Gazze ateşkesi müzakereleri ‘bilinmeyen bir kadere’ ilerliyor

İran'ın İsrail'e yönelik saldırıları ve Hamas'ın taleplerine sadık kalacağını açıklamasının ortasında ateşkes süreci karmaşık gözüküyor.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde yerlerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kamptaki çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde yerlerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kamptaki çocuklar (AFP)
TT

Gazze ateşkesi müzakereleri ‘bilinmeyen bir kadere’ ilerliyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde yerlerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kamptaki çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde yerlerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kamptaki çocuklar (AFP)

Gazze Şeridi'nde bir ‘ateşkes’ sağlanmasını amaçlayan müzakerelerin akıbeti, İran'ın İsrail'e yönelik saldırıları nedeniyle bölgesel gerilimin arttığı bir ortamda Hamas'ın arabuluculara verdiği ve İsrail'in ABD'nin önerisini ‘reddetme’ olarak değerlendirdiği taleplerine bağlı kaldığını teyit eden yanıtının ardından ‘bilinmez’ hale geldi. Uzmanlar görüşmelerin ‘çıkmaza girdiğini’ doğrularken, ‘arabuluculuk çabalarının her halükârda devam edeceğini, ancak farklılıkların giderilmesi için daha az umut olduğunu’ söylediler.

Hamas Cumartesi akşamı yaptığı bir açıklamayla, Mısır ve Katarlı arabuluculara, Gazze Şeridi'nde İsrail ile önerilen ateşkese yanıtını verdiğini duyurdu. Hareket, ‘kalıcı ateşkes, ordunun tüm Gazze Şeridi'nden çekilmesi, yerlerinden edilenlerin bölgelerine ve ikamet ettikleri yerlere geri dönmesi, yardım girişinin arttırılması ve yeniden inşanın başlatılması gibi taleplerine bağlı kalacağını’ vurguladı.

csdfvbr
Tel Aviv’de Netanyahu hükümetine karşı düzenlenen protesto gösterisinden (Reuters)

Müzakereleri yürüten İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad ile İsrail Başbakanlık Ofisi’nin dün (pazar) yaptığı ortak açıklamada “Hamas ateşkesi reddetti. Teklifin reddedilmesi, Yahya Sinvar'ın insani bir anlaşma ya da 7 Ekim'den bu yana Gazze'de tutulan esirlerin iadesini istemediğini gösteriyor” ifadelerine yer verildi.

Ocak ayı sonunda başlayan altı turluk müzakerelerin ardından Mısır, Katar ve ABD'deki arabulucular, her iki tarafın da taleplerine bağlı kalması ve taviz vermeyi reddetmesi nedeniyle Hamas ile İsrail arasında bir anlaşmaya varamadı.

Mevcut müzakereler, Ocak ayı sonunda Paris'te düzenlenen, Mısır, ABD ve İsrail istihbarat şeflerinin yanı sıra Katar Başbakanı’nın da katıldığı ve sonuçları o dönemde ‘yapıcı’ olarak nitelendirilen bir toplantıda kararlaştırılan ‘üç aşamalı bir anlaşma çerçevesine’ dayanıyor.

Paris'ten Kahire'ye, Doha'ya ve tekrar Paris'e taşınan müzakereler hem doğrudan hem de dolaylı olarak Ramazan ve ardından bayram süresince bir ateşkese varmayı umuyordu. Ancak şu ana kadar bir anlaşmaya varılamadı.

Müzakerelerin son turu geçtiğimiz hafta Kahire'de gerçekleşti. ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns, ABD'nin ateşkes önerisini Hamas'a sundu. Basında yer alan haberlere göre öneri, İsrail tarafından alıkonulan 800 ila 900 Filistinlinin serbest bırakılması, günde 400 ila 500 tır gıda yardımının girişi ve Gazze'nin kuzeyinde yerlerinden edilen insanların memleketlerine dönmesi karşılığında 40 İsrailli esirin serbest bırakılacağı altı haftalık bir ateşkes öngörüyordu.

Mısırlı bir kaynağın el-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalına verdiği bilgiye göre Kahire'deki müzakerelerde ‘kayda değer bir ilerleme kaydedilmesine rağmen’ teklif kabul edilmedi ve müzakereler başlangıç noktasına geri döndü.

gth5y6j
Silahını Gazze Şeridi'ndeki bir noktaya doğrultmuş bir İsrail askeri (Reuters)

Mısır-Katar arabuluculuk çabaları şimdiye kadar çatışmaları Kasım ayında bir haftalığına durdurmayı başardı. Bu süre zarfında Hamas 100'den fazla esiri serbest bırakırken İsrail de bunun yaklaşık üç katı kadar Filistinli tutukluyu serbest bıraktı.

Kudüs Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Eymen er-Rakab, ‘ateşkes müzakerelerinin çıkmaza girdiğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte “Bu durum arabulucuların Hamas ile İsrail arasındaki farklılıkları giderme çabalarını sürdürmelerini engellemeyecek. Arabulucular beyaz bayrak çekmediler. İsrail'in savaşı uzatma çabalarına ve taviz vermeyi reddetmesine rağmen çalışmaya devam edecekler” ifadelerini kullandı.

‘Müzakere yolunun zor ve olumsuz’ olduğuna inanan er-Rakab, ABD'nin son teklifini yerinden edilmiş kişilerin kuzey Gazze Şeridi'ne geri dönüşü ve takas anlaşmasının birinci ve ikinci aşamalarının bir parçası olarak serbest bırakılan Filistinli mahkumların sayısıyla ilgili taleplere yanıt vermemesinin yanı sıra, İsrail'in Gazze'den çekilmesini sağlamadığı için ‘Filistinliler için sinir bozucu ve kabul edilemez’ olarak nitelendirdi. Zira bu, yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü üzerindeki varlığını ve kontrolünü sürdürmesi anlamına geliyor.

sfreg
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Cumartesi günü meydana gelen yıkım (DPA)

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail ilişkileri uzmanı olan Dr. Said Ukkaşe, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Müzakereler bilinmeyen bir yola girdi ve biz bundan daha kötü bir şeye de açığız” dedi.

Ukkaşe, “Müzakereler devam edecek. Çünkü savaşı durdurma umuduyla çeşitli düzeylerde işleyen diplomasinin hali budur” diyerek müzakerelerin durumunu ‘nereye gittiğini bilmediği halde bisikletin düşmemesi için pedal çevirmeye devam eden bisikletçi teorisine’ benzetti. Ukkaşe, “Müzakereler, mevcut durumu çözmeye yönelik gerçek bir umut vadetmeden devam edecek” dedi.

Hamas’ın, ateşkes önerisine verdiği yanıtı arabuluculara duyurmasıyla İran’ın, Şam'daki konsolosluğunun hedef alınmasına karşılık olarak İsrail'e İHA ve füze saldırıları düzenlemesinin aynı zamana denk gelmesi dikkat çekiyor. İran'ın saldırıları kayıplara yol açmamış olsa da gözlemciler, İran'ın gerilim yaratmasının ateşkes müzakerelerini etkileme ihtimalini dile getirdi.

Mossad, dün yaptığı açıklamada “İran'la yaşanan gerilimi istismar etmeye devam eden Sinvar, bölgede kapsamlı bir gerilim yaratma peşinde” dedi. Mossad, İsrail'in “Hamas'a karşı savaşında tüm hedeflerine ulaşmak için var gücüyle çalışmaya devam edeceğini, Gazze'deki esirleri geri almak için elinden geleni ardına koymayacağını” kaydetti.

Gözlemciler, İran saldırısının müzakerelerin gidişatı üzerinde bir etkisi olduğunu düşünmüyor. Ukkaşe, “Tahran'ın saldırıları dikkatleri Gazze meselesinden uzaklaştırdı. Dünya, şimdi bölgedeki gerilimi kontrol altına almaya yöneldi” dedi.

Ukkaşe, “Müzakereler, Tahran'ın Hamas da dahil olmak üzere bölgedeki temsilcilerine anlaşmayı tamamlamaları için baskı yapmasını sağlayarak İran'ın yarattığı gerilimden fayda sağlayabilir” dedi. Hamas’ın Gazze dışında bu tür baskıları kabul edebileceğine dikkat çeken Ukkaşe, “Ancak içeride durum farklı. Liderler zafer peşinde ve bölgedeki varlıklarını sürdürmek istiyorlar. Bu da onları neredeyse intihar eylemi gerçekleştirmeye itebilir” ifadelerini kullandı.

dfvrtb
Mısır geçtiğimiz Ocak ayında Gazze'deki durumla ilgili sanal bir konferansa katıldı (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Diğer yandan Mısır, İran'ın İsrail'e karşı İHA fırlattığını duyurması ve son dönemde iki ülke arasındaki tehlikeli gerilim göstergeleri konusunda derin endişe duyduğunu ifade etti. Mısır, kendi Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmî açıklamada ‘durumu kontrol altına almak, gerilimi durdurmak, bölgeyi istikrarsızlığın tehlikeli bir dönemecine sürüklenmekten alıkoymak, halklarının çıkarlarını tehdit eden riskten kurtarmak için ilgili tüm taraflarla sürekli temas halinde olduğunu’ yineledi.

Tahran saldırısını yorumlayan Katar da tüm tarafları gerilimi artırmaktan vazgeçmeye, gerginliği yatıştırmaya ve azami itidal göstermeye çağırdı.

Şu ana kadar arabuluculardan müzakerelerin akıbetine ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Umutlar, halen uzun zamandır beklenen ateşkesin sağlanması ihtimaline bağlanmış durumda.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.