Bölge sakinleri, İsrail’in Nusayrat Mülteci Kampı’nda geride bıraktığı yıkım karşısında "şok" geçirdi

İsrail ordusunun kuşatma altında tuttuğu Nusayrat Mülteci Kampı'ndan çekilmesinin ardından bölgeye giden Filistinliler, etrafta parçalanmış cesetler ve korkunç bir yıkımla karşılaştı.

Bölge sakinleri, İsrail’in Nusayrat Mülteci Kampı’nda geride bıraktığı yıkım karşısında "şok" geçirdi
TT

Bölge sakinleri, İsrail’in Nusayrat Mülteci Kampı’nda geride bıraktığı yıkım karşısında "şok" geçirdi

Bölge sakinleri, İsrail’in Nusayrat Mülteci Kampı’nda geride bıraktığı yıkım karşısında "şok" geçirdi

İsrail ordusu, 8 gün süren kuşatma ve yoğun saldırılarının ardından Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah kentine bağlı Nusayrat Mülteci Kampı'ndan 18 Nisan'da geri çekildi.

Bölge sakinleri, İsrail ordusunun geride bıraktığı büyük yıkım ile enkaz altında ve yol kenarlarında öylece bırakılan ceset manzaraları karşısında büyük şok yaşadı.

Kampın cadde ve sokakları tamamen yok edildi, altyapı tahrip edildi, binalar yerle bir oldu. Kamptaki camileri de yıkan İsrail ordusu, bölgeden ayrılırken ardında dev bir enkaz bıraktı.

Bölge sakinleri nereye gidecek?

AA muhabirine konuşan ve adını vermek istemeyen bölge sakini Filistinli, "Bölgede tanık olduğumuz yıkımın bu kadar büyük olmasını beklemiyorduk çünkü şok ediciydi. Bölgeyi tam bir yıkım içinde, kan izleri içinde bulduk." dedi.

"İsrail ordusunun ani saldırısı sırasında insanlar bölgeyi terk etti ve hiçbir mal ve eşyasını alamayınca sadece canlarını kurtarmakla yetindi" diyen Filistinli, Gazze Şeridi'nde yaklaşık 7 aydır devam eden İsrail saldırılarının bir an önce durmasını istediklerini söyledi.

Filistinli, "Okullar yerinden edilmiş insanlarla dolu, sokaklar çadırlarla dolu ve çok zor koşullar altında yaşıyoruz. Bölge sakinleri nereye gidecek?" diye sordu.

"Başımızı sokacak bir çadır arıyoruz"

Adını vermek istemeyen bir başka Filistinli de "Eskiden evlerimizde yaşıyorduk, evlerimizin yıkılması ve eşyalarımızın kaybolmasının ardından bugün başımızı sokacak bir çadır arıyoruz." dedi.

Filistinli, İsrail'in Gazzeli gençlerin geleceğini yok ettiğini söyleyerek, bölgede sağlam hiçbir şey bırakmadıklarını belirtti.

"Saldırılar daha ne kadar sürecek?"

Yıkılan evini inceleyen Filistinli bir kadın da "Evimize bakmaya gittiğimde her şeyin yıkılmış olduğunu gördüm, mahalledeki camimiz de yıkımdan kurtulamadı maalesef." sözleriyle yaşadığı üzüntüyü paylaştı.

"Babam öldürüldü. Sevdiklerimi, akrabalarımı kaybettim" diyen Gazzeli kadın acılar içinde, "Saldırılar daha ne kadar sürecek? Yeter. Her şeyimizi kaybettik. Her şey mahvoldu." sözlerine yer verdi.

İsrail ordusunun Nusayrat Mülteci Kampı'nı kuşatması

İsrail ordusunun 11 Nisan'da saldırı ve kuşatma altına aldığı Nusayrat Mülteci Kampı'ndan geride büyük yıkım bırakarak 18 Nisan'da çekildiği bildirilmişti.

İsrail ordusu, Nusayrat Mülteci Kampı'nı 11 Nisan'da kuşatma altına alarak buraya şiddetli saldırılar başlatmış, birçok bina ve evleri yerle bir ederek sakinlerini göçe zorlamıştı.

Gazze'deki Filistin hükümeti Medya Ofisi, İsrail ordusunun Nusayrat Kampı'nda yürüttüğü 8 günlük saldırılarda 75 kişinin öldürüldüğünü, 348 kişinin de yaralandığını açıklamıştı. Bölgeden 100 kişinin de kayıplar listesine eklendiği bildirilmişti.

Gazze Şeridi'nin merkez bölgesinden ayrılan İsrail ordusuna ait çok sayıda tank, zırhlı personel taşıyıcı ve askeri iş makinesi buradan çıkarken kameralara yansımıştı.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.