Irak'ta seçim yasası değişikliği meselesi siyasi anlaşmazlıklara neden oldu

Uzmanlar, çoklu seçim bölgesi sistemine dönüşün, özellikle Sainte-Lague yöntemi çerçevesinde gerçekleşen 2023 yerel seçimlerinin geleneksel partilerin ve liderlerinin hakimiyetlerini pekiştirmesi nedeniyle Irak halkının taleplerine bir yanıt oluşturduğunu

Devlet kaynaklarında sömürünün engellenmesi için hükümet yetkililerinin seçimlere altı ay kala istifa etmeleri talep ediliyor (The Indepdendent Arabia)
Devlet kaynaklarında sömürünün engellenmesi için hükümet yetkililerinin seçimlere altı ay kala istifa etmeleri talep ediliyor (The Indepdendent Arabia)
TT

Irak'ta seçim yasası değişikliği meselesi siyasi anlaşmazlıklara neden oldu

Devlet kaynaklarında sömürünün engellenmesi için hükümet yetkililerinin seçimlere altı ay kala istifa etmeleri talep ediliyor (The Indepdendent Arabia)
Devlet kaynaklarında sömürünün engellenmesi için hükümet yetkililerinin seçimlere altı ay kala istifa etmeleri talep ediliyor (The Indepdendent Arabia)

Cebbar Zeydan

Irak’ta çeşitli siyasi güçler tarafından gelen seçim yasasında değişiklik yapılması talebi, 2023 yılında yerel seçimlerin yapıldığı Sainte-Lague yöntemi (kapalı liste ve tek seçim bölgesi sistemi) ile ilk kez 2021 yılındaki milletvekili seçimlerinde uygulanan çoklu seçim bölgesi sistemi arasında karışıklığa ve böylece yeni bir anlaşmazlığın ortaya çıkmasına yol açtı.

Irak Temsilciler Meclisi'nin yeni döneminde yapılacak seçimlerde henüz belirlenmemiş olan seçim yasasında değişiklik yapılmasına ilişkin mekanizma konusunda 2003 sonrası siyasi sistemi oluşturan güçler arasında siyasi anlaşmazlıklar söz konusu. Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca uygulanan seçim yasaları, yeni ortaya çıkan ve yükselen güçlere fırsat tanımayıp geleneksel partilerin ve siyasi liderlerinin hegemonyasını pekiştirdi.

Çeşitli siyasi güçlerin seçim yasasında değişiklik yapılmasını talep etmeleri, 2023 yılında yerel seçimlerin yapıldığı Sainte-Lague yöntemi ile ilk kez 2021 yılındaki milletvekili seçimlerinde uygulanan çoklu seçim bölgesi sistemi arasında karışıklığa ve böylece yeni bir anlaşmazlığın ortaya çıkmasına yol açtı. Ancak seçim yasasının hangi yöntemle değiştirileceğine ilişkin bir siyasi uzlaşıya varılması, Irak siyasi sistemini oluşturan ve her siyasi süreçte nüfuzunu korumaya çalışan güçlerin karşı karşıya kaldığı her siyasi krizde olduğu gibi bu anlaşmazlıklara da radikal bir çözüm getirecektir.

Irak meseleleri uzmanlarına göre yeniden çoklu seçim bölgesi sistemine dönülmesi talebi, özellikle Sainte-Lague yöntemi çerçevesinde gerçekleşen 2023 yerel seçimlerinin geleneksel partilerin ve liderlerinin konumlarını sağlamlaştırması nedeniyle Irak halkının taleplerine bir yanıt oluşturuyor.

Siyasi güçlerin değerlendirmeleri

Eski Başbakan Nuri el-Maliki daha önce yaptığı bir basın açıklamasında siyasi partiler ve güçlerden bir kısmının çoklu seçim bölgesi sisteminin en iyi seçenek olduğuna bir kısmının ise kapalı liste ve tek seçim bölgesi sistemin en iyi seçenek olduğuna inandığını söyledi. Şii Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin seçim yasasında değişiklik yapılmasına yönelik nihai bir karara varmadığını ifade eden Maliki, ancak bazı fikirlerin ortaya atıldığını, tartışılmaya devam edildiğini ve diyalogların sürdüğünü belirterek “Fikirlerden bazıları çoklu seçim bölgesi sistemine dönülmesini bazıları da kapalı liste ve tek seçim bölgesi sisteminde kalınmasını öngörüyor” dedi.

Öne sürülen diğer fikirler arasında devletin imkanlarıyla seçimlerde kullanmalarına izin verilmemesi için seçimlerden altı ay önce istifalarını sunan dışında hükümet yetkililerinin seçimlere katılmamasıyla ilgili olduklarını belirten Maliki, bu fikirler üzerinde ne Koordinasyon Çerçevesinde ne de Kanun Devleti Koalisyonunda ne de diğer siyasi güçlerde uzlaşıya varılmadığına dikkati çekti.

Halkın taleplerinin karşılanması

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmari, çoklu seçim bölgesi sistemine dönüşün, özellikle Sainte-Lague yöntemiyle gerçekleşen 2023 yerel seçimlerinin geleneksel partilerin ve liderinin hakimiyetini pekiştirmesi nedeniyle Irak halkının taleplerine bir yanıtı oluşturduğunu söyledi. Şemmari, seçimlere katılımın düşük olmasının nedeninin ise Sainte-Lague yönteminin istenmemesi ve seçmenlerin Irak halkının seçim sürecine güvenini kazandıramamasından kaynaklandığını belirtti.

Siyasi sürecin belirli partiler ve liderler tarafından tekelleştirilemeyeceğine ve çoklu seçim bölgesi sisteminin seçimlere katılımın artmasına önemli ölçüde katkıda bulunacağına inanan Şemmari, çoklu seçim bölgesi sisteminin, aynı zamanda yeni siyasetçilerin ortaya çıkması demek olduğunu vurguladı.

Ancak hukuk uzmanı Ali et-Temimi, seçim sisteminin ya Sainte-Lague yöntemi ya da adayların en yüksek oyu alarak seçildikleri doğrudan serbest oy yöntemi olması gerektiğini, ikisinin karışımının seçim sistemlerinin ihlali olacağını söyledi. Bunun en nihayetinde küçük ya da yeni seçim listelerini etkileyeceğini ifade eden Temimi, geleneksel partilerin hakimiyeti nedeniyle kazanma şanslarının zayıf olduğunu belirtti.

Çoklu seçim bölgesi sistemi

Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonunun önde gelen isimlerinden Selam ez-Zübeydi ise seçim yasasının değiştirilmesi konusunun son dönemde bazı siyasi partiler tarafından tartışıldığını belirterek, “Genel olarak seçim yasasında Sainte-Lague yöntemi yerine yeniden çoklu seçim bölgesi sistemine dönülebilir, ama bazı siyasi güçler bunun etkili ve kalıcı olmasından korkuyor” ifadelerini kullandı.

Siyasi güçlerin bir kez daha halkın tercihlerini manipüle edebilmelerinin büyük bir izolasyona ve Iraklıların büyük çoğunluğunun sandık başına gitmemesine neden olabileceğinin altını çizen Zübeydi, “Bu konu boykotun ötesine geçerek siyasi süreci etkileyebilir ve çeşitli tarafların projelerini gözden geçirmesini gerektirebilir” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, vatandaşları cesaretlendirecek ve ülkelerindeki seçim sürecine ve siyasi sürece olan güvenlerini yeniden tesis edecek sağlam bir seçim sisteminin olması gerektiğini vurgulayan Zübeydi, “Halk için adaletin en iyi şekilde yerine getirilmesi adına seçim sürecinin bütünlüğünü güvence altına alacak yeni değişiklikler yapılmalı” değerlendirmesinde bulundu.

Devlet kaynaklarının kullanılması

Irak meseleleri uzmanı Mucaşi’i et-Temimi ise yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

Kanun Devleti Koalisyonu gibi bazı siyasi güçlerin, yaklaşan milletvekili seçimleri öncesinde ihtiyati tedbir gibi görünen gerekçelerle değiştirilmesini talep ettiği seçim yasası da dahil olmak üzere Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasında pek çok konuda yaşanan görüş ayrılıkları iyice belirgin hale geldi.

Mevcut seçim yasasının siyasi liderlerin ve iktidardaki yetkililerin çıkarına olduğunu söyleyen Temimi, bundan en fazla çıkar sağlayacak ismin ise seçim yarışına Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin nüfuzlu olduğu bölgelerde girmesi beklenen Başbakan Muhammed Şiya e-Sudani olabileceğini vurguladı.

Siyasi güçlerin Sudani’nin nüfuzunun sınırlandırılması ve iktidar imkanlarını seçim yarışında kullanmasının engellenmesi çağrıları yaptıklarını ifade eden Temimi, “Bu yüzden Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki de daha önceki yerel seçimlerde olduğu gibi devlet kaynaklarının istismar edilmesini önlemek için seçimlere girecek hükümet yetkililerine seçimlere altı ay kala istifa etmeleri çağrısında bulundu” dedi.



Husiler, silah deposu patlamasının feci sonuçlarını örtbas ediyor

Bani Haşiş Bölgesi'ndeki mahalle sakinleri patlamaların neden olduğu hasarı inceliyor. (X)
Bani Haşiş Bölgesi'ndeki mahalle sakinleri patlamaların neden olduğu hasarı inceliyor. (X)
TT

Husiler, silah deposu patlamasının feci sonuçlarını örtbas ediyor

Bani Haşiş Bölgesi'ndeki mahalle sakinleri patlamaların neden olduğu hasarı inceliyor. (X)
Bani Haşiş Bölgesi'ndeki mahalle sakinleri patlamaların neden olduğu hasarı inceliyor. (X)

Husilere ait silah depolarında meydana gelen patlamalarda başkent Sana'nın kuzeydoğusundaki Beni Haşiş bölgesinde yaşayan onlarca kişi öldü ve yaralandı. Ayrıca söz konusu patlama sebebiyle birkaç ev yıkıldı ve bölge sakinleri arasında panik oluştu. Bu arada Husiler, olayla ilgili haber ya da fotoğrafların yayılmasını engellemek amacıyla baskınlar ve adam kaçırma eylemleri başlattı.

Perşembe sabahı Beni Haşiş bölgesindeki Haşim el-Bekre ve Sarif bölgeleri arasındaki bir yerleşim yeri, nedeni bilinmeyen üç şiddetli patlamaya tanık oldu. Daha sonra bu patlamaların Husilerin bölgedeki konutlar arasında oluşturduğu bir mühimmat deposundan kaynaklandığı tespit edildi. Son patlamanın akabinde çıkan yangının ardından depoda devam eden mühimmat patlamaları sonucu bölge sakinlerinden onlarca kişi hayatını kaybetti ve yaralandı, onlarcası da yakınlardaki hastanelere sevk edildi.

Yerel kaynaklar ölü sayısının 50'den fazla olduğunu kaydetti. Kaynaklar, özellikle şarapnel parçalarının komşu bölgelere ve köylere ulaşması nedeniyle yaralıların sayısını tahmin etmenin zor olduğunu ifade etti. Kaynaklar ayrıca, yaralıların durumunun ağır olması nedeniyle önümüzdeki günlerde başka ölümlerin de olabileceği tahmininde bulundu. Bir görgü tanığı olay yeri yakınlarında yıkılan ya da hasar gören yaklaşık 30 ev ve bina saydı.

Patlamaların, Husilerin son haftalarda ABD ya da İsrail askeri uçakları tarafından hedef alınmalarını önlemek için mühimmatları taşımakta acele etmesi ve kötü koşullarda mühimmat depolanmasından kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Bölge sakinleri Şarku’l Avsat'a, Husi güvenlik güçlerinin bölgenin etrafında bir güvenlik duvarı oluşturduğunu, birkaç kontrol noktası kurduğunu ve bölge sakinlerinin hareketlerinin nedenleri araştırılıp sorgulanana kadar bölgeye girip çıkmalarını engellediğini söyledi. Bu durum, bölge sakinlerinin çoğunun patlamalardan kaçmaya ya da yakınlarını kontrol etmeye çalışmasına rağmen bu şekilde gerçekleşti.

Bir bölge sakini patlamaların bir buçuk saatten fazla sürdüğünü, sanki tek ve sürekli bir patlamaymış gibi gerçekleştiğini söyledi. Gökyüzüne duman bulutları yükselirken, patlayan mühimmatlardan çıkan şarapnel parçaları bölgenin her tarafına yayıldı.

Güvenlik takibi

Husilerin eylemleri, patlamalardan kaçmak için bölgeden uzaklaşmaya çalışan bölge sakinleri arasındaki paniği arttırdı. Bölge sakinleri, patlamalardan ve şarapnel parçalarından kaçmaya çalışırken kontrol noktaları yüzünden saatlerce beklemek zorunda kaldı.

Görgü tanıkları, patlamalardan etkilenen depoların yakınındaki bazı evlerin patlamalar başladığında hızla çöktüğünü ve bina sakinlerinin kaçamadıklarını doğruladı. Yaşanan panik nedeniyle birçoğunun akıbeti bilinmiyor.

Binaları ve yolları kaplayan yoğun duman görüşü engellediği için evlerinden kaçan sakinlerin birbirlerini kontrol etmeleri imkânsız hale geldi.

frgty65
Yerinden edilen bölge sakinleri, patlama ve duman bulutu manzaralarını gözlemliyor. (Facebook)

Şarapnel parçaları ve yangınlar binalara zarar verdikten sonra birçok dükkân sahibi kayıplarını en aza indirmek için mallarını taşımaya çalıştı. Bu durum yollardaki karışıklığı ve sıkışıklığı daha da arttırırken, çoğu kişi güvenli bir yer aramak zorunda kaldı.

Husi güvenlik güçleri bölgedeki sosyal medya kullanıcılarını takip ederek onları olayla ilgili bilgi, fotoğraf ve video paylaşmakla suçladı.

Yerel kaynaklara göre Husiler takip yaparken görüntülerin konumlarına ve açılarına odaklanıyor. Fotoğraf ve videoların çekildiği ev ve binalara baskın düzenleyen Husiler, bazı sosyal medya kullanıcılarını kaçırarak paylaştıkları bilgi, fotoğraf ve videoları silmeye zorladı. Ayrıca örgüt, birçoğunun telefonuna da el koydu.

Soruşturma çağrıları

Husi güvenlik güçleri yaralıların nakledildiği hastanelere baskın düzenleyerek, fotoğraflarının çekilmesini ya da tanıklıklarını sosyal medyada paylaşmalarını engelledi.

fgrthy
Geçtiğimiz perşembe günü başkent Sana'nın doğusundaki bir yerleşim bölgesinde Husilere ait silah depolarında meydana gelen patlamaların ardından (X)

Sağlık kaynakları, bölgeye yakın hastanelerin acil servislerinin çoğu kadın ve çocuk olan ceset ve yaralılarla dolup taştığını açıkladı.

Kaynaklara göre örgütün güvenlik güçleri, yaralılarla iletişimi engellemek için çalıştı, doktorları, hemşireleri ve hastane personelini hiçbir tarafa bilgi aktarmamaları konusunda uyardı, yaralıların ve sağlık görevlilerinin telefonlarına el koydu.

Husilerin yayılmasını engellemeye çalıştığı fotoğraf ve videolarda paniğe kapılan bölge sakinlerinin bölgeden kaçışının yanı sıra patlamalar, yangınlar ve duman bulutları görülüyor.

Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı, Husileri yerleşim bölgelerini askerileştirmeye devam etmekle ve buraları silah depolarına, füze ve insansız hava araçları (İHA) için fırlatma alanlarına dönüştürmekle, sivilleri riske atmakla ve canlı kalkan olarak kullanılmalarını yasaklayan uluslararası yasaları ihlal etmekle suçladı.

Amerikan Hukuk ve Adalet Merkezi, olayı insani bir felaket ve uluslararası insancıl hukukun ağır bir ihlali olarak nitelendirdi.

Bu tür uygulamalara karışan tüm Husi liderlerinin yargılanması çağrısında bulunan merkez, olayın koşullarının belirlenmesi, sorumluların hesap vermesi ve meskûn mahallelerin silah depolarından arındırılması için acil ve bağımsız bir uluslararası soruşturma başlatılması çağrısında bulundu.