Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin kontrolüne yönelik istihbarat planının detayları

Gazze'de Hamas'ın elinde tuttuğu İçişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi'nin kuzeyine giren bir grubu yakalayarak ilk planı boşa çıkardı

Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)
TT

Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin kontrolüne yönelik istihbarat planının detayları

Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyinki yıkıma genel bir bakış (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

Özet: Batı Şeria’daki Genel İstihbarat Teşkilatı'na bağlı kişiler, Filistin Yönetimi'nin İstihbarat Şefi Macid Ferec’in doğrudan emriyle Mossad'la anlaşarak ve yardım dağıtmak için İsrail ordusu tarafından güvenlikleri sağlanarak Gazze’nin güneyine girdiler.

Gazze'de Hamas'ın elinde tuttuğu İçişleri Bakanlığı, insani yardım amacıyla Gazze Şeridi'nin kuzeyine girmesi üzerine Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçlerinden birkaç kişilik ekibin yakalandığını duyurdu. Bakanlık, bu kişileri ‘güneye gitmeyi reddeden kuzey sakinlerinin kafasını karıştırmak ve kaos ortamı yaratmak amacıyla bölgeye sızmakla’ suçladı.

Bakanlığa göre Tümgeneral Macid Ferec’in yönettiği Batı Şeria’daki Genel İstihbarat Teşkilatı personelinden olan bu kişiler, Ferec’in doğrudan talimatıyla, Mossad’la anlaşarak ve İsrail ordusu tarafından güvenlikleri sağlanarak Gazze'nin kuzeyine girdiler.

Genel İstihbarat Teşkilatı’nın Gazze'de faaliyet göstermesi yasaklandı

Filistin'in Fetih Hareketi (El Fetih) ile Hamas arasında bölünmesinin arka planında, Hamas, kendisiyle koordinasyon kurulmadıkça Filistin Yönetimi'nin Gazze’deki idari işleri üstlenmesine izin vermeyeceğini açıklarken Filistin Yönetimi ve ona bağlı güvenlik birimlerinin Gazze Şeridi'nde çalışma hakkının olmadığını vurguladı. Hamas’a göre Filistin Yönetimi’nin ve güvenlik birimlerinin Gazze Şeridi’ndeki her türlü faaliyeti hukuka aykırı olmanın yanı sıra şüpheli hedefleri var ve güç kullanılmasını engellemeyi amaçlıyor.

İnsani yardımların akışının garanti altına alınması amacıyla

Filistin Yönetimi Genel İstihbarat Teşkilatı personelinin Gazze’nin kuzeyine girmesi olayının arkasında uzun bir hikaye var. Bu hikaye, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas'ı tamamen ortadan kaldırdığını açıklaması ve ardından İsrail ordusunun burada açlıkla mücadele eden insanlara insani yardımların ulaştırılmasına izin vermesiyle başlıyor. Ancak yardım konvoyları, bıçaklı kişiler ya da gruplar tarafından yağmalandı ve soyuldu.

İsrail, bunun üzerine insani yardımların rastgele değil, organize bir şekilde kuzeye akışını güvence altına alacak ve emniyetini sağlayacak bir güvenlik organı aramaya başladı. İsrail, bir diğer amacı da savaş bittikten sonra Gazze Şeridi’ni yönetme planlarını test etmekti. İsrail’in önce Gazze’nin kuzeyindeki ailelerin ve aşiretlerin ileri gelenleriyle iletişim kurmayı denedi. Bunu yaptı, fakat bu kişiler Gazze'deki güvenlik yetkilileriyle tam koordinasyon kurulması dışında iş birliği yapmayı reddettiler. Böylece bu ilk deneme başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail daha sonra Gazze'nin kuzeyinde, Gazzeli ailelerin fertlerinden ve güvenlik mensuplarından oluşan ve Gazze Şeridi'ndeki Hamas hükümetiyle tam koordinasyon içinde çalışan halkı koruma komiteleri oluşturmayı denedi. Yardımların yağmalanmadan organize bir şekilde akışı ve yardımların yerine ulaşması sağlanınca plan tüm detaylarıyla başarıya ulaştı.

İsrail ordusu, halk koruma komitelerinin Hamas Hareketi’nin genişletilmiş bir biçimi olabileceğini düşünerek Gazze’deki Hamas hükümetine bağlı güvenlik birimleriyle koordinasyon fikrini karşı çıktı. Ardından bu komitelere karşı askeri operasyonlar düzenledi ve insani yardım çalışmalarını engelledi.

Macid Ferec planı

İsrailli güvenlik yetkilileri, o sıra Gazze'nin kontrolünün geçici olarak, ancak kaos yaşanmadan ele geçirilmesi ve sahanın yakından takip edilmesi için Filistin Yönetimi'nin İstihbarat Şefi Macid Ferec ile birlikte çalışma önerisinde bulundular.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’dan aktardığı habere göre İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun onayıyla Macid Ferej ile görüşerek Gazze'nin kontrolünün geçici olarak ele geçirilmesine yönelik ayrıntılı bir plan üzerinde görüştü.

Söz konusu plan üç temel saç ayağı üzerine kurulu. Bunlardan birincisi, Gazze Şeridi’nde, özellikle güneyden yaşayan Fetih Hareketi’ne bağlı kişilerden istihbarat ve askeri olarak faaliyet göstermek üzere bir güvenlik gücünün oluşturulması. Yaklaşık 80 üyeli bu gücün öncelikli görevlerinin başında önce Gazze Şeridi'nin kuzeyine, sonra da güneyine insani yardımların akışının sağlanması geliyor.

İsrail Kanal 14 televizyonunun aktardığına göre Macid Ferec, bu gücü Hamas’ı desteklemeyen ailelerin fertleri ile El Fetih üyelerinden oluşturmayı başardı. Hızlandırılmış bir eğitimden geçen güç, 30 Mart 2024 Cumartesi günü göreve başladı.

İkincisi İsrail'in tek tek onayından geçen Fetih Hareketi’nden 7 bin güvenlik personelinin eğitilip savaş sona erdikten sonra ya da savaşın son aşamalarında Gazze'ye gönderilmesi. Üçüncü saç ayağı ise Gazze'den yetkililerin seçilip Batı Şeria’ya gönderilmeleri ve eğitmeleri, ardından yönetimi devralmak üzere Gazze Şeridi'ne geri göndermeleri.

Gallant’tan plana destek

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’a göre Netanyahu, plana tümüyle karşı çıkarken Savunma Bakanı Yoav Gallant planı onayladı. Macid Ferej ise ABD müdahalesinden sonra planı kabul etti. Gallant daha önce yardım dağıtımından sorumlu olması gereken tarafın İsveç değil, El Fetih olması gerektiğini, bunun sorumlusunun Muhammed Dahlan ya da Macid Ferec olmasında bir sakınca olmadığını söylemişti. Gallant, savaş bittikten sonra Gazze Şeridi'nin yönetimini geçici olarak devralmaya hazır olunmasını önerdi.

Güvenlik güçleri olayının ayrıntıları

Ancak planın ilk maddesinde bahsedilen gücün aynısı olan güvenlik gücünün üyelerinin Hamas'ın elinde tuttuğu İçişleri Bakanlığı tarafından tutuklanması nereden bakılırsa bakılsın tehlikeli bir güvenlik ve istihbarat olayıydı.

Olayın detaylarına gelince Filistin Yönetimi Genel İstihbarat Teşkilatı’na bağlı silahlı gücün Gazze'nin kuzeyine gidecek olan gıda yardım konvoyunun güvenliğinin sağlanmasında yer alarak bölgeye ilk kez 30 Mart'ta giriş yaptı. Ertesi gün yine giriş yapacakken birden bire Hamas üyeleri tarafından üzerlerine ateş açıldı. Olayda bahsi geçen gücün iki üyesi öldü, 10 üyesi tutuklandı.

Karşılıklı suçlamalar

Gazze İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İyad el-Bazm, tutuklanan kişilerle İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçlerinin ilgilendiğini ve ‘bu kişilerin hizmet ettiği bölge sakinleri arasında kafa karışıklığı ve kaos ortamı yaratma planının boşa çıkarıldığını’ söyledi. Bazm, yaptığı açıklamada, ‘yalnızca İsrail'e hizmet eden bir alanda görev almaya cesaret eden herkese kelepçe vurulacağını da’ sözlerine ekledi.

Fetih Hareketi Devrim Konseyi Üyesi Abdullah Abdullah, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Gazze’deki Hamas hükümeti halkımızın acıları ve kanı üzerinden ticaret yapıyor. Dar partizan projelere göre hareket ediyor. Olayı derinlemesine ve ulusal bir şekilde ele almıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas’ın İçişleri Bakanlığı’nın bu tutumu özellikle birkaç bağlamda öne çıkıyor. Öncelikle bu olay, Başbakan Muhammed Mustafa liderliğinde kurulan ve misyonu Gazze Şeridi’ni ve Batı Şeria'yı tek bir coğrafi yapı olarak yönetmek olan teknokrat hükümetinin görevine başlamasının hemen öncesinde meydana geldi.

Siyaset uzmanı Ali Ebu Rızk, bahsi geçen gücün kurulmasındaki bir diğer amacın, Gazze Şeridi'ndeki güvenlik ortamını ve Hamas'ın kontrolünün devam edip etmeyeceğinin test edilmesi olduğunu değerlendirdi. Ebu Rızk’a göre anlaşılması gereken bir başka yön daha var. O da Hamas Hareketi’nin Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçleriyle olan ilişkilerinde halen ayrılıkçı bir tutum sergilemekte ısrarcı davranması.



Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
TT

Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)

Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusunda Mısır ile İsrail arasında çıkan anlaşmazlık ve aynı cephede Hamas üyesi olduğu sanılan unsurların İsrail güçlerine düzenlediği saldırı, Gazze'de gerginliği yeniden alevlendirdi.

Mısır dün, İsrail'in ‘Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından sadece çıkış için açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı’ iddiasını yalanladı. Mısırlı bir yetkili, “Sınır kapısı, eğer anlaşma sağlanırsa, geçiş noktası ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planına çerçevesinde her iki yönde de giriş ve çıkış için açılacak” dedi. İsrail hükümetinin Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü, sınır kapısının ‘önümüzdeki günlerde, yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır'a çıkması için’ açılacağını bildirdi.

Öte yandan sahada silahlı unsurlar, Refah Sınır Kapısı’nda konuşlu İsrail güçlerine tanksavar füzeleriyle saldırdı.

Bir diğer gelişmede, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu, Filistin devleti kurulmasını öngören Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme planını desteklemekten kaçınmak için, muhalefetin dün İsrail parlamentosu Knesset'te önerdiği oylamayı boykot etti.


Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
TT

Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)

İki yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz pazartesi günü, Orta Sudan’daki Batı Kordofan eyaletinin merkezi Babnusa şehrinde, Sudan ordusunun son kalesi olan 22. Piyade Tugayı üzerinde ‘tam kontrol’ sağladığını duyurdu. Bu arada bazı askeri uzmanlar, petrol zenginliği ve süt ürünleri üretimi ile tanınan stratejik şehrin düşmesinin, kuzey ve güneydeki diğer bölgelere yönelik yeni saha kazanımları için bir sıçrama noktası haline gelebileceğini öngörüyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen Sudan ordusundan resmi bir açıklama gelmezken, orduya yakın platformlarda, şehirdeki birliklerin aynı eyaletteki Heglig bölgesine çekildiği iddiaları paylaşıldı.

Kordofan şehirleri sallantıda

Kordofan’daki büyük şehirler, HDK’nin baskılarının artmasıyla sallantıda. Sudan ordusunun elinde sadece, Batı Kordofan’da Nuhud ve Babnusa’nın düşmesinin ardından Kuzey Kordofan eyaletinin el-Ubeyd ve Um Ruvabe şehirleri ile Batı Kordofan’daki petrol zengini Heglig kaldı. Güney Kordofan eyaletinde ise ordu Kadugli ve Deleng’i kontrol ederken, HDK ed-Dubeybat’ta hakimiyet kurmuş durumda. Diğer yandan HDK’nin müttefiki olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Abdulaziz el-Hilu kanadı, Güney Kordofan’daki Nuba Dağları’ndaki Kauda şehrini kontrol ediyor.

Babnusa’nın önemi

Batı Kordofan eyaletinde, Doğu Darfur sınırına yakın konumda bulunan Babnusa, başkent Hartum’a yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sudan demiryolu ağının en önemli kavşaklarından biri olan şehir, ülkenin batısı ile doğusu ve kuzeyini birbirine bağlıyor. Babnusa, Sudan’ın önde gelen süt fabrikalarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra petrol zenginliği ile ekonomik açıdan stratejik bir şehir olarak kabul ediliyor.

dfvg
El-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmesinin ardından şehirden kaçmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş Sudanlılar, 26 Ekim 2025 (AFP)

HDK, Babnusa’nın düşüşünün ardından izleyeceği net stratejiyi henüz açıklamamış olsa da, eski Sudan ordusu askerleri olası senaryolar üzerinde değerlendirmelerde bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir Sudan ordusu subayı, Babnusa’nın hem askeri hem de coğrafi açıdan büyük öneme sahip olduğunu, düşmesinin savaşın gidişatında kritik bir dönüm noktası oluşturabileceğini ve bunun, Güney Kordofan’ın başkenti Kadugli, Deleng ve ordunun hâlâ kontrolünde tuttuğu diğer bölgelerin ele geçirilmesine kapı açabileceğini belirtti. Subay, “HDK, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd’i öncelikli askeri hedefleri arasına almış ve sürekli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Kuvvetlerini stratejik noktalara yaymaları, şehre yönelik bir saldırının her an gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi.

HDK ateşkese uymadı

Kaynak, HDK’nin tek taraflı bir ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen buna uymadığını ve 22. Piyade Tugayı’na bağlı askerlerin mevzilerine yönelik saldırılarına devam ederek şehri ele geçirdiğini belirtti. Bu durum, grubun askeri hedeflerinin henüz tamamlanmadığını ortaya koyuyor.

Askeri uzmanlara göre HDK’nin bu bölgeyi ele geçirmesi, ona daha fazla askeri operasyon için iyi bir üs sağlıyor. Uzmanlar, kuvvetlerin müttefiki olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi’ni destekleyerek, Güney Kordofan eyaletinin başkenti Kadugli’yi ele geçirmeye çalışmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu, ordunun eyaletteki önemli bazı kasabaları ele geçirmesinin ardından gelen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tümgeneral Muhammed Beşir Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Babnusa’nın HDK’nin eline geçmesinin beklenen bir gelişme olduğunu ve kenti kontrol eden tarafın operasyonel manevra alanını büyük ölçüde genişleteceğini söyledi. Süleyman, “Babnusa, petrol zenginliğiyle ekonomik açıdan önemli bir eyalette yer alıyor. Ayrıca demografik yapısı, HDK’nin sosyal tabanlarını oluşturuyor. Bu durum, onlara siyasi bir boyut kazandırıyor; özellikle Darfur bölgesi ile bağlantılı olarak kontrol alanlarını genişletmek ve Kordofan’da savaşçılar için lojistik destek sağlamak amacıyla bir tür geçici yönetim oluşturma stratejisi izliyorlar” ifadelerini kullandı.

efrf
El-Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, Tine Mülteci Kampı (Reuters)

Süleyman, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirmesinin, ordunun Kuzey Kordofan eyaletindeki operasyonel ilerleyişine karşı onu daha avantajlı bir askeri konuma getirdiğini, buna rağmen ordunun el-Ubeyd’in batısı ve Nuba Dağları’nda elde ettiği zaferlerin önemini koruduğunu belirtti.

Ordu neye ihtiyaç duyuyor?

Süleyman, ordunun Kuzey ve Batı Kordofan’daki tüm cephelerde operasyonları yönetebilmesi için doğru planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunun, kuvvetler, lojistik destek ve yedeklerin sağlanması gibi büyük askeri kaynakları gerektirdiğini ifade ederek, “Operasyonel başarısızlığa yer yok. Stratejik hedef, Darfur’un yeniden kontrolünü sağlamak” dedi.

Eski asker, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirerek başarmayı hedeflediği askeri amaçların başında, Sudan ordusunu Batı Kordofan’daki sosyal tabanlarından uzaklaştırmak olduğunu söyledi.

Süleyman, “Bu bölgeyi kontrol etmek HDK’ye, operasyonlarında asker ve teçhizat tedarikini sürdürme imkânı sunuyor, böylece daha fazla toprak kazanabiliyor, aynı zamanda Darfur’u güvence altına alıyor ve stratejik öneme sahip el-Ubeyd şehrine yönelik operasyonlarını geliştirebiliyor” dedi.

Süleyman ayrıca, HDK’nin kenti ele geçirme çabasının, askeri ve siyasi olarak konumunu güçlendirme, kara hakimiyetini genişletme ve böylece daha güçlü bir müzakere pozisyonu elde etme amacı taşıdığını vurguladı. Bu çerçevede, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın dahil olduğu Dörtlü’nün Sudan’da üç aylık bir insani ateşkes sağlama çabaları da devam ediyor.


Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.