Tunus: ‘Siyasetçilerin dışlanması’ ve ‘teknokratların atanması’

Batılı hükümet temsilcilerinin günler süren ziyaretlerinin ardından kabine değişikliği gerçekleşti.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, yeni İçişleri Bakanı’nı kabul etti. (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, yeni İçişleri Bakanı’nı kabul etti. (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
TT

Tunus: ‘Siyasetçilerin dışlanması’ ve ‘teknokratların atanması’

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, yeni İçişleri Bakanı’nı kabul etti. (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, yeni İçişleri Bakanı’nı kabul etti. (Tunus Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, siyasi güvenlik, terörizm, düzensiz göç, sendikalarla ilişkiler, iş adamları ve sosyal güvenlikten sorumlu bakanlıklar olan İçişleri, Sosyal İşler ve İletişim Teknolojileri bakanlıkları da dahil olmak üzere kabinede değişiklik yaptı.

Söz konusu değişiklik, İçişleri Bakanı ve eski siyasi aktivist Kemal el-Feki'nin görevden alınması ve başkentin doğusundaki Aryana vilayetinin eski valisi Yargıç Halid en-Nuri'nin yeni bakan olarak atanması ve daha önce İletişim Teknolojisi Bakanlığı’nda adli, güvenlik, idari ve hukuki sorumluluklar üstlenen Yargıç Sufyan bin es-Sadık'ın İçişleri Bakanı’na bağlı ‘Ulusal Güvenlikten Sorumlu Devlet Sekreteri’ (müsteşar) pozisyonuna atanmasıyla sonuçlandı.

Şarku’l Avsat’ın konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklardan aktardığına göre, İçişleri Bakanı’nın değiştirilmesi ve Ulusal Güvenlikten Sorumlu Devlet Sekreterliği’nin yeniden kurulması, güvenlik sektörü, bazı devlet kurumları ve idarenin yönetiminde ‘hatalar’ kaydedilmesinin ardından kararlaştırıldı.

‘Siyasetçileri dışlama ve teknokratları atama’ hamlesi, bir dizi Batılı hükümet temsilcisinin Tunus'a yaptığı ziyaretlerin ardından gerçekleşti.



BM yetkilisi: Gazze'deki durum kıyamet gününü andırıyor

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
TT

BM yetkilisi: Gazze'deki durum kıyamet gününü andırıyor

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)

Gazze Şeridi'ndeki durumun ciddiyeti konusunda uyarıda bulunan bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı sonucunda insani krizin en ciddi aşamasına girdiğini ve Filistinlilerin açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) İletişim Direktörü Jonathan Fowler bugün yaptığı basın açıklamasında, İsrail'in 19 aydır sürdürdüğü yok etme savaşında gıdayı bir silah olarak kullanarak tüm sınır kapılarını kapatması karşısında Gazze Şeridi'nde yaşanan gıda sıkıntısı gerçeğine dikkat çekti. Fowler, “Gazze Şeridi'ndeki mevcut durumu tarif edecek kelime bulmak çok zor, adeta kıyamet gününü andırıyor” dedi.

Fowler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı boğucu kuşatmayı ve uluslararası toplumun bu ablukayı ele almamasını ‘gerçek bir skandal’ olarak nitelendirdi.

asdfrgt
İsrail'in bugün Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA'dan aktardığına göre Fowler, Gazze Şeridi'nin ‘İsrail'in soykırım savaşının başlangıcından bu yana tanık olduğu insani krizin en kötü aşamasından geçtiğini’ belirterek, Gazze Şeridi'ndeki durumun ‘karmaşık değil, çok açık’ olduğunu söyledi. Fowler, İsrail'in 50 günü aşkın bir süredir insani yardım girişini engellemesi sonucunda Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin yiyecek bir şey bulamamasının normal olduğunu kaydetti.

Fowler, Gazze Şeridi'ndeki kıtlığın ‘tamamen İsrail'in siyasi bir kararı’ olduğunu vurguladı. “Eğer insani yardımın girmesine izin verilirse, girecektir. Ancak İsrail hiçbir şeyin geçmesine izin vermeyen boğucu bir abluka uyguluyor” diyen Fowler, ablukanın kaldırılması için yapılan uluslararası çağrılara kulak asılmadığını belirtti.