Yaşanmaz bir enkaz şehri: Han Yunus

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyinde bulunan Han Yunus kentinde yol açtığı yıkımın oranı yüzde 85'e ulaştı.

Han Yunus kentindeki yıkımın oranı yüzde 85'e ulaştı. (İndependent Arabia)
Han Yunus kentindeki yıkımın oranı yüzde 85'e ulaştı. (İndependent Arabia)
TT

Yaşanmaz bir enkaz şehri: Han Yunus

Han Yunus kentindeki yıkımın oranı yüzde 85'e ulaştı. (İndependent Arabia)
Han Yunus kentindeki yıkımın oranı yüzde 85'e ulaştı. (İndependent Arabia)

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi tarafından yapılan analizlere göre Han Yunus'ta 144 bin binanın tamamen yıkıldığı ve 175 bin binanın da kısmen hasar gördüğü tahmin ediliyor.

Üç ay süren çatışmaların ardından İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinden çekildi ve geride büyük bir yıkım bıraktı. Bu, 7 Ekim 2023'te başlayan savaş sırasında İsrail ordusunun işgal ettiği Gazze Şeridi'nin geri kalanıyla kıyaslandığında şimdiye kadarki en büyük yıkımdı.

Gazze Şeridi'nin en büyük şehirleri

Han Yunus, İsrail ordusunun 3 Aralık'ta işgal etmeye başladığı kuzey vilayeti (Beyt Hanun, Beyt Lahya, Cibaliye Mülteci Kampı ve diğer küçük bölgeleri içerir) ve Gazze şehrinden sonra Gazze Şeridi'nde işgal ettiği üçüncü bölge.

Han Yunus, coğrafi alan bakımından Gazze Şeridi'nin en büyük şehri olup en fazla konuta ve en geniş tarımsal alana sahip. İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki siyasi lideri Yahya es-Sinvar'ın yaşadığı bu kenti, Gazze'den sonraki ikinci kale olarak görüyor.

Han Yunus'taki çatışmalar en uzun süren çatışmalar oldu. İsrail ordusu burada kesintisiz olarak yaklaşık 103 gün boyunca kapsamlı ve şiddetli askeri operasyonlar yürüttü. Diğer yandan İsrail güçleri ile kuzey ve Gazze vilayetlerindeki silahlı gruplar arasındaki ağır çatışmalar yaklaşık 34 gün sürdü ve insani ateşkesle noktalandı, ardından ordu daha az şiddetli bir aşamaya geçti.

Haftalarca süren şiddetli çatışmaların ardından İsrail tankları Han Yunus şehrinden çekildi. Bu geri çekilme aniden ve hiçbir uyarı yapılmadan bir gecede gerçekleşti.

FOTO: Han Yunus, şehir olma özelliğini kaybedip moloz yığını haline geldi. (İndependent Arabia)
 Han Yunus, şehir olma özelliğini kaybedip moloz yığını haline geldi. (İndependent Arabia)

Tankların geri çekilmesi kentte yaygın bir yıkımın yaşandığını ortaya koyarken, fotoğraflar İsrail ordusunun hedef aldığı binaların büyük yıkımının boyutlarını gözler önüne serdi. Bu durum bölgeyi yaşamaya ve yerleşime elverişsiz bir hale getiriyor.

En yıkıcı olan

Şarku’l Avsat’ın Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi’nden aldığı  verilere göre şehrin başına gelen yıkım oranı yüzde 85'e ulaşarak Gazze Şeridi’ndeki en yüksek yıkım oranı oldu. Kuzeydeki yıkım oranı yüzde 60'a, Gazze’de ise yüzde 69'a ulaştı.

Saddam el-Ağa, Han Yunus kentinin en büyük caddesi olan Celal Caddesi’nde dolaşırken kendi yaşadığı bölgeyi inceliyordu. Elleriyle moloz yığınına dönüşmüş alanı işaret ederek, “Bu yıkılmış yerin ortasında evim, yanında dükkanlarım, bir cami ve bir üniversite yerleşkesi vardı. Ama şimdi hiçbirinden eser yok” dedi.

Saddam, “Belki de yanılıyorumdur ve burası evimin bulunduğu yer değildir. Aslında tüm bölge bir moloz yığınına dönüşmüş. Bundan sonra Han Yunus'ta yaşamak zor olacak. Sanırım evimin ve komşumun evinin yeri konusunda onunla aynı fikirde olmayacağım. Tüm bölge moloz yığınına dönüşmüş ve ayırt edici özellikleri bozulmuş” diye ekledi.

Saddam'a göre İsrail Gazze Şeridi'ni yaşanmaz bir yer haline getirmek istiyor. Ondan sonra da halk zaten gönüllü olarak göç edecek. Saddam, “Evim ve işyerim yıkıldı. Çocuklarımı kaybettim. Savaş bittikten sonra Gazze Şeridi'nde bir saat bile kalmayacağım. Hemen ayrılacağım” ifadelerini kullandı.

Sokaklardaki cesetler

Ordu Han Yunus'tan çekilir çekilmez ilk müdahale ambulansı ve acil durum ekibi (Filistin Kızılayı, Sivil Savunma ve kurtarma ekipleri) şehre girdi ve burada sokaklara dağılmış cesetleri gördü.

Sağlık görevlisi Şadi et-Tayf, “Han Yunus'ta tuhaf bir şey fark ettik. Cesetlerin çoğu sokaklardaydı. Belki de bu, İsrail ordusunun sahada infaz yaptığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Et-Tayf, “Ekiplerimiz cesetleri enkaz altından çıkarmakta büyük zorluklarla karşılaştı. Zira bu iş ağır ekipman gerektiriyor. Enkazdan ve yollardan çıkarılan cesetler çoğu durumda çürüme belirtileri gösteriyor” dedi.

“Sivil savunma ekiplerinin evlerin enkazını kaldırmak ve kurbanları çıkarmak için ağır ekipmana ihtiyacı var, ancak bu ekipman şu anda mevcut değil” diyen et-Tayf, ‘ordunun çekilmesinden sonra ortaya çıkan yıkımın boyutunun çok şok edici olduğunu’ belirtti.

Yaşamın temellerini yok etmek

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite’ye göre İsrail ordusu Han Yunus'ta binlerce evi yıkarak şehri moloz yığınına çevirdi ve yaşanmaz hale getirdi.

Es-Sevabite, “İsrail ordusu pazarları, dükkanları, klinikleri, tıp merkezlerini, okulları, bazı üniversite binalarını ve onlarca restoranı yok etti. Evlere gelince, çoğu moloz yığınına dönüştü” dedi.

Es-Sevabite, “Tıbbi tesisler ve altyapı da yıkımdan kurtulamadı. Ordu Nasır ve el-Emel Enstitüsü gibi hastaneleri hedef aldı. Yolları, su, elektrik, telekomünikasyon ve internet ağlarını havaya uçurdu” ifadelerini kullandı.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi tarafından yapılan analizlere göre Han Yunus'ta 144 bin binanın tamamen yıkıldığı ve 175 bin binanın da kısmen hasar gördüğü tahmin ediliyor. Bu da şehirdeki binaların yüzde 85'ine tekabül ediyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari kentte yaşanan yıkıma ilişkin şunları söyledi: “Kuvvetlerimiz tüm Hamas savaşçılarını ve saklandıkları altyapıyı hedef aldı. Hamas karargahlarını kasıtlı olarak sivil bölgelerde kuruyor.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki “uzun vadeli” yapılanması

İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki “uzun vadeli” yapılanması

İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)

Salim er-Reyyis

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden önce orta kesimlerine ardından batıda kıyı bölgelerine göç eden 60 yaşındaki Abdulazim Ferec, çadırının kapısında oturmuş güneş enerjisiyle çalışan bir radyodan haberleri dinliyordu. Son günlerde siyasi haber bültenlerinin İsrail Başbakanı Binamin Netanyahu'nun açıklamalarına ve İsrail ordusunun Gazze’deki savaşla ilgili kararlarına daha fazla yer ayırdığını belirten Ferec, ayrıca ABD, Mısır ve Katar ile elinde İsrailli rehinelerin olduğu Hamas ve binlerce mahkumu hapishanelerinde tutan İsrail arasında bir esir takası anlaşması için görüşmelere devam edildiğinin aktarıldığını söyledi.

Ferec, haberleri, 7 Ekim 2023 tarihinde savaşın başlamasından bu yana İsrail ordusu tarafından yerinden edilen kendi ailesi de dahil binlerce Gazzeli ailenin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine ve yerleşim bölgelerine dönmelerine izin verilmesine ilişkin herhangi bir bilgi ya da karar duymak için takip ettiğini belirterek “Yaz kış sokaklarda çadırlarda yaşamaktan, böceklerden ve mahremiyetin olmayışından bıktık. Evlerimize geri dönmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyi arasındaki yolu keserek Gazze şehrinin güney bölgesinde Gazze Şeridi'nin en doğusundan en batısına ‘Netzarim’ adında 4 kilometrelik bir koridor açmıştı. Savaşın başlamasından bu yana 11 aydır Katar ve Mısır’da devam eden müzakerelerde Gazzelilerin evlerine geri dönüşü ve İsrail askerlerinin Netzarim Koridoru’ndan geri çekilmesi konuları görüşüldüyse de şimdiye kadar herhangi bir sonuca varılamadı.

Al-Majalla'ya konuşan Ferec, şunları söyledi:

“Tüm dünya rahat bir şekilde yaşarken biz dağılmış durumdayız, hayatımız boyunca zorla yerinden edilmeye maruz kalıyoruz. Müzakereler ve müzakereciler bile sanki dehşet içinde, hasta, hayal kırıklığına uğramış, öldürülmüş, ölmüş ve yerlerinden edilmiş insanlar varmış gibi değil de boş zamanlarında bir araya geliyorlarmış gibi davranıyorlar. Netanyahu da savaşı sürdürüyor. Şimdiyse Gazze Şeridi'nin 1967 savaşında olduğu gibi yeniden işgal edilmesinden korkuyorum.”

İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşın başlanmasından bu yana 330 günden fazla zaman geçti. İsrail Başbakanı Netanyahu yaptığı açıklamalarda, savaşın ve devam etmesindeki ana hedefin Hamas Hareketi’nin askeri kanadı Kassam Tugayları üyelerinin doğu sınırına saldırarak İsrail’in Gazze Şeridi'ne komşu yerleşim birimlerine ulaştığı, onlarca yerleşimciyi ve askeri esir alarak Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine götürdüğü 7 Ekim olayının tekrarlanmasının önlenmesi gerekçesiyle Hamas’ı ve onun askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırmak ve Hamas’ın Gazze'de yeniden iktidara gelmesini engellemek olduğunun altını çizerken Gazze Şeridi'ni yeniden işgal etme niyetinde olmadıklarını ısrarla vurguladı.

İsrail ordusunun aldığı son kararlar, Netanyahu’nun açıklamaları ve İsrail ordusunun 19 yıl önce çekildikten sonra geçtiğimiz mayıs ayında kontrolünü yeniden ele geçirdiği Gazze Şeridi’nin Mısır'la olan güney sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme niyetinin olmaması, İsrail’in daha uzun yıllar boyunca buranın kontrolünü elinde tutmaya ve burada kalmaya devam edeceğine işaret ediyor. İsrail, 15 Ağustos 2005 tarihinde dönemin eski Başbakan Ariel Şaron liderliğindeki Tel Aviv hükümetinin tek taraflı olarak aldığı Gazze Şeridi'nden çekilme kararıyla Gazze’deki 21 yerleşim biriminin yanı sıra Batı Şeria'daki 4 yerleşim birimini boşaltmış, İsrailli yerleşimcileri başka yerlere taşımış ve askeri üsleri lağvetmişti. Ancak İsrail, Gazze Şeridi'ne asker konuşlandırmadan kara, deniz ve hava kontrolünü sürdürdü.

Eylül ayı başlarında düzenlediği bir basın toplantısında Philadelphia Koridoru’ndan çekilmek gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayan ve 2005 yılındaki çekilmeyi stratejik bir hata olarak nitelendiren Netanyahu, “Biz ayrıldığımızda, İran'ın himayesi altında silah, silah üretiminde kullanılan malzeme ve tünel kazma ekipmanlarının akışının önünde hiçbir engel kalmamıştı. Hiçbir engel olmadığı için Gazze, İsrail için büyük bir tehdit haline geldi” dedi.

Basın toplantısında İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu kontrol etmesinin Hamas'ın askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırmak ve İsrailli rehineleri kurtarmak gibi savaş hedeflerine ulaşması için gerektiğini belirten Netanyahu, Hamas'ın silah ve militan kaçakçılığını engellemek için Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü ele geçirdiklerini söyledi. Gazze Şeridi'nin yönetimini devralmak istemedikleri açıklamasını yineleyen İsrail Başbakanı, “Hamas'ın askeri kabiliyetlerini yok etmeye çok yakınız. Tünellerini yok ediyoruz. Gazze Şeridi'ni yönetmek istemiyorum, ama Hamas'ın yeniden Gazze Şeridi'nde iktidara gelmesini engellemeye çalışıyorum” şeklinde konuştu.

Al Majalla’ya konuşan Filistinli İsrail işleri uzmanı İsmet Mansur, İsrail’in savaşla ilgili açıkladığı hedeflerin ve Gazze'de yürüttüğü savaşın bahanesi olarak kullanıldığı Hamas yönetiminin zayıflatılması ve tehdit edilmesinin ötesinde İsrail'in hem siyasi hem de askeri hamlelerinin ve attığı son adımların çok daha geniş kapsamlı hedefleri olduğunu söyledi.

İsrail, Gazze Şeridi'nden öylece çekilip güvenlik meselesini Filistinli ya da uluslararası herhangi bir tarafın inisiyatifine bırakmaz.

Netzarim Koridoru’nun oluşturulmasının ve periyodik ve sürekli olarak genişletilip geliştirilmeye çalışılmasının sadece geçici bir ayrım koridoru olmadığını, aksine uzun vadeli bir kolonyal yapı olduğuna işaret ettiğini vurgulayan Mansur, “Gazze Şeridi'nin doğu ve kuzey sınırları boyunca uzanan tampon bölgenin ve İsrail'in iddia ettiği üzere kaçakçılığı önlemek ve Hamas’ı zayıflatmak için uygulanan güvenlik planının önemli bir parçası olan Philadelphia Koridoru’nda kalmaktaki ısrarı, Gazze’de yıllarca kalmak istediğini ve varlığının geçici olmadığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

vdfbgnr
İsrail’in Gazze şehrinin merkezindeki Rimal Mahallesi’nde yerinden edilen Filistinlilerin kaldığı bir okula düzenlediği saldırının ardından binayı inceleyen Filistinli kadınlar, 20 Ağustos (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi üzerinde işgalci kontrolünü dayatacağını düşünen Mansur, “En azından İsrail ordusu, Gazze Şeridi üzerinde uzun bir süre güvenlik kontrolüne sahip olacak” dedi. İsrail'in, güvenlik dosyasını ister Filistinli isterse uluslararası olsun hiçbir tarafın inisiyatifine bırakmayacağı için Gazze Şeridi'nden çekilmeyeceğini vurgulayan Mansur, “Bence İsrail, Filistin meselesini yeniden tasarladı. Gazze'ye yönelik ana proje bu” diye konuştu.

“İnsani yardım çalışmaları koorinatörü”

Netanyahu'nun Philadelphia Koridoru’ndan çekilme niyetinde olmadığına dair son açıklamalarından önce İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth geçtiğimiz ağustos ayı sonlarında yayınladığı bir haberde İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım çalışmaları koordinatörü’ olarak adlandırılan ve görevi Gazze Şeridi'ndeki insani çalışmaları yönetmek ve sivil meseleleri koordine etmek olan yeni bir pozisyon oluşturma kararını aktarmıştı. Siyaset uzmanları, bu pozisyonun oluşturulmasını, Gazze Şeridi'ndeki işgali uzun süre istikrara kavuşturmayı amaçlayabilecek bir hamle olarak değerlendirdi.

Bu yeni pozisyona Tuğgeneral Elad Goren'in getirileceğini aktaran gazetenin haberine göre insani yardım çalışmaları koordinatörü görevi, Filistinlileri yönetmek ve Filistin Yönetimi’ne bağlı bazı kurumlarla koordinasyon sağlamaktan sorumlu olan Batı Şeria'daki İsrail Sivil İdaresi başkanıyla aynı düzeyde. Gazete, Tuğgeneral Goren'in, yerlerinden edilen bir milyon Filistinlinin Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönmeleri olasılığının takibinden, yeniden inşa projelerinden, insani yardım kuruluşlarıyla koordinasyondan ve yardımların halka ve yerlerinden edilenlere aktarılmasından sorumlu olacağını bildirdi.

Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin işlerini yürütmesi için bir Filistin yönetimi oluşturulabilir, ama İsrail'in güvenlik kontrolü olmadan tek taraflı olarak bir güvenlik kontrolüne sahip olmayacak.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne bir insani yardım koordinatörü ataması kararını, askeri operasyonun artık sadece askeri bir operasyon olmadığı, insani yönleri ve Gazze'deki halk ve toplumla ilişkisi olan uluslararası ve yerel kurumlarla ilişkilerin yönetilmesiyle ilgili yönleri de olduğu değerlendirmesinde bulunan Mansur, “Bu, askeri operasyonun daha fazla boyut kazandığının kanıtı. Bu hamlede hedefin Batı Şeria'da yıllardır olduğu gibi, yaşamın tüm yönleri üzerinde doğrudan kontrol uygulamak olacağına inanıyorum” dedi.

Mansur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Belki Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin işlerini yürütmesi için bir Filistin yönetimi oluşturulabilir, ama İsrail'in güvenlik kontrolü olmadan tek taraflı olarak bir güvenlik kontrolüne sahip olmayacak.”

Mansur, bu durumun ABD'nin İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki projelerini, Gazze Şeridi’ne yayılmasını ve kontrolünü ne derece benimseyeceğine bağlı olduğunu ve bunun yakın gelecekte netleşeceğini sözlerine ekledi.

Uluslararası insani yardım kuruluşlarının sahadaki çalışmaları ile İsrail ordusunun çalışmalarını arasında koordinasyonu sağlamak üzere insani yardım koordinatörü olarak atanan Tuğgeneral Goren, örneğin Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde bulunan Deyr el-Belah'ta ilk çocuk felci vakasının görülmesinin ardından eylül ayı başlarından bu yana WHO ve UNICEF ekiplerinin Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde on yaşın altındaki çocukları çocuk felcine karşı aşılama çalışmalarının denetlenmesi ve koordine edilmesi gibi süreçleri yönetecek.

Yediot Aharonot gazetesi, Tuğgeneral Goren'i bu göreve, İsrail hükümetinin halen Gazze’deki savaşın ertesi günü için net bir stratejik vizyon geliştiremediği, ordunun ise İsrail'in Gazze'deki günlük yaşama dair sorumluluğunun önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini ve hatta artacağını, bunun da İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmesini gerektireceğini anladığı bir dönemde atadığına dikkati çekti. Gazetenin aktardığına göre İsrailli bir güvenlik yetkilisi, insani yardım koordinatörlüğü pozisyonunun sınırlı bir projeyi yönetmek için değil, uzun bir süre için tasarlandığını söyledi. Yetkili, Goren için ‘Gazze’nin baş sorumlusu’ tanımını kullandı. Gazete, Goren’in iki milyon Filistinlinin işlerini yöneteceğini, bunun da İsrail'in planına göre Gazze'nin birkaç yıl boyunca işgal altında tutulmasını simgelediğini ve orduya kıtlık ya da insani kriz gibi insani boyutlardan etkilemeden Gazze'deki savaşı sürdürmesi için uluslararası meşruiyet kazandırmayı amaçladığını vurguladı.

Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.