Filistinli uzmana göre, savaş karşıtı eylemler ABD'deki öğrenci gösterileriyle yeni bir aşamaya girdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Filistinli uzmana göre, savaş karşıtı eylemler ABD'deki öğrenci gösterileriyle yeni bir aşamaya girdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Filistin asıllı uluslararası ilişkiler uzmanına göre, Amerika’da yüzlerce kampüse yayılan Filistin halkıyla dayanışma gösterileri, savaş karşıtı kitlesel eylemlerin yeni bir aşaması olma özelliği taşıyor.

ABD'de Columbia Üniversitesinde başlayan ve dünya genelinde birçok üniversiteye yayılan Gazze'ye destek gösterileri, polis müdahaleleri, gözaltı ve uzaklaştırma tehditlerine rağmen devam ediyor.

Avusturya'da ikamet eden Filistin asıllı uluslararası ilişkiler uzmanı Hüsam Şakir, ABD ve dünyanın pek çok yerindeki üniversite gösterilerinin nasıl başladığını ve ortaya çıkardığı yeni durumu AA'ya değerlendirdi.

Söz konusu gösterilerin münferit olaylar olmadığını ve birden bire ortaya çıkmadığını kaydeden Şakir, bunların, dünyanın dört bir yanında özellikle de ABD'de tanık olunan çok sayıda kitlesel eylemlerin oluşturduğu birikimin bir sonucu olduğunu söyledi.

- Tipik gösterilerin fayda sağlamadığı anlaşıldı

İsrail'in saldırılarının başladığı günden bu yana öğrenci faaliyetlerinin, kitlesel eylemlerde ön planda olduğuna değinen Şakir, "Bu süre zarfında, tipik eylemlerle yetinmenin fayda sağlamadığı yönünde bir kanaat yerleşmeye başladı ve İsrail'i besleyen ve soykırım çarkını doğrudan ya da dolaylı olarak döndüren kanallara karşı yoğun ve artan bir baskı uygulanması gerektiği yönünde bir algı oluştu." dedi.

Şakir, öğrenci gösterilerinin, kitlesel hareketlerin daha uzmanlaşmış ve baskıcı bir hale getirilmesi bilinciyle ve aynı zamanda İsrail ordusunun Amerikan üniversiteleriyle iç içe olan çıkarlarının baskı altına alınması amacıyla ortaya çıktığını kaydetti.

- Gösterileri bastırma seçeneği, ters tepki yaptı

Columbia Üniversitesinde başta küçük bir oturma eylemi olarak başlayan gösterilerin, ABD'deki etkili siyasi seçkinlerin tepkisine neden olduğuna işaret eden Şakir, "Öğrenci iradesine karşı baskı seçeneğini kullanmak ters tepkiye yol açtı ve oturma eylemi ABD üniversitelerine oradan da diğer ülkelere yayıldı." diye konuştu.

Öğrencilere baskı yapılmasa bile gösterilerin kendiliğinden yayılacağını ve siyasi elitler ile İsrail lehine lobi yapan güçlerin de bunun farkına vardığını kaydeden Şakir, bu nedenle bir karalama kampanyası başlatıldığını ve bunun yanı sıra öğrencileri durdurmak için gözdağı ve baskı unsurunun kullanıldığını söyledi.

Söz konusu üniversitelerin dünyada temsil ettiği yere ve yükselen değerlere de vurgu yapan Şakir, bu eğitim kurumlarında yaşananların öğrencilerin ruh haline yansıdığı değerlendirmesinde bulundu.

- Gösteriler, ABD'de yaşanan ikilemleri ortaya çıkardı

Şakir, "Yaşananlar, üniversitelerin bağımsız olmaması, finansörlerin otoritesine boyun eğmesi ve akademik hayatın yatırımlarla iç içe geçmişliği gibi bir dizi ABD ikilemini ortaya çıkardı. Aynı şekilde, İsrail'in, Columbia Üniversitesi de dahil olmak üzere Amerikan üniversiteleriyle yatırımlar ve belirli araştırmaları finanse etmek yoluyla ilişkiler içinde olduğu da ortaya çıktı. Bu da, daha önce mercek altına alınmamış bir dosyayı açtı." dedi.

ABD'deki gösterilerde "Filistin her yerde" şeklinde "dikkat çekici" bir slogan atıldığını söyleyen Şakir, bunun, Filistin meselesinin, ABD'nin bir iç meselesi haline geldiğini gösterdiğini dile getirdi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.