Çin'in Afrika Boynuzu'na olan ilgisi neden giderek artıyor?

Somali Savunma Bakanı ve Pekin'in Mogadişu Büyükelçisi güvenlik iş birliğini görüştü.

Somali Savunma Bakanı Hasan Hüseyin Haci, Çin'in Mogadişu Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede. (SONNA)
Somali Savunma Bakanı Hasan Hüseyin Haci, Çin'in Mogadişu Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede. (SONNA)
TT

Çin'in Afrika Boynuzu'na olan ilgisi neden giderek artıyor?

Somali Savunma Bakanı Hasan Hüseyin Haci, Çin'in Mogadişu Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede. (SONNA)
Somali Savunma Bakanı Hasan Hüseyin Haci, Çin'in Mogadişu Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede. (SONNA)

Çin, özellikle Etiyopya ile Somali arasındaki mevcut gerginliğin ardından bölgenin karşı karşıya kaldığı zorluklar ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın arka planında Yemen'deki Husilerin Babu’l Mendeb’deki ticari gemileri hedef almasının bir sonucu olarak Kızıldeniz'de uluslararası seyrüsefere yönelik artan tehditler ışığında Pekin için stratejik öneme sahip olan Afrika Boynuzu’nda siyasi, ekonomik ve güvenlik konusunda varlığını ortaya koyma yönünde adımlar atıyor. Bazı uzmanlar Çin'in Afrika Boynuzu’na olan ilgisinin ‘stratejik ve ekonomik nedenleri’ olduğuna inanıyor. Uzmanlar, “Çin, Afrika Boynuzu’ndaki gerilimin hızını azaltmaya çalışıyor” görüşünde.

Çin'in Afrika Boynuzu ile ilişkilerini güçlendirme çabaları kapsamında Somali Savunma Bakanı Hasan Hüseyin Haci, Çin'in Somali Büyükelçisi’ni Changshao'da kabul etti. Şarku’l Avsat’ın Somali resmi haber ajansı SONNA’dan aktardığı habere göre görüşmede ‘iki hükümet arasındaki güvenlik ve savunma iş birliğinin güçlendirilmesi’ ele alındı. Çin Büyükelçisi, ‘ülkesinin Somali'ye her düzeyde desteğinin devam edeceği’ sözünü verirken, Somali Savunma Bakanı da Çin hükümetine Somali'ye verdiği ‘sürekli destek’ için teşekkür ve takdirlerini dile getirdi.

Çin, Etiyopya ile ayrılıkçı Somaliland bölgesi arasında ocak ayı başında imzalanan ve Addis Ababa'nın Kızıldeniz'in girişinde bir liman ve askeri üs kurma hakkını elde ettiği deniz anlaşmasının ardından yeniden artan gerilim sonrası Somali'nin ‘toprak bütünlüğüne’ saygı gösterilmesi çağrısında bulunmuştu. Somali hükümeti de söz konusu anlaşmayı şiddetle reddetmiş ve ‘egemenliğine yönelik bir saldırı ve bariz bir ihlal’ olarak gördüğü bu anlaşmaya karşı koymak için tüm yasal yolları kullanma sözü vermişti.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü'ne (IfW) göre Yemen'deki Husilerin Babul Mendeb Boğazı'ndaki ticari gemilere defalarca saldırması ve bunun sonucunda trafiğin yüzde 60 oranında azalması nedeniyle Çin, Kızıldeniz'deki mevcut gerginlikle yakından ilgileniyor.

Saldırıların bir sonucu olarak, büyük Batılı denizcilik şirketleri gemilerini yolculuk süresin 14 güne kadar uzamasına rağmen, Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendiriyor.

Çin'in Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Shao Zheng geçen ay Riyad'da düzenlediği basın toplantısında, ülkesinin ‘Husilerin Kızıldeniz'deki operasyonlardan etkilendiğini’ belirterek ‘ticari gemilere yönelik saldırıların durması gerektiğini’ vurguladı.

Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 15'i, Aden Körfezi'nden Kızıldeniz'e ve Mısır'daki Süveyş Kanalı'na uzanan ve Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan koridor üzerinden akıyor. Bu, çoğu Afrika ve Avrupa'da olmak üzere dünya çapında yaklaşık 140 ülkenin ticaret ortağı olan Çin için bir öncelik.

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, geçtiğimiz ocak ayında Addis Ababa'da Somaliland Başkanı Musa Bihi Abdi ile anlaşmanın imzalanması sırasında (Reuters)

ABD’de yaşayan Afrika işleri uzmanı İbrahim İdris, Çin'in Afrika Boynuzu'na olan ilgisinin Pekin için çok önemli olan stratejik ve ekonomik nedenleri olduğuna inanıyor ve Çin'in son yıllarda bölgede etkili bir varlık geliştirdiğine dikkat çekiyor. İdris, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Çin'in Afrika Boynuzu'na son dönemde artan ilgisinin, Pekin'in başta Etiyopya, Cibuti, Somali ve Eritre olmak üzere bölge ülkeleriyle olan güçlü ilişkilerinin boyutundan kaynaklandığını söyledi. İdris bu nedenle Etiyopya ile Somali arasındaki mevcut gerilimin ‘Çin'in Afrika Boynuzu'ndaki çıkarlarına zarar verdiğini’ ifade etti.

İdris, Çin hükümetinin açıkça Afrika Boynuzu'ndaki gerginliği azaltmaya çalıştığını, çünkü bunun Çin yatırımları için önemli ekonomik boyutu olan bir ilgi alanı olduğunu açıkladı. Bu aynı zamanda Çinlilerin öncelik verdiği İpek Yolu projesini güvence altına almak için ‘stratejik bir çıkarı’ da temsil ediyor. Hint Okyanusu bölgesi ve Kızıldeniz rotası, Çin'in bu büyük projesinin ve Pekin'in bu rotadaki ticari faaliyetlerine hizmet etmek üzere bölgede bir liman elde etme çabalarının hayati parçası.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in 2013 yılında göreve gelmesinden bu yana Afrika Boynuzu, Çin'in uluslararası ekonomik iş birliğini daha da güçlendirmeyi amaçlayan Kuşak ve Yol Girişimi’nin uygulanmasını güvence altına almak için çalıştığı kilit bir bölge haline geldi.

Kuşak ve Yol Girişimi, çoğu Hint Okyanusu'na bakan doğu kıyısında yer alan 55 Afrika ülkesinden 41'ini, özellikle de Afrika Boynuzu'nda yer alan ülkeleri kapsıyor. Son yıllarda, başta ABD olmak üzere birçok ülkenin bölgede askeri üslerinin bulunması nedeniyle bölge, uluslararası rekabet sahası haline geldi.

Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından 2018 yılında yayınlanan Beyaz Kitap’a göre Çin, Yemen ve Somali kıyılarında barışı koruma operasyonlarına ve insani yardım görevlerine katılan gemilere tedarik sağlıyor. Çin ayrıca, bölgedeki büyük ve büyüyen çıkarlarını korumak amacıyla 10 bin askerin bulunduğu Afrika'daki ilk üssü olan Cibuti'deki askeri üssünü 2017 yılında açtı.

Çoğu Afrika ülkesinin birinci ticaret ortağı olan Çin'in Afrika Boynuzu'nda özellikle altyapı, enerji ve ulaşım alanlarında birçok büyük projesi bulunuyor.

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Addis Ababa ile Somaliland anlaşmasını iptal eden bir yasayı imzalıyor. (Somali Cumhurbaşkanlığı)

Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) Zayed Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Hamdi Abdurrahman, Çin'in Afrika Boynuzu'na olan ilgisinin ekonomik kaygıların ötesine geçtiğini savunuyor. Abdurrahman, yakın zamanda yayınlanan bir analizinde, Çin'in bölgede önde gelen süper güç olarak önemli bir rol oynadığını belirtti. Çin politikasının Afrika ülkelerini, altyapı projelerinin ve teknik yardımlarının kazan-kazan ilişkilerini temsil ettiğine ikna etmeyi amaçladığını vurgulayan Abdurrahman, tüm bölgenin ‘Çinliler için yadsınamaz stratejik bir değere sahip olduğunu’ ifade etti.

Abdurrahman, Çin'in Afrika Boynuzu'ndaki varlığını ‘güvenlikleştirme’ nedenlerinin iki yönlü (ekonomik ve politik) olduğunu belirtti. Her ne kadar aralarında bir örtüşme olsa da Çin için zengin doğal kaynaklara (petrol, doğalgaz ve nadir bulunan doğal mineraller) erişim stratejik bir önceliktir. Çin aynı zamanda küresel güç ilişkilerini değiştirmeyi ve ABD'nin küresel hegemonyasını zayıflatmayı da amaçlamaktadır. Belki de bu, Afrika Boynuzu'nu, Çin'in bölgesel ve küresel jeopolitik meselelere ilişkin askeri manevraları açısından Afrika'nın en önemli bölgelerinden biri haline getiriyor.

Son yıllarda Çin, Afrika Boynuzu'ndaki krizleri ele alma çabalarına giderek daha fazla dahil oldu. Ocak 2022'de Çin Dışişleri Bakanlığı, bölgesel çatışmalara ve iç savaşlara tanık olan Afrika Boynuzu'nda ‘kalıcı istikrarı, barışı ve refahı teşvik etmek’ için özel bir elçi atadığını duyurdu. Çin, 2022 Haziran ayında Afrika Boynuzu'ndaki anlaşmazlıkları çözmek için arabuluculuk yapmayı teklif etti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.