Hamas, Filistin'in Norveç, İrlanda ve İspanya tarafından tanınmasını memnuniyetle karşıladı: Bağımsız bir devlet kurma yolunda önemli bir adım

Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
TT

Hamas, Filistin'in Norveç, İrlanda ve İspanya tarafından tanınmasını memnuniyetle karşıladı: Bağımsız bir devlet kurma yolunda önemli bir adım

Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)

Hamas hareketi, Filistin Devleti'nin bugün Norveç, İrlanda ve İspanya tarafından tanınmasını memnuniyetle karşıladı ve bunu başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma yolunda önemli bir adım olarak nitelendirdi.

Hareket yaptığı açıklamada, bunun aynı zamanda "topraklarımız üzerindeki hakkımızı tesis etme yolunda önemli bir adım” olduğunu belirterek, dünya ülkelerine Filistinlilerin meşru haklarını tanıma ve topraklarındaki İsrail "işgalini" sona erdirme çağrısında bulundu.

Hareketin siyasi büro üyesi Basem Naim bugün AFP'ye yaptığı açıklamada, Filistin halkının "yiğit direnişinin" üç Avrupa ülkesini Filistin devletini tanımaya sevk ettiğini söyledi. Naim şunları söyledi: "Ardı ardına gelen bu tanımaların, bu yiğit direnişin ve Filistin halkının efsanevi kararlılığının doğrudan bir sonucu olduğunu vurgulamak isterim." Naim, bu tanımaların "Filistin davasına yönelik uluslararası tutumda bir dönüm noktasını" temsil ettiğini ifade etti.



‘Çok daha tehlikeli’… Sinvar ve Nasrallah'ın İsrail ile karşı karşıya gelmesinde ne değişti?

New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)
New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)
TT

‘Çok daha tehlikeli’… Sinvar ve Nasrallah'ın İsrail ile karşı karşıya gelmesinde ne değişti?

New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)
New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)

Önde gelen bir Filistinli siyasetçi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Lübnan'ın ‘çok tehlikeli bir dönemeçle karşı karşıya olduğunu ve ateşkes koşullarını yerine getirmek için hızlı hareket etmesinin hükümetinin çıkarına olduğunu’ söyledi. Zira şu anda kendisine saldıran İsrail, Hamas lideri Yahya Sinvar'ın 7 Ekim'de Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattığı ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın da ertesi gün ‘destek savaşını’ başlattığını duyurduğu zamankinden ‘çok daha tehlikeli’.

İsrail'in mevcut tehlikesinin çeşitli değişikliklerden kaynaklandığını ifade eden siyasetçi, Filistin cephesindeki değişikliklerin aşağıdaki gibi olduğunu açıkladı:

- İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail kurumlarını bir sınır savaşından ya da misilleme kampanyalarından tamamen farklı olan bir varoluş savaşı vermeye zorlamayı başardı.

- On yıllardır hâkim olan izlenim, İsrail'in ordusunu ve ekonomisini tüketen uzun savaşlar yapamayacağı ve askeri doktrininin hızlı ve kararlı savaşlar yürütmek üzerine kurulu olduğu yönündeydi.

- Sinvar da dahil olmak üzere pek çok kişi İsrail'in ordusunu Gazze Şeridi'ndeki karmaşık tüneller ağında, tüm pusular, tehlikeler ve kayıplarla birlikte savaşmaya gönderebileceğini asla hayal etmedi.

fvrgbthny

- İsrail'in Batı Şeria'daki çatışma ve saldırılarla birlikte Gazze Şeridi'nde yaşanacak uzun bir savaşın ekonomisine vereceği zararı göze almak istemediğine dair bir kanaat vardı.

- ABD'nin de İsrail'in bölgesel bir çatışmaya kapı açabilecek uzun bir savaş başlatmasına izin vermeyeceği izlenimi hakimdi. Bazıları İran topraklarında provokatif istihbarat operasyonları yürüten İsrail'in İran ile doğrudan bir çatışmanın eşiğine gelmekten kesinlikle kaçınacağına inanıyordu.

- Pek çok kişi Hamas'ın 7 Ekim'de aldığı çok sayıda esirin İsrail ordusunun günler ya da haftalar sürebilecek sert bir karşılık vermesinden, ardından ateşkes ilan edilmesinden ve esir değişimi için müzakerelerin başlamasından daha fazlasına neden olmayacağına inanıyordu.

- Hamas liderinin başlattığı operasyondan yaklaşık bir yıl sonra tablo farklı görünüyor: Gazze Şeridi'ndeki savaş devam ediyor, 40 binden fazla Filistinli öldürüldü ve Netanyahu savaşın maliyetine rağmen ateşkesten kaçınıyor.

Filistinli siyasetçi, Lübnan cephesinde çatışmayı daha tehlikeli ve önceki rauntlardan farklı kılan şu faktörleri sıraladı:

- Lübnan'daki ilk mesele Hizbullah'ın savaşı başlatan taraf olması ve Lübnan'daki durumu Gazze'deki durumla ilişkilendirmekte hızlı davranmasıdır.

- Güney Lübnan cephesinin harekete geçmesinden de anlaşılacağı üzere, bu savaşa girme kararı Lübnanlıların çoğunluğu, özellikle de Hizbullah çevresi dışındaki diğer topluluklardan gelenler tarafından desteklenmemişti.

- Hizbullah, Lübnan'daki ekonomik ve yaşamsal bozulmanın boyutlarını ve içerideki uygulamalar ile Suriye başta olmak üzere bölgedeki müdahaleler sonucunda kendisine karşı oluşan hassasiyetleri dikkate almadan ‘destek savaşı’ olarak adlandırdığı savaşı başlattı.

u7k8ı
İsrail'in dün (Perşembe) Lübnan'ın güneyindeki bir köye düzenlediği saldırıda öldürülen aile üyelerini defneden Lübnanlılar (AFP)

- Nasrallah'ın uzun bir savaşı ve İsrail'in bu büyüklükteki teknolojik üstünlüğünü beklemediği açık, ancak savaş uzadığında geri çekilemedi.

- Hizbullah, yakın bir tehlike durumunda İran'ı arkasına almasını bekliyordu ki İran, Batı yaptırımları ve nükleer programıyla ilgili hesapları nedeniyle şu ana kadar bunu yapmadı. İran, ABD'nin seçim hesapları içinde boğulduğu bir dönemde risk almak istemiyor gibi görünüyor.

- İsrail, Hizbullah'ın askeri aygıtına önemli bir hasar verdi, ancak Lübnan'a verilebilecek hasar daha ciddi. İsrail, Hizbullah'ın ‘angajman kuralları’ olarak kabul ettiği kuralları altüst etti ve örgüt Lübnan'daki savaşı varoluşsal bir savaşın parçası olarak görüyor.

- Zaman Lübnan'ın lehine işlemiyor.