4 soruda İran'ın İsrail saldırısı

Kudüs'teki bu manzaranın ardından İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, İran'ı vurma tehdidinin geçerliliğini koruduğunu belirtti (Reuters)
Kudüs'teki bu manzaranın ardından İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, İran'ı vurma tehdidinin geçerliliğini koruduğunu belirtti (Reuters)
TT

4 soruda İran'ın İsrail saldırısı

Kudüs'teki bu manzaranın ardından İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, İran'ı vurma tehdidinin geçerliliğini koruduğunu belirtti (Reuters)
Kudüs'teki bu manzaranın ardından İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, İran'ı vurma tehdidinin geçerliliğini koruduğunu belirtti (Reuters)

Beklenen oldu ve Suriye'deki diplomatik temsilciliğine düzenlenen saldırıya yanıt vermek isteyen İran, İsrail'e füze ve kamikaze insansız hava aracı gönderdi. Böylece İran ilk kez kendi topraklarından İsrail'e saldırı düzenlemiş oldu. 

Saldırıların devamının gelip gelmeyeceği, Gazze Savaşı'yla büyüyen gerginliğin tüm bölgeyi sarsacak bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği tüm dünyada merak ediliyor.

Gerekçe neydi? 

Peki tüm bu saldırılar neden yaşandı? 1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti.

İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan ikisi general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü.

Tahran, konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve İsrail'e misillemede bulunacaklarını duyurmuştu.

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, 2 Nisan'daki açıklamasında İsrail'e karşı misillemenin meşru müdafaa haline geldiğini savunarak "Gerekli karşılığı vereceğiz. Onları cezalandıracağız" demişti. 

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, cuma günkü toplantısında tüm olasılıklara karşı tedbir aldıklarını belirterek "Savunmanın yanı sıra saldırıya geçmeye de hazırız" ifadelerini kullanmıştı. 

İsrail'in aldığı hasar ne oldu?

İsrail ordusu, topraklarına fırlatılan nesne sayısının 300'ü aştığını bildirirken bunların 170'inin insansız hava aracı ve en az 120'sinin de balistik füze olduğunu duyurdu. 

Saldırıda kullanılanların yüzde 99'unun İsrail ve ortaklarının hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiği ve altyapının hafif hasarlar aldığı belirtildi. Yalnızca 7 yaşındaki bir kız çocuğunun İsrail'in attığı önleme füzesi kaynaklı şarapnelden ağır yaralandığı bildirildi. 

CNN'e konuşan ABD'li yetkililer, İran'dan fırlatılan en az üç balistik füze ve 70 kamikaze drone'u kendi gemileri ve uçaklarının etkisiz hale getirdiğini söyledi. ABD donanması, iki muhribini İsrail'e konuşlandırmıştı. Gemilerden birinde Amerikalı teknoloji devi Lockheed Martin'in ürettiği Aegis füze savunma sistemi de yer alıyor.

AA'nın yerel kaynaklardan aldığı bilgiye göre, ABD güçlerinin konuşlandığı, Suriye'nin Humus ilindeki Tenef üssüyle Ürdün topraklarındaki Kule-22 üssünden gece yarısından sonra yüzlerce hava savunma füzesi ateşlendi. Kaynaklara göre, ABD üslerinden fırlatılan füzeler, onlarca kamikaze İHA'ya isabet etti.

Kim, nasıl tepki gösterdi?

İran'ın İsrail'e yönelik düzenlediği hava saldırılarının ardından birçok ülke ve uluslararası kuruluştan tepkiler geldi.

ABD Başkanı Joe Biden, İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarını en güçlü şekilde kınadığını belirtti. Ortak diplomatik tepki için G-7 liderlerini toplayacağını bildirdi. Yaptığı yazılı açıklamada, "İran'la onun Yemen, Suriye ve Irak'taki bağlantılı örgütleri, bugün İsrail'deki askeri tesislere yönelik benzeri görülmemiş bir hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıları en güçlü şekilde kınıyorum" ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Başkanı Dennis Francis, tüm taraflara itidal çağrısı yaptı ve olayların bölgesel bir savaşa dönüşmemesi uyarısında bulundu.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de İran'ın İsrail'e yönelik hava saldırılarını kınarken tüm taraflara bölgede saldırganlığın derhal son bulması yönünde çağrı yaptı.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada İran'ın İsrail'e düzenlediği hava saldırılarının ardından bölgede gerilimin yükselmesinden duyulan endişe dile getirildi ve taraflara itidal çağrısı yapıldı. Gerilimin Gazze'deki çatışmanın yayılma etkisi olduğu kaydedilerek, savaşa derhal son verilmesi gerektiği belirtildi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da itidal çağrısında bulundu ve bölge devletlerinin mevcut sorunları siyasi ve diplomatik yollarla çözmesini umduklarını bildirdi.

İran'ın bu saldırıları Birleşmiş Milletler Tüzüğü'nün 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkı çerçevesinde ve Şam'daki Büyükelçiliğine yönelik saldırılara cevap olarak gerçekleştirdiğini duyurduğu hatırlatılan açıklamada, 1 Nisan'da İsrail'in Şam'daki bu saldırısını Rusya'nın şiddetle kınadığı ifade edildi.

Açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Batılı üyelerinin tutumu nedeniyle bu saldırıya uygun yanıt verilemediğine dikkat çekildi.

Bölgede bir başka tehlikeli gerilimin tırmanmasından Rusya'nın büyük endişe duyduğu vurgulanan açıklamada, Ortadoğu'da özellikle de Filistin-İsrail çatışması alanında "sorumsuz eylemlerle körüklenen krizlerin gerilimi artıracağı" belirtildi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell sosyal medya platformu X'ten yaptığı paylaşımda, "AB, İran'ın İsrail'e kabul edilemez saldırısını şiddetle kınıyor. Bu benzeri görülmemiş bir gerilim, bölgesel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdittir" dedi.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de "İran'ın İsrail'e yönelik bariz ve haksız saldırısını şiddetle kınıyorum. İran ve vekillerine de bu saldırılara derhal son vermesi çağrısında bulunuyorum. Artık tüm aktörlerin gerilimi daha da artırmaktan kaçınması ve bölgede istikrarın yeniden sağlanması için çalışması gerekiyor" mesajını paylaştı.

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola da mesajında, saldırıların Orta Doğu'da daha fazla kaosu tetikleme riski taşıdığına dikkati çekerek, "AB, saldırıyı mümkün olan en güçlü şekilde kınıyor ve gerilimi azaltmak, durumun daha fazla kan dökülmesine dönüşmesini durdurmak için çalışmaya devam edecek" ifadesine yer verdi.

Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan, Polonya, Belçika ve Hollanda'dan gelen mesajlarda da İran kınandı ve ortamın daha fazla gerilmemesi istendi.

Hamas'tan yapılan açıklamada, "İran'ın işgalci Siyoniste karşı yürüttüğü askeri operasyonu doğal bir tepkidir. Şam'daki İran konsolosluğunun hedef alınması ve burada bazı Devrim Muhafızları liderlerinin öldürülmesi suçuna karşı hak edilmiş bir yanıt olarak görüyoruz" ifadelerine yer verildi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bölgedeki askeri gerilimin tırmanması ve tehlikeli yansımalarından "büyük endişe duyulduğu" belirtilerek, tüm taraflara azami itidal göstermeleri, bölgeyi ve halklarını savaşın tehlikelerinden uzak tutmaları çağrısında bulunuldu.

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd de "Mısır, İran'ın İsrail'e insansız hava araçlarıyla saldırı başlatmasından ve son dönemde iki ülke arasındaki tehlikeli tırmanıştan derin endişe duymaktadır" ifadesini kullandı.

Katar Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bölgedeki durumla ilgili derin endişe duyulduğu belirtilerek, tüm taraflardan gerilimi durdurmaları ve azami itidal göstermeleri talep edildi.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), İran'ın İsrail'e yönelik hava saldırısının ardından taraflara itidal çağrısında bulundu. KİK Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi, yaptığı yazılı açıklamada, Ortadoğu'da son dönemde yaşanan gelişmeler çerçevesinde bölgesel ve küresel güvenlikle istikrarın korunmasının önemini vurguladı.

Hindistan, İran'la İsrail arasındaki gerilimin azaltılması ve diplomatik yöntemlere dönülmesi için çağrı yaptı.

Brezilya Dışişleri Bakanlığı, bölgede artan gerilimin düşürülmesi için uluslararası toplumdan çaba göstermesini istedi. Brezilya'nın, Gazze Şeridi'nde çatışmaların başlamasından bu yana, husumetin Batı Şeria, Lübnan, Suriye ve şimdi de İran gibi ülkelere yıkıcı şekilde yayılabileceği konusunda uyarıda bulunduğu da hatırlatıldı.

Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, çatışmalara BM'nin işlevsiz kalmasının, Filistin'de yaşanan soykırımın ve İsrail rejiminin mantıksızlığının yol açtığı kaydedildi.

Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'nin sosyal medya hesabından paylaştığı Başkanlık Bildirisi'nde, ülkenin İsrail'le dayanışması ve "sarsılmaz bağlılığı" vurgulandı.

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, "Tahmin ediliyordu, şu anda insanlık hızlı şekilde iklimi karbondan arındırma hedefine doğru gitmesi gerekirken, III. Dünya Savaşı'nın eşiğindeyiz. ABD'nin pratik olarak soykırıma destek vermesi dünyayı ateşledi" ifadelerini kullandı.

Bundan sonra ne olması bekleniyor?

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, İsrail'e düzenledikleri askeri operasyonun başarıyla sonuçlandığını öne sürerek devamını amaçlamadıklarını söyledi.

İran'ın BM Daimi Temsilciliği, X hesabından yaptığı açıklamada BM Anlaşması'nın 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkını uyguladıklarını savunurken "Bu iş şu an sonuçlandı sayılır. Eğer İsrail bir hata daha yaparsa İran'ın karşılığı daha ağır olacaktır. ABD bundan uzak durmalı" ifadelerini kullandı.

CNN'in isim vermeden Beyaz Saray'daki üst düzey bir yetkiliye dayandırdığı habere göre ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla gece yaptığı telefon görüşmesinde bir yandan "ABD'nin İsrail'e desteği tamdır" mesajı verirken diğer yandan da İsrail'in İran'a yönelik herhangi bir karşı saldırısına destek olmayacaklarını belirtti.

Haberde Biden'ın, İran'ın İsrail'e kayda değer bir zarar veremediğini ve İsrail'in kazandığını söylediği aktarıldı.

Bu tabloda iki tarafın da çatışmayı büyütmemesi muhtemel görünüyor. Diğer yandan aşırı sağcı görüşleriyle bilinen İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in "Şimdi ezici bir saldırıya ihtiyacımız var" çağrısını da göz ardı etmemek gerekiyor.

Independent Türkçe, CNN, Haaretz, AA



Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP