Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin kontrolüne yönelik istihbarat planının detayları

Gazze'de Hamas'ın elinde tuttuğu İçişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi'nin kuzeyine giren bir grubu yakalayarak ilk planı boşa çıkardı

Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)
TT

Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin kontrolüne yönelik istihbarat planının detayları

Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

Özet: Batı Şeria’daki Genel İstihbarat Teşkilatı'na bağlı kişiler, Filistin Yönetimi'nin İstihbarat Şefi Macid Ferec’in doğrudan emriyle Mossad'la anlaşarak ve yardım dağıtmak için İsrail ordusu tarafından güvenlikleri sağlanarak Gazze’nin güneyine girdiler.

Gazze'de Hamas'ın elinde tuttuğu İçişleri Bakanlığı, insani yardım amacıyla Gazze Şeridi'nin kuzeyine girmesi üzerine Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçlerinden birkaç kişilik ekibin yakalandığını duyurdu. Bakanlık, bu kişileri ‘güneye gitmeyi reddeden kuzey sakinlerinin kafasını karıştırmak ve kaos ortamı yaratmak amacıyla bölgeye sızmakla’ suçladı.

Bakanlığa göre Tümgeneral Macid Ferec’in yönettiği Batı Şeria’daki Genel İstihbarat Teşkilatı personelinden olan bu kişiler, Ferec’in doğrudan talimatıyla, Mossad’la anlaşarak ve İsrail ordusu tarafından güvenlikleri sağlanarak Gazze'nin kuzeyine girdiler.

Genel İstihbarat Teşkilatı’nın Gazze'de faaliyet göstermesi yasaklandı

Filistin'in Fetih Hareketi (El Fetih) ile Hamas arasında bölünmesinin arka planında, Hamas, kendisiyle koordinasyon kurulmadıkça Filistin Yönetimi'nin Gazze’deki idari işleri üstlenmesine izin vermeyeceğini açıklarken Filistin Yönetimi ve ona bağlı güvenlik birimlerinin Gazze Şeridi'nde çalışma hakkının olmadığını vurguladı. Hamas’a göre Filistin Yönetimi’nin ve güvenlik birimlerinin Gazze Şeridi’ndeki her türlü faaliyeti hukuka aykırı olmanın yanı sıra şüpheli hedefleri var ve güç kullanılmasını engellemeyi amaçlıyor.

İnsani yardımların akışının garanti altına alınması amacıyla

Filistin Yönetimi Genel İstihbarat Teşkilatı personelinin Gazze’nin kuzeyine girmesi olayının arkasında uzun bir hikaye var. Bu hikaye, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas'ı tamamen ortadan kaldırdığını açıklaması ve ardından İsrail ordusunun burada açlıkla mücadele eden insanlara insani yardımların ulaştırılmasına izin vermesiyle başlıyor. Ancak yardım konvoyları, bıçaklı kişiler ya da gruplar tarafından yağmalandı ve soyuldu.

İsrail, bunun üzerine insani yardımların rastgele değil, organize bir şekilde kuzeye akışını güvence altına alacak ve emniyetini sağlayacak bir güvenlik organı aramaya başladı. İsrail, bir diğer amacı da savaş bittikten sonra Gazze Şeridi’ni yönetme planlarını test etmekti. İsrail’in önce Gazze’nin kuzeyindeki ailelerin ve aşiretlerin ileri gelenleriyle iletişim kurmayı denedi. Bunu yaptı, fakat bu kişiler Gazze'deki güvenlik yetkilileriyle tam koordinasyon kurulması dışında iş birliği yapmayı reddettiler. Böylece bu ilk deneme başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail daha sonra Gazze'nin kuzeyinde, Gazzeli ailelerin fertlerinden ve güvenlik mensuplarından oluşan ve Gazze Şeridi'ndeki Hamas hükümetiyle tam koordinasyon içinde çalışan halkı koruma komiteleri oluşturmayı denedi. Yardımların yağmalanmadan organize bir şekilde akışı ve yardımların yerine ulaşması sağlanınca plan tüm detaylarıyla başarıya ulaştı.

İsrail ordusu, halk koruma komitelerinin Hamas Hareketi’nin genişletilmiş bir biçimi olabileceğini düşünerek Gazze’deki Hamas hükümetine bağlı güvenlik birimleriyle koordinasyon fikrini karşı çıktı. Ardından bu komitelere karşı askeri operasyonlar düzenledi ve insani yardım çalışmalarını engelledi.

Macid Ferec planı

İsrailli güvenlik yetkilileri, o sıra Gazze'nin kontrolünün geçici olarak, ancak kaos yaşanmadan ele geçirilmesi ve sahanın yakından takip edilmesi için Filistin Yönetimi'nin İstihbarat Şefi Macid Ferec ile birlikte çalışma önerisinde bulundular.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’dan aktardığı habere göre İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun onayıyla Macid Ferej ile görüşerek Gazze'nin kontrolünün geçici olarak ele geçirilmesine yönelik ayrıntılı bir plan üzerinde görüştü.

Söz konusu plan üç temel saç ayağı üzerine kurulu. Bunlardan birincisi, Gazze Şeridi’nde, özellikle güneyden yaşayan Fetih Hareketi’ne bağlı kişilerden istihbarat ve askeri olarak faaliyet göstermek üzere bir güvenlik gücünün oluşturulması. Yaklaşık 80 üyeli bu gücün öncelikli görevlerinin başında önce Gazze Şeridi'nin kuzeyine, sonra da güneyine insani yardımların akışının sağlanması geliyor.

İsrail Kanal 14 televizyonunun aktardığına göre Macid Ferec, bu gücü Hamas’ı desteklemeyen ailelerin fertleri ile El Fetih üyelerinden oluşturmayı başardı. Hızlandırılmış bir eğitimden geçen güç, 30 Mart 2024 Cumartesi günü göreve başladı.

İkincisi İsrail'in tek tek onayından geçen Fetih Hareketi’nden 7 bin güvenlik personelinin eğitilip savaş sona erdikten sonra ya da savaşın son aşamalarında Gazze'ye gönderilmesi. Üçüncü saç ayağı ise Gazze'den yetkililerin seçilip Batı Şeria’ya gönderilmeleri ve eğitmeleri, ardından yönetimi devralmak üzere Gazze Şeridi'ne geri göndermeleri.

Gallant’tan plana destek

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’a göre Netanyahu, plana tümüyle karşı çıkarken Savunma Bakanı Yoav Gallant planı onayladı. Macid Ferej ise ABD müdahalesinden sonra planı kabul etti. Gallant daha önce yardım dağıtımından sorumlu olması gereken tarafın İsveç değil, El Fetih olması gerektiğini, bunun sorumlusunun Muhammed Dahlan ya da Macid Ferec olmasında bir sakınca olmadığını söylemişti. Gallant, savaş bittikten sonra Gazze Şeridi'nin yönetimini geçici olarak devralmaya hazır olunmasını önerdi.

Güvenlik güçleri olayının ayrıntıları

Ancak planın ilk maddesinde bahsedilen gücün aynısı olan güvenlik gücünün üyelerinin Hamas'ın elinde tuttuğu İçişleri Bakanlığı tarafından tutuklanması nereden bakılırsa bakılsın tehlikeli bir güvenlik ve istihbarat olayıydı.

Olayın detaylarına gelince Filistin Yönetimi Genel İstihbarat Teşkilatı’na bağlı silahlı gücün Gazze'nin kuzeyine gidecek olan gıda yardım konvoyunun güvenliğinin sağlanmasında yer alarak bölgeye ilk kez 30 Mart'ta giriş yaptı. Ertesi gün yine giriş yapacakken birden bire Hamas üyeleri tarafından üzerlerine ateş açıldı. Olayda bahsi geçen gücün iki üyesi öldü, 10 üyesi tutuklandı.

Karşılıklı suçlamalar

Gazze İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İyad el-Bazm, tutuklanan kişilerle İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçlerinin ilgilendiğini ve ‘bu kişilerin hizmet ettiği bölge sakinleri arasında kafa karışıklığı ve kaos ortamı yaratma planının boşa çıkarıldığını’ söyledi. Bazm, yaptığı açıklamada, ‘yalnızca İsrail'e hizmet eden bir alanda görev almaya cesaret eden herkese kelepçe vurulacağını da’ sözlerine ekledi.

Fetih Hareketi Devrim Konseyi Üyesi Abdullah Abdullah, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Gazze’deki Hamas hükümeti halkımızın acıları ve kanı üzerinden ticaret yapıyor. Dar partizan projelere göre hareket ediyor. Olayı derinlemesine ve ulusal bir şekilde ele almıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas’ın İçişleri Bakanlığı’nın bu tutumu özellikle birkaç bağlamda öne çıkıyor. Öncelikle bu olay, Başbakan Muhammed Mustafa liderliğinde kurulan ve misyonu Gazze Şeridi’ni ve Batı Şeria'yı tek bir coğrafi yapı olarak yönetmek olan teknokrat hükümetinin görevine başlamasının hemen öncesinde meydana geldi.

Siyaset uzmanı Ali Ebu Rızk, bahsi geçen gücün kurulmasındaki bir diğer amacın, Gazze Şeridi'ndeki güvenlik ortamını ve Hamas'ın kontrolünün devam edip etmeyeceğinin test edilmesi olduğunu değerlendirdi. Ebu Rızk’a göre anlaşılması gereken bir başka yön daha var. O da Hamas Hareketi’nin Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçleriyle olan ilişkilerinde halen ayrılıkçı bir tutum sergilemekte ısrarcı davranması.



Kuşatma stratejisi: Doğu ve Batı Libya'nın ‘etki ve coğrafya’ mücadelesi

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)
TT

Kuşatma stratejisi: Doğu ve Batı Libya'nın ‘etki ve coğrafya’ mücadelesi

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Libya'nın batısındaki bir askeri karargâha yaptığı ziyaret sırasında (El-Menfi'nin ofisi)

Libya’nın doğusundaki ve batısındaki otoriteler, kimi yönleri sessiz ilerleyen bir çekişmenin içinde bulunuyor. Mevcut işaretlere göre taraflar, etkisini sahada güç gösterisiyle artırmayı hedefleyen ‘arazi kuşatma’ stratejisini aşamalı şekilde uygulayarak nüfuz mücadelesini sürdürüyor.

fgt
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, bir askeri üretim tesisini ziyaret etti. (LUO)

Libya Ulusal Ordusu (LUO), Mareşal Halife Hafter liderliğinde 2014’te yeniden yapılandırılmasının ardından ülkenin doğusunda konumlandı. Ancak bu tarihten itibaren farklı kolları aracılığıyla ülkenin orta ve güney bölgelerine doğru genişleme adımları attı. Buna paralel olarak Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ise başkent Trablus’ta hakimiyetini sürdürürken, son dönemde bazı belediyeler üzerindeki kontrolünü artıran kararlar aldı.

Gözlemciler, Bingazi’deki otoritelerin -LUO ve Usame Hammad hükümeti- rakibi UBH’nin sosyal ilişkiler alanında bir ‘gedik açtığını’ belirtiyor. Bu adımın, daha önce ‘dünkü düşman’ olarak görülen kesimlerle, özellikle Zaviye’de ve başkentteki bazı diğer şehirlerde temasların artırılmasıyla hayata geçirildiği ifade ediliyor.

Zaviye Uluslararası Ticari Havalimanı

Başkent Trablus’un batısındaki Zaviye kentinde, geçen hafta Hammad hükümeti tarafından Zaviye Uluslararası Ticari Havalimanı’nın temel atma töreni düzenlendi. Törene İçişleri Bakanı İsam Ebu Zeribe, Ulaştırma Bakanı Abdulhakim el-Gazivi ile Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi’nden (DYK) bazı üyeler katıldı. Söz konusu adım, kent sakinleri tarafından olumlu karşılandı.

rty
Zaviye Uluslararası Havalimanı'nın temel atma töreninin ardından Zaviye sakinleri (Usame Hammad hükümetine bağlı bir sayfa)

Havalimanı projesinin ciddiyetine işaret eden bir gelişme olarak, Ulusal Kalkınma Kurumu tarafından görevlendirilen Türk şirketi SRJ’nin yöneticisi ve teknik ekibi bölgeye gelerek coğrafi etüt çalışmalarına ve proje haritalarının hazırlanmasına başladı.

Öte yandan Hafter karşıtı çevreler bu adımları ‘Trablus otoritelerine yakın tarafları kendi safına çekme girişimi’ olarak nitelendirerek eleştiride bulundu. Buna karşın LUO’ya yakın bir kaynak, Hafter’in ‘siyasi aktörlere Libya’yı krizden çıkarmaları için çokça fırsat tanıdığını, mevcut girişimlerin ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya yönelik olduğunu düşündüğünü’ belirtti. Kaynak, Hafter’in son uyarısının ‘ordunun yaşananları görmezden gelmeyeceği anlamına geldiğini’ aktardı.

Hafter, son haftalarda güney, batı ve orta Libya’dan gelen çok sayıda kabile heyetini kabul etti. Bu heyetlerin önemli bir bölümü daha önce Trablus yönetimine yakın kabul ediliyordu. Aynı dönemde LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter de güney bölgelerinde saha turlarını yoğunlaştırdı.

Güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasını istemeyen batı Libyalı bir kaynak, ‘askeri kurumun, ülkenin dağınıklığı ve geleceği üzerinden yürütülen siyasi pazarlıklara karşı Libya halkını korumak için hareket ettiğini’ savundu. Kaynak, daha önce Dibeybe hükümetine yakın bazı kesimlerin ‘LUO saflarına yöneldiğini’ ileri sürdü.

Hammad hükümetinin, Hafter’e muhalif bir kent olan Zaviye’ye gitmesinden önce, LUO’nun güneydeki etkisini artırdığı gözlemleniyor. Bu güçlenme, Çad hükümetiyle yapılan sınır güvenliği iş birliği ve Sebha’da olduğu gibi çeşitli kalkınma, hizmet ve askeri projelerle destekleniyor. Gelişmeler, ordunun ülkenin güney kuşağındaki varlığını pekiştirdiği şeklinde yorumlanıyor.

Coğrafya konusunda çatışma

Ancak Libya Halkın Sesi Partisi Başkanı Fethi eş-Şibli, ülkedeki mevcut gelişmelerin ‘siyasetten önce bir coğrafya mücadelesi’ niteliği taşıdığını düşünüyor. Şibli, tarafların sahadaki hakimiyet alanlarını genişleterek daha fazla siyasi ve ekonomik nüfuz elde etmeye çalıştığını söyledi.

Şibli, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, güç dengesinin artık ‘kimin diğerini çevreleyebildiğine ve sahada baskı unsuru oluşturacak kartlara sahip olduğuna’ bağlı olduğunu belirterek, bu durumun taraflara olası bir çözüm sürecinde kendi şartlarını dayatma imkânı vereceğini ifade etti.

sdfgth
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Dibeybe'nin ofisi)

Rekabetin artmasıyla birlikte, Başbakan Abdulhamid Dibeybe yakın dönemde Misrata Belediyesi’ne bağlı 15 yeni belediye şubesi kurulmasına yönelik bir karar çıkardı. Bu karara Tavurga, Ebu Kureyn, Buncim ve Zemzem gibi Misrata’dan coğrafi olarak uzak bölgeler de dahil edildi. Ancak Trablus Temyiz Mahkemesi, geçen yıl ekim ayında Tavurga’nın Misrata’ya bağlanmasını iptal eden bir hüküm vererek, burada yeni bir belediye şubesi oluşturulmasını hukuka aykırı bulmuştu.

Siyasi analist Halid Bakan, Dibeybe’nin Misrata’nın yetki alanını Beni Velid’den Sirte sınırlarına kadar genişletme girişimini, ‘Trablus’taki hükümetini kaybetmesi halinde ilan edilecek bir Büyük Misrata Devleti hazırlığı’ olarak değerlendirdi. Buna karşın Dibeybe hükümetine yakın isimler, adımın ‘resmi yetki çerçevesi içinde’ atıldığını savundu.

TM üyesi Caballah eş-Şeyyabi ise Dibeybe’nin kararını ‘kendini büyütmeye yönelik yayılmacı bir politika’ olarak nitelendirdi. Tavurga’nın Misrata’ya bağlanmasına ve burada bir belediye şubesi kurulmasına yönelik kararın, hem yerel halkın iradesine hem de yerel yönetim mevzuatına aykırı olduğunu kaydetti.

Şeyyabi yaptığı açıklamada, Trablus Temyiz Mahkemesi’nin söz konusu kararı durdurduğunu hatırlatarak, “Başbakan mahkeme hükmüne uymadı ve yargı kararını hiçe saydı. Bu durum, yasallık ilkesinin ve hukukun üstünlüğünün açık bir ihlali” dedi. Tavurga’nın bağımsız bir belediye olduğunu vurgulayan Şeyyabi, “Halkının ve temsilcilerinin onayı olmadan buranın statüsünü düşüren ya da başka bir belediyeye bağlayan hiçbir kararı kabul etmeyiz” ifadelerini kullandı.

Şeyyabi, Dibeybe’nin kararının derhal iptal edilmesi, yargı hükümlerine riayet edilmesi ve Tavurga halkının haklarının korunması gerektiğini belirtti. Ayrıca, başsavcılığın ‘en azından yargının saygınlığını korumak için’ konuya acilen müdahale etmesi çağrısında bulundu.

Belediyelerin Misrata'ya dahil edilmesi

Dibeybe’nin Misrata’ya yeni belediye birimleri bağlama kararı, özellikle bu düzenlemeden etkilenen bölgelerde dikkat çekici tepkilere yol açtı. Başbakanın memleketi olan Misrata’ya bağlanması gündeme gelen Beni Velid Belediyesi’nin geçici yönetimi, TM’ye başvurarak ‘belediyenin tüm idari sınırlarıyla birlikte Sirte’ye bağlanmasını’ ve Dibeybe hükümeti tarafından alınan tüm ilgili kararların iptal edilmesini istedi.

Belediye meclisi, söz konusu adımın ‘Beni Velid’in doğal kaynakları ve taş ocaklarının haksız biçimde kullanılmasına zemin hazırladığını’ savundu. Ayrıca, Zemzem’in Misrata’ya bağlı bir belediye şubesi yapılmasına da karşı çıkılarak, “Eğer böyle bir düzenleme zorunlu görülüyorsa, Zemzem’in Beni Velid’e bağlanması daha uygundur” ifadeleri kullanıldı. Beni Velid, hâlâ büyük oranda eski lider Muammer Kaddafi dönemine yakın çizgisiyle bilinen kentlerden biri.

Öte yandan LUO’nun 2020’nin ortasında başkente girmekte başarısız olmasının ardından, güçlerini Trablus’un idari sınırlarının dışına çektiği biliniyor. LUO, o tarihten bu yana Sirte-Cufra hattında konuşlanmış durumda ve bu bölgeyi güney yönlü askeri faaliyetleri için bir merkez olarak kullanıyor.

dfg
Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) kara kuvvetlerine ait bir askeri konvoy (LUO)

Beni Velid Belediyesi’nin geçici yönetimi, ‘kentin idari ve tarihi sınırlarının hiçbir gerekçeyle değiştirilmemesi gerektiğini’ vurgulayarak, idari bağlılık konusunda yapılacak herhangi bir düzenlemenin yalnızca yasama organının yetkisinde olduğunu hatırlattı.

Tavurga’daki Yaşlılar ve İleri Gelenler Meclisi de UBH’nin Tavurga’yı bir belediye şubesi gibi Misrata’ya bağlama kararını reddetti. Meclis, ‘Tavurga Belediyesi’nin idari bağımsızlığının, yasama kurumlarınca alınmış kararlarla ve yargı hükümleriyle güvence altına alındığını’ belirterek statünün değiştirilmesine karşı çıktı.

Libya’da, LUO’nun ve Trablus otoritelerinin dışında kalan bazı siyasi ve sosyal gruplar da UBH’ye yönelik eleştirilerini sürdürüyor. Bu kesimler, ülkede ‘askeri yapıların güçlendirilmesi ve militarizmin artmasına’ karşı çıkarken, ordunun güneyde kontrol alanını genişletmesini ‘askeri ve siyasi bölünmüşlüğü derinleştiren, ayrıca olası Birleşmiş Milletler (BM) girişimlerine karşı atılmış erken bir adım’ olarak değerlendiriyor.


Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)

Faşir’deki saldırılardan sağ kalanlar, geçtiğimiz ekim ayında Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) eline geçmesinden bu yana maruz kaldıkları veya tanık oldukları korkunç ihlalleri anlattılar.

Yedi yakın aile üyesiyle birlikte Faşir’den kaçan, ancak beraberindekilerin başlarına ne geldiğini bilmeyen Ahmed Cibril, “O gece çıplak ayakla ve pijamalarımızla yola çıktık ve yolda HDK üyelerinin yoğun ateşi altında kaldık... Birçoğu öldü ve yaralandı” dedi. Faşir’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki et-Tavile Mülteci Kampı’na giderken onlarca kişinin açlık ve susuzluktan öldüğünü, diğerlerinin ise aldıkları ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğine tanık olduğunu ekledi.

Telefonla Şarku’l Avsat’a konuşan sağ kalanlar, HDK’nın yüzlerce aileyi gözaltı merkezlerinde ve barınaklarda zorla alıkoymaya devam ettiğini ve birçoğunun açlıktan öldüğünü veya vurulduğunu söyledi.

Sağ kalanlardan biri şöyle dedi:

Ağaçlara asılmış kadın ve erkeklerin cesetlerini gördük, kimse onlara yaklaşamadı.

Faşir'in HDK’nın eline geçmesinden birkaç gün sonra şehirden ayrılan Avukat Adam İdris şöyle konuştu:

“HDK bizi camilere gitmeye zorladı, orada bizi videoya aldı ve ardından her şeyin normal seyrinde gittiğini söyleyen videolar yayınladı, oysa gerçekte silahsız vatandaşları gözaltına alıyor ve serbest bırakılmaları karşılığında büyük miktarlarda para talep ediyordu.”

İki çocuk annesi bir kadın ise şöyle anlattı:

“Kadınları sıraya dizip silahlarını bize doğrulttular ve sonra para ve altın var mı diye bakmak için giysilerimizi aradılar. HDK üyeleri tarafından cinsel şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldık. Bize ırkçı hakaretler ettiler.”

Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında, tüm güçleri tek bir ordu altında birleştirme çabaları sırasında ordu ile HDK arasında başlayan anlaşmazlık silahlı çatışmaya dönüştü.


Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.