Sudan'daki çatışmalarda el-Faşir neden bu kadar önemli?

Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri el-Faşir etrafında şiddetli çatışmalar yürütüyor.

Batı Darfur'daki şiddet olaylarından kaçan Sudanlılar (Reuters)
Batı Darfur'daki şiddet olaylarından kaçan Sudanlılar (Reuters)
TT

Sudan'daki çatışmalarda el-Faşir neden bu kadar önemli?

Batı Darfur'daki şiddet olaylarından kaçan Sudanlılar (Reuters)
Batı Darfur'daki şiddet olaylarından kaçan Sudanlılar (Reuters)

Sudan ordusu ve silahlı gruplardan müttefikleri Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir kentinde üstünlüğü ele geçirmek için kıyasıya mücadele ederken, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) kuşatmayı sıkılaştırıyor ve kentin çeşitli bölgelerine haftalardır art arda saldırılar düzenliyor. Bu da çatışmaların sıcaklığını ve kayıp sayısını arttırıyor.

El-Faşir, Sudan ordusu ve müttefiklerinin Darfur bölgesindeki son kalesi. HDK, şu anda kendisini oluşturan beş eyaletten dördünün kendi komutası altında olduğu bölge üzerindeki etkisini sıkılaştırmak için el-Faşir’i kontrol etmeye çalışıyor.

Başkenti el-Faşir olan Kuzey Darfur eyaletinin yüzölçümü 296 bin kilometrekare olup, Sudan'ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 12'sine eşittir. Eyalet, Darfur bölgesinin yüzölçümünün yarısından fazlasını oluşturuyor.

Neden el-Faşir?

El-Faşir'in Darfur'da HDK’nin tam kontrolü dışında kalan son şehir olması, geçen yıl Nisan ayından bu yana Sudan'da yaşanan çatışmalarda önemli olmasının tek nedeni değil. Ordu ile HDK arasında ilk olarak Hartum'da patlak veren savaş, beş eyaletten oluşan Darfur bölgesindeki şehirlere doğru büyük bir göç dalgasına neden oldu.

Ordu ve HDK arasında devam eden savaş sırasında yaklaşık yarım milyon insan el-Faşir'e göç etti. Ayrıca Sudan'daki çatışmalar büyüdükçe el-Faşir tüm Darfur bölgesi için önemli bir yardım merkezi haline geldi. Şehrin coğrafi konumu onu Çad, Mısır, Libya ve batıdan doğu Sudan'a giden yol ile iletişim hatları için önemli kılıyor.

El-Faşir'de ikamet eden Avadallah İbrahim Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “HDK dün (Pazar) şehrin Güney Hastanesi çevresinde yoğunlaşan mahallelerine ayrım gözetmeksizin onlarca havan topu attı. Durum çok zor ve binlerce vatandaş şehrin dışındaki barınaklara ve açık alanlara göç etmek zorunda kaldı” ifadelerini kullandı.

Güvenli ikmal hatları ve yeni bir hükümet

Adının açıklanmasını istemeyen Sudanlı bir kaynak, ordunun el-Faşir’i HDK’ye kaptırmasının büyük bir askeri kayıp anlamına geldiğini belirtti. Zira el-Faşir, alan ve nüfus bakımından Darfur bölgesindeki en büyük şehir. Kaynak, el-Faşir’in HDK tarafından ele geçirilmesinin, ona (HDK’ye) silah ve askeri teçhizatla güçlendirilmiş ikmal hatları sağladığını açıkladı. El-Faşir’in ele geçirilmesiyle batı sınırlarında açık bir coğrafi alana, kontrol ve komuta merkezine sahip olan HDK’nin Kordofan eyaletlerine saldırabileceğine dikkat çeken kaynak, HDK’nin el-Faşir’i ele geçirerek Etiyopya sınırına kadar doğu eyaletlerini tehdit ettiğini ve El Cezire eyaletindeki savunmasını güçlendirdiğini kaydetti.

Kaynak, kendi bakış açısına göre korkunç bir senaryo olarak tanımladığı şeyi şöyle açıkladı: “HDK’nin el-Faşir’in kontrolünü ele geçirir geçirmez Darfur, Hartum ve El Cezire eyaletinde kontrol altına aldığı bölgelerde, Güney Kordofan’ın Nuba Dağları bölgesindeki Halk Hareketi'nin sivil otoritesine ve ülkenin doğusundaki Port Sudan kıyı kentinde ordu komutanları tarafından yönetilen fiili hükümetin karşısına yeni bir hükümetle çıkması en korkunç senaryodur.”

scdvfgb
Geçtiğimiz Nisan ayında Çad'daki Farşana Mülteci Kampı’nda su sırası bekleyen Sudanlı mülteciler (AFP)

Kaynağa göre, “Batılı çevreler, ülkede üç hükümetin varlığının, çatışmanın iki tarafı arasında siyasi müzakerelerin soğuk bir atmosferde yapılmasına olanak tanıdığını ve bu durumun savaşın durdurulmasının temellerini attığına inanıyor. Ancak bu görüşe bazı Avrupa ülkeleri karşı çıkıyor ve korkuyor.”

Kaynak, “El-Faşir'in düşmesi, savaşı finanse etmek için malzeme, silah ve mühimmat gibi askeri teçhizat satın alma konusunda kaynak sıkıntısı çeken Sudan ordusu üzerinde çok büyük bir etki yaratacaktır” dedi.

Kaynak, özellikle Hava Kuvvetleri'nin “savaş uçaklarının taşıdığı füzeler için yedek parça temin etmekte zorlandığını ve esas olarak tükenmek üzere olan varil bombalarına bağımlı hale geldiğini” açıkladı.

Üç ülke için sınır geçişi noktası

Güvenlik nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen Sudanlı bir siyasi analist Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “El-Faşir, devrik Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimi sırasında idari olarak beş eyalete bölünmeden önce Darfur bölgesinin son başkenti olarak tarihi bir sembolizme sahip” dedi.

Analist sözlerini şöyle sürdürdü: “El-Faşir coğrafi olarak Sudan'ın üç komşu ülkesinin kesişme noktasında yer alıyor: Et-Tine geçidi üzerinden Çad, Cebel Uveynat üzerinden Libya ve tarihi Darb el-Erbain güzergahı üzerinden Mısır. HDK için el-Faşir'in kontrolünü ele geçirmek, Darfur bölgesinin tamamına nüfuz etmek ve buradan çölü aşarak Sudan ordusunun etkisi altındaki kuzey eyaletini tehdit etmek anlamına geliyor ki HDK'nin şiddetle savaşmasının nedeni de bu.”

Siyasi analist, ‘en büyük tehlikenin Darfurlu silahlı hareketlerin Sudan ordusuyla ittifakının, çatışmanın Darfur'da kabilesel ve etnik nitelikte bir iç savaşa dönüşmesine yol açması’ olacağı uyarısında bulundu.

Yüksek rütbeli emekli bir Sudanlı subay Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Askerî açıdan bakıldığında el-Faşir, Sudan ordusu için önemli bir stratejik bölge. Burayı kaybetmek, Sudan ordusunun bölgeden çekilmesi ve dolayısıyla bölgedeki diğer eyaletleri geri kazanmak için gerekli bir askeri merkezi kaybetmesi anlamına gelecektir” değerlendirmesinde bulundu.

İsmini saklı tutmayı tercih eden askeri kaynak, ‘savaşan tarafların savaşı sonuna kadar sürdürdüğüne’ dikkat çekerek şu ifadeyi kullandı: “Şu anda, bu gerginliğin ülkedeki savaşı sona erdirmeye yönelik müzakere sürecini zorlaştıracak değişkenler yaratabileceğini gören uluslararası ve bölgesel baskılara verecekleri tepkiye büyük ölçüde güveniyoruz.”



Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi’nde işgal ettiği yeni bölgelerden çekilme görüşmelerinin son iki aydır tıkanması, Katar’ın başkenti Doha'daki (yedinci gününe giren) ateşkes müzakerelerini yeni bir ‘karanlık tünele’ soktu. Hamas Hareketi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından önerilen yeniden konuşlandırmayı reddetti.

Medyada yer alan sızıntılara göre arabulucular, özellikle Washington, müzakerelerin sonuna kadar çekilme maddesinin ertelenmesini talep ettiler. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar bu durumu, müzakereleri ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin istemediği yeni bir başarısızlıktan kurtarmak için son bir girişim olarak görüyorlar ve bu yüzden Netanyahu'ya esneklik göstermesi için baskı yapabileceğini düşünüyorlar. Uzmanlara göre bunun aksi bir durum söz konusu olursa Hamas, İsrail'in bu şekilde kalmasının, sürgün planını hızlandırmak, olası ateşkesin sona ermesinden sonra askeri bölgeler dayatmak ve anlaşmayı bozmak için bir manevra olduğunu düşünerek bunu reddedecek.

İki Filistinli kaynak cumartesi günü, Doha’daki müzakerelerin, İsrail'in cuma günü sunduğu, İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması ve konumlandırılması için hazırladığı çekilme haritasında ısrar etmesi nedeniyle, karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Bu plan, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasında kalmasını öngörüyor, ancak Hamas bunu reddediyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan kaynaklardan biri, ‘Hamas’ın müzakere heyetinin İsrail'in sunduğu haritaları kabul etmeyeceğini, çünkü bu haritaların Gazze Şeridi'nin yaklaşık yarısının yeniden işgalini meşrulaştırdığını ve İsrail'in insani olduğunu söylediği ve Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alacak ve yaklaşık 600 bin Filistinliyi barındıracak olan şehre atıfla Gazze Şeridi'ni Nazi kampları gibi geçiş noktaları ve seyahat özgürlüğü olmayan izole bölgeler haline getirdiğini’ vurguladı.

Diğer kaynak, Hamas'ın İsrail güçlerinin 2 Mart'tan sonra, yani iki ay süren ateşkesin çökmesinden sonra yeniden kontrol altına aldığı tüm bölgelerden çekilmesini talep ettiğini belirtti. İsrail’i, ‘soykırım savaşını sürdürmek için oyalamaya devam etmek ve anlaşmayı engellemekle’ suçladı.

Kaynak, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların ‘taraflara, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Doha'ya gelene kadar çekilme müzakerelerini ertelemelerini’ istediklerini, ancak ‘yardımlar ve esir takası konusunda ilerleme’ kaydedildiğini belirtti.

ABD merkezli haber sitesi Axios, bazı kaynaklardan, ABD'nin Hamas'tan İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini tartışmayı ertelemesini ve diğer konulara geçmesini istediğini, böylece esir takası anlaşması müzakerelerinin çökmesini önlemeye çalıştığını aktardı.

juı
Yaralıları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan Kızıl Haç kliniğine taşıyan Filistinliler (AFP)

Reuters, cumartesi günü Filistinli ve İsrailli kaynaklardan benzer bir doğrulama aktardı. Doha görüşmelerinin, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi konusunda tıkanma yaşadığını, Hamas Hareketi’nin İsrail'in önerdiği çekilme haritalarını reddettiğini, çünkü bu haritaların toprakların yaklaşık yüzde 40'ını İsrail kontrolünde bırakacağını, bunların arasında güneydeki Refah bölgesi ve Gazze'nin kuzeyindeki ve doğusundaki diğer bölgelerin de bulunduğunu belirtti. Kaynaklar, ‘görüşmelerin devam etmesinin beklendiğini’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, İsrail'in, güneydeki Morag Ekseni de dahil olmak üzere birçok yerden çekilmeyerek Filistinlileri sürmeye devam etmek gibi kendi şartlarını dayatmak istediğini düşünüyor. Kuzey bölgesini askeri olarak kontrol altına alarak buradaki nüfusu sürme olasılığı olduğunu ifade eden Hasan, böylece ateşkes sona erdikten sonra Filistinlilerin sürülmesinin kolaylaşacağına dikkati çekti. Hasan, ABD'nin İsrail'e baskı yapmamasının müzakerelere zarar verdiğini ve bu tür konuların ertelenmesinin bir fayda sağlamayacağını, bunların erken çözülmesi gerektiğini, çünkü bu konuların belirleyici olduğunu vurguladı.

Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya varılmasının gecikmesi, engellerin devam etmesi ve Filistinlilerin hedef alınması nedeniyle, direnişin İsrail'e teslim olmasını isteyen bir manevra ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz ve Hamas bunu kabul etmeyecektir. ABD’nin İsrail'e baskı yapmaktan başka seçeneği yok. Özellikle Kahire'nin talep ettiği Mısır sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme gibi henüz çözülmemiş ve belirsizliği devam eden başka konular da var.”

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Hamas'ın talebi olan İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesinin gerçekleşmemesi halinde bunun müzakereleri engelleyebileceğini düşünüyor. Nazzal, çekilme maddesinin ertelenmesinin müzakereleri kurtarmak için yapılan bir girişimden ibaret olduğunu ve Netanyahu hükümetinin çekilme gibi siyasi konularda taviz vermediği sürece, Washington veya İsrail'in iddia ettiği gibi anlaşmanın yakın zamanda imzalanmayacağını belirtti.

Cuma günü ABD ziyaretinden dönmeden önce, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Birkaç gün içinde (anlaşmayı) tamamlayabileceğimizi umuyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da Netanyahu ile iki kez görüşen Trump, yakın zamanda ateşkes sağlanacağına dair açıklamalarını yineledi ve bu haftayı (yani birkaç gün sonra) olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmaya varılması konusunda ‘büyük umutları’ olduğunu söyledi.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Ancak sahada durum bu umutların aksine gelişiyor. Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada cumartesi günü 20'den fazla Filistinlinin öldüğünü ve İsrail ordusunun son 48 saat içinde Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşık 250 terörist hedefi vurduğunu’ söyledi.

Hamas, İsrail ordusuna karşı operasyonlarını sürdürürken, İsrail ordusu cuma günü, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde çıkan çatışmalarda Golani Tugayı'na bağlı keşif biriminden bir subayın öldürüldüğünü, ayrıca Gazze'nin kuzeyinde çıkan çatışmada iki askerin yaralandığını açıkladı. Bu açıklamadan iki gün önce Gazze'nin güneyinde kaçırılmak üzere olan bir İsrail askerinin öldürüldüğü bildirilmişti.

Birleşmiş Milletler (BM), cumartesi günü yaptığı ortak açıklamada, Gazze'deki yakıt kıtlığının kritik seviyelere ulaştığı konusunda uyarıda bulundu. BM’nin aralarında İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) da bulunduğu yedi ayrı kuruluşu tarafından yapılan ortak açıklamada, “Yakıt, Gazze'de hayatta kalmanın bel kemiğidir” denildi.

Bu olumsuz gelişmeler devam ederken Reha Ahmed Hasan, Trump'ın dün değil, bugün bir anlaşma sağlayabileceğini düşünüyor. Hasan’a göre ABD'nin tutumu, İsrail'e baskı uygulayarak bir anlaşma sağlamaya ve Gazze'yi yerinden etme ve yok etme planlarından vazgeçmeye yönelik gerçek bir adım atarak tüm bu sorunları sona erdirebilir.

Bu görüşe katılan Nizar Nazzal da Washington'ın, Nobel Barış Ödülü almayı uman Trump'ın çabalarının başarısız olmaması için müdahale edeceğini ve Netanyahu'yu daha geniş çaplı yayılma haritasını kabul etmeye zorlayacağını (bu cümle tuhaf geldi ama böyle yazıyordu) vurguladı. Ateşkes yapılmaması halinde İsrail Başbakanı’nın popülaritesinin daha da zarar göreceği ve İran'a karşı savaşından elde ettiği son siyasi kazanımlarını kaybedebileceği uyarısında bulunan Nazzal, bu nedenle Netanyahu'nun çıkarlarına en uygun olanın anlaşmayı geçici olarak kabul etmek olduğunu belirtti.