İsrail kısıtlamalarıyla Filistin'in ekonomisini de "abluka" altına alıyor

Filistin'in dış ticareti İsrail'in kontrolünde gerçekleştirilirken, İsrail, Filistin hükümeti adına toplanan gümrük vergilerinden aylardır kesinti yapıyor

Fotoğraf: Mahmoud Issa - AA
Fotoğraf: Mahmoud Issa - AA
TT

İsrail kısıtlamalarıyla Filistin'in ekonomisini de "abluka" altına alıyor

Fotoğraf: Mahmoud Issa - AA
Fotoğraf: Mahmoud Issa - AA

İşgal altındaki Filistin, dış ticaretinde İsrail'e bağımlı kalmaya devam ederken, Filistinlilerin ithalat ve ihracatının neredeyse tamamı İsrail'den ya da İsrail kontrolündeki noktalardan yapılıyor.

Gergin siyasi durum, malların hareketine getirilen kısıtlamalar ve Gazze'ye uygulanan abluka, ticaretin önündeki temel engeller arasında yer alıyor.

Filistin, İsrail'in Gazze Şeridi'nde 7 Ekim 2023'te başlayan yıkıcı saldırıları sonrasında daha da sıkı kontrollere maruz kalıyor.

Gazze'nin mal tedarikinin, İsrail'den ya da İsrail kontrolündeki noktalardan yapılması zorunluluğu nedeniyle Gazze bu ülkeye bağımlı kalmaya devam ediyor.

Çoğu kadın ve çocuk 33 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesi, Filistinlilerin kıtlığa sürüklenmesi ve her geçen gün artan insani krizlere rağmen İsrail'in gümrük noktalarındaki "güvenlik kontrolleri", başta gıda ve sağlık ürünleri olmak üzere Gazze'nin ihtiyaç duyduğu malzemelere erişimini kısıtlıyor.

İsrail gümrükleri ve rutin İsrail güvenlik kontrolleri ithalat işlemlerinde uzun gecikmelere neden oluyor.

Uluslararası Ticaret Merkezinin (ITC) verilerine göre, Filistin ithalatının yarısından fazlasını İsrail'den gerçekleştirirken, ihracatının ise neredeyse tamamını bu ülkeye yapıyor. Türkiye ile Çin, ülkenin en çok ithalat yaptığı diğer ülkeler olarak sıralanıyor.

ITC'nin son mevcut yıllık verisi olan 2022'de Filistin'in yıllık ithalatı, 9 milyar doların biraz üzerinde. İsrail'den 4,75 milyar dolarlık mal satın alan Filistin, Türkiye'den yaklaşık 1 milyar dolar, Çin'den de 700 milyon dolarlık ithalat yapıyor. Filistin, 1,5 milyar dolarlık ihracatının 1,3 milyar dolarlık kısmını İsrail'e gerçekleştiriyor.

- İsrail gümrük vergilerini de alıkoyuyor

İsrail yönetimi, Filistin Kurtuluş Örgütü ile 1994'te imzaladığı Paris Ekonomi Protokolü gereğince, kontrolü altındaki sınır kapılarından Filistin yönetimi adına vergi topluyor ve topladığı aylık yaklaşık 190 milyon doları Filistin hazinesine aktarıyordu. Yaklaşık 2 yıldır, Filistin yönetimi adına toplanan vergilerden kesinti yapılıyordu.

Kasım ayında da İsrail Bakanlar Kurulu, Filistin hükümeti adına topladığı vergi fonundan Gazze Şeridi'ne ve Filistinli tutuklulara ayrılan miktarın kesilmesine karar verdi.

Filistin yönetimi, karar sonrasında vergi fonunu almayı reddederken, Filistin Maliye Bakanlığı, İsrail'in ekim ayından itibaren Filistin hükümeti adına topladığı vergi fonunun çoğunu kestiğini, bu nedenle fonu almayı reddettiklerini açıkladı.

Bakanlık, kamu çalışanlarının aylık maaşlarının ödenmesinde birincil kaynağı Filistin vergi gelirlerinin oluşturduğunu ve maaşların ödenmesinde gecikme yaşanacağını belirtti.

Aralık ayında Filistin Devlet Başkanlığı, İsrail hükümetinin Filistin yönetimine ödemesi gereken vergi ve ithalat vergisi gelirlerini alıkoymayı sürdürmesini, "korsanlık ve Filistin halkının toplu cezalandırılmaya tabi tutulması" olarak değerlendirdi.

Geçen yıl sonunda, İsrail merkezli "Walla" haber sitesi, "ABD yönetiminin son haftalarda İsrail hükümetine, alıkoyduğu Filistin vergi gelirlerini serbest bırakması için baskı yaptığını" yazdı.

İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise sosyal medya hesabından, "ABD'ye ve İsrail'in gerçek dostu Başkan Joe Biden'a, büyük saygı duyuyoruz. Dünyadaki en iyi müttefikimiz. Ancak kaderimizi asla yabancıların eline bırakmayacağız." ifadesini kullandı.

Şubat ayında Norveç Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Filistin yönetimi adına topladığı vergi gelirlerinin Filistin'e transferini üstlendiğini bildirdi.

Sürecin, İsrail'in topladığı vergiyi Norveç'e transfer etmesi ve Norveç'in de Gazze için ayrılanın dışındaki miktarı Filistin yönetimine göndermesi şeklinde işleyeceği, bu geçici planın, Filistin yönetiminin mali açıdan çökmesini önlemede önemli bir rol oynayacağı aktarıldı.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa da bu ay, İsrail'in kesinti yaptığı vergileri almak için uluslararası arabulucularla Tel Aviv'e baskı yapmaya başladıklarını söyledi.

- İsrail'in ekonomik kısıtlamaların maliyeti yılda 2,5 milyar dolar oldu

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansının (UNCTAD) yayımladığı bir rapora göre, Batı Şeria'nın C Bölgesinde İsrail'in ekonomik faaliyetlere yönelik kısıtlamaları 2000-2020 yılları arasında Filistinlilere 50 milyar dolara mal oldu.

Filistinlilerin yılda 2,5 milyar dolar bedel ödediği kısıtlamaların kümülatif maliyetinin, 2020'deki Batı Şeria gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) 3 katına eşdeğer ve Filistin'in GSYH'sinin 2,5 katından fazla olduğu görüldü.

İsrail, bölgedeki Yahudi yerleşimcilerin endüstri ve tarım girişimlerine tam destek vererek ekonomik cazibe yaratırken yüz binlerce İsrail vatandaşını bölgeye yerleşmeye teşvik etti.

C Bölgesi'nin yaklaşık yüzde 70'ini kontrolü altına alan İsrail, Filistinlileri bu bölgeye yaklaştırmayarak iş ve ekonomik kalkınma imkanlarından mahrum bıraktı, Filistinlilerin C Bölgesinin geri kalanına erişimi ciddi şekilde kısıtlı olmaya devam etti.

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

Batı Şeria'nın yüzde 18'inin kapsayan "A Bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B Bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e ve güvenliği İsrail'e devredilirken yüzde 61'ini kapsayan "C Bölgesi"nin idare ve güvenliği İsrail'e bırakılmıştı.

- "Gazze ekonomisinin toparlanması onlarca yıl alabilir"

Ocak ayı sonunda, 7 Ekim 2023'ten sonra askeri operasyonun başlamasının ardından Gazze'deki sosyal ve ekonomik bozulmaya ilişkin de bir rapor yayımlayan UNCTAD, Gazze ekonomisinin 2023'ün ilk üç çeyreğinde yüzde 4,5 küçüldüğünü tahmin etti.

Askeri operasyonun bu düşüşü büyük ölçüde hızlandırdığı ve yıl genelinde GSYH'de yüzde 24'lük daralma beklendiği bildirilen raporda, mevcut askeri operasyon derhal sona erip yeniden yapılanma hemen başlarsa ve 2007-2022 büyüme trendi ortalama yüzde 0,4 büyüme oranıyla devam ederse, Gazze'nin kişi başına düşen GSYH'de 2022'deki seviyelerine geri dönmesinin 2092 yılına kadar sürebileceği vurgulandı.

GSYH'nin yıllık yüzde 10 büyüyebileceği yönündeki en iyimser senaryoda bile, Gazze'nin kişi başına düşen GSYH'sinin abluka öncesi 2006 seviyesine ulaşmasının 2035 yılını bulabileceği kaydedildi.

Raporda, çatışma öncesi sosyoekonomik koşulların yeniden sağlanmasına yönelik ortak bir uluslararası çabanın gerekliliği vurgulanırken, koşulların eski haline getirilmesinin on yıllar alacağının ve önemli miktarda dış yardım gerektirdiğinin altı çizildi.

- Gazze'deki kritik altyapılara verilen zararın maliyeti 18,5 milyar dolar civarında

Dünya Bankası ile BM'nin Avrupa Birliğinin (AB) mali desteğiyle hazırladığı "Gazze Geçici Hasar Tespit Raporu"na göre de Gazze'deki kritik altyapılara verilen zararın maliyetinin ocak sonu itibarıyla 18,5 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu tutar Batı Şeria ve Gazze'nin 2022'deki toplam GSYH'sinin yüzde 97'sine denk geliyor.

Maliyetin yüzde 72'sini konut hasarları, yüzde 19'unu su, sağlık ve eğitim gibi kamu hizmeti altyapısının hasarları, yüzde 9'unu da ticari ve endüstriyel bina hasarları oluşturuyor.

Yıkımın ardından tahminen 26 milyon ton enkaz ve moloz kaldığı, bu miktarın kaldırılmasının yıllar alacağı öngörülüyor.

Gazze'de ana yolların yüzde 92'sinin tahrip olması veya hasar görmesi ile iletişim altyapısının ciddi şekilde zarara uğraması nedeniyle temel insani yardımların ulaştırılması oldukça zorlaşıyor.

Kapsamlı analiz aracılığıyla tahmin edilecek hasarların, kayıpların ve ihtiyaçların maliyetinin, Geçici Hasar Tespit Raporu'ndan önemli ölçüde yüksek çıkması bekleniyor.



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.