Lübnan'da BM gözlemcilerinin yaralanmasının ardından İsrail ordusu Hizbullah'ı suçladı

Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) askerleri, İsrail sınırının Lübnan tarafında devriye geziyor. (DPA)
Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) askerleri, İsrail sınırının Lübnan tarafında devriye geziyor. (DPA)
TT

Lübnan'da BM gözlemcilerinin yaralanmasının ardından İsrail ordusu Hizbullah'ı suçladı

Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) askerleri, İsrail sınırının Lübnan tarafında devriye geziyor. (DPA)
Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) askerleri, İsrail sınırının Lübnan tarafında devriye geziyor. (DPA)

AFP'nin haberine göre İsrail ordusu bugün (çarşamba), birkaç gün önce Lübnan'ın güneyindeki Rimeyş kasabasında üç Birleşmiş Milletler (BM) gözlemcisinin ve tercümanlarının yaralanmasından Hizbullah'ı sorumlu tuttu ve Hizbullah tarafından yerleştirilen bir düzenekle vurulduklarını söyledi.

İsrail ordusu tarafından X platformunda yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “İsrail ordusunun elindeki bilgilere göre, geçtiğimiz cumartesi günü (30 Mart) Rimeyş kasabasında meydana gelen ve bir dizi UNIFIL personelinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamaya, daha önce Hizbullah tarafından bölgeye yerleştirilen bir patlayıcı cihazın infilak etmesi neden olmuştur.”

Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü (UNIFIL) Sözcüsü Andrea Tenenti, Lübnan-İsrail sınırında meydana gelen bir patlamanın ardından gözlemci heyetinden üç gözlemci ve bir Lübnanlı tercümanın yaralanmasını kınadı ve sınırdaki son gelişmelerin büyük endişe kaynağı olduğu uyarısında bulundu.

Tenenti pazar günü Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı açıklamada UNIFIL'in patlamanın nedenini belirlemek üzere olay yerine bir soruşturma birimi gönderdiğini söyledi. Tenenti sözlerini şöyle sürdürdü: “Patlamanın nedenine ilişkin çok sayıda spekülasyon ve varsayım olduğunu biliyorum. Ancak tam olarak ne olduğuna dair bir sonuca varmak ve resmi bir açıklama yapmak için ekiplerimiz aracılığıyla konuyu teyit etmemiz gerekiyor.”

Patlamanın Rimeyş bölgesinde meydana geldiğini ve silahsız UNIFIL personelinin yaralandığını ve tedavi için nakledilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Tenenti, “Durumları stabil ve gerekli incelemelere başladık” dedi.

BM cumartesi günü yaptığı açıklamada üç askeri gözlemcisinin ve bir tercümanın Lübnan'ın güneyindeki Mavi Hat boyunca devriye gezerken yakınlarında meydana gelen bir patlama sonucu yaralandığını duyurdu.

Lübnan'daki UNIFIL askerleri, 2000 yılında İsrail güçleri Güney Lübnan'dan çekilirken BM tarafından çizilen ve Mavi Hat olarak adlandırılan sınırda devriye geziyor.



Yeni bir Suriye ve yeni bir ordu

HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat
HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat
TT

Yeni bir Suriye ve yeni bir ordu

HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat
HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat

İbrahim Hamidi

Esed rejiminin devrilmesinden yaklaşık iki ay sonra yeni Suriye'nin özellikleri ortaya çıkmaya başladı. Ahmed Şara, geçiş aşamasının Cumhurbaşkanı olarak atanmasının ardından yaptığı ilk konuşmada, bundan sonraki aşamanın programını ve cumhurbaşkanlığı döneminin önceliklerini tanımladı.

En önemli önceliklerden birinin silahlı grupların feshedilip dağıtılması ve yeni bir Suriye ordusunun kurulması olduğu şüphesizdir. Bu doğrultuda dergimizin Şubat ayı kapak konusunu Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve “örgütlerin tek çatı altında birleşmesi” olarak seçtik. ABD, Rusya ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bölgesel ve uluslararası güçlerin dış müdahaleleri ve askeri konuşlandırmaları ortasında, sahadaki gerçekler ve 14 yıllık çatışmanın sonucu olan çok sayıda askeri bloğun varlığı, ayrıca İsrail'in güneyde devam eden saldırıları göz önüne alındığında bu kolay bir iş değil.

Bu ayki sayımıza 29 Ocak “Zafer Günü”nde alınan önemli kararların referanslarını açıklayarak başladık. Son iki ayda yeni Suriye'nin hangi meşruiyet üzerine inşa edilmesi gerektiği konusunda iki görüş öne sürüldü.

Birinci görüş “anayasal meşruiyet” öneriyordu. Buna göre anayasal bir referans ve Şara’nın öncülük edeceği bir geçiş süreci ile sonuçlanacak ulusal bir diyalog konferansı düzenlenmeliydi.

Diğer görüş ise, “devrimci meşruiyet” fikrini öneriyordu. Buna göre Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile Esed’i deviren diğer silahlı grupların liderleri bir araya gelerek, Esed rejimi, kurumları ve aygıtları sayfasını kapatıp, bir sonraki aşamanın temellerini atacak önemli kararlar almalıydılar. Bu kararların en önemlisi, Şara’nın geçiş aşamasının cumhurbaşkanı deklare edilmesi, geçici anayasayı deklare edecek yasama organını oluşturmak, ayrıca ulusal konferans için hazırlık komitesini belirlemek ve geçiş hükümeti için bir başbakan atamakla görevlendirilmesidir.

Yapılan istişareler sonucunda ikinci seçenek lehine karar verildi ve ertesi gün Cumhurbaşkanı Şara bir konuşma yaptı. Daha sonra yeni Suriye’nin dış politika seçeneklerini belirlemek için Şam'da Katar Emir'ini ağırladıktan sonra ilk yurtdışı ziyaret turu kapsamında Suudi Arabistan'a gitti, sonra da Türkiye'yi ziyaret etti.

Sayıları, konuşlandıkları bölgeler, yapıları ve Savunma Bakanlığı'nın orduyu oluşturma planına karşı pozisyonları ile silahlı grupların haritasını çiziyoruz.

Gerçek şu ki, Zafer Günü, grup liderlerinin orduya entegrasyon ve “tek çatı altında birleşme” konusundaki tutumları konusunda net sinyaller verdi.             Biz de sayıları, konuşlandıkları bölgeler, yapıları ve Savunma Bakanlığı'nın orduyu oluşturma planına karşı pozisyonları ile silahlı grupların haritasını çiziyoruz.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre örgütlerin çoğu HTŞ liderliğine ve vizyonuna destek verse de, Ahmed el-Avda liderliğindeki güneyli gruplar, belirsiz bir tutum sergilediler. Avda bizzat katılmayıp kendisini temsil etmek üzere yardımcısını gönderdi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı da toplantıya davet edilmedi ve katılmadı, bu da SDG ile Şam arasındaki ilişkilerin geleceği açısından gerek barışçıl gerekse askeri birçok olasılığa kapıyı araladı. Burada bir yandan yıllar içinde HTŞ’nin yaşadığı fikri ve askeri gelişmeleri, diğer yandan da SDG’nin düşünce ve pozisyonlarını gözlemliyoruz.

Bu sayımızda Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra ile 27 Kasım'daki Saldırganlığın Caydırılması harekatına yönelik hazırlıkların ayrıntılarının ve 8 Aralık'ta Esed'ın devrilmesinin ele alındığı kapsamlı bir röportaj da yer alıyor. Bakan ayrıca yeni ordunun, Esed ordusunun aksine, Suriyelilerin sevdiği bir ordu olması için benimseyeceği vizyonu da ortaya koyuyor. Sayımızda buna ek olarak, Suriye ordusunun Fransız mandası dönemindeki kuruluşundan, Saldırganlığın Caydırılması harekatı kapsamında tarihe karışmasına kadarki tarihini de ele alıyor, ayrıca yeni orduya destek için yapılan Arap ve bölgesel teklifleri inceliyoruz.

İran Hilali’nin darbeler aldığına şüphe yok ve aldığı belki de en önemli iki darbe Hizbullah’ın çöküşü ve Esed rejiminin tarihe karışması oldu.

Suriye'nin Esed iktidarının yıkıntıları üzerinde yaşadığı zorluklarla yüzleşmek için bir çalıştayın düzenlediği bir ortamda, Arap ve bölge ülkeleri de yeni liderliği destekleme çabasında. Bunun Suriye ile ilgili nedenlerinin yanı sıra Suriye rejiminin çökmesinin, Rus ve İranlı müttefiklerinin yaşadığı kayıpların ardından ortaya çıkan boşluğu doldurmaya yönelik bölgesel nedenleri de var. Moskova, Hmeymim ve Tartus'taki Rus askeri varlığının geleceği konusunu müzakere etmek için Şara ile ilişki kurmaya çalışıyor. Tahran ise en büyük kaybeden.

İran Hilali’nin darbeler aldığına şüphe yok ve aldığı belki de en önemli iki darbe Hizbullah’ın çöküşü ve Esed rejiminin tarihe karışması oldu. Hilal’in gerileyişinin Lübnan’daki tezahürlerinden biri de General Joseph Avn’ın cumhurbaşkanı seçilmesiydi.

Lübnan başbakanı Refik Hariri'nin 14 Şubat'ta suikasta uğramasının 20’inci yıldönümünde, eski Suriye cumhurbaşkanı yardımcısı Abdulhalim Haddam'ın anılarından, Beşşar Esed'in kardeşi Mahir'in, Hariri'yi suikasttan önce nasıl kandırdığını anlatan bir bölümü yayınlıyoruz.

Putin'in akıl hocası, ikinci Trump döneminin dünyaya dayattığı meydan okumaları anlatıyor

Dergide ayrıca, “Putin'in akıl hocası” lakaplı Aleksandr Dugin, ikinci Trump döneminin dünyaya dayattığı meydan okumaları ele alıyor. ABD Başkanı'nın Çin'e yapay zeka ile karşı koyma çabalarına ilişkin bir haber dosyası da bulunuyor.

Bu sayımızda ayrıca büyük şair Adonis'in özel bir yazısı yer alıyor. Aynı zamanda Ümmü Gülsüm hakkında makaleler, anılar ve bu ay kuruluşunun 45. yıl dönümünü, yeni görünümü ve modern dijital platformları ile yeniden yayına başlamasının ikinci yıl dönümünü kutlayan dergimizin arşivinden materyallerin yer aldığı kapsamlı bir dosyada da bulunuyor.

Ekonomik, bilimsel ve kültürel yazıların yanı sıra, Şubat ayında bu iki önemli olaya, dergimizin kuruluşuna ve yeniden yayınlanmasına önemli bir yer ayırıyoruz.