El-Evlaki'nin El Kaide liderliğini devralmasının arkasında ne var?

Usame bin Ladin'e yakınlığı ve aktivist geçmişi onu örgütün başına geçmeye itti.

Ebu’l Leys lakaplı Saad bin Atıf el-Evlaki (İndependent Arabia)
Ebu’l Leys lakaplı Saad bin Atıf el-Evlaki (İndependent Arabia)
TT

El-Evlaki'nin El Kaide liderliğini devralmasının arkasında ne var?

Ebu’l Leys lakaplı Saad bin Atıf el-Evlaki (İndependent Arabia)
Ebu’l Leys lakaplı Saad bin Atıf el-Evlaki (İndependent Arabia)

Arap Yarımadası El Kaidesi’nin (AQAP) yeni lideri Saad bin Atıf el-Evlaki, nam-ı diğer Ebu’l Leys, Yemen'in doğusundaki Şebve vilayetinin es-Said ilçesinin Vadi Yişbam bölgesinde doğdu. Kendisi, 2011 yılında bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından öldürülen El Kaide'nin manevi babası Enver el-Evlaki'nin mensubu olduğu büyük el-Evalik kabilesinden geliyor.

ABD'nin peşine düşmesi ve ona ulaşmak için milyonlarca dolar harcaması, kısa bir süre önce terör örgütünün liderliğine atanan, selefi ve yoldaşı Halid Batarfi'nin yerine geçen ve böylece AQAP’ın beşinci lideri olan Saad bin Atıf el-Evlaki'nin faaliyetlerine devam etmesini engelleyemedi.

El-Evlaki'nin atanması, örgütün, ölüm nedeni hakkında yorum yapmadığı lideri Halid Batarfi'nin öldüğünü duyurmasının ardından geldi. Böylece el-Evlaki, yıllarca örgüt için ikinci adam olarak çalıştıktan sonra AQAP’ı yöneten beşinci lider oldu.

SITE Intelligence Group’un internet sitesi, örgütün şeriat yetkilisi İbrahim el-Kusi'nin pazar akşamı yayınlanan bir ses kaydında, Şubat 2020'den beri örgütün lideri olan Batarfi'nin öldürüldüğünü doğruladığını ve ‘ABD tarafından terörist grup olarak sınıflandırılan AQAP’ın yeni liderinin Saad bin Atıf el-Evlaki olduğunu duyurduğunu’ yazdı.

El-Evlaki kimdir?

AQAP’ın yeni liderinin mevcut biyografisine göre Ebu’l Leys olarak da bilinen Saad bin Atıf el-Evlaki, Yemen'in doğusundaki Şebve vilayetinin es-Said ilçesinin Vadi Yişbam bölgesinde doğdu. Kendisi, 2011 yılında bir ABD İHA’sı tarafından öldürülen El Kaide'nin manevi babası Enver el-Evlaki'nin mensubu olduğu büyük el-Evalik kabilesinden geliyor.

Doğum tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde üç tarih tahmin edilmekte: 1978, 1981 ve 1983. El-Evlaki’nin 1.68 cm boyunda olduğunu da not düşelim.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Adalet için Ödül programının internet sitesine göre el-Evlaki AQAP’ın Şura Konseyi üyesi idi.

Devam eden faaliyetler

Örgütün internet sitesinde yer alan ölüm duyurusu ve cenaze töreni fotoğraflarının yanı sıra el-Evlaki'nin atanması, örgütün son yıllarda üyelerinin hareketlerinde gözle görülür bir azalma yaşanmasının ardından, hükümet güçlerini hedef alan sürpriz operasyonları öncesindeki hareketlerine benzer şekilde faaliyetlerini sürdürdüğüne ve saflarını gizlilik içinde düzenlediğine işaret ediyor.

El Kaide'nin kartlarını yeniden karması gelecekteki operasyonlara işaret ediyor olabilir ki bu durum, ‘örgütün Arap Yarımadası'ndaki gerilemesine rağmen Yemen'deki en etkili terörist grup olmaya devam ettiği, bölgede ve ötesinde saldırılar düzenleme niyetinde olduğu’ yönündeki son Birleşmiş Milletler (BM) raporuyla da desteklenmektedir.

BM'ye sunulan tahminlere göre El Kaide'nin toplam militan sayısı 3 bin ila 4 bin aktif ve pasif milis arasında değişiyor.

Ebyen, Şebve ve el-Beyda vilayetlerini birbirine bağlayan üçgeni faaliyet merkezi olarak kullanan El Kaide, Ebyen'in Mudiye bölgesindeki Vadi Umran'ın yanı sıra Ebyen vilayetinin merkezi olan Zincibar kentinde de en aktif konumdadır. Ebyen ve Şebve vilayetlerinde hükümet güçlerine karşı operasyonlar yürütmek için önemli bir kale olan Ebyen'deki Vadi Rafd'e ek olarak, El Kaide'nin varlığı Şebve vilayetindeki es-Said ve el-Musaynia bölgesinde de yoğunlaşmıştır.

Neden el-Evlaki?

El-Evlaki'nin seçilmesinin ve Yemen'deki aynı büyük kabileden isimlerin atanması konusundaki ısrarın arkasında net bir neden yok. Ancak el-Evlaki’nin örgütün lideri Usame bin Ladin ile olan ilişkisi, onun atanmasının ardındaki nedenlerin bir kısmını açıklıyor.

Medyada yer alan haberlere göre el-Evlaki, 2011 yılında ABD tarafından öldürülen El Kaide lideri Usame bin Ladin tarafından Afganistan'dan Yemen'e geri getirilenlerden biriydi. Bu da kendisine duyulan güven ve prestijin düzeyini göstermektedir. Zira Yemen, örgütün birçok ülkeden başarılı bir şekilde kovulmasının ardından son kalesidir.

Yemen, zayıf güvenlik ve silah mevcudiyetinin yanı sıra ülkenin dağlık yapısı nedeniyle AQAP için önemli bir kaledir. Bu da örgüt üyelerine hareket etme, eğitim kampları kurma ve örgütün askeri operasyonlarını yönetme konusunda kolaylık ve hız sağlamaktadır.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre El-Evlaki’nin AQAP’ın Yemen’in doğusundaki Hadramut vilayetini kontrol etmesindeki önemli rolü, atanmasında rol oynamış olabilir. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Adalet için Ödül programının internet sitesine göre el-Evlaki, AQAP'ın Şura Konseyi üyesi ve örgüt 2011'de Ebyen'in kontrolünü ele geçirdiğinde, Yemen'in Şebve vilayetinin emiriydi.

El-Evlaki, Şebve vilayeti olarak bilinen yerde 2014 yılına kadar kaldı ve bu tarihte Şura Konseyi'ne terfi etti. ABD, yakalanmasını sağlayacak bilgi için 5 milyon dolar ödül koydu.

Atama sırrı bağlamında okunan faktörler arasında, ülkenin güneyindeki en büyük ve en güçlü kabilelerden biri olan ve ona prestij ve sosyal altyapı kazandıran el-Avalik kabilesine bağlılığı da yer alıyor.

ABD kaynaklarına göre selefi Batarfi 1999'da Afganistan'a gitti, ABD öncülüğündeki işgal sırasında Taliban için savaştı. 2010 yılında AQAP'a katılarak, militanların Yemen'in Ebyen vilayetinin kontrolünü ele geçirmesine liderlik etti.

Örgüt 2015 yılında Paris'te Fransız hiciv dergisi Charlie Hebdo'ya düzenlenen saldırıyı üstlendi, ancak son yıllarda yurtdışı operasyonları azaldı.

SITE Intelligence Group'un internet sitesi, yeni lider el-Evlaki'nin son olarak Şubat 2023'te yayınlanan bir videoda göründüğünü ve Yemen'in Ebyen ve Şebve vilayetlerindeki aşiret mensuplarını, Güney Geçiş Konseyi'nin ayrılıkçı girişimlerine direnmeye çağırdığını belirtti.



Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor
TT

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar, Şam tarafından perşembe günü onaylanan anayasa bildirgesinin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya geçiş dönemini yönetmek için mutlak yetkiler verdiğini, ancak ‘otoriter bir rejimin’ yeniden üretilmesinden korktuklarını ifade eden Kürtler gibi azınlık grupların isteklerini yerine getirmediğini söylüyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması, eş-Şera'nın yaklaşık 14 yıl süren kanlı ve yıkıcı çatışmaların ardından Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana geçiş döneminde otoritesini sağlamlaştırma çabalarının bir parçası olarak atmayı taahhüt ettiği adımlardan biri.

Eş-Şera perşembe günü, geçiş dönemini beş yıl olarak belirleyen ve geçiş dönemi cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargı makamlarını oluşturmada mutlak yetkiler veren, aynı zamanda ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesini benimseyen 53 maddelik anayasa bildirgesini imzaladı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 13 Mart 2025 tarihinde Şam'da anayasa bildirgesini imzaladı. (AFP)

Anayasa hukuku profesörü Sam Dallah AFP'ye yaptığı açıklamada, anayasa bildirgesinin ülkede ‘yeni bir siyasi aşama oluşturmadığını’ söyledi.

Dallah, “Anayasa bildirgesi, geçiş dönemi boyunca herhangi bir seçim meşruiyeti olmaksızın tam bir hükümet dönemine eşdeğer olan geçiş dönemi, cumhurbaşkanına tüm makamların oluşumunda mutlak yetkiler ve karar almak için açık çek veriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'den ayrılmadan önce 2012'de anayasa taslak komitesinin sözcülüğünü yapan Dallah'a göre anayasa bildirgesi, ‘geçiş dönemini yönetmek için uygun olmayan bir başkanlık sisteminin kurulmasını’ öngörüyor.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan bildirgenin şartlarına göre cumhurbaşkanı ‘Halk Meclisi üyelerinin üçte birini’ atıyor ve ‘Halk Meclisi'nin geri kalan üyelerinin üçte ikisini seçmek’ için alt organların oluşumunu denetleyen bir ‘üst komite’ oluşturuyor. Cumhurbaşkanı, atadığı bakanlarla birlikte ‘yürütme yetkisini’ üstlenecek, bu da başbakanlık makamının hariç tutulduğu anlamına geliyor.

Bildirgede yargının ‘bağımsız’ olduğu vurgulansa da cumhurbaşkanına ülkedeki en yüksek yargı mercii olması beklenen Anayasa Mahkemesi üyelerini atama hakkı veriliyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Dallah şu soruyu soruyor: “Eğer cumhurbaşkanı, Halk Meclisi üyelerini doğrudan ya da dolaylı olarak seçiyorsa, bakanları atayıp istediği zaman görevden alıyorsa ve Anayasa Mahkemesi üyelerini tek başına atıyorsa, kuvvetler ayrılığı ilkesinden geriye ne kalır?”

“Güçler dengesi ve ayrılığı ile ilgili hiçbir şey mevcut değil” diyen Dallah, mevcut bildirgenin ‘cumhurbaşkanına daha geniş yetkiler veren önceki rejimi yeniden ürettiğine ve yeni aşamaya doğru demokratik bir geçiş için hiçbir garanti sağlamadığına’ inandığını ifade etti. Dallah, “Bu, yeni yönetimin büyüklüğüne göre uyarlanmış bir anayasal bildirge” dedi.

Yeni bir ‘diktatörlük’

Yeni bir anayasa hazırlanana ve parlamento seçimleri yapılana kadar referans olarak kullanılacak olan anayasa bildirgesi, iktidarın merkezileşmesini meşrulaştırırken, adem-i merkeziyetçilik ve Esed sonrası Suriye'nin inşasında rol oynamayı uman Suriyeli bileşenlere güven verici sinyaller gönderilmesi de dahil olmak üzere birçok konuyu göz ardı ediyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması iki dönüm noktasının ardından geldi. Bunlardan ilki, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından açıklanan son rakamlara göre, Suriye kıyılarında çoğu Alevi bin 476 sivilin kamu güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü kanlı şiddet olaylarıydı. Bu, ‘intikam’ mantığından uzak bir şekilde ‘sivil barışı’ koruma sözü veren eş-Şera için erken bir sınavdı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve SDG Genel Lideri Mazlum Abdi, 10 Mart 2025 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'da SDG'nin devlet kurumlarına entegre edilmesini öngören anlaşmayı imzalarken (AFP)

İkincisi ise eş-Şera’nın Kürtlerle, özerk yönetimlerinin kurumlarını Suriye devletine ‘entegre etmek’ üzere bir anlaşma imzalamasıydı.

Ancak son haftalarda yönetim tarafından oluşturulan konferans ve komitelerden dışlanan Kürtler, anayasa bildirgesini ‘diktatörlüğü yeniden üretme girişimi’ olarak kınayarak ilk reddedenler oldu.

Cuma günü yaptıkları açıklamada, ‘bildirgenin adil bir güç dağılımı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, tüm Suriyeli bileşenlerin haklarının tanınması ve ademi merkeziyetçi ve demokratik bir hükümet sisteminin benimsenmesi çağrısında bulundular.

Hiçbir yerinde demokrasi kelimesinin geçmediği anayasa bildirgesinde, daha önce yasamanın birincil kaynağı olan İslam hukukunun ‘ana kaynak’ olduğu belirtiliyor. Ayrıca cumhurbaşkanının dininin İslam olduğu belirtiliyor ve başka bir koşul getirilmiyor. Arapça, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ‘resmi dili’ olarak ifade ediliyor.

Eş-Şera anayasa bildirgesini imzalarken, taslak hazırlama komitesi üyeleri sağında, Esed'i deviren saldırıya öncülük eden eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam'ın (HTŞ) bazı şeriatçı liderleri de solunda oturuyordu.

Azınlık endişeleri

Paris'te bir üniversitede öğretim üyesi olan Prof. Tigran Yegavian, azınlıkların ‘olup bitenler konusunda endişeli olduklarını’ söyledi. “Tüm göstergeler Suriye İslam Cumhuriyeti'ne kademeli bir dönüşüme işaret ediyor” diyen Yegavian, bunu ‘çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik eden bir söylemin suratına atılmış tokat’ olarak nitelendirdi.

Yegavian, “Yeni rejim tarafından tehdit edildiklerini hisseden azınlıklara güven verebilecek tek şeyin, eğitim ve mahkemelerde özerkliği garanti altına alan bir tür federalizm olduğu açıktır” dedi.

Eş-Şera perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda anayasa bildirgesini imzalarken yaptığı açıklamada, “Bu, Suriye için adaletsizliği adaletle değiştirdiğimiz yeni bir tarih” dedi. Eş-Şera, bunun ‘inşa ve kalkınma yolundaki Suriye ulusu için iyi bir alamet’ olmasını diledi.

Görsel kaldırıldı.Suriye'nin kuzeydoğusunda Anayasa Bildirgesi'ne karşı düzenlenen yürüyüş sırasında ademi merkeziyet çağrısı yapan pankartlar taşıyan göstericiler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yeni bir anayasa hazırlamak üzere Cenevre'de kurulan anayasa komitesinin üyesi olan Avukat Tarık el-Kurdi AFP'ye yaptığı açıklamada, “Anayasa ilanı, 54 yıllık diktatörlük ve Esed rejiminin Suriye halkına karşı yürüttüğü 14 yıllık yıkıcı bir savaşın ardından Suriye'de zor bir zamanda geldi” dedi.

El-Kurdi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anayasaya gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşılmalı, çünkü uzun süredir normal ve istikrarlı koşullara sahip ülkelerdeki anayasalarla kıyaslanamaz. Uygulama başladığında zorluklar veya boşluklar ortaya çıkabilir. Yasama otoritesinin bunu derhal geliştirmesi gerekecek.”

El-Kurdi, “Araç çalıştı ve geçiş aşaması başladı. Şimdi ihtiyaç duyulan şey, Suriyeliler arasında ulusal birliği güçlendirmek için tüm taraflar arasında diyalog kurulmasıdır” ifadelerini kullandı.