İsrail Şam’daki saldırıyla İran'ın kırmızı çizgilerine meydan okudu

Bölgedeki mevcut durumdan dolayı yanlış hesaplamalardan kaynaklanan riskler son derece yüksek olacaktır

İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)
İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)
TT

İsrail Şam’daki saldırıyla İran'ın kırmızı çizgilerine meydan okudu

İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)
İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)

Charles Lister

Hamas'ın 7 Ekim 2023 günü İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan ve yaklaşık altı aydır bölgede yoğun olarak devam eden gerilim sırasında tüm taraflar, bölgede geleneksel olarak belirli bir düzeyde istikrar sağlayan kırmızı çizgilerin çoğunu aştılar. Kısa bir süre önce bölgeyi sarsan önemli olaylara İsrail’in, 1 Nisan'da İran’ın Suriye'nin başkenti Şam'daki konsolosluk kompleksinde yer alan bir binayı hedef alan hava saldırısı eklendi. Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü’nün Suriye ve Lübnan komutanlarını öldürüldü. Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ve Tuğgeneral Hüseyin Eminullah ve Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi gibi tamamı Filistinli grupların desteklenmesinde çok önemli bir rol oynayan İranlı komutanlardı.

tgnbgyt
İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)

İran’ın Şam’daki konsolosluk kompleksi içinde yer alan bir binayı hedef alan ve onu yerle bir eden, İran’ın egemen topraklarına saldırı olarak kabul edilen ve Zahidi’nin ölümüne yol açan bu saldırının büyüklüğü hafife alınamaz. Zira İsrail, bu saldırıyla İran'ın en önemli ve deneyimli DMO gazilerinden biri olan Zahidi’yi etkisiz hale getirdi. Daha önce DMO'nun hava ve kara kuvvetlerinin komutanlığını yapan Zahidi, İran'ın ‘direniş ekseninin’ en aktif ve hayati cephe hattında Hizbullah ve Beşşar Esed rejimiyle en güçlü bağlantı noktasıydı.

Geçtiğimiz günlerde İran basını ve DMO kaynakları tarafından ilk kez paylaşılan bir fotoğrafta, Zahidi, Kasım Süleymani, İsmail Kaani, Hasan Nasrallah ve İmad Muğniye ile birlikte ayakta görülüyordu. Bu fotoğraf, Zahidi’nin üst düzey bir komutan ve DMO'daki en aktif ve değerli isimlerden biri olduğunun açık bir göstergesiydi.

Zahidi, DMO’nun Suriye hükümetine, muhaliflerini acımasızca bastırmasında verdiği destek çerçevesindeki operasyonları yönetmek üzere Şam'a gönderildiği 2011 baharında Suriye’deki protesto gösterilerinin başlarında çok önemli bir rol oynadı. ABD, İngiltere, Avrupa Birliği (AB), Fransa, Kanada ve Avustralya da dahil olmak üzere birçok ülke Zahidi’ye Suriye'deki faaliyetleri, Hizbullah'la bağlantısı ve İran’dan silahların bölgeye dağıtılmasındaki rolü nedeniyle yaptırımlar listesine dahil etti.

İran, İsrail'e misilleme olarak füzeli saldırı düzenleyebilir, ancak bunu durdurulacak şekilde tasarlanacaktır.

Şam'da 1 Nisan'da gerçekleşen saldırı, İsrail'in İran'ın Suriye'deki mevzilerine karşı başlattığı ve haftalardır devam eden operasyonların sonuncusuydu. İsrail, 2013 ile Ekim 2023 arasında da Suriye'deki İran hedeflerine yüzlerce saldırı gerçekleştirmişti, ancak bu saldırılarda yalnızca İran'ın bölgeye silah taşıyan konvoylarını ve militanlarını hedef alıyordu. Bu on yıllık taktiksel eylem boyunca İsrail ordusu ve güvenlik liderleri, İran’ın Suriye’deki ve bir dereceye kadar Lübnan'daki yeteneklerini felç etmek için ‘çimleri biçme’ ya da bir başka deyişle ‘köstebeğin kafasına vurma’ politikasıyla yetindi. (Köstebeğin başına vurma oyunu, oyuncuların deliklerden rastgele çıkan oyuncak köstebeklerin başına çekiç kullanarak vurduğu bir oyundur. Amaç, belirli bir zaman dilimi içinde mümkün olduğu kadar çok köstebeğin kafasına vurmaktır.)

Ancak 7 Ekim 2023 tarihinden sonra İsrail'in Suriye topraklarında İran’ın çıkarlarını hedef alan saldırılarında daha agresif davranmaya başlaması ve stratejik bir tutum benimsemesiyle mevcut durum değişti. Bu değişim, İsrail'in önceki yaklaşımının, özellikle de artan gerilimlerle birlikte verimli olmadığının da bir kanıtı. İsrail, 7 Ekim’den bu yana 1 Ocak'tan sonra gerçekleştirdiği 30'u aşkın hava saldırısı da dahil olmak üzere Suriye'ye 55'ten fazla bombardıman düzenledi. Son saldırılarda hedeflerini DMO ve vekil güçlerin komutanlarını ve üst düzey isimlerini kapsayacak şekilde genişletti. Saldırıların coğrafi kapsamı da önemli oranda genişledi.

hynhty
Tahran’daki Filistin Meydanı’nda İsrail ve ABD karşıtı protestolara katılan İranlılar, 1 Nisan (AFP)

İsrail, Şam’daki son saldırı öncesinde 29 Mart'ta Halep'e de hava saldırıları düzenledi. 1973'ten bu yana en şiddetli hava saldırıları olarak nitelendirilen bombardıman, 40’tan fazla kişinin ölümüne ve yüzden fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. İsrail, son olarak İran’ın Şam’daki konsolosluğunu hedef aldı ve DMO komutanlarını öldürdü. Suriye'deki eylemlerle ilgili artık hiçbir kırmızı çizgi kalmamış görünüyor.

Ancak bu saldırıların boyutunun İran’ın da benzer bir tepki vermesini gerektirdiğine şüphe yok. Bölge artık bir barut fıçısına dönmüş durumda olduğundan, yanlış hesaplamalardan kaynaklanan riskler son derece yüksek olacaktır. İran, tarihte özellikle düşmanı olarak gördüğü İsrail’in saldırılarına yanıt vermek için vekillerini kullandı. DMO, şubat ayı başlarında ABD’nin Suriye ve Irak'taki üslerini vekilleri aracılığıyla hedef alan saldırılarını dondurma kararı aldı ve halen bu karara uyuyor. Tahran, önümüzdeki günlerde Suriye'de (ve belki de Irak'ta) bu kararı uygulamaktan vazgeçebilir.

İran'ın Yemen, Irak ve Suriye'deki vekilleri tarafından geçtiğimiz aylarda, İran yapımı balistik füzeler, seyir füzeleri ve kamikaze insansız hava araçları (İHA) ile ABD güçlerini, uluslararası deniz varlıklarını ve hatta İsrail'i hedef alan saldırılar gerçekleşti. İran’ın geçtiğimiz ocak ayında Erbil'deki bir bölgeyi doğrudan balistik füzelerle vurmasına rağmen henüz İran topraklarından İsrail'e doğrudan bir saldırı gerçekleşmedi.

İran basını, 1 Nisan'da İran’ın Şam'daki egemen toprağı sayılan büyükelçiliğine bağlı binaya düzenlenen saldırıyı savaş eylemi olarak yorumlamasının ardından İran, İsrail'e misilleme amaçlı füze saldırısı başlatabilir, ancak bu saldırı muhtemelen durdurulacak şekilde tasarlanacak ve böylece işler kontrolden çıkmayacak.

İran'ın İsrail’e nerede ve nasıl misillemede bulunmayı tercih edeceği, risk hesaplamalarına dair önemli bilgiler sağlayacak.

Hizbullah ile İsrail arasındaki gerilim son haftalarda önemli ölçüde artarken, İran'ın İsrail’e karşı misilleme için Lübnan cephesini tercih etmesi beklenmiyor. Geçtiğimiz ekim ayından bu yana Hizbullah, İsrail’e 800'den fazla saldırı düzenlerken İsrail de Lübnan’a bin 500’ün üzerinde saldırı gerçekleştirdi. Ancak topyekûn savaştan kaçınıldı. Bu da hem Hizbullah'ın hem de dolaylı olarak İran'ın Lübnan'daki önemli çıkarlarını kaybetmek istemediğini gösteriyor. Bu da onları bu cephede doğrudan bir çatışma başlatmaktan alıkoyuyor.

acs
Şam'daki saldırı sonrası olay yerinde çıkan yangını söndüren itfaiye ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)

Gelecekte ne olacağı halen kestirilemezken gidişat, gerilimlerin her geçen gün arttığını gösteriyor. İran, İsrail’e bölgedeki gelişmiş silahlara sahip yaygın vekil ağıyla, farklı şekillerde karşılık verebilir. Ancak İran'ın İsrail’e nerede ve nasıl misillemede bulunmayı tercih edeceği, altı ay süren çok cepheli düşmanlıkların ardından risk hesaplamalarına dair önemli bilgiler sağlayacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, dün akşam Rakka kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çıkan çatışmalarda iki askerin öldürüldüğünü duyurdu.

Suriye devlet televizyonu dün akşam, SDG'nin bölgedeki Suriye ordusu mevzilerine sürpriz bir saldırı düzenlemesinin ardından Rakka'nın doğusundaki Ma'adan şehri civarında şiddetli çatışmaların çıktığını bildirdi. Kanal, SDG'nin bölgedeki ordu mevzilerini hedef almasının ardından ordu topçularının SDG'nin ateşine karşılık verdiğini de ekledi. SDG ise güçlerinin DEAŞ unsurlarının Rakka'nın doğusundaki Ganem el-Ali çölünde bulunan mevzilerine insansız hava araçları (İHA) fırlatmak için kullandıkları bir dizi mevziyle mücadele ettiğini söyledi. SDG tarafından yapılan açıklamada, “Bölge, bu hafta Şam hükümetine bağlı gruplar tarafından bir dizi saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar, terörist saldırılarını gerçekleştirmek için bu bölgeleri kullanan DEAŞ unsurlarının faaliyetleriyle paralel olarak gerçekleşti” denildi. SDG, ‘Suriye'nin kuzey ve doğusunu meşru bir şekilde savunmaya ve sivilleri hedef alan her türlü terörist tehdidi önlemeye’ kararlı olduğunu vurguladı.

Bu hafta başında SDG, doğu Rakka'da Suriye hükümeti gruplarının saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verildiğini belirtmişti.

SDG, Suriye'nin kuzey ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçen ay, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.