Mali ve Moritanya arasındaki anlaşmazlıkların boyutları

Paris, Nuakşot'taki nüfuzunu arttırmak için Mali-Moritanya gerilimi kartını kullanıp gerginliğin tırmanmasına katkıda bulunabilir.

Mali ve Moritanya 2 bin 235 kilometreden daha uzun ortak bir kara sınırına sahipler (Reuters)
Mali ve Moritanya 2 bin 235 kilometreden daha uzun ortak bir kara sınırına sahipler (Reuters)
TT

Mali ve Moritanya arasındaki anlaşmazlıkların boyutları

Mali ve Moritanya 2 bin 235 kilometreden daha uzun ortak bir kara sınırına sahipler (Reuters)
Mali ve Moritanya 2 bin 235 kilometreden daha uzun ortak bir kara sınırına sahipler (Reuters)

Emani Tavil

Rus paralı asker grubu Wagner üyelerinin Mali sınırı yakınlarında Moritanya topraklarına girmesi Moritanya'nın siyaset ve güvenlik çevrelerinde bir hoşnutsuzluk dalgasına yol açtı.

Mali ve Moritanya arasında, iki ülkenin 2 bin 200 kilometreyi aşan ortak sınırına komşu bölgelerde Moritanyalı silahsız sivillerin hedef alınması nedeniyle son üç aydır gerilim devam ediyor. Hem Moritanyalılar hem de ülkenin yetkilileri, Mali'nin uygulamalarına karşı duydukları öfkeyi ve tepkilerini en üst düzeyde ifade ettiler. Moritanya Savunma Bakanı Hanana Oul Sidi, Askeri İstihbarat Başkanıyla birlikte Mali'nin başkenti Bamako'yu ziyaret etti. Ancak bu ziyaret ne krizi çözdü ne de Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Albay Assimi Goita ile görüşlerin yakınlaşmasını sağladı. Hatta Batılı ülkelerde, ilerleyen dönemde iki ülke arasında silahlı çatışma çıkabileceğine dair tahminler yapılıyor.

Sahel bölgesi ülkelerinin (Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan ve Eritre) çoğunun sınırlarını ve topraklarını tam olarak kontrol edemediği ve sınır çakışmalarının Afrika ülkeleri arasındaki kabile uzantılarıyla ilgili nesnel nedenleri olmasından dolayı iki ülke arasında pastoralizm kaynaklı olaylar ve radikallerin saldırıları gibi çeşitli nedenlerle meydana gelen çatışmalarla ilgili sınır olaylarının uzun bir geçmişi olduğunu söylemek ilginç olabilir.

Moritanya’da 2023 yılının ocak ayında başlayan pastoralizm kaynaklı olaylar, başkent Nuakşot’ta hükümeti vatandaşlarını korumaya çağıran gösterilerle devam etti, ancak daha sonra katliam olaylarına dönüştü. Ardından Moritanya’nın köylerinde ve kırsal bölgelerinde birbirine benzeyen öldürme ve kaçırma olayları yaşandı. Malili protestocular Moritanya plakalı araçların önünü keserek sınırdan geçmelerini engellediler.

Belki de yaşanan en tehlikeli olay, Wagner üyelerinin Mali sınırı yakınlarındaki Moritanya topraklarındaki Medallah adlı bir köye girip bölge sakinlerinin üzerine ateş açmalarıydı. Bu olay, Moritanya'daki siyaset ve güvenlik çevrelerinde bir hoşnutsuzluk dalgasına yol açtı. Wagner unsurları, Mali'de bazı silahlı grupları kovalarken yanlışlıkla Moritanya tarafına geçmişti. Ardından Moritanya ordusu olaya müdahale etti.

Bu olay, Afrika’nın Sahel bölgesinde ortaya çıkan yeni değişikliklerden ayrı tutulmamalı. Bölgesel ve uluslararası düzeydeki bu değişiklikler, özellikle Fransa-Rusya rekabetinden etkilenen Sahel bölgesindeki Afrika etkileşimlerinin yeni haritalarını çizecek. Bunun yanında ABD'nin bu yıl ağustos ayından itibaren özelde Sahra altı ülkeleri, genel olarak ise Afrika için yeni bir strateji başlatacak olmasına rağmen Afrika'daki performansının yetersiz olduğu da açık.

Bölgesel değişiklikler

Son dört yılda Sahel bölgesinde yaşanan askeri darbeler önemli değişikliklere neden oldu. Bunlardan ilki Mali, Burkina Faso ve Nijer'deki darbeci iktidarlar arasındaki ittifaktı. Darbeci yöneticiler, geçtiğimiz yılın eylül ayında Bamako'da ‘Sahel İttifakı’ adı altında ortak bir askeri savunma anlaşması imzaladılar. Bu hamle, Batı Afrika'da jeopolitik bir değişimin sinyalini veriyordu. Anlaşmada her türlü tehdide karşı kolektif savunma için ortak bir askeri sistemin yanı sıra her alanda karşılıklı yardımlaşmanın amaçlandığı vurgulandı.

Mali, Burkina Faso ve Nijer arasındaki ittifakın oluşmasında birkaç faktörün etkili olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, Paris'in bölgede terörle mücadele bahanesiyle oluşturduğu G5 ittifakının bir parçası olan bu üç ülkenin topraklarındaki Fransız askerlerinin varlığına karşı olunmasıydı. Örneğin Fransa Mali’de 2013 yılında aynı gerekçeyle Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla askeri müdahalede bulunmuştu.

İkinci faktör, Sahel ülkelerinde meydana gelen askeri darbelerin özellikle de Nijer'dekinin, Batı Afrika ülkeleri arasında ekonomik iş birliği amacıyla kurulan, ancak Fransa'nın bölgedeki askeri koluna dönüşen ve iktidarın barışçıl olarak devredilmesi gibi nedenlerden ötürü birçok ülkeye karşı askeri müdahalelerde önemli rol oynayan Batı Afrika Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECOWAS) tarafından yapılan askeri müdahale ve yaptırım uygulama tehditleriydi.

Üçüncü faktör ise 2050 yılına kadar Afrika'da özellikle de Sahel bölgesinde terör eylemlerinin artacağına işaret eden uluslararası veriler çerçevesinde söz konusu üç ülkede terör tehdidinin artması, bir yandan yeni kurulan askeri rejimlerin korunması diğer yandan bu ülkelerin güvenlik ve emniyetinin muhafaza edilmesine acil ihtiyaç duyulmasıydı. Mali ordusu, bu ay terör örgütlerine karşı gerçekleştirilen askeri operasyonların sonuçlarını açıklarken ülkenin orta kesimlerindeki Timbuktu bölgesinde, birçok terör eyleminin arkasında olmakla suçladığı bazı El Kaide liderlerinin etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Ancak Mali ordusu, bundan bir hafta önce ormanlık bir bölgede kaybolan üç otobüste seyahat ederken teröristler tarafından kaçırılan 110 sivili kurtarmayı başaramadı.

Şu an Mali’nin orta kesimlerinde, bazıları Moritanya sınırına yakın bölgelerde, Rusya’dan gönderilen silahlar ve Afrika Lejyonu savaşçıları ile desteklenen Mali ordusu ile El Kaide bağlantılı Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin (CNIM) arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

Uluslararası değişiklikler

Sahel bölgesi, bir yandan uluslararası bağlamda yaşanan rekabet, diğer yandan Sahel ülkeleri ve bu ülkeler arasında gelecekte beklenen ilişkilerin niteliği üzerinde etkileri olan köklü değişikliklere tanık oldu. Sahel bölgesinin en önemli üç ülkesi olan Nijer, Burkina Faso ve Mali ile Fransa arasında askeri darbeler nedeniyle gerilen ilişkiler, bölgedeki güvenlik tehditlerine karşı Fransa’nın yerine Rusya’nın askeri nüfuzunun geçmesine yol açtı.

Nijer, Burkina Faso ve Mali ile Rusya arasındaki askeri anlaşmalar geçtiğimiz yıl Sahel İttifakı'nın kurulmasına katkıda bulunurken, 100 Rus askeri kısa bir süre önce bir Rus kargo uçağıyla taşınan hava savunma sistemiyle birlikte Nijer'in başkenti Niamey'e indi. Geçtiğimiz yılın temmuz ayında kurucusu Yevgeniy Prigojin’in ölümünden sonra doğrudan Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlanan Wagner’in yerini alan Afrika Lejyonu Mali’de konuşlandı.

Rusya’nın Afrika’nın Sahel bölgesindeki askeri varlığı nihayet askeri üslerden oluşan bir ağ ile desteklendi. Burkina Faso’da 2022 yılında askeri bir darbeyle iktidarı ele geçiren İbrahim Traoré'nin güvenliğini sağlamak üzere ülkeye yaklaşık 100 Rus askerinin gelmesiyle başlayan bu askeri varlık, Wagner için Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bölgesel bir karargahın inşa edilmesiyle gelişti. Wagner son altı yılda elmas ve altın karşılığında ulusal güvenlik teşkilatına sızmayı başardı. Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaklaşık 2 bin Rus askerinin konuşlandırılacağı bir askeri üssün inşası geçtiğimiz yılın eylül ayından bu yana devam ediyor.

Rusya’nın Afrika'da artan askeri varlığı, biri insansız hava araçları (İHA) için olmak üzere Nijer'de iki askeri üssü olmasına rağmen Fransa'nın ayrılmasıyla Afrika’da oluşan boşluğa bir alternatif olmayı başaramayan ABD’nin stratejileri üzerinde önemli bir baskı unsuru haline geldi.

Mali-Moritanya ilişkileri

Burada Nuakşot ve Bamako arasındaki mevcut gerilimin, tarih, din, kültür, etnik köken ve kabile gibi ortak değerleri olan ve iç içe geçmiş, birbirine bağlı ilişkilere sahip iki ülke arasında yaşandığını vurgulamak önemli. Moritanya şu an Mali’den gelen 150 bin mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu sayının 2024 yılının ilk yarısında çeyrek milyona ulaşması bekleniyor.

Ekonomik düzeyde ise denize kıyısı olmayan bir ülke olan Mali, yurt dışından yaptığı ithalatın ve ihracatın önemli bir kısmı için Nuakşot Limanı’na bağımlı. Liman idaresi, boşaltma ve depolama ile ilgili Mali’ye özel ayrıcalıklar tanıyor. Mali ayrıca Moritanya’daki kara yolları üzerinden Cezayir’den ve Fas'tan kamyonlar dolusu mal getirtiyor. Nuakşot'taki hayat şartları da özellikle el sanatları ve ev işlerinde çalışan Malili işçilerin başkente akın etmesine neden oluyor.

Öte yandan Moritanya'nın doğu bölgelerindeki Moritanyalı çobanlar ve hayvan tüccarları, bol verimli otlakları ve sık ormanları olan Mali topraklarına bağımlı. Moritanya ayrıca Mali'den hayvan yemi ve bazı tarım ürünleri ithal ediyor. Başkent Bamako'da çoğu tüccar olan ve çeşitli alanlarda yatırımları bulunan aktif bir Moritanyalı topluluğu var.

Toparlayacak olursak Nuakşot, Paris'i terör örgütlerine karşı güvenilebilecek bir ortak olarak, Bamako ise tıpkı Burkina Faso ve Nijer gibi bölge ülkelerinin ve halklarının düşmanı olarak görürken Fransa faktörünün Moritanya ve Mali arasındaki mevcut gerilimde nasıl bir rol oynayabileceği belirsizliğini koruyor. Dolayısıyla Paris, Moritanya'daki nüfuzunu arttırmak için Moritanya ve Mali arasındaki anlaşmazlıklar kartını oynayıp iki ülke arasındaki gerilimin tırmanmasına katkıda bulunarak Batı Afrika'da yanan ateşi körükleyebilir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir .



Netanyahu’dan Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidi... ‘Stratejik tuzak’ uyarıları arasında yeni bir iddia

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
TT

Netanyahu’dan Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidi... ‘Stratejik tuzak’ uyarıları arasında yeni bir iddia

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)

Gazze Şeridi'ne karadan ve havadan yardım girişine izin verilmesine yönelik ani kararın ardındaki nedenlere ilişkin açıklamalar farklılık gösterse de, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kararını verdi. Netanyahu, yaklaşık iki milyon Filistinlinin hayatını tehdit eden kıtlık uyarıları üzerine, savaşı durdurmak ve daha fazla yardımın girmesine izin vermek için, Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmeyi hedefleyen bir plan benimsedi.

İsrail medyası, Netanyahu'nun konuyla ilgili bir karar almak üzere bugün hükümetiyle bir toplantı yapacağını ve ayrıca ‘savaşın üç hedefini nasıl gerçekleştireceği’ konusunda orduya talimat vermek üzere güvenlik kabinesini toplayacağını bildirdi.

İsrail Başbakanı, ‘birlikte durmaya ve birlikte savaşmaya devam ederek savaşın tüm hedeflerini gerçekleştirmenin... düşmanı yenmenin, esirleri kurtarmanın ve Gazze Şeridi'nin bundan sonra İsrail için herhangi bir tehdit oluşturmamasını sağlamanın’ gerekliliğini vurguladı.

Netanyahu üzerindeki baskı artıyor

Analistler, Netanyahu'nun askeri gerginliği artırma eğiliminin, savaşın ilan edilen hedeflerine ulaşmak için belirli bir vizyonun olmadığına ve kararsızlığa işaret ettiğini düşünüyor. Bazı analistler ise Filistinli grupların son günlerde Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerin görüntülerini yayınlamasının ve bu esirlerden birinin kendi mezarını kazdığını söylemesinin, özellikle de aşırı sağcı bazı bakanların Gazze Şeridi'ne yardım girişine izin verdiği için onu eleştirmelerinin ardından, Başbakan üzerindeki baskıyı artırmış olabileceğini düşünüyor. Bunların başında elbette Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich geliyor. Onlar söz konusu kararı Hamas’a bir hediye olarak nitelendirdiler ve böyle bir karar alınmaması gerektiğini ifade ettiler.

Ancak askeri gerilimin ardındaki gerçek neden ne olursa olsun, yerel medya İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in bu öneriye karşı çıktığını bildirdi. Yisrael Hayom gazetesi, ordudaki önemli bir kaynaktan, Genelkurmay Başkanı'nın Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesine karşı çıktığını ve bunu ‘stratejik bir tuzak’ olarak gördüğünü aktardı.

İsrail Yayın Kurumu da güvenlik güçlerinin, esirlerin zarar görmesinden endişe duydukları için ordunun daha önce faaliyet göstermediği bölgelerde çatışmanın genişlemesine karşı çıktıklarını belirtti. Ancak Netanyahu'nun isteği tartışmaya açık olmayan bir şekilde kesin görünüyor. Yerel basında yer alan haberlere göre Netanyahu, Zamir'e “Eğer bu sana uymuyorsa, görevinden istifa etmelisin” şeklinde kesin bir mesaj gönderdi. Bu durum, birkaç saat içinde yapılacak toplantı öncesinde siyasi ve güvenlik düzeylerinde derin anlaşmazlıklar ve bölünmeler olduğunu gösteriyor.

İsrail'in en etkili gazetecilerinden ve karar alma çevrelerine yakın isimlerden Amit Segal, Başbakanlık Ofisi’nden bir kaynağın “Karar verildi... Gazze Şeridi'ni işgal edeceğiz” dediğini aktardı.

dfrgty
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırıları sonucu yükselen dumanlar (Reuters)

Segal'ın aktardığına göre yetkili, “Hamas, tam bir teslimiyet olmadan esirleri serbest bırakmayacak. Şimdi harekete geçmezsek esirler açlıktan ölecek ve Gazze Şeridi Hamas’ın kontrolü altında kalacak” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post’tan aktardığına göre, savaşın genişlemesi, halihazırda Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 75'ini kontrol eden ordunun geri kalan bölgeleri de kontrol altına almasına ve esirlerin tutulduğu düşünülen yerlerde operasyonlar düzenlemesine yol açacak.

İsrail ordusu uyarıyor

New York Post gazetesine göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesinin, yoğun nüfuslu sivil bölgelerde ve çatışmalardan etkilenmemiş az sayıdaki şehirde askeri varlığın sürdürülmesinin, Hamas hareketinin kalan hücrelerini aramak ve yerlerini belirlemek için yıllar alacağı konusunda uyarıda bulundu.

Böyle bir adım, esirlerin hayatını tehlikeye atabilir. Çünkü son zamanlarda Hamas'ın üyelerine, ellerinde bulunan esirleri İsrail askerleri yaklaşırsa öldürme emri verdiği yönünde haberler çıktı.

Bu gelişmeler ve görüş ayrılıkları, Netanyahu'yu sert bir şekilde eleştirmesiyle tanınan Başsavcı Gali Baharav-Miara'nın görevden alınması için oybirliğiyle alınan kararın ve İsrail Yüksek Mahkemesi'nin bu kararı daha sonra dondurmasının ardından, siyasi ve hukuki bir krizin ortasında geliyor.

sdfrgty
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırıları sonucu meydana gelen yıkımdan (AP)

Diğer yandan Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi, Komite Başkanı Yuli Edelstein'in görevden alınmasına ilişkin kararı onayladı. Bu karar, Netanyahu'nun hükümette kalması için bunu şart koşan Haredi (Ultra-Ortodoks Yahudi) partilerinin talebine yanıt olarak alındı. Edelstein, zorunlu askerlikle ilgili bir yasa tasarısı sunmakta ısrarcıydı ve bu partiler bunu şiddetle reddediyordu.

Netanyahu’nun son açıklamalarının, Hamas’a baskıyı artırarak hareketi yeniden müzakere sürecine çekmeye ve bazı taleplerinden vazgeçirmeye yönelik bir hamle olabileceği yorumları yapılırken, çok sayıda uzman İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde askeri operasyonlarını daha da yoğunlaştırma kapasitesini sorguluyor. Savaşın 23’üncü ayına yaklaşılmasına rağmen Netanyahu’nun hedeflerinin hâlâ hayata geçirilememiş olması, bu kapasiteye dair soru işaretlerini artırıyor.