Gazze’nin çocukları ampute edilmiş uzuvlarla gelecekle yüzleşiyor

Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana her gün 10'dan fazla çocuk bir ya da her iki bacağını birden kaybediyor

Gazze'deki savaşın bedelini en başta çocuklar ödüyor (Reuters)
Gazze'deki savaşın bedelini en başta çocuklar ödüyor (Reuters)
TT

Gazze’nin çocukları ampute edilmiş uzuvlarla gelecekle yüzleşiyor

Gazze'deki savaşın bedelini en başta çocuklar ödüyor (Reuters)
Gazze'deki savaşın bedelini en başta çocuklar ödüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Gazze'de yüzlerce yaralının olması ve tıbbi imkanların yetersizliği nedeniyle gerekli tıbbi bakımın sağlanmasında ve birçok vakanın kurtarılmasında yaşanan gecikme, çoğu zaman kurtarılabilecek olan uzuvların ampute edilmesine neden oluyor.

“Adı Yusuf, beyaz tenli, kıvırcık saçlı ve sevimli bir sıfatı var..” Filistinli bir anne, Gazze Şeridi'ndeki bir hastanede İsrail’in bombardımanlarına kurban giden çok sayıda insanın arasında yedi yaşındaki oğlu Yusuf’u ararken evladının özelliklerini bu basit kelimelerle anlatmaya çalışıyordu. Bu kelimeler, İsrail’in vahşi saldırısında kafasının parçalanması sonucu hayatını kaybeden bir çocuğun acılı annesinin gözlerindeki güzelliğini aktarıyordu. Küçük Yusuf, annesinin hafızasında o kıvırcık saçlı melek yüzlü çocuk olarak kalmıştı.

Yusuf, Gazzeli diğer çocuklar ve büyükler için korkunç bir cehennemden adil bir cennete gitmişti. Geride yüzlerce kişiyi adalete giden yolu bilmedikleri bir hayatta bıraktı. Onun gibi diğer melekler de hayatlarını daha acılı ve zor hale getiren, akranlarıyla oyun oynamalarını ve eğlenmelerini engelleyen, hayallerini de ampute edilen uzuvlarıyla birlikte kaybettikleri ya da başka şekillerde yaralandıkları için engelli bireylere dönüştükleri ve yetersiz beslendikleri için zayıflayan bedenleriyle mücadele etmek zorunda kaldılar. Savaş ve devam eden kaos onların o narin ve hassas ruhlarına yetmiyormuş gibi bir de dünya onları dehşet verici bir zalimlik kuyusuna attı.

Yusuf gibi Ferah ve Merah Huda (13) adlı ikiz kız kardeşler de Gazze'den telefonla Independent Arabia’ya konuşan amcalarının aktardığına göre İsrail'in Gazze şehrinin güneyindeki el- Muğraga köyündeki evlerine düzenlediği hava saldırısında yaralandıkları için bacaklarının ampute edilmesinin ardından hayatlarını kaybettiler.

İki füzenin ailenin evini hedef aldığı o zor anları hatırlayan amca, ilk füzenin düşmesinin ardından çocukları kurtarmak için koştuğunda Merah’ın üzerinde moloz yığını olduğunu, onu kurtarmaya çalışırken ikinci füzenin isabet etmesiyle daha fazla moloz yığınının oluşması sonucu kimsenin Merah’ı olduğu yerden çıkaramadığını anlattı. Amca ardından bacakları kopmak üzere olan Ferah'ı enkazdan çıkarıp onu hızla hastaneye götürdü.

Kurtarılabilecek uzuvlar ampute edilmek zorunda kalıyor

Yüzlerce yaralının olduğu Gazze’de tıbbi imkanların ve sağlık personelinin yetersiz kalması nedeniyle gerekli tıbbi bakımın sağlanmasında ve birçok vakanın kurtarılmasında yaşanan gecikme, çoğu zaman kurtarılabilecek olan uzuvların ampute edilmesine neden oluyor. Gazze Şeridi’nin Han Yunus şehrinde bulunan Avrupa Hastanesi doktorları, eğer daha fazla personele ve tıbbi kaynaklara sahip olsalardı, kesmek zorunda kaldıkları uzuvların bir kısmını kurtarabileceklerini söylüyorlar. Gazze'deki hastanelerden birinde bir süre çalıştıktan sonra geriye dönen Kanada'nın Ontario şehrinden bir cerrah, ‘kalbinin ve ruhunun’ halen Gazze'deki çocuklarla birlikte olduğunu söylerken kaçınılması mümkün olan o kalbi taşlaştıran sahnelerden duyduğu acıyı dile getirdi.

Avrupa Hastanesi Başhekimi Dr. Salih İsmail el-Hams, Kanada basınına yaptığı açıklamada Gazze'deki sağlık sisteminin ‘tamamen çöktüğünü’ söyledi.

Dr. Hams, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

Yaralılar, hızlı bir şekilde tedavi edilebilseydi ya da gerekli tıbbi imkanlar olsaydı çok sayıda hastanın uzuvları kesilemeyecekti.

Bazen ameliyat sonrası komplikasyonların olabileceğini belirten Dr. Hams, “Bu komplikasyonlar aynı zamanda amputasyona veya ölüme de yol açabilir. Hastaneye getirilen yaralı sayısı çok fazla olduğundan amputasyonlar da dahil olmak üzere diğer vakalarla ilgilenirken günlerce gecikme olmasına neden oluyor” diye anlattı.

Rital tek başına yolculuk yapmak zorunda kaldı

İkiz kardeşler Ferah ve Merah’ın amcaları, ikiz kızların küçük kız kardeşleri Rital’in de aynı saldırıda ağır yaralandığını, bazı uzuvlarının ampute edildiğini, zayıf vücudundaki yanıklar ve kafa travması nedeniyle tek başına başka bir ülkeye gitmek zorunda kaldığını söyledi. Ailenin parçalandığını ifade eden amca, Ferah ve Merah’ın babalarının ve erkek kardeşlerinin yanıklarından dolayı tedavi için Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) gönderildiğini, annenin Gazze'de tedavi altına alındığını, Rital’in ise tedavisi tamamlamak üzere Türkiye'ye nakledildiğini belirtti. Dört çocuk, aynı saldırıda yaralanan babalarının ve annelerinin şefkatli kollarından ve desteğinden mahrum kaldı. İkizler ailelerine veda edemeden bu dünyadan ayrılırken, Rital ve erkek kardeşi, acılarına dayanmalarına yardımcı olacak psikolojik destekten yoksun halde farklı ülkelerde tedavi altına alındılar.

Şarku’l Avsat’ın Save the Children adlı insani yardım kuruluşundan aktardığı verilere göre Gazze'de savaşın başlamasından bu yana her gün 10'dan fazla çocuk bir ya da her iki bacağını birden kaybediyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından ocak ayında yayınlanan bir rapora göre 7 Ekim’den bu yana Gazze’de binden fazla çocuk bir ya da her iki bacağını birden kaybetti. Bu ampute ameliyatlarının çoğu, Gazze’deki sağlık sisteminin çökmesi, tıbbi personel ve anestezi ve antibiyotik gibi tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle anestezisiz gerçekleşti.

Save the Children Filistin Direktörü Jason Lee, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine atıfta bulunarak yaptığı açıklamada, bu savaşta çocukların çektiği acıların hayal dahi edilemez olduğunu, hatta bunun da ötesine geçtiğini söyledi. Lee, çocukları öldürmenin ve sakat bırakmanın çocuklara yönelik ciddi bir hak ihlali olarak kınandığını ve faillerinin hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

Save the Children’a göre çocukların patlamalardan kaynaklanan yaralar almalar sonucu ölme ihtimali yetişkinlere kıyasla yedi kat daha fazla. Save the Children Filistin Direktörü Lee, “Çocukların kafatasları henüz tam olarak sertleşmediğinden ve kasları henüz gelişme aşamasında olduğundan daha az koruma sağlar. Bu yüzden bir patlama sonucu gözle görülür bir hasar olmasa bile çocukların karın bölgesindeki organları parçalanabilir” diyerek Nihai ateşkese varılması, insani yardımların ve tıbbi malzemelerin akışına izin verilmesi çağrısında bulundu.

Sınır Tanımayan Doktorlar’dan (MSF) cerrah Aldo Rodriguez, geçtiğimiz yılın sonlarında Gazze'de beş hafta geçirdi. Hastalarının çoğunun ağrılı amputasyon vakaları olduğunu, yani patlama nedeniyle hastaneye eksik uzuvlarla geldiklerini belirten Dr. Rodriguez, çocuk hastalarını aklından çıkaramadığını söyledi. Hayatında ilk kez 1 yaşındaki bir çocuğun bacağını uyluğuna kadar kesmek zorunda kaldığını anlatan Dr. Rodriguez, “Böyle bir hastanın, bir-iki yaşlarındaki bir çocuğun bacağının ya da kolunun kesilmek zorunda olduğunu anlamıyorum. Çok sayıda çocuğun uzuvları ampute edildi” diye konuştu. Dr. Rodriguez, Gazze’de ‘çok sayıda çocuğun’ savaş yarası almasının kendisi için şok edici olduğunu da sözlerine ekledi.

Aralarında Sudan, Afganistan ve Yemen’in de bulunduğu birçok savaş bölgesinde çalıştığını, ancak hiçbir zaman Gazze’de gördüğü kadar çok yaralı çocuk görmediğini ifade eden Dr. Rodriguez, “Bu benim için son derece şok ediciydi. Çünkü daha önce hiç yaralı çocuk görmemiştim. Gazze’de travma ve savaş mağduru çok sayıda çocuk var” ifadelerini kullandı.

Anestezisiz ameliyat

Savaşın etkilerini doğrudan küçük bedenlerinde taşıyan çocuklardan biri olan Gazel adlı 4 yaşındaki kız çocuğu, 12 Ekim 2023 tarihinde henüz çocukluğuna ve oyun dünyasına ilk adımlarını atmışken İsrail’in Gazze’deki evini bombalaması sonucu sol bacağını kaybetti. UNICEF'in internet sitesinde yer alan hikayesine göre bombardımanın ardından sağlık ekibi, olay yerindeki yıkımın boyutu ve güvenlik endişeleri nedeniyle Gazel’e hemen ulaşamayınca, yakınlarda oturan bir doktor, ayağındaki kanamayı durdurmak için Gazel henüz enkazdayken cerrahi bir operasyon yapmak zorunda kaldı.

Gazze Şeridi'ndeki birçok vakada olduğu gibi doktor, tıbbi malzeme ve ekipman eksikliği nedeniyle ameliyatı uygunsuz koşullarda ve anestezisiz olmadan gerçekleştirmek zorundaydı. Doktor kanamayı durdurmayı başardı, ancak Gazel’in bacağı enfeksiyon kaptı ve iltihaplandı. Nihayet birkaç gün sonra Gazel, Han Yunus'taki Nasır Hastanesi’ne ulaştırıldı. Hastanedeki sağlık ekibi zorlu ve korkunç bir karar almak zorundaydı; Gazel’in bacağının kesilmesi kaçınılmazdı.

Gazel, şu ​​an tedavisinin devam etmesi için gönderildiği Katar'da ailesiyle birlikte yaşıyor. Annesi Gazel’in bazen yataktan kalktığında eksik olan sol bacağını kullanmaya çalıştığını ve düştüğünü söyleyerek böyle anlarda zorluk çektiklerini belirtti. Küçük kızın oyuncak bebeğiyle oynarken sol bacağını katlayarak tek ayak üzerinde yürüttüğünü ve kendisinin de böyle göründüğünü söylediğini anlatan anne, kızını yakında protez bacak takılacağına ikna etmeye çalışıyor.

Ağrı kesici yok

Öte yandan başta ağrı kesiciler olmak üzere ameliyat sonrası gerekli ilaçların verilememesinin yaralanma vakalarında durumun ciddiyetini artırdığını söyleyen Dr. Rodriguez, “Ne ağrı kesicimiz ne morfinimiz ne de tramadolümüz vardı ve ilaçsız ağrı çekmeyi hayal bile edemiyorum” şeklinde konuştu.

Bir ampütasyon vakasının iyileşme süreci, genellikle steril bir ortamda gerçekleştirilen ilk ameliyatla başlar ve uzun sürer. Ancak Gazze'de gerekli tıbbi malzemelerin olmaması ve sağlık sisteminin çökmesi nedeniyle ampütasyon ameliyatı geçiren çocuklar daha fazla komplikasyonla karşılaşıyor ve ilerleyen zamanda daha fazla ameliyata ihtiyaç duyuyor.

“Geriye hiçbir şeyim kalmadı”

Gazze’de hayat, bırakın uzuvları kesilerek ve aç kalarak kaderleriyle yüzleşen çocukları, sıradan insanlar için bile zor. Buna bir de toplumsal tecridin zulmü ekleniyor. Mustafa Ahmed Şehade (12), savaş öncesinde Gazze'nin kuzeyindeki Cebaliye Mülteci Kampı’nda arkadaşlarıyla koşup oynuyordu. Ancak İsrail'in bombardımanlarından birinde ziyaretine gittiği amcasının evinde sağ bacağını kaybedince yaşama sevincini de kaybetti.

Mustafa, Kanada’nın CBC televizyonuna verdiği röportajda, “Savaştan önce mahalledeki arkadaşlarımla oynardım… Ama artık sakat olduğum için oynayamıyorum. Oyun oynayamıyorum. Artık arkadaşım da yok, artık hiçbir şeyim yok” dedi.

xsdcvfr
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği bombardımanlar sonucu sivillerin evleri yerle bir oldu (AFP)

Mustafa, Tedavi için Mısır’a gitti, ama kısa süre sonra Gazze'ye geri döndü. Şu an Gazze’nin güneyindeki Refah şehrinde ablası, eniştesi ve iki yeğeniyle birlikte geçici bir kampta yaşıyor. Gazze’nin kuzeyindeki evine dönüp orada mahsur kalan annesini, babasını ve arkadaşlarını görmek isteyen Mustafa, “Kimse bana bakmıyor. Birinin gelip beni buradan çıkarmasını istiyorum” diye konuştu.

Mustafa'nın bacağı için ek tedaviye ihtiyacı olmasına rağmen Refah'taki amcası, onu yakınlarda bulunan Han Yunus'taki bir hastaneye götürmenin çok zor olduğunu söyledi. Bir yine gün eskisi gibi koşup oynayabilmesi için kendisine bir protez bacak takılmasını uman Mustafa, diğer çocuklar gibi yürüyebilmek ve hastalara ve yaralılara yardım edebilmek için doktor olmak istediğini söylüyor.

Tarihteki en büyük ampüte çocuk grubu

Savaş öncesine ait istatistikler, 2 ile 17 yaş arasındaki Filistinli çocukların yüzde 12'sinin bir ya da daha fazla işlevsel zorlukla mücadele ettiğini, Gazze'deki evlerin yüzde 21'inde ya fiziksel ya da zihinsel engelli en az bir kişinin bulunduğunu gösteriyordu. UNICEF'e göre şu an çok az veriye sahip olunmasına rağmen çocuklar arasındaki engellilik oranında önemli şekilde arttığı tahmin ediliyor.

Filistin asıllı ünlü İngiliz cerrah Ghassan Abu Sitta, New York dergisine verdiği demeçte, Gazze’de gördüğü dehşet verici sahneleri anlatırken bunun tarihteki en büyük ampute çocuk grubu olduğunu söyledi.

Geçtiğimiz yıl ekim ve kasım ayları arasında Gazze'de 43 gün geçiren ve burada MSF ile acil ameliyatlar gerçekleştiren Dr. Abu Sitta, Gazze’de Şifa Hastanesi ve El-Ehli Baptist Hastanesi arasında gidip geliyordu. Enfeksiyon oranı o kadar yüksekti ki, bazı ağır dönemlerde üç gün boyunca ameliyathaneden çıkamıyordu. Gördüklerini Amerikan İç Savaşı’nı konu edinen bir filmden bir sahneye benzeten Dr. Abu Sitta, Gazze’de günde altı kadar amputasyon gerçekleştirdiğini belirterek “Bazen başka tıbbi seçeneğiniz kalmıyor” diye ekledi.

İsrail askerleri kan bankasını ablukaya aldığından hastalara kan nakli yapamadıklarını anlatan Dr. Abu Sitta, “Eğer bir uzuv çok kanıyorsa onu kesmek zorunda kalıyorduk. Abluka nedeniyle temel tıbbi malzemelere erişim olmaması, amputasyonların sayısının artmasına neden oldu. Yaranın ameliyathanede hemen tedavi edilememesi nedeniyle sık sık enfeksiyon ve kangren vakaları yaşanıyordu” ifadelerini kullandı.

fgbr
Doktorlar, tıbbi imkanların yetersizliği nedeniyle kız çocuklarından birinin bacağını kesmek zorunda kaldılar (Reuters)

Uzuvları ampute edilen çocuklar umutlarını protez uzuvlara bağlarken tıbbi imkanların yetersizliği ve savaşın devam etmesi bu umutların üzerine gölge düşürüyor. İsrail ordusu, Gazze'nin tek protez üretim ve rehabilitasyon tesisi olan ve 2019 yılında açılan Hamad Hastanesi'ni yok etti.

Çocuklar için protez uzuv üreten önde gelen Alman şirketi Ottobock, projeyi finanse edecek bağışçılarla birlikte 16 yaşına kadar çocuklar için gerekli bileşenleri sağlamak üzere çalışmalara başladı.

Ancak protez satın almak sadece ilk adımı oluşturuyor. Dr. Abu Sitta’ya göre amputasyonlu çocukların büyüme çağında her altı ayda bir tıbbi bakıma ihtiyaçları var. Çünkü kemikler yumuşak dokulardan daha hızlı büyüyor. Bu yüzden kopan sinirler cildin teması halinde çoğu zaman acı veriyor. Ampute çocukların sürekli cerrahi müdahaleye ihtiyacı olduğunu söyleyen Dr. Abu Sitta, her uzuv için genellikle sekiz ila 12 kez daha cerrahi operasyon gerekiyor. Dr. Abu Sitta, amputasyonlu çocukların gittikleri yerlerde tedavi takibinin yapılabilmesi amacıyla tıbbi kayıtlarının olduğu bir veri tabanı oluşturmak amacıyla Londra’daki Imperial Üniversitesi Patlama Yaralanması Araştırmaları Merkezi ve Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi Küresel Sağlık Enstitüsü ile istişarelere devam ediyor.

Mısır Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Husam Abdulgaffar, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Gazze'den gelen ve Mısır'daki hastanelerde tedavi gören yaralıların yüzde 70'inin çocuk olduğunu söyledi. Ancak Abdulgaffar, savaşta yaralanan ya da ampute edilen çocuklara psikolojik destek verilmesiyle ve protez sağlanmasıyla ilgili soruları yanıtsız bıraktı.



Doğumsal deformasyon: Gazze'deki kadınların rahimlerini yok eden silahlar

Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Doğumsal deformasyon: Gazze'deki kadınların rahimlerini yok eden silahlar

Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzeddin Ebu Ayşe

Doktor Ahmed, şaşkınlıkla yeni doğan bebeğe, Melek el-Kanu'ya bakıyor, başında görülen deformasyonu inceliyor ve “Anne hamileliği sırasında bu garip deformasyona yol açan ne kadar zehirli gaz soludu, İsrail hamile kadınları bu şekilde etkileyecek hangi ölümcül silahları kullandı?” diye düşünüyor.

Doktor bebeği taşıyor ve başına bakıyor; “beyni yok, kafatası gelişimini tamamlamamış” diyor. Sağlık çalışanı, garip ve şok edici bir deformasyon ile doğan, başının sadece göz hizasında sona erdiği küçük Melek’in durumu ile ilgili bunları söylüyor.

Doktor, “İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği savaş sırasında doğumsal anomali vakalarında korkunç bir artış fark ettim. Beyninden tamamen yoksun olarak doğan bebek vakası, trajik anne karnındaki malformasyon hikayelerine bir örnek. Bebeklerin gelişimini daha doğmadan önce etkileyen bu savaşın durdurulması gerekiyor” diye ekledi.

Deformasyon oranları yükseliyor

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  Gazze'de doktorlar, kuvöz bölümündeki yeni doğan bebeklerde doğumsal deformasyon vakalarında endişe verici bir artış olduğunu fark ettiler. Bunların çoğunun, savaş sırasında hamile kalan annelerin bebeklerinde görüldüğünü gözlemlediler. Bu durum onları, bu olguyu, savaşın ve kuşatmanın seyri ve bunların sakinler üzerindeki etkileriyle ilişkilendirmeye yöneltti.

Sağlık Bakanlığı Hastaneler Bölümü Genel Müdürü Mervan el-Hams, “Gazze Şeridi'nde doğumsal anomali sayısında önemli bir artış yaşanıyor. İsrail savaşı hamile kadınları olumsuz etkiledi” dedi. El-Hams, “Bu olgunun yayılmasına katkıda bulunan birkaç faktör var, birincisi, İsrail bombardımanlarından kaynaklanan radyasyon, ikincisi, uluslararası yasaklı patlayıcıların kullanılması ve son olarak Gazze'ye beyin gelişimi için gerekli olan folik asit gibi ilaç ve vitaminlerin girişinin engellenmesi” diye ekledi. Hams, sağlık yetkililerinin İsrail'in yıkıcı radyolojik ve kimyasal etkilere sahip deneysel silahlar kullandığını, uluslararası anlaşmalar uyarınca yasak olan bu bombalar ile Gazze'de küçük bir alanı hedef aldığını ve bunun da hamile kadınlar ve fetüsler için ciddi sonuçlar doğurduğunu doğruladığını belirtti.

Yaklaşık 60 bin fetüs malformasyon riski altında

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (Human Rights Watch) detaylı raporunda, Gazze'de hamile kadınların zehirli gazlara maruz kaldığı belirtildi. Bunların fetüsler arasında malformasyon vakalarının artmasının yanı sıra, kendiliğinden düşük oranının yüzde 300'e çıkmasına doğrudan etkisi olduğu kaydedildi.

Zorlu ameliyatlar gerçekleştirmek için Gazze'ye giden Ürdünlü doktor Bilal el-Azzam, daha önce hiç görmediği korkunç doğumsal deformasyon vakaları ile karşılaştığını, bunlardan bazılarının son derece kritik aşamalarda Gazze Şeridi'ndeki hastanelere ulaştığını söyledi.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, Gazze'de 60 bin fetüste doğumsal anomali riski bulunuyor ve bu olgunun, İsrail'in uluslararası yasaklı, sağlık açısından tehlikeli mühimmat kullanması nedeniyle uzun yıllar artarak devam etmesi muhtemel.

Fotoğraf: Doğumsal anomaliler Gazze savaşının en ağır sonuçları

Hamile kadınların deneyimleri

Gazze'deki patlayıcı uzmanları, sınırlı imkânlarına rağmen İsrail ordusunun, kimyasal, biyolojik ve yangın silahları kullandığını gözlemlediler. Bombaların toz ve dumanları binaların molozlarına yapışarak hava koşullarının da etkisiyle yayılıyor ve malformasyona neden olabiliyor.

Serena hamile ve İsrail bombalarının dumanı nedeniyle zorlu bir deneyim yaşadı. İsrail askeri operasyonlarının gerçekleştiği yere çok yakın olan Gazze şehrinin doğusunda yaşayan Serena, yaşadıklarını anlattı: “Askerler birdenbire bölgeye doğru bir top atışı yaptı. Mahalle toz ve dumanla doldu ve yanık kağıt kokusu gibi kötü bir koku duydum. Sonra koku daha da kötüleşti ve yanan çöp kokusuna dönüştü.” Serena, “Şiddetli boğulma, baş ağrısı ve kusma hissi yaşadım, karnımdaki bebek iki günden fazla bir süre hareketsiz kaldı. Onun öldüğünü sandım, çok zorlu ve acılı bir iki gündü. Kokladığım gazın rahmimdeki çocuğa olumsuz etki etmesinden çok korkuyorum.”

 Vefa el-Maşharavi ise, “Uçaklar bombalamadan önce, yanık madde kokusu ile birlikte gaz kokusuna benzeyen garip bir koku yayılıyor. Bu kokudan kurtulmanın bir yolu yok, vantilatör çalıştırmak, su püskürtmek gibi her yolu denedim. Bu gazları tekrar tekrar soludukça bebeğimin hareketlerinin artık çok yavaşladığını fark ettim.

Fetüslerin maruz kaldığı malformasyonlar

Hamile kadınlar, İsrail Ordusunun Gazze'ye attığı bombaların bebeklerinin güvenliği üzerindeki etkisini sürekli sorguluyor ve merak ediyorlar. Bu bağlamda Kadın Hastalıkları ve Doğum Profesörü Hulud el-Mazini, “Savaş sırasında zehirli gazları solumak, sarsıntılar, buna ek olarak annenin yaşadığı korku ve endişe, tüm bu etkenler malformasyona neden olur” diyor. Mazini, “bombaların etkisi üç aydan yedi yıla kadar bir sürede ortaya çıktığı için fetüslerde doğumsal anomalilerin artacağı kesin. Bu da engelli doğumlarının yaygın olduğu bir nesille karşı karşıya kalabileceğimiz anlamına geliyor” diye ekledi.

Mazini, eksik veya eksik oluşmuş uzuvlar, kasık fıtığı, kafatası şekil bozuklukları, at nalı böbrek, uzuv eksikliği, kalp, omurga ve beyinde deformasyon, cilt ve beyin anomalileri, engelli doğumları çalışmaları sırasında karşılaştığı garip deformasyon vakalarına örnek veriyor.

Korkunç oranlar

Hastaneler Genel Müdürü Mervan Hams, “doğumsal anomali vakaları rekor seviyelere ulaşarak her 1000 doğumda 200 oranına ulaştı. Bu rakamlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün normal olarak kabul ettiği 1000 doğumda 40 doğumsal anomali oranının çok üzerinde” dedi.

Sağlık Bakanlığı, doğumsal deformasyonların İsrail mühimmatlarının etkisi sonucu oluştuğunu teyit ediyor. Medikal fizik profesörü Enver Atallah “İsrail'in Gazze'ye yönelik tekrarlanan savaşları, havadaki ve topraktaki toksik maddelerin seviyesinin artmasına neden oldu ve bu durum fetüsleri etkiliyor” diye konuştu. “İsrail'in beyaz fosfor bombası kullandığını gözlemledik. Bu, beyaz fosforun temel yükünü oluşturduğu bir yangın bombası ve tahrip gücünün yanı sıra, yaklaşık 1.000 santigrat derecelik yoğun bir ısı üretecek şekilde tasarlanmış” diye ekledi.

Uluslararası yasaklı silahlar

Fizik uzmanları ise İsrail'in kimyasal, biyolojik ve termal silahları kullandığını belirtti. “Patlamaya neden olan kimyasal reaksiyon üreten patlayıcılar kullanılıyor. Aynı şekilde termobarik silahlar da yakıt parçacıklarından oluşan bir bulut oluşturuyorlar, ardından bu parçacıklar tutuşuyor ve bu da güçlü bir patlama dalgası ve yüksek dereceli bir ısı üretiyor. Bunun fetüsler üzerinde yıkıcı etkileri olabilir” diyorlar.

Uzmanlar, İsrail'in Gazze'de yoğun atıl metal patlayıcılar kullanmasının insanlarda doku parçalanmasına neden olduğunu belirtiyorlar. Kullanılan silahların arasında uranyum ve parça tesirli bombaların da bulunduğuna, bu maddelerin doğrudan fetüslerde deformasyon ve düşüklere neden olduğuna dikkat çekiyorlar.

Hukuki açıdan Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, “İsrail, Kitle İmha Silahlarının Geliştirilmesinin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanmasına Dair Anlaşma’yı ihlal ediyor. Sivil halkın yaşamını felakete dönüştürmeyi hedefleyen yanmış toprak stratejisini benimsiyor” dedi.

Ancak İsrail Ordusu Sözcüsü Avichay Adraee, “Ordunun savaş yasalarına, muharebe kurallarına ve uluslararası insani protokole bağlı olduğunu, bunun da sivilleri hedef almadığı, onlarla savaşmadığı ve onlara kısa veya uzun vadede herhangi bir zarar vermediği anlamına geldiğini” vurguladı.