Beşli Komite ya sahneyi başka bir komiteye bırakırsa?

Bugün düne ne kadar benziyor; torun Süleyman Frenciye, büyükbabasının deneyimini tekrarlıyor

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri (sağdan üçüncü) Beşli Komite büyükelçileriyle görüştü (Şarkul Avsat)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri (sağdan üçüncü) Beşli Komite büyükelçileriyle görüştü (Şarkul Avsat)
TT

Beşli Komite ya sahneyi başka bir komiteye bırakırsa?

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri (sağdan üçüncü) Beşli Komite büyükelçileriyle görüştü (Şarkul Avsat)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri (sağdan üçüncü) Beşli Komite büyükelçileriyle görüştü (Şarkul Avsat)

Emced Faris

Tam anlamıyla hayata geçirilmeyen Taif Anlaşması’nda değişiklik yapılmasının gerekliliği hakkında bu kadar çok konuşulurken, cumhurbaşkanı seçimi için kurulan Beşli Komite, misyonu yine “Lübnan krizine çözüm bulmak” olacak bir “üçlü” ya da “altılı” komiteye mi sahneyi bırakacak?

Lübnan halkının komitelerle ilgili deneyimi pek cesaret verici değil ve ne zaman bir komite kurulduğunu duysa karamsarlaşıyor ve "komiteler projelerin mezarlığıdır" şeklindeki yaygın sözü hatırlıyor. Lübnanlılar, yerel meclis komitelerinin dışında, bugünlerde cumhurbaşkanı seçiminin önündeki engelleri kaldırmaya çalışan “Beşli Komite”nin çalışmaları ile meşguller. ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar büyükelçilerinin yer aldığı Beşli Komite de, üyeleri arasında  anlaşmazlıklar yaşamaktan kurtulamadı. Ancak son zamanlarda görüştüğü birçok tarafa artık "tek yürek" olduğu görüntüsü veriyor. Bugünün Beşli Komitesi’nin aynı amaçla kurulmuş bir selefi var. Ocak 1989'da Arap Birliği, Eylül 1988'de Cumhurbaşkanı Emin Cemayel'in görev süresinin sona ermesi ile cumhurbaşkanlığı makamının boş kalması üzerine altılı bir komite kurmuştu. O günler bugüne ne kadar çok benziyor, tıpkı Hizbullah'ın bugün torunu Süleyman Frenciye’yi tek adayı olarak dayatmaya çalışması gibi, o yılın ağustos ayında da, Suriye rejimi cumhurbaşkanlığı için tek adayını, yani dede Süleyman Frenciye'yi dayatmaya çalışmıştı. O dönemde Frenciye’ye en önde gelen iki Hıristiyan güç olan "Lübnan Kuvvetleri"  ile genelkurmay başkanı Mişel Avn (eski cumhurbaşkanı) "Suriye rejiminin adayı" olduğu için karşı çıkmışlardı. Şii İkilisinin (Hizbullah ve Emel Hareketi) adayı torun Frenciye’ye gelince, bugün ona yapılan itirazlar önemli Hıristiyan güçlerle sınırlı değil, çok sayıda Müslüman milletvekilini de içeriyor.

Bahsi geçen Altılı Komitenin başkanlığını dönemin Kuveyt Dışişleri Bakanı Sabah el-Ahmed üstlenmişti. Aynı zamanda Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Cezayir, Tunus ve Sudan dışişleri bakanları da komitede yer alırken, Irak ve Suriye Lübnan ihtilafının tarafları oldukları için komiteye dahil edilmemişlerdi. Bugün Beşli Komite’nin bazı isimleri "tavsiye” ettiği işaretleri vermesi gibi, Mişel Avn da, Şubat 1989'da kendisiyle yapılan toplantının ardından Altılı Komitenin olumlu tavrını, kendisini "geçiş hükümetinin başkanlığından" cumhurbaşkanlığına taşıyacak bir tür destek olarak yorumlamıştı. Avn, dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esed'in gözüne girmek için, Suriye rejiminin baş düşmanı olan Lübnan Kuvvetlerine askeri bir darbe indirmeye çalışmıştı. Ancak Suriyelilerle ilişkileri, aralarındaki birçok arabulucuya rağmen çıkmaza girdikten sonra, hayal kırıklıkları, bu kez onu Suriye ordusuna karşı bir “kurtuluş savaşına”, ardından Lübnan Kuvvetlerine karşı bir “yok etme” savaşına girişmeye sürüklemişti. Her iki savaşı da büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Her askeri kaybın siyasi bir bedeli olduğu için yeni cumhurbaşkanın seçilmesi için çalışan Altılı Komite’nin rolü sona ermiş ve Üçlü Yüksek Komite’nin sırası gelmişti.

Mayıs 1989'da Lübnan'daki kötüleşmeyi durdurmak amacıyla düzenlenen "Olağanüstü Kazablanka Zirvesi" sırasında  Üçlü Yüksek Komite kuruldu. Bu üçlü arasında dönemin Suudi Arabistan Kralı Fahd bin Abdulaziz, Fas Kralı İkinci Hasan ve Cezayir Cumhurbaşkanı Şadli Bencedid vardı. Avn'ın başarısız maceraları, dikkatleri cumhurbaşkanı seçiminden "Lübnan Cumhuriyeti’nin temellerini" incelemeye ve 1943'ten bu yana devam eden Lübnan krizine kapsamlı ve radikal bir çözüm bulmaya yöneltmişti. Üçlü Yüksek Komite’nin Taif Anlaşması olarak bilinen Ulusal Mutabakat Belgesi’nin taşlarını döşediği söylenebilir. Lübnanlı milletvekilleri, 23 gün boyunca yapılan 11 toplantı sonrasında 22 Ekim 1989'da Suudi Arabistan’ın Taif şehrinde anlaşmayı oylamışlardı.

Tam anlamıyla hayata geçirilmeyen Taif Anlaşması’nda değişiklik yapılmasının gerekliliği hakkında bu kadar çok konuşulurken, cumhurbaşkanını seçecek Beşli Komite, misyonu yine “Lübnan krizine çözüm bulmak” olacak bir “üçlü” ya da “altılı” komiteye mi sahneyi bırakacak?

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Yemen lideri, Suudi Arabistan'ın mayın temizleme projesi MASAM'ın çalışmalarını uzatma kararını memnuniyetle karşıladı

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi (SABA)
Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi (SABA)
TT

Yemen lideri, Suudi Arabistan'ın mayın temizleme projesi MASAM'ın çalışmalarını uzatma kararını memnuniyetle karşıladı

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi (SABA)
Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi (SABA)

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi dün yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın Yemen topraklarını mayınlardan temizlemek üzere 2018 yılı ortasında başlatılan MASAM projesinin çalışmalarını uzatma kararını memnuniyetle karşıladı.

Yemen resmi haber ajansı SABA'ya yaptığı açıklamada el-Alimi, programın liderliğini, ekibini, tüm Suudi kurumlarını ve çeşitli alanlardaki insani yardım, hizmet ve kalkınma katkılarını övdü.

El-Alimi, bugüne kadar yaklaşık 500 bin mayını temizleyen proje aracılığıyla Suudi Arabistan'ın gösterdiği bu büyük insani çabanın, Yemen ve halkına yönelik asil bir kardeşlik taahhüdünü temsil ettiğini ve savaş belasının hafifletilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı.

Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSrelief) perşembe günü MASAM projesinin uygulanmasına ilişkin sözleşmenin 52 milyon 994 bin 413 dolar maliyetle bir yıl uzatıldığını duyurdu.

Yemen topraklarında rastgele yerleştirilmiş mayınlar MASAM projesi kapsamında kaldırıldı. (SPA)Yemen topraklarında rastgele yerleştirilmiş mayınlar MASAM projesi kapsamında kaldırıldı. (SPA)

Yemen topraklarında rastgele yerleştirilmiş her türlü mayının temizlenmesini amaçlayan proje, Suudi personel, uluslararası uzmanlar ve eğitimli Yemenli ekipler tarafından yürütülüyor. Proje aynı zamanda, masum insanların hayatlarına yönelik doğrudan tehditleri ele almak üzere mayın temizleme alanında Yemenlilere yönelik eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetlerini de içeriyor.

KSrelief Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, sözleşmenin yenilenmesinin, ‘Suudi Arabistan’ın Yemenli kardeşlerine karşı duyduğu insani sorumluluk duygusundan kaynaklandığını’ söyledi. Er-Rebia, bu nitelikli projenin, Yemen topraklarının, silahsız sivilleri hedef alan yerlere, çeşitli şekillerde ve kamuflajlarda, eşi benzeri görülmemiş bir biçimde yerleştirilen mayınlardan temizlenmesinin tamamlanması açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

Er-Rebia, mayınların kalıcı yaralanmalara, kronik sakatlıklara ve kadınları, çocukları ve yaşlıları hedef alan çok sayıda insan kaybına yol açtığını, ayrıca güvenliği ve yaşamı tehdit eden diğer eylemlere de neden olduğunu bildirdi. Er-Rebia perşembe günü itibariyle proje kapsamında 495 bin 855 mayın ve merminin ortadan kaldırıldığını söyledi.

Er-Rebia, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın başta Yemen olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yürüttüğü insani çabaları övdü.