İsrail Şam’daki saldırıyla İran'ın kırmızı çizgilerine meydan okudu

Bölgedeki mevcut durumdan dolayı yanlış hesaplamalardan kaynaklanan riskler son derece yüksek olacaktır

İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)
İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)
TT

İsrail Şam’daki saldırıyla İran'ın kırmızı çizgilerine meydan okudu

İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)
İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)

Charles Lister

Hamas'ın 7 Ekim 2023 günü İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan ve yaklaşık altı aydır bölgede yoğun olarak devam eden gerilim sırasında tüm taraflar, bölgede geleneksel olarak belirli bir düzeyde istikrar sağlayan kırmızı çizgilerin çoğunu aştılar. Kısa bir süre önce bölgeyi sarsan önemli olaylara İsrail’in, 1 Nisan'da İran’ın Suriye'nin başkenti Şam'daki konsolosluk kompleksinde yer alan bir binayı hedef alan hava saldırısı eklendi. Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü’nün Suriye ve Lübnan komutanlarını öldürüldü. Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ve Tuğgeneral Hüseyin Eminullah ve Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi gibi tamamı Filistinli grupların desteklenmesinde çok önemli bir rol oynayan İranlı komutanlardı.

tgnbgyt
İran’ın Şam Büyükelçiliğine bağlı bir binayı hedef alan saldırıların neden olduğu yıkımın enkazı altında arama yapan acil durum ve güvenlik ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)

İran’ın Şam’daki konsolosluk kompleksi içinde yer alan bir binayı hedef alan ve onu yerle bir eden, İran’ın egemen topraklarına saldırı olarak kabul edilen ve Zahidi’nin ölümüne yol açan bu saldırının büyüklüğü hafife alınamaz. Zira İsrail, bu saldırıyla İran'ın en önemli ve deneyimli DMO gazilerinden biri olan Zahidi’yi etkisiz hale getirdi. Daha önce DMO'nun hava ve kara kuvvetlerinin komutanlığını yapan Zahidi, İran'ın ‘direniş ekseninin’ en aktif ve hayati cephe hattında Hizbullah ve Beşşar Esed rejimiyle en güçlü bağlantı noktasıydı.

Geçtiğimiz günlerde İran basını ve DMO kaynakları tarafından ilk kez paylaşılan bir fotoğrafta, Zahidi, Kasım Süleymani, İsmail Kaani, Hasan Nasrallah ve İmad Muğniye ile birlikte ayakta görülüyordu. Bu fotoğraf, Zahidi’nin üst düzey bir komutan ve DMO'daki en aktif ve değerli isimlerden biri olduğunun açık bir göstergesiydi.

Zahidi, DMO’nun Suriye hükümetine, muhaliflerini acımasızca bastırmasında verdiği destek çerçevesindeki operasyonları yönetmek üzere Şam'a gönderildiği 2011 baharında Suriye’deki protesto gösterilerinin başlarında çok önemli bir rol oynadı. ABD, İngiltere, Avrupa Birliği (AB), Fransa, Kanada ve Avustralya da dahil olmak üzere birçok ülke Zahidi’ye Suriye'deki faaliyetleri, Hizbullah'la bağlantısı ve İran’dan silahların bölgeye dağıtılmasındaki rolü nedeniyle yaptırımlar listesine dahil etti.

İran, İsrail'e misilleme olarak füzeli saldırı düzenleyebilir, ancak bunu durdurulacak şekilde tasarlanacaktır.

Şam'da 1 Nisan'da gerçekleşen saldırı, İsrail'in İran'ın Suriye'deki mevzilerine karşı başlattığı ve haftalardır devam eden operasyonların sonuncusuydu. İsrail, 2013 ile Ekim 2023 arasında da Suriye'deki İran hedeflerine yüzlerce saldırı gerçekleştirmişti, ancak bu saldırılarda yalnızca İran'ın bölgeye silah taşıyan konvoylarını ve militanlarını hedef alıyordu. Bu on yıllık taktiksel eylem boyunca İsrail ordusu ve güvenlik liderleri, İran’ın Suriye’deki ve bir dereceye kadar Lübnan'daki yeteneklerini felç etmek için ‘çimleri biçme’ ya da bir başka deyişle ‘köstebeğin kafasına vurma’ politikasıyla yetindi. (Köstebeğin başına vurma oyunu, oyuncuların deliklerden rastgele çıkan oyuncak köstebeklerin başına çekiç kullanarak vurduğu bir oyundur. Amaç, belirli bir zaman dilimi içinde mümkün olduğu kadar çok köstebeğin kafasına vurmaktır.)

Ancak 7 Ekim 2023 tarihinden sonra İsrail'in Suriye topraklarında İran’ın çıkarlarını hedef alan saldırılarında daha agresif davranmaya başlaması ve stratejik bir tutum benimsemesiyle mevcut durum değişti. Bu değişim, İsrail'in önceki yaklaşımının, özellikle de artan gerilimlerle birlikte verimli olmadığının da bir kanıtı. İsrail, 7 Ekim’den bu yana 1 Ocak'tan sonra gerçekleştirdiği 30'u aşkın hava saldırısı da dahil olmak üzere Suriye'ye 55'ten fazla bombardıman düzenledi. Son saldırılarda hedeflerini DMO ve vekil güçlerin komutanlarını ve üst düzey isimlerini kapsayacak şekilde genişletti. Saldırıların coğrafi kapsamı da önemli oranda genişledi.

hynhty
Tahran’daki Filistin Meydanı’nda İsrail ve ABD karşıtı protestolara katılan İranlılar, 1 Nisan (AFP)

İsrail, Şam’daki son saldırı öncesinde 29 Mart'ta Halep'e de hava saldırıları düzenledi. 1973'ten bu yana en şiddetli hava saldırıları olarak nitelendirilen bombardıman, 40’tan fazla kişinin ölümüne ve yüzden fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. İsrail, son olarak İran’ın Şam’daki konsolosluğunu hedef aldı ve DMO komutanlarını öldürdü. Suriye'deki eylemlerle ilgili artık hiçbir kırmızı çizgi kalmamış görünüyor.

Ancak bu saldırıların boyutunun İran’ın da benzer bir tepki vermesini gerektirdiğine şüphe yok. Bölge artık bir barut fıçısına dönmüş durumda olduğundan, yanlış hesaplamalardan kaynaklanan riskler son derece yüksek olacaktır. İran, tarihte özellikle düşmanı olarak gördüğü İsrail’in saldırılarına yanıt vermek için vekillerini kullandı. DMO, şubat ayı başlarında ABD’nin Suriye ve Irak'taki üslerini vekilleri aracılığıyla hedef alan saldırılarını dondurma kararı aldı ve halen bu karara uyuyor. Tahran, önümüzdeki günlerde Suriye'de (ve belki de Irak'ta) bu kararı uygulamaktan vazgeçebilir.

İran'ın Yemen, Irak ve Suriye'deki vekilleri tarafından geçtiğimiz aylarda, İran yapımı balistik füzeler, seyir füzeleri ve kamikaze insansız hava araçları (İHA) ile ABD güçlerini, uluslararası deniz varlıklarını ve hatta İsrail'i hedef alan saldırılar gerçekleşti. İran’ın geçtiğimiz ocak ayında Erbil'deki bir bölgeyi doğrudan balistik füzelerle vurmasına rağmen henüz İran topraklarından İsrail'e doğrudan bir saldırı gerçekleşmedi.

İran basını, 1 Nisan'da İran’ın Şam'daki egemen toprağı sayılan büyükelçiliğine bağlı binaya düzenlenen saldırıyı savaş eylemi olarak yorumlamasının ardından İran, İsrail'e misilleme amaçlı füze saldırısı başlatabilir, ancak bu saldırı muhtemelen durdurulacak şekilde tasarlanacak ve böylece işler kontrolden çıkmayacak.

İran'ın İsrail’e nerede ve nasıl misillemede bulunmayı tercih edeceği, risk hesaplamalarına dair önemli bilgiler sağlayacak.

Hizbullah ile İsrail arasındaki gerilim son haftalarda önemli ölçüde artarken, İran'ın İsrail’e karşı misilleme için Lübnan cephesini tercih etmesi beklenmiyor. Geçtiğimiz ekim ayından bu yana Hizbullah, İsrail’e 800'den fazla saldırı düzenlerken İsrail de Lübnan’a bin 500’ün üzerinde saldırı gerçekleştirdi. Ancak topyekûn savaştan kaçınıldı. Bu da hem Hizbullah'ın hem de dolaylı olarak İran'ın Lübnan'daki önemli çıkarlarını kaybetmek istemediğini gösteriyor. Bu da onları bu cephede doğrudan bir çatışma başlatmaktan alıkoyuyor.

acs
Şam'daki saldırı sonrası olay yerinde çıkan yangını söndüren itfaiye ekipleri, 1 Nisan 2024 (AFP)

Gelecekte ne olacağı halen kestirilemezken gidişat, gerilimlerin her geçen gün arttığını gösteriyor. İran, İsrail’e bölgedeki gelişmiş silahlara sahip yaygın vekil ağıyla, farklı şekillerde karşılık verebilir. Ancak İran'ın İsrail’e nerede ve nasıl misillemede bulunmayı tercih edeceği, altı ay süren çok cepheli düşmanlıkların ardından risk hesaplamalarına dair önemli bilgiler sağlayacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Suriye İçişleri Bakanlığı, DEAŞ hücresine yönelik güvenlik operasyonunda bir kişinin öldürüldüğünü ve 8 kişinin yakalandığını duyurdu

DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)
DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye İçişleri Bakanlığı, DEAŞ hücresine yönelik güvenlik operasyonunda bir kişinin öldürüldüğünü ve 8 kişinin yakalandığını duyurdu

DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)
DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)

Suriye yetkilileri dün, güçlerinin ülkenin kuzeyindeki güvenlik güçlerine yönelik pazar günkü ölümcül saldırıyla bağlantılı olara,k DEAŞ'la bağlantılı bir hücrenin liderini öldürdüğünü ve 8 kişinin de yakalandığını açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, operasyonun "DEAŞ terör örgütüne bağlı bir terör hücresini hedef aldığını" ve "hücrenin 8 üyesinin tamamının yakalanmasıyla sonuçlandığını, dokuzuncu üye olan hücre liderinin ise baskın sırasında etkisiz hale getirildiğini" belirtti.

Bakanlık, ilk operasyondan elde edilen bilgilere dayanarak ikinci bir güvenlik operasyonu daha düzenlendiğini bildirdi. Her iki operasyonda da patlayıcı kemerler, susturucular, M-D füzeleri ve makineli tüfekler ele geçirildi.

İçişleri Bakanlığı, hedef alınan grubun İdlib ve Halep vilayetlerinde güvenlik ve askeri devriyeleri hedef alan çeşitli terör saldırılarından sorumlu olduğunu belirtti.

Bu operasyon, Suriye İçişleri Bakanlığı'na göre, pazar günü İdlib kırsalında bir otoyol devriyesine düzenlenen ve 4 İç Güvenlik Kuvvetleri mensubunun öldüğü, birinin yaralandığı saldırının ardından geldi.

Resmi haber ajansı SANA, silahlı kişilerin, devriye ekibi vilayetin güney kesimindeki Maaret el-Numan yolunda görevini yerine getirirken ateş açtığını bildirdi.

Cihatçı grupları izleyen SITE İstihbarat Grubu'na göre, DEAŞ daha sonra saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Bu olay, Washington ve Şam'a göre, Suriye'nin merkezindeki Palmira'da ortak bir askeri konvoyun hedef alınmasından ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercüman) öldürülmesinden, ABD ve Suriye güçlerinin ise yaralanmasından birkaç gün sonra gerçekleşti.


Gazze dosyasında yeni temaslar: Hamas yeni bir müzakere turu istiyor

Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)
TT

Gazze dosyasında yeni temaslar: Hamas yeni bir müzakere turu istiyor

Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)

ABD’nin, İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği ve Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın önde gelen isimlerinden Raid Saad’ı hedef alan son operasyona ilişkin açıklamaları, Hamas’ı ikna etmedi. Hareket, Washington’un saldırıdan haberdar olup olmadığı ve bunun ateşkesi ihlal sayılıp sayılmayacağı konularında yapılan değerlendirmeleri yeterli bulmadı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas kaynakları, ABD açıklamalarındaki çelişkilerin saldırının sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını ifade etti. Hareketin üst düzey kadrolarının, ABD’nin Gazze’de ateşkese yönelik ihlalleri sürekli gerekçelendirerek İsrail’e siyasi alan açtığı değerlendirmesinde bulunduğu kaydedildi.

gfe
Gazze Şehri sahilindeki yerinden edilmiş insanlar kampında bir kadın ve çocuk çadırlarının önünde duruyor. (AP)

Buna rağmen Hamas’ın, önümüzdeki dönemde Mısır ya da Katar’da dolaylı bir müzakere turu düzenlenmesi için çaba gösterdiği belirtildi. Kaynaklar, Gazze’deki durum ve ikinci aşamaya geçiş sürecinin sorunsuz ilerlemesini temin etmeye yönelik olarak arabulucularla temasların sürdüğünü aktardı.

Kaynaklara göre, arabulucular ile Hamas liderliği arasındaki görüşmeler, kimi zaman doğrudan toplantılar, kimi zaman da telefon temasları yoluyla devam ediyor. Kahire, Doha ve İstanbul’da ikili ya da üçlü formatlarda toplantılar yapıldığı, bazı görüşmelerin tek bir arabulucu tarafıyla gerçekleştirildiği, tüm sürecin ise arabulucular arasında tam bir koordinasyonla yürütüldüğü kaydedildi.

Açıklamalarda, İsrail ve ABD’den temsilcilerin de katılımıyla dolaylı bir müzakere turu düzenlenmesine yönelik açık bir arayış bulunduğu vurgulandı. Bunun, Başkan Donald Trump yönetiminin İsrail üzerinde baskı kurmasına ve istikrarı hedefleyen planının ilerletilmesine katkı sağlayabileceği ifade edildi.

rgty
 Gazze Şehri sahilinde, Filistinliler son günlerde yağan şiddetli yağmurlar nedeniyle hasar gören çadırlarını onarmaya çalışıyor (AP)

Kaynaklar, temasların yalnızca “direnişin silahı” meselesine odaklanmadığını; yeniden imar, “ertesi gün” senaryosu kapsamında Gazze’nin yönetimi ve teknokratlar komitesinin görevleri, Refah Sınır Kapısı’nın açılması, kuşatmanın tamamen kaldırılması, Gazze’den çekilme, uluslararası güç dosyası gibi başlıkların da ele alındığını belirtti. Hamas liderliğinin Gazze dışına çıkarılması konusunun ise yapılan görüşmelerin gündeminde olmadığı ve olmayacağı vurgulandı.

Mevcut temasların müzakerelerde bir durgunluk anlamına gelmediğini kaydeden kaynaklar, Gazze’ye ilişkin temel dosyaların geleceğine dair pek çok fikrin taraflar arasında paylaşıldığını, Hamas ile Filistinli gruplar arasında da sürekli iç temasların sürdüğünü söyledi. Kahire’de yakın dönemde bir ulusal diyalog toplantısı düzenlenmesi için çabaların arttığı, ay sonu ya da gelecek ay başında daha geniş kapsamlı hareketlilik beklendiği ifade edildi.

“Hamas, ikinci aşamaya ilişkin ABD’den yeni bir adım mı bekliyor?” sorusuna yanıt veren kaynaklar, ABD temaslarının sürekli olduğunu ve Trump yönetimi tarafından arabulucular aracılığıyla, mevcut görüşmelerin başarısını garanti altına almaya yönelik mesajlar iletildiğini aktardı. Bu kapsamda, direnişin silahları, uluslararası güç ve Gazze’nin yönetimi gibi dosyaları kolaylaştırabilecek fikir ve önerilerin ele alındığı belirtildi.

Kaynaklar, Hamas’ın Filistinli gruplarla mutabakat içinde, “adil” olan ve Filistinlilere geleceklerine dair açık haklar tanıyan tüm önerilere açık olduğunu vurguladı. Bu çerçevede, herhangi bir tarafın “manda” ya da başka bir işgal biçimi dayatmasına izin verilmemesi, İsrail’in tek taraflı şekilde aktivist ve liderleri hedef almasının önüne geçilmesi, ateşkes kurallarının yeniden dayatılmaması ve çekilme sürecinin tamamlanmasının engellenmemesi gerektiği ifade edildi.

dd
Gazze Şehri sahilinde, son birkaç gündür yağan şiddetli yağmurlar nedeniyle hasar gören çadırlarının arasında Filistinliler duruyor (AP)

Öte yandan, eski BM Ortadoğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un, Trump’ın ilerleyen dönemde açıklaması beklenen “Barış Konseyi”nin yürütme kurulunun başına getirileceği iddialarına da değinen kaynaklar, Hamas liderliğine bu yönde doğrulanmış bir bilginin ulaşmadığını söyledi. Tony Blair’in görevden dışlanmasının ardından birçok ismin gündeme geldiğini belirten kaynaklar, Hamas’ın 2017-2019 yılları arasında kuşatma ve “Büyük Dönüş Yürüyüşleri” döneminde Mladenov ile Gazze içinde ve dışında temaslar yürüttüğünü, taleplerini iyi bildiğini kaydetti. Ulusal, Arap, İslami ve uluslararası mutabakat sağlanması ve Filistinlilerin haklarının gözetilmesi koşuluyla, Hamas’ın Mladenov ile çalışmasına itirazı olmadığı ifade edildi.

Hamas’ın, ABD yönetiminin silah konusundaki yaklaşımını değiştirebileceği beklentisine dayandığı, bu kapsamda silahların kullanılmasının dondurulması ya da zarar görmeden, üzerinde uzlaşılan bir tarafa devredilmesi gibi önerilerin gündeme geldiği belirtildi.

Bu beklentinin, ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinde Ortadoğu’nun “uzun süreli askeri taahhüt” değil “ortaklık alanı” olarak tanımlanmasına dayandığı ifade edildi. Kaynaklar, Trump dönemindeki ABD’nin, etkili ortaklar olabildikleri takdirde rakiplerine de alan tanıyabileceği ve Washington’un kimin yönettiğinden ziyade işlevsel ortaklıkla ilgilendiği değerlendirmesini yaptı.

Hamas kaynakları, hareketin Filistin davasına hizmet edecek şekilde herkesle çalışmaya açık olduğunu ve şu aşamada bölgedeki ilişkilerini genişletmeye odaklandığını sözlerine ekledi.


Sel, soğuk ve abluka: Gazze’de insani felaket derinleşiyor

Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
TT

Sel, soğuk ve abluka: Gazze’de insani felaket derinleşiyor

Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Gazze Şeridi bugün yerinden edilmiş halkın acılarını daha da artıran yeni bir felaket yaşadı. Şiddetli yağışlar, bölgedeki en büyük hastaneyi ve binlerce Filistinlinin kaldığı çadırları sular altında bırakırken, dün akşam saatlerinden bu yana etkili olan fırtına nedeniyle yüzlerce çadır da yerinden sökülerek savruldu.

6ju
Şiddetli yağmurların ardından Gazze şehrinde sel suları içinde yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Sel felaketi, Gazze’nin yalnızca birkaç gün önce, 14 Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 53 bin çadırın zarar görüp sular altında kalmasına yol açan Byron adlı kutup kökenli alçak basınç sisteminin etkisinden çıkmasının ardından yaşandı. Gelişmeler, zaten ağır olan insani krizi daha da derinleştirirken, milyonlarca sivili yeni risklerle karşı karşıya bırakıyor.

En büyük hastane sular altında kaldı ve sağlık hizmetleri aksadı

Medya organlarının aktardığına göre, yağmur suları Gazze kentindeki Şifa Tıp Kompleksi’nin bazı bölümlerine, özellikle de acil servis bölümüne sızdı. Bu durum, devam eden saldırılar ve sağlık koşullarındaki ciddi bozulma ortamında yaralı ve hastaların kurtarılması açısından hayati öneme sahip olan bu birimde faaliyetlerin neredeyse tamamen durmasına yol açtı.

cdfgrth
Gazze şehrindeki şiddetli yağmurların ardından sel sularının içinden geçmeye çalışan bir araç (AFP)

Şihab Haber Ajansı’na konuşan görgü tanıkları, suların hastanenin koridorlarına ve muayene odalarına dolduğunu, tıbbi personelin ise elektrik kesintileri ve felaketle başa çıkmak için gerekli imkânlardaki ciddi yetersizlikler nedeniyle hastaları daha güvenli alanlara taşımaya çalıştığını aktardı.

sa
Gazze şehrinde bir aracın kasasında seyahat eden Filistinli bir aile (AP)

Şifa Tıp Kompleksi, Gazze Şeridi’nin en büyük hastanesi konumunda bulunuyor. İsrail’in yürüttüğü imha savaşı sırasında ağır yıkıma uğrayan hastanenin bazı binaları, Sağlık Bakanlığı tarafından son iki ayda onarılmaya çalışıldı. Ancak hasarın büyüklüğü ve imkân yetersizliği, özellikle işgalin tıbbi malzeme ve ilaç girişini engellemesi nedeniyle, hastanenin normal şekilde yeniden faaliyete geçmesini zorlaştırıyor.

defrgt
Gazze şehrindeki bir çadır kampının önünde yağan yağmur altında koşturan çocuklar (AP)

Yerinden edilmiş insanların çadırlarındaki trajedi tekrarlanıyor

Yerinden edilmiş kişilerin durumu iyi değil. Şiddetli yağışlar, Gazze’nin farklı bölgelerinde yüzlerce çadırın sular altında kalmasına, bazılarının ise savrulmasına yol açtı. Özellikle alçak kesimler, geniş su ve çamur birikintilerine dönüşerek yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı.

dfe
Gazze şehrinde su basmış bir çadırda bulunan yerinden edilmiş bir Filistinli kadın (Reuters)

Gazze’de yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının sular altında kalmasıyla yaşanan trajedi yeniden tekrarlandı. Yağmur suları, kentin farklı noktalarında çadırları ve sokakları kapladı.

Yüz binlerce yerinden edilmiş kişi, soğuktan ve sel sularından koruma sağlamayan yıpranmış çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Kışlık malzemeler ve ısınma imkânlarının neredeyse tamamen yokluğu, insani krizi daha da ağırlaştırıyor.

sdefr
Gazze şehrinde sular altında kalmış bir sokakta yürüyen yerinden edilmiş bir Filistinli (Reuters)

Gazze kentindeki Şeyh Rıdvan Mahallesi’nde, Ebu’l Kumsan ailesine ait bir ev, daha önceki bombardımanlarda zarar gören temellerinin şiddetli yağışlarla su altında kalması sonucu çöktü. Kentin güneybatısındaki Tel el-Heva Mahallesi’nde ise alçak basınç sistemine eşlik eden şiddetli rüzgârlar nedeniyle bir duvarın bir çadırın üzerine yıkılması sonucu çok sayıda yerinden edilmiş kişi yaralandı.

sxadfr
Gazze şehrinde yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir çadır kampından (AFP)

Hamas ve uluslararası toplumdan uyarılar

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, yeni bir alçak basınç sisteminin gelmesiyle insani felaketin daha da kötüleştiğini belirterek, yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının hava koşullarından koruma sağlamadığını vurguladı.

sdfrgt
Gazze şehrindeki bir hırdavatçı dükkanında yağmurdan korunurken yemek ısıtan Filistinliler (AP)

Kasım, barınmaya uygun malzemelerin Gazze’ye sokulması yönündeki önceki uyarıların uluslararası toplumdan hiçbir karşılık bulmadığını ve İsrail’in uyguladığı ablukayı kırmakta aciz kalındığını söyledi. Ayrıca, savaşın durdurulmasına ilişkin anlaşmanın arabulucuları ve garantör ülkelerinin yanı sıra Arap Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT), Gazze halkını kaçınılmaz bir felaketten kurtarmak için acilen harekete geçme çağrısında bulundu.

xcdf
Gazze şehrindeki bir sokakta yürüyen Filistinliler (AP)

Sağlık Bakanlığı yetkilileri, şiddetli yağışların bir bebeğin dondurucu soğuk nedeniyle hayatını kaybetmesine yol açtığını, ayrıca yerinden edilmiş ailelerin barındığı yüzlerce çadırın sular altında kaldığını bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki hükümet medya ofisi, 12 kişinin öldüğünü veya kaybolduğunu, en az 13 binanın çöktüğünü ve 27 bin çadırın sular altında kaldığını bildirdi.

asd
Gazze şehrinde savaşta hasar görmüş binalarla dolu bir sokakta yürüyen Filistinliler (AP)

Yerinden edilmiş insanlar ve yeni çadırlara duyulan ihtiyaç

Birleşmiş Milletler (BM) ve Filistinli yetkililer, Gazze’de yaklaşık 1,5 milyon yerinden edilmiş kişi için en az 300 bin yeni çadıra ihtiyaç bulunduğunu bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise 4 binden fazla kişinin yüksek risk taşıyan kıyı bölgelerinde yaşadığını, bunlardan bininin denizden gelen şiddetli dalgalardan doğrudan etkilendiğini açıkladı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), inşaat ve barınma malzemelerinin girişinin engellenmesi nedeniyle yüz binlerce yerinden edilmiş kişinin boğulma riskiyle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Örgüt ayrıca, özellikle molozlarla dolu alçak bölgelerde, kanalizasyon ve atık yönetiminin yokluğu nedeniyle hastalıkların yayılma tehlikesine dikkat çekti. Bu alanlarda yaklaşık 795 bin kişinin sel riski altında yaşadığı belirtildi.