"Uluslararası Adalet Divanı" kararına rağmen İsrail Refah'ı bombalamaya devam ediyor

İsrail'in Mısır ile Refah'ı ayıran duvarın yakınındaki binalara düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail'in Mısır ile Refah'ı ayıran duvarın yakınındaki binalara düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AP)
TT

"Uluslararası Adalet Divanı" kararına rağmen İsrail Refah'ı bombalamaya devam ediyor

İsrail'in Mısır ile Refah'ı ayıran duvarın yakınındaki binalara düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail'in Mısır ile Refah'ı ayıran duvarın yakınındaki binalara düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AP)

Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'e Refah'taki askeri operasyonlarını "derhal" durdurma kararı vermesinin ardından İsrail ordusu bugün (Cumartesi), Refah da dahil olmak üzere Gazze Şeridi'ni bombalarken, AFP'nin haberine göre Paris'te İbrani devleti ile "Hamas" arasında bir ateşkese varılması için çaba sarf ediliyor.

BM'nin en yüksek yargı organı olan ve kararları yasal olarak bağlayıcı olmakla birlikte yaptırım mekanizması bulunmayan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail'in mayıs ayı başında bölgeye kara harekâtı başlatmasından beri kapalı olan Mısır ile Gazze arasındaki Refah sınır kapısını açık tutmasına hükmetti.

İsrail, "Refah bölgesinde Filistinli sivil nüfusun tamamen ya da kısmen yok olmasına neden olabilecek yaşam koşullarına yol açacak askeri operasyonlar gerçekleştirmediğini ve gerçekleştirmeyeceğini" belirtti.

Hamas ise mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladı, ancak kararın "sadece Refah vilayetini değil tüm Gazze Şeridi'ni kapsamasını" beklediğini ifade etti.

 İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (EPA)

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (EPA)

Mahkemenin cuma günü aldığı kararın ardından, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanı ve İsrail ordusu ile Hamas'ın silahlı kanadı arasındaki çatışmalar devam etti.

Filistinli tanıklar ve AFP ekipleri, İsrail'in bugün Refah (güney) ve Deyr el-Belah'a (merkez) saldırılar yaptığını bildirdi.

Deyr el-Belah'taki şiddet olayları nedeniyle yerinden edilen Gazzeli bir Filistinli olan Um Muhammed AFP’ye konuştu. Muhammed "Mahkemenin kararının İsrail'e bu imha savaşına son vermesi için baskı yapacağını umuyoruz, çünkü burada hiçbir şey kalmadı" ifadelerini kullandı.

AFP'ye konuşan Muhammed Salih ise "İsrail kendisini yasaların üstünde gören bir devlet, dolayısıyla ateşin ya da savaşın güçten başka bir şeyle durdurulabileceğini sanmıyorum" görüşünü dile getirdi.

Filistin El Aksa televizyonu bugün, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeyinde bir evi hedef alması sonucu dört kişinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Gazze'deki Sağlık Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye yönelik savaşında ölen Filistinlilerin sayısının 35 bin 857 kişiye, yaralıların sayısının ise 80 bin 11 kişiye yükseldiğini duyurdu.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.