ALECSO Yönetim Kurulu Gazze Şeridi sakinlerinin zorla yerinden edilmesini reddediyor

ALECSO Yönetim Kurulu toplantısı Suudi Arabistan başkanlığında Cidde'de başladı.

Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) Yönetim Kurulu’nun Cidde'deki toplantılarından (Şarku’l Avsat)
Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) Yönetim Kurulu’nun Cidde'deki toplantılarından (Şarku’l Avsat)
TT

ALECSO Yönetim Kurulu Gazze Şeridi sakinlerinin zorla yerinden edilmesini reddediyor

Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) Yönetim Kurulu’nun Cidde'deki toplantılarından (Şarku’l Avsat)
Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) Yönetim Kurulu’nun Cidde'deki toplantılarından (Şarku’l Avsat)

Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) Yönetim Kurulu, dün (Salı) Cidde'de başlayan toplantısında, ‘Gazze Şeridi'nde devam eden saldırganlığı, işgali ve halkın zorla yerinden edilmesini’ ve ‘binlerce sivilin, çocuğun, kadının ve yaşlının hayatını kaybettiği, hastanelerin, ibadethanelerin, altyapının, okulların, eğitim ve kültür kurumlarının tahrip edildiği acımasız savaşı’ reddetti.

ALECSO Yönetim Kurulu Başkanı Hani el-Mukbil, mevcut toplantının Filistinlilerin yaşadığı istisnai ve acı verici koşullarda gerçekleştiğini belirterek, Gazze halkına yönelik devam eden saldırganlığı, işgali ve zorla yerinden edilmeyi kategorik olarak reddettiklerini vurguladı.

El-Mukbil, Yönetim Kurulu'nun Suudi başkanlığı tarafından yapılan ve yapılacak olan hamlelerin tamamen tesadüfi ya da sadece resmi protokoller olmadığını; Arap saflarını güçlendirmek, sabiteleri sağlamlaştırmak ve Arap ülkelerinin ilerlemelerini sekteye uğratabilecek zorluklarla yüzleşmelerini sağlayacak ilkeleri güçlendirmek için planlanan ve çalışan bir gelecek vizyonuna göre geldiğini ifade etti.

El-Mukbil, Yönetim Kurulu’nun hırs, azim, hayal, sabır ve aynı zamanda modernizasyon sürecine öncülük etmek için çalıştığını ve program ve girişimleri 21. yüzyılın zorluklarına ve fırsatlarına uyacak şekilde yeniden yapılandırmayı üstlendiğini ifade etti. Geçtiğimiz Ocak ayında Tunus'un ev sahipliğinde düzenlenen ALECSO İş ve Ortaklık Forumu’ndaki ortak deneyimin, kolektif çalışmanın örgütün bugünü ve geleceği açısından önemli bir girişimi sahaya yansıtmada nasıl başarılı olduğunu göstermesi bakımından tüm ölçütlere göre dikkate değer olduğunu belirtti.

sdfvbrgt
Hani el-Mukbil başkanlığındaki ALECSO Yönetim Kurulu toplantısından (Şarku’l Avsat)

Ünlü şair el-Mütenebbi'nin “Zorluklar olmasaydı tüm insanlar galip gelirdi” sözlerine atıfta bulunan el-Mukbil, “Biz de diyoruz ki zorluklar olmasaydı tüm kuruluşlar galip gelirdi” dedi. Değişimden kaçınmanın değil, ‘ödenmesi gereken bir bedel olduğuna inanarak değişimi yaratmanın’ önemli olduğunu belirten el-Mukbil, “ALECSO'nun daha büyük bir rol üstlenmesini hep birlikte dört gözle bekliyoruz. Çünkü hepimiz yeteneklerimize, potansiyellerimize, vizyonumuza ve başarmaya çalıştığımız kalkınmaya inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan'ın başkanlığında, 22 Arap ülkesinin üye ve temsilcilerinin katılımıyla, Suudi Arabistan Eğitim, Kültür ve Bilim Komitesi'nin ev sahipliğinde Cidde'de iki gün boyunca devam edecek olan ALECSO Yönetim Kurulu'nun 121. oturumunun kapalı oturumunda konuşan el-Mukbil, bilginin yayılması, bilim ve inovasyon unsurlarının değişimi konularında organizasyon ve çalışma alanlarıyla ilgili konu, girişim ve tekliflerin ele alınacağını söyledi.

ALECSO Genel Müdürü Dr. Muhammed Veled Amar ise bu oturumun, ALECSO’nun misyonunu verimlilik ve yetkinlikle sürdürmek için rolünü ve statüsünü geliştiren çalışmalar için bir dönüm noktası olmasını umduğunu ifade etti. Suudi Arabistan Kültür Bakanı Prens Bedr bin Abdullah bin Ferhan'ın ALECSO Yönetim Kurulu'nun mevcut oturumunun Cidde'de yapılması için uygun koşulları sağlama konusundaki istekliliğini takdir eden Amar, önceki ve mevcut Yönetim Kurulu oturumları arasında ALECSO tarafından uygulanan program ve faaliyetlerin altını çizerek, özellikle ALECSO İş ve Ortaklık Forumu olmak üzere tamamlanma oranının yüzde 70'e ulaştığını vurguladı.

Amar, ALECSO'nun kısa süre önce ‘Arap Dili için Akıllı Uygulamalar’ başlığı altında Arap Kodlama Haftası’nın dördüncü oturumunu düzenlediğini açıkladı. Kral Selman Uluslararası Arap Dili Akademisi'nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe çeşitli Arap ülkelerinden yaklaşık 250 öğretmen katıldı. Ayrıca Arap dünyasındaki ilkokul ve ortaokullarda yapay zekâ teknolojilerinin öğretilmesine yönelik bir eğitim rehberi hazırlayan kuruluşun, şu anda yapay zekâda etik konusu üzerine bir Arap tüzüğü hazırlama çalışmaları sürüyor.

Amar'a göre ALECSO, Arap ülkelerinin ortak değerlerini dikkate aldı ve bunların Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilecek somut olmayan kültürel miras olarak vurgulanmasına önem verdi. Arap ülkeleriyle birlikte Bişt (elbise), Saafiyyat (hasır dokuma sanatı) ve Ud unsurları için ortak Arap dosyalarının hazırlanması için girişimde bulundu. ALECSO ayrıca, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) daveti üzerine Şubat ayı ortasında Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) ev sahipliğinde düzenlenen ‘Kültür ve Dijitalleşme - Dijital Teknolojiler ve Yapay Zeka Yoluyla Kültürel ve Sanatsal Eğitim’ konulu kültür bakanları konferansına katıldı.

ALECSO, 15 Ocak - 19 Mart 2024 tarihleri arasındaki dönemde, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman’ın kurduğu Misk Vakfı'ndan ikinci grup kursiyerleri kabul etme girişiminde bulundu. Amar, eğitim programının ortak Arap çalışma becerilerinin edinilmesine, kursiyerlerin faaliyetlerin hazırlanmasına ve uygulanmasına katılmasına olanak sağladığını belirtti. ALECSO’nun resmi olarak başlatılmak üzere olan ‘Birleşik Arapça Terminoloji Bankası’ projesini tamamlamak için Kral Selman Uluslararası Arap Dili Akademisi ile iş birliği yapmayı dört gözle beklediğini belirten Amar, bu sayede Riyad'da Arap Çeviri Gözlemevi'nin kurulmasına yönelik çabaların artacağını dile getirdi.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.