Hırsızlık ve gasp çeteleri Beyrut Havalimanı yolundan geçenlere korku saçıyor

Güvenlik güçleri çetelerle mücadele etmek için yoğun çaba harcarken, Hizbullah onları koruduğunu reddediyor.

Lübnan Cumhurbaşkanı Necib Mikati ve İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi dün (salı) Beyrut Havalimanı'nda incelemelerde bulundu. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Necib Mikati ve İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi dün (salı) Beyrut Havalimanı'nda incelemelerde bulundu. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
TT

Hırsızlık ve gasp çeteleri Beyrut Havalimanı yolundan geçenlere korku saçıyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Necib Mikati ve İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi dün (salı) Beyrut Havalimanı'nda incelemelerde bulundu. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Necib Mikati ve İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi dün (salı) Beyrut Havalimanı'nda incelemelerde bulundu. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)

Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'nı başkent Beyrut'a ve diğer bölgelere bağlayan yol, silahlı soygun ve gasp çetelerinin cirit attığı terör yuvalarına dönüştü. Yoldan geçen onlarca kişi, insanların canına zarar vermekten çekinmeyen kanun kaçaklarının kurbanı oldu.

Havaalanı yolunu aylardır kâbusa çeviren kanunsuzluğun ardından güvenlik güçleri, çetelerin izini sürmek üzere harekete geçti. Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlar sonucu, Beyrut'un güney banliyöleri ile Bekaa Vadisi'ndeki çeşitli mahallelerde Lübnanlı ve Suriyeli bazı çete üyeleri gözaltına alındı.

Söz konusu dosyanın takipçileri, güvenlik güçlerinin geç kalınmış hamlesini ‘Hizbullah'ın yeşil ışık yakmasına’ bağlayarak, bu çetelerin ‘Hizbullah için büyük bir yük haline geldiğini ve her operasyondan sonra çete üyelerinin güney banliyölerinin derinliklerine kaçıp ertesi gün faaliyetlerine devam ettiklerini’ belirttiler.

Çeteler operasyonlarını gerçekleştirmek için her zaman ‘doğru zaman ve yeri’ seçiyor; kurbanlarını seçmek için gece geç saatleri ya da şafağın erken saatlerini bekliyor ve ister havaalanından geliyor ister havaalanına gidiyor olsun onlara saldırıyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan bir güvenlik kaynağı “çete üyelerinin kurbanları tehdit etmek, üzerlerindeki eşyaları almak ya da arabalarını çalmak için her zaman silah taşıdıklarını” ifade etti. Faillerin ‘trafiğin yoğun olmadığı zamanları seçtiklerini ve kavşaklardaki noktalarda konumlandıklarını, böylece operasyonlarını gerçekleştirdikten sonra kaçmalarının kolay olduğunu’ belirten kaynak, ‘güvenlik raporlarının bu yılın başından beri 30'dan fazla vaka kaydettiğini’ ifade etti.

Kaynak, çetelerin ‘güvenlik güçlerinin ekonomik kriz öncesinde olduğu gibi 24 saat devriye gezmemesi nedeniyle, havaalanı yolundaki güvenlik varlığının azalmasından faydalandıklarını’ ifade etti.

Riskli havaalanı yolu artık soygunlar ve silahlı saldırılarla sınırlı kalmayıp, gece karanlığında bölgeden geçmekten kaçınan vatandaşlar arasında korkuya neden olan bir kanunsuzluk alanı haline geldi.

Güvenlik uzmanı emekli Tuğgeneral Naci Melaib, “Havaalanı yolunda yaşananlar, Lübnan'da bazılarının talep ettiği öz güvenliğin kaçınılmaz bir sonucudur” dedi. Melaib, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte “Hizbullah güney banliyölerini devletin otoritesi dışında bir güvenlik noktasına dönüştürdüğünde, burası kanun kaçakları için sığınak haline geldi. Hizbullah bu operasyonları desteklemiyor olabilir, ancak faillere sığınak sağlamasaydı bu tür operasyonları gerçekleştirmeye cesaret edemezlerdi. Çünkü güvenlik güçleri onları tutuklayabilirdi. Daha önce Filistin kampları kanun kaçakları için bir sığınak haline geldiğinde de böyle olmuştu” ifadelerini kullandı.

Çetelerin son soygunu, geçtiğimiz mart ayı sonlarında havaalanı yolu tünelinde bir taksi şoförünün ölümüyle sonuçlandı. Bir görgü tanığı, bir arabadaki silahlı adamların taksi şoförünü tünelde kovaladığını, doğrudan ateş ederek taksinin tünel duvarına çarpıp durmasına neden olduklarını ve ardından da onu soyarak Beyrut'un güneyindeki Haldeh bölgesine doğru ilerlediklerini bildirdi. Kısa süre önce paylaşılan bir videoda da silahlı gençlerin aynı bölgede motosikletli bir adamı soymak için kovaladıkları görülüyordu.

Hizbullah atmosferini bilen bir kaynak, Hizbullah’ın söz konusu suçların faillerini koruduğu yönündeki suçlamaları reddederek, Hizbullah’ın ‘silahlı soygun ve hırsızlık olgusundan en çok etkilenen taraflardan biri’ olduğunu söyledi. Kaynak, Hizbullah’ın bu kişiler için herhangi bir koruma sağladığını reddederek, Hizbullah’ın ‘çetelerin saklandıkları yerlere ulaşmak ve üyelerini gözaltına almak için sahip olduğu imkân ve bilgileri her zaman paylaştığını’ açıkladı.

Kaynak, “Bir yanda güvenlik güçleri ve Hizbullah, diğer yanda güvenlik güçleri ve güney banliyölerdeki belediye zabıtaları arasında iş birliği var. Bunlar gözetleme devriyeleri yapmak, hırsızlıkla mücadele etmek ve aranan kişileri devlete teslim etmek için çalışıyor” dedi. Kaynak ayrıca, ‘havaalanı yolunda göze çarpan ve korkutucu görünen olgunun bu bölge ile sınırlı olmadığını, özellikle ekonomik krizin korkutucu bir şekilde yayılmasına ve çetelerin suçlarını utanmazca işlemesine neden olduğu için çoğu bölgede mevcut olduğunu’ vurguladı.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.