin askerlik hizmetine zorlanması halinde hepsinin yurt dışına gideceğine yönelik bir çıkışta bulundu.

Artan baskılara, "Eğer bizi orduya katılmaya zorlarlarsa hepimiz ülke dışına çıkarız. Bilet alıp gideriz." tepkisini veren Yosef, "Tevrat olmadan, dini okullar olmadan ordunun hiçbir başarısının olmayacağını" kaydederek, İsrail ordusunun Tevrat'a inanan dindarların sayesinde başarılı olduğunu iddia etti.

Başhahamı Yosef'in zorunluk askerlik halinde Haredilerin ülkeyi terk edeceğine yönelik tepkisinin ne kadar gerçekçi olduğu ise İsrail basınında yeni bir tartışmaya kapı araladı.

İsrail kamuoyunda, Haredi nüfusun zorunlu askerlik hizmeti yapmaması ve istihdam piyasasına katılmamasına karşın devletten mali yardım alması sıkça eleştiriliyor.

Ülkedeki siyasi ve toplumsal muhalefet, İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12'sini oluşturan Haredilerin "bütçeden aslan payını aldığı" ve "diğer İsraillilerin bu kesimi finanse ettiği" gerekçesiyle hükümete tepki gösteriyor.

İsrail'de ana muhalefet lideri Yair Lapid de Başhaham Yosef'in açıklamasına cevaben, "Harediler yurt dışına giderse, oradaki Ultra Ortodoksların, birisinin onları finanse edeceğini hayal bile etmeden, geçimini sağlamak için çalıştığını görecekler." tepkisini verdi.

İsrail basınında yer alan bilgilere göre, Haredi Yahudi erkeklerin yalnızca yüzde 55,8'i geçimini sağlamak için çalışıyor.

Haredilerin yurt dışına gitmeleri halinde İsrail devletinin desteği olmadan ve dini çalışmalarına yeterli vakit ayıramadan çalışmak zorunda kalmaları gerekebilir.



Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Yunanistan, Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Türkiye ile Libya arasında imzalanan tartışmalı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı onaylamasının beklendiği bu günlerde Libya ile deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda tırmanan anlaşmazlıkları yatıştırmaya çalıştı. Atina, Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis'in Bingazi ve Trablus'ta yaptığı görüşmelerle Libya’daki siyasi ve ekonomik varlığını güçlendirmeyi amaçlarken Türkiye ile imzalanan mutabakat muhtırasının onaylanmasına dair yapılacak oylama öncesinde ülkenin önde gelen aktörlerinin tutumlarını etkilemeye çalışıyor.

hyjuıo
Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis pazar akşamı Hafter ile bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, Yunanistan’ın inşaat ve altyapı alanlarında uzman şirketlerini, Libya'nın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde yürütülen kalkınma projelerine katılmaya çağırdı.

Pazar akşamı ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinde Yunan Bakan Gerapetritis ile yaptığı görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini ve bu ilişkilerin güçlendirilmesinin önemini vurgulayan Hafter, ortak çıkarları gözeterek, özellikle ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda işbirliğini destekleme ve güçlendirme yollarını araştırdıklarını belirtti.

Öte yandan bugün Trablus'a giderek Başkanlık Konseyi ve geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle görüşecek olan Yunanistan Dışişleri Bakanı, Hafter ile düzensiz göç ve deniz yetki alanları konularının yanı sıra ikili iş birliğini de görüştüğünü söyledi.

Bakanlığın resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada “Libya ile bizi ortak kökler ve tarih birleştiriyor, ayrıca uluslararası hukuka bağlılığımız ve Akdeniz'in halkları için barış ve refah dolu bir bölge olması konusundaki taahhüdümüz de bizi birbirimize bağlıyor” ifadeleri yer aldı.

gtyu7ı8
TM'nin önceki oturumundan bir kare (TM Başkanlığı)

Bu çerçevede Libya ile olan ‘sakin ilişkilerini’ sürdürme taahhüdünde bulunan Gerapetritis, yakın gelecekte bu ilişkilerin ilerlemesi için somut sonuçlar elde edilmesini umduğunu belirtti.

Deniz yetki alanlarının belirlenmesi

Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Libya’ya yaptığı ziyaret, Yunanistan'ın, Libya'nın münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olan Girit adasının güneyindeki ihtilaflı deniz bölgelerinde petrol ve gaz arama ruhsatları vermesine yanıt olarak Akile Salih başkanlığındaki TM'nin Libya ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşmasını onaylamak üzere planlanan resmi oturumdan önce gerçekleşti.

Hafter ve TM tarafından desteklenen Usame Hammad liderliğindeki İstikrar Hükümeti Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan makamlarının bu bölgelerde sondaj ihalesi açtığını duyurması üzerine geçtiğimiz pazar günü Bingazi'deki Yunanistan Konsolosu Agapios Kalognomis'i çağırarak sözlü protestosunu iletmişti.

Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Dışişleri Bakanlığı da Yunanistan'ın bu hamlesini ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi. Bakanlık, önceden yasal bir mutabakat sağlanmadan bu bölgelerdeki herhangi bir keşif ya da arama çalışmasına itiraz ettiğini belirterek ‘yapıcı diyalog ve müzakere yolunun adil ve hakkaniyetli çözümlere ulaşmak için tek seçenek’ olduğunu vurguladı.

Yunan yetkililer geçtiğimiz günlerde, ihtilaflı bölgede petrol ve doğalgaz arama ve sondaj çalışmaları yapmak üzere uluslararası şirketlerle sözleşme imzalamayı planladıklarını açıklamışlardı.

Libya ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlıklar 2004 yılına kadar uzanıyor. O yıl iki ülke arasında sınırların belirlenmesi için müzakereler başlamış, ancak Girit adasının güneyinde büyük doğalgaz rezervleri keşfedilince müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Anlaşmazlıklar, 2019 yılı sonlarında UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin Türkiye ile Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına izin veren yeni anlaşmalar imzalamasıyla daha da derinleşti. Ankara, bu anlaşmaları önemli deniz bölgelerindeki haklarını genişletme çabaları kapsamında imzaladı.

Askeri düzey

Askeri düzeyde ise LUO Savaş Enformasyon Birimi, askeri birliklerinin güney sınırında, bölgedeki güvenlik operasyonları kapsamında Çadlı muhaliflerin silahlı bir grubunu hedef alan ve ‘başarılı bir askeri operasyon’ olarak nitelendirdiği bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, operasyonun söz konusu silahlı gruba büyük kayıplar verdirdiğini ve grup üyelerinden bazılarının esir aldığını belirtirken kara ve hava keşif birimlerinin ‘grubun geri kalanını takip etmeye devam ettiğini ve bölgedeki şüpheli hareketleri izlediğini’ kaydetti.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, LUO’nun güney sınırlarını güvence altına alma görevini sürdürme ve ülkenin güvenliğini tehdit eden her türlü tehdide ve kaçakçılar, sınır ötesi suç çeteleri ve ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeyi amaçlayan herkese kararlılıkla karşı koyacağını vurguladı.

LUO Savaş Enformasyon Birimi ayrıca güney sınırında güvenliği sağlama, sınırları koruma, kaçakçılıkla mücadele ve şüpheli hareketleri izleme gibi saha görevlerini yürüten kara kuvvetleri birimlerinin çöl devriyelerinin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir video yayınladı.

Bir diğer gelişmede LUO Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Halid Hafter dün Mısır Askeri Akademisi'nin askeri komuta eğitimlerini bitiren subayları kabul ederken, akademik ve askeri eğitimine devam etmenin yanı sıra ‘yeterlilik ve disipline sahip, performans ve hazırlık düzeyini etkin bir şekilde yükseltebilecek lider kadrolar oluşturmanın’ önemini vurguladı.