Basim İdo (20), Irak'ın kuzeyindeki yarısı çöl olan köyündeki evinin kapısının önünde her durduğunda, savaşın bitmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen nüfusun çoğunluğunu Ezidilerin oluşturduğu Sincar bölgesinin artık tanıdık manzarası haline gelen, evinin etrafını saran moloz yığınları karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor.
Bağdat’ın 400 kilometre kuzeybatısında bulunan el-Kehuf’uş-Şark-Sulag köyündeki evinin avlusunda yaşadıklarını anlatan İdo, daha önce köyde yaşayan 80 aileden sadece 10'unun geri döndüğünü söyledi. İdo, içini çekerek, “Yaşayacakları ev yok, neden geri dönsünler ki? Yerinden edilenler için kurulan çadırları terk edip evlerinin yıkıntıları üzerinde kuracakları derme çatma çadırlarda yaşamak istemiyorlar” dedi.
DEAŞ 2014 yılında bölgeyi kasıp kavurmuş, başta Ezidiler olmak üzere azınlıkları hedef almıştı. DEAŞ, onları ya öldürdü ya yerlerinden etti. Bazı Ezidi kadınları ise ‘cariye’ olarak kaçırdı.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) Kürt güçleri, ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon’un desteğiyle DEAŞ’ı Sincar’dan çıkarmayı başardı. Irak hükümeti, 2017 yılının ağustos ayında aşırılık yanlısı örgütün Sincar'ın da içinde bulunduğu Ninova vilayetinin tamamından çıkarıldığını duyurdu. Aynı yılın sonlarında ise DEAŞ’a karşı tam zafer ilan etti.
Yeniden inşanın önündeki engel
Ancak aradan bunca yıl geçmesine rağmen köyler ve mahalleler yerle bir olmuş halde kalmaya devam ediyor. Siyasi anlaşmazlıklar, bunca trajediye sahne olmuş bir bölgenin yeniden inşasını engelliyor. Sulag köyündeki yıkılmış evler, paslı su boruları ve depoları ile duvarlardaki çatlakların arasından çıkan ve bir zamanlar burada hayat olduğuna işaret eden yabani otların oluşturduğu görüntü savaş günlerini anımsatıyor.
İdo üzgün bir şekilde, “Kalbim nasıl huzur bulsun… Burada olanları kim unutabilir?” diyerek duygularını dile getirdi. Köyde sadece birkaç aile evlerini yeniden inşa edebilme imkanı bulurken diğerleri ise evlerinin enkazları üzerine çadır kurdular. İdo ve ailesi yıllar önce, son günlerini köyünde geçirmek isteyen hasta babasının son isteğini yerine getirmek üzere köye dönmüş. Aile, köyde çoğu evin enkaza dönmüş olmasına rağmen evlerini yanmış, fakat yıkılmamış olarak buldukları için şanslı sayılıyordu.
İdo, bir insani yardım kuruluşunun yardımıyla evini onarmış, ama köydeki diğer ailelerin çoğunun evlerini yeniden inşa etmediğini, oysa tek yapmaları gerekenin bir ya da iki oda inşa etmek olduğunu söyledi. İdo, hükümetin ya da yardım kuruluşlarının yeniden inşayı üstlenmeleri halinde tüm köy sakinlerinin geri döneceğini de sözlerine ekledi.
Tazminat dosyası
Iraklı yetkililer kısa bir süre önce yerinden edilenler için kurulan kampların 30 Temmuz 2024 tarihinde kaldırılacağını duyurmuş, köylerine dönenlere mali yardım ve teşvik sözü vermişti. Hükümet yeniden inşa çabalarını hızlandıracağını ve yıkımdan etkilenenlere tazminat ödeyeceğinin sözünü defalarca kez tekrar etti.
Irak Göç ve Göçmenler Bakanlığı geçtiğimiz günlerde yüzlerce kişinin bölgelerine geri döndüğünü duyurdu. Ancak Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) yakın tarihli bir raporuna göre 183 binden fazla Sincarlı yerinden edilmiş durumda. Bazı bölgelerde nüfusun yarısının ya da daha azının geri dönüşünün belgelendiği belirtilen rapora göre 2014 yılından bu yana en az 13 yerde hiç geri dönüş kaydedilmedi.
Sincar Kaymakam Vekili Nayef Sido, “Tüm köyler ve mahalleler yerle bir edildi. Tazminat dosyası, çoğu kişi tazminatlarını alamadığı için gecikiyor.
DEAŞ, 2014 yılının ağustos ayında Sincar'ı işgal ettiğinde, Hudla Kasım Koço köyünde aralarında babası, annesi ve erkek kardeşinin de olduğu ailesinden en az 40 kişiyi kaybetti. Üç çocuk annesi Hudla, üç yıl önce bölgedeki insanlara hukuki hizmet sağlayan sivil toplum kuruluşu Norveç Mülteci Konseyi'nin (NRC) desteğiyle yıkılan evi için tazminat başvurusunda bulunduğunu, ancak şimdiye kadar bir sonuç alamadığını anlattı.
Bürokratik labirent
Hadla Kasım ‘şehitlerin’ ailelerine ödenen aylıktan almayı beklese de diğerleri gibi onun başvurusu da idari bürokrasinin labirentine takılmış durumda. Yıllar önce evine dönen Kasım, “Yıkılmış haldeyiz. Hiçbir şeyimiz yok. Tüm toplu mezarlar kazılmadı, kurbanların dosyaları halen açık. Yerinden edilenler için kurulan kamplardakilerin hepsi geri dönmedi. Bir çözüme ihtiyacımız var” diye konuştu.
NRC’den hukuk görevlisi Firimna Khader, güvenli ve yaşanabilir evlerin bir ihtiyaç olduğunu, ancak yollar, okullar ve hükümet binaları gibi altyapıya da ihtiyacın olduğunu, böylece yeniden bir hayat kurmak için umudun doğacağını söyledi.
Kendi evlerini inşa edemeyenlerin bazıları, kamu hizmetlerinin ve altyapının yetersizliğine rağmen Sincar’da ev kiraladı. Birçok hasta, şehrin tek hastanesinde, yetersiz olan tıbbi bakımı alabilmek için saatlerce yol kat etmek zorunda kalıyor.
Sincar'ın merkezindeki eski şehirde hiçbir ev ya da dükkân sağlam kalmazken birçok sokak moloz yığınına dönmüş durumda. Yıkık dökük eski bir kilise, molozların arasında yetişen otları otlayan koyunların uğrak yeri haline gelirken silahlı örgütün karargahına dönüştürülen bir okul, bir sinema salonu da askeri bir merkeze dönüştürülmüş.
Bağdat ile Erbil arasındaki anlaşmazlık
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Sincar uzun yıllardır Iraklı ve IKBY’li yetkililer arasındaki anlaşmazlık konularının başında geliyor. İki taraf, bölgenin yeniden inşası için 2020 yılında anlaşmaya varmış olsa da anlaşma şimdiye kadar hayata geçirilmedi.
Bugün bölgede Irak ordusu da dahil olmak üzere çeşitli grupların konuşlanmış olması çatışmayı daha da karmaşık hale getiriyor. Türkiye'nin birçok kez mevziilerini hedef aldığı PKK ile ittifak halinde olan bir Ezidi grubunun yanı sıra bazıları İran yanlısı silahlı gruplardan oluşan bir koalisyon olan Halk Seferberlik Güçleri, artık resmi Irak güçlerin bir parçası.
Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı "Tüm taraflar pay istiyor, farklı çıkarları var. Bu da atamaları ve yeniden inşa çabalarını engelliyor” dedi.
Irak ordusu ile bölgedeki yerel güçler arasında 2022 yılında patlak veren çatışmalar binlerce kişiyi yeniden göç etmeye zorladı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) Irak araştırmacısı Sarah Sanbar, Bağdat ve Erbil Sincar için çekişirken, ikisinin de ‘sorumluluklarını yerine getirmek için hiçbir şey yapmadığını’ söyledi. Sanbar, “Hükümet kampları kapatmakla ilgileneceğine güvenliği desteklemeli ve Sincar'ı insanların gerçekten dönmek isteyecekleri bir yer haline getirmeli” ifadelerini kullandı.