Irak’taki silahlı grupların İsrail'e fırlattığı roketler ABD’yi ve İran'ı endişelendirdi

Irak’taki silahlı grupların İsrail’e yönelik roketli saldırıların son dönemde artması, bölgede gerilimin tırmanmasına yol açabileceği endişesine neden oldu

Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)
Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)
TT

Irak’taki silahlı grupların İsrail'e fırlattığı roketler ABD’yi ve İran'ı endişelendirdi

Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)
Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)

Irak'taki İran yanlısı silahlı grupların son birkaç haftadır İsrail'e yönelik roket saldırılarını arttırması Washington'da endişelere yol açarken, İran'ın müttefiklerinden bazıları da saldırıların kan dökülmesine yol açması halinde İsrail'in misilleme yapmasından ve bölgede gerilimin tırmanmasından korkuyor.

Batılı yetkililer ve İsrailli uzmanlar her ne kadar yüzlerce kilometre uzaktan düzenlenen bu saldırıları İsrail için Hamas Hareketi’nin ve Hizbullah’ın doğrudan saldırıları kadar büyük bir tehdit olarak görmese de saldırıların sıklığı ve karmaşıklığı artmış durumda.

ABD'li yetkililere ve İsrail ordusunun kamuoyuna yaptığı açıklamalara göre saldırılardan en az ikisi hedeflerini vururken, ABD ve İsrail savunma sistemleri çok sayıda füze ve mermiyi karşılamak zorunda kaldı.

İran’ın ve ABD'nin endişeleri

ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nden Michael Knights, genel olarak kullanılan silah sistemlerinin çeşitliliğinin ve saldırıların sıklığının arttığını belirtti. Knights, bu durumun ‘İsrail'in görevini zorlaştıracağını ve savunma alanındaki maliyetlerini arttıracağını’ söyledi.

Reuters, aralarında Iraklı silahlı gruplar ve İran'ın Direniş Ekseni olarak bilinen bölgesel müttefik ağındaki diğer gruplardan kaynakların yanı sıra, ABD ve bölge ülkelerinden yetkililerin de araların bulunduğu 10'dan fazla kişiyle konuştu. Bu kişilerin çoğu hassas bir konuda samimi değerlendirmelerde bulunabilmek için isimlerinin gizli kalmasını şart koştu.

Hizbullah Tugayları (Ketaib Hizbullah) ve Nuceba Hareketi gibi Iraklı silahlı grupların saldırılarının Washington'da giderek artan bir endişeye yol açtığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra kapsamlı bir bölgesel çatışmadan kaçınmak için İsrail ile çatışmalarını dikkatle ölçüp biçen İran ve Lübnan'daki müttefiki Hizbullah’ta da bazı çevreler bu konuda tedirgin.

İran’a yakın Iraklı gruplar arasındaki hâkim görüşü aktaran Direniş Ekseni komutanlarından biri, “Direniş Ekseni’ni, şu an istemediği bir duruma bulaştırabilirler” dedi.

“Doğal bir seyir”

Direniş Ekseni’nin en örgütlü unsurları olan İran ve Hizbullah geçmişte Iraklı grupları dizginlemeye çalışmıştı.

Irak’ta İsrail’e yönelik saldırılara katılan başlıca silahlı gruplardan biri olan Nuceba Hareketi Sözcüsü Hüseyin el-Musevi Reuters'a yaptığı açıklamada, saldırıların, Iraklı grupların rolünün ‘doğal bir seyri’ olduğunu ve Gazze'deki savaşın maliyetini arttırmayı amaçladığını söyledi.

Direniş Ekseni tarafından yürütülen operasyonların zaman ya da mekanla sınırlı olmadığını söyleyen Musevi, “Direniş Ekseni gruplarından biri olarak haklı olduğumuz ve arkamızdaki halk ve resmi iradeyi temsil ettiğimiz sürece sonuçlarından korkmuyoruz” ifadelerini kullandı.

xscdvfrgb
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri'yi Beyrut'ta ağırladı (Hizbullah Medya Ofisi/Reuters)

Hem Washington hem de Tahran'la ittifakını dikkatli bir şekilde dengeleyen Irak hükümeti, saldırıları resmen onaylamadı, ancak durduramadı ya da durdurmak istemedi.

Eleştirmenlere göre bu durum, İran'a yakın Iraklı silahlı grupların siyasi kanatlarının yer aldığı bir koalisyon tarafından kurulan hükümetin başında olan Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin otoritesinin sınırlarını gösterirken, aynı zamanda Irak'ın iş dünyasına kapılarını açan istikrarlı bir ülke olarak imajını düzeltme çabalarını da baltalayabilir.

Iraklı silahlı grupların kökleri

Irak İsrail'i tanımıyor ve 2022 tarihli bir yasa, İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye çalışanlar ya ölüme ya da müebbet hapis cezasına çaptırılmasını öngörüyor.

Ne İsrail ne de Irak hükümetleri yorum taleplerine yanıt verirken, ABD Dışişleri Bakanlığı da konuyla ilgili yorum yapmayı reddetti.

Iraklı silahlı grupların kökleri 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin düşürülmesinin ardından Irak'ta ABD güçlerine karşı verilen mücadeleye dayanıyor. O zamandan beri bölgede daha fazla alana erişen bu grupların ve Kızıldeniz'deki gemilere saldırılar düzenleyen Yemen'deki Husiler gibi İran’ın diğer müttefiklerinin rolleri de ivme kazandı.

Iraklı silahlı gruplar, İran'ın Suriye savaşında desteklediği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'e bağlı güçlerin yanında yer alarak, İsrail sınırına yakın bölgelerde mevziler edindiler. Bunun yanında 2021 ve 2022'de Suudi Arabistan’a ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) karşı insansız hava araçlarıyla (İHA) düzenlenen saldırıların sorumluluğunu kimliği belirsiz bir Iraklı grup üstlendi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’dan aktardığı habere göre Michael Knights, Iraklı silahlı grupların İsrail'e yönelik saldırılarının Bağdat'ın güneyindeki bölgelerden ve Irak-Suriye sınırında İran yanlısı grupların kontrolündeki bölgelerden düzenlendiğini söyledi.

Füzelerin Irak'tan İsrail'e ulaşabilmesi için Suriye, Ürdün ya da Suudi Arabistan üzerinden geçmesi gerekiyor.

Yanlış hesaplama

Direniş Ekseni komutanlarından biri, İran’ın Iraklı grupların İsrail'e karşı bölgesel savaşa katılmasını istemesine rağmen, yanlış hesap yapmalarından her zaman endişe duyduğunu ifade etti.

Iraklı silahlı gruplar, geçtiğimiz ocak ayında Ürdün'de ABD üssüne İHA ile düzenledikleri saldırıda üç ABD askerini öldürerek, istemeden de olsa büyük bir bölgesel gerilimi tetiklemişlerdi.

Irak’a komşu bir Arap ülkesini hedef alarak ve ABD askerlerini öldürerek ABD'nin ve bölge ülkelerinin kırmızı çizgilerini aşan saldırı üzerine ABD hem Irak’ta hem Suriye'de hava saldırıları düzenledi. Saldırılar sonucunda çok sayıda kişi öldü.

İranlı ve Iraklı kaynaklar o dönemde Reuters'a yaptıkları açıklamalarda gerilimin tırmanma riskinin, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun yurt dışı kolu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin Bağdat'a giderek, Iraklı silahlı gruplardan saldırılarını azaltmalarını istemesini gerektirecek kadar ciddi olduğunu söylediler.

ABD askerlerini hedef alan saldırılar durduktan sonra kısa bir süre sakin bir ortam hâkim olsa da bu sürenin ardından Iraklı silahlı gruplar bu kez İsrail'e odaklandılar.

Konunun hassas olması nedeniyle isminin açıklanmaması şartıyla konuşan İranlı üst düzey bir yetkili, Iraklı grupların odak noktasının Gazze savaşı nedeniyle İsrail üzerindeki baskıyı sürdürme planı çerçevesinde İsrail’e kaydığını söyledi.

Bu saldırıların karmaşık ve sık olmasının Iraklı silahlı grupların yarattığı tehditteki artışa işaret ettiğini söyleyen İranlı yetkili, “ABD ordusu, askerlerini korumak ve müttefiklerinin savunmasını güçlendirmek için harekete geçmekte tereddüt etmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

Artan tehditler

Irak daha önce de 1991 yılında Körfez Savaşı sırasında İsrail'i tehdit etmiş, Saddam Hüseyin, Tel Aviv ve Hayfa’yı scud füzeleriyle yaylım ateşine tutmuştu.

Washington, o dönemde, Irak ordusunu Kuveyt'ten çıkarmak için ABD öncülüğünde Arap ordularından oluşan koalisyona zarar verebilecek bir gerilimden kaçınmak için İsrail'i karşılık vermemeye ikna etti.

Hamas üyelerinin 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e saldırması ve ardından Gazze'deki savaşın başlamasından sonra, Iraklı silahlı grupların yanı sıra İran'la müttefik olan diğer gruplar da Filistinli gruplarla dayanışma içinde saldırılar düzenleyeceklerini açıkladılar.

Söz konusu gruplar başlangıçta ağırlıklı olarak ABD’nin Irak ve Suriye'deki askeri üslerini hedef alsalar da 2 Kasım'da İsrail'e yönelik ilk saldırılarını duyurdular.

Bunu takip eden aylarda İran yanlısı silahlı grupların saldırıların sorumluluğunu üstlendikleri açıklamalara göre silahlı grupların ABD güçlerine yönelik saldırıları açıkça durdurmasından sonra bile, dördü şubat ayında olmak üzere İsrail'e başka saldırılar düzenlendiği iddiası ortaya atıldı.

İddia edilen saldırıların sayısı mart ayında 17'ye yükseldi. Bu ise söz konusu saldırıların mayıs ayında iki kattan fazla aratarak günlük ortalama bir saldırıya tekabül ettiği anlamına geliyor. Ancak ABD'li yetkililer ve İran yanlısı Direniş Ekseni’nden bir kaynak, iddia edilen saldırıların hepsinin gerçek olduğundan emin olmadıklarını söylediler.

Reuters, tam olarak kaç saldırı düzenlendiğini ya da kaçının hedefini vurduğunu belirleyemedi.

İddialara genellikle sosyal medya platformlarında yayınlanan ve füzelerin Irak'ın uzak çöl bölgelerinden fırlatıldığını gösteren videolar eşlik ederken, silahlı unsurların dini figürlerin isimlerini zikrettikleri duyuruluyordu. Reuters bahsi geçen videoların ne zaman ve nerede çekildikleri de teyit edemedi.

“Sınırsız yetki”

İsrail, komşusu olduğu ülkelerde düzenlediği hava saldırıları hakkında nadiren yorum yapıyor. Ancak 2019 yılında Irak'ta İran yanlısı gruplara ait mevzilere hava saldırıları düzenlediğine inanılıyor. Zira İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, orduya ‘İran'ın planlarını engellemek’ üzere harekete geçmeleri için ‘sınırsız yetki’ verdiğini söyledi.

İsrail ordusu, Irak'taki İran yanlısı gruplar tarafından fırlatıldığı öne sürülen füzeler hakkında bilgi istendiğinde yorum yapmaktan kaçındı.

İsrailli yetkililer, ilki kasım ayında bir okulu, ikincisi ise nisan ayında bir deniz üssünü hedef alan ve İsrail basınında saldırının Irak’tan yapıldığı belirtilen, kıyı kenti Eilat'a yönelik en az iki saldırıyı kamuoyu önünde teyit ettiler.

Bunun yanında İsrail ordusu, ‘doğudan’ gelen ve Irak’tan fırlatıldıkları düşünülen füzelerin hava savunma sistemi tarafından imha edildiğini, saldırılar sonucunda herhangi bir yaralanma ya da ölüm vakası bildirilmediğini açıkladı.

İsrail Hava Kuvvetleri'nden emekli general ve eski askeri istihbarat şefi Amos Yadlin, İsrail'e yönelik saldırıların oluşturduğu tehdidin düzeyinin, Lübnan'daki Hizbullah’ın ya da Yemen'deki Husilerin oluşturduğu tehditten ‘daha düşük’ olarak sınıflandırıldığını söyledi.

ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) bir yetkili, Ortadoğu'nun çeşitli yerlerinde faaliyet gösteren ABD güçlerinin, ABD’nin İsrail'i ve bölgesel güvenliğini savunma taahhüdü çerçevesinde Irak'tan fırlatılan füzeleri önlediğini açıkladı. Yetkili, artan tehditler karşısında bu tür önlemlerin de arttığını ifade etti.



Gazze’de sağlık sistemi iflasın eşiğinde: Bu bir toplu katliam

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Gazze’de sağlık sistemi iflasın eşiğinde: Bu bir toplu katliam

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

İsrail ordusunun Gazze şehrine düzenlediği harekat sağlık sistemini iflasın eşiğine getirdi.

Gazze'nin orta ve güney kesimlerinde faaliyet gösteren az sayıdaki hastane de İsrail saldırıları nedeniyle zor durumda.

Guardian'ın haberinde, Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'yle İsrail'in "insani yardım bölgesi" diye nitelediği Mavasi'deki sahra hastanelerinde kriz yaşandığı belirtiliyor.

Gazze'de gönüllü çalışan Britanyalı cerrah Martin Griffiths, "Herkes aç, evlerini ve sevdiklerini kaybetmişler. Herkes korkuyor. Elimizdeki tıbbi malzemeler yeterli değil" diyor.

Griffiths, Mavasi'deki 90 yataklı sahra hastanesinin acil servisinin tek gecede 160 yaralıyı tedavi etmek zorunda kaldığını söylüyor. 600 kişinin de hastaneye bağlı kliniklerde tedavi gördüğünü belirtiyor.

Haberde, İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyindeki saldırılarını artırması nedeniyle bölgedeki hastanelerin çoğunun kapatıldığı, Filistinlilerin güneye sürüldüğü aktarılıyor. Araç bulmanın zorluğu ve yolların saldırılar nedeniyle kullanılamaması durumu daha da zorlaştırıyor. Bazı kişilerin haftalardır muayene edilemeyen açık yaralarla hastanelere kabul edildiği yazılıyor.

Gazze'de faaliyet gösteren tek tam teşekküllü hastane olan Nasır'da, yaralıların yatak kalmadığı için koridorlarda yattığı belirtiliyor. Hastane yetkililerinden Muhammed Sakır şunları söylüyor:

Gerçekten zorlukla ayakta duruyoruz. Durum çok kötü. Sınıra vardık. Tüm personel yorgun ve temel ihtiyaç malzemeleri azalıyor.

Gazze'de gönüllü çalışan acil yardım uzmanı Neda Ebu Elrub da anestezi malzemelerinin neredeyse tükendiğini belirtiyor:

Bu bir toplu katliam, cinayet, işkence ve kabus. Ağrıkesiciler de tükenmek üzere. Bazı yaralıların beyinleri kafataslarının dışına çıkmış, iç organları dışarı sarkmış halde. Korkunç görüntüler var.

Gazze'ye yardım filosuna saldırı

İsrail ordusu Gazze'deki katliamı sürdürürken, bölgeye insani yardım ulaştırmak üzere yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na da Yunanistan açıklarında saldırı düzenlendi.

Küresel Sumud Filosu grubundan yapılan açıklamada, gece saatlerinde drone'larla teknelere ses bombası ve tanımlanamayan kimyasallar atıldığı belirtiliyor.

Filodaki Alman aktivistlerden Yasemin Acar, Instagram'dan paylaştığı videoda en az 5 teknenin hedef alındığını söyleyerek, "Biz sadece insani yardım taşıyoruz. Üzerimizde silah yok, kimseye tehdit oluşturmuyoruz" dedi. Aktivist, yaklaşık 15 drone'un filonun etrafını çevirdiğini ifade etti.

Times of Israel'in aktardığına göre saldırı Girit açıklarında gerçekleşti. Filoda en az 51 teknenin olduğu belirtiliyor.

İsrail'in ablukasını kırmak için 50 kadar ülkenin desteğiyle oluşturulan sivil yardım filosuna bağlı tekneler, 31 Ağustos'ta İspanya'nın Barselona kentinden yola çıkmıştı. Tekneler, 7 Eylül'de Tunus'a ulaştıktan sonra rotalarına devam etmişti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian, BBC


Sudan: Darfur’daki bir pazara düzenlenen İHA saldırısında en az 15 kişi hayatını kaybetti

Geçtiğimiz nisan ayında Kuzey Darfur'un el-Faşir kentindeki Zemzem Kampı’ndan yükselen dumanlar (Arşiv – AFP)
Geçtiğimiz nisan ayında Kuzey Darfur'un el-Faşir kentindeki Zemzem Kampı’ndan yükselen dumanlar (Arşiv – AFP)
TT

Sudan: Darfur’daki bir pazara düzenlenen İHA saldırısında en az 15 kişi hayatını kaybetti

Geçtiğimiz nisan ayında Kuzey Darfur'un el-Faşir kentindeki Zemzem Kampı’ndan yükselen dumanlar (Arşiv – AFP)
Geçtiğimiz nisan ayında Kuzey Darfur'un el-Faşir kentindeki Zemzem Kampı’ndan yükselen dumanlar (Arşiv – AFP)

İki yerel kaynak bugün AFP'ye, Sudan'ın batısındaki Darfur'da bir pazara düzenlenen insansız hava aracı (İHA) saldırısında en az 15 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Sudan, Nisan 2023'ten bu yana Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında süren silahlı çatışmanın içinde.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, savaş en az 40 bin kişinin hayatına mal oldu, 12 milyona yakın insanı yerinden etti ve birçok insanı açlığın eşiğine getirdi.


Lübnan: Gazze'ye destek vermenin bedeli 5 binden fazla ölü ve 14 milyar dolar

Hasan Nasrallah'ın, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail uçaklarının yıktığı bir binanın enkazı önündeki fotoğrafı (DPA)
Hasan Nasrallah'ın, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail uçaklarının yıktığı bir binanın enkazı önündeki fotoğrafı (DPA)
TT

Lübnan: Gazze'ye destek vermenin bedeli 5 binden fazla ölü ve 14 milyar dolar

Hasan Nasrallah'ın, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail uçaklarının yıktığı bir binanın enkazı önündeki fotoğrafı (DPA)
Hasan Nasrallah'ın, Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail uçaklarının yıktığı bir binanın enkazı önündeki fotoğrafı (DPA)

İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı sürdürdüğü savaşta insan ve mal kaybına ilişkin belgelerde, 27 Kasım 2024'te ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesine rağmen saldırıların devam etmesi nedeniyle kesin rakamlara ulaşılamadı. Bombalamalar, bina yıkımları ve günlük bombardımanlar, aralıklı tahliye uyarılarıyla birlikte devam ediyor.

f
Lübnan'ın güneyinde İsrail sınırındaki Kfar Kila köyünü gören bir tepede, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) mensubu bir Fransız asker, 20 Ağustos 2025 (AP)

Lübnanlı yetkililer, İsrail'in ateşkes ihlallerini durdurması ve yerinden edilmiş sakinlerin köylerine dönmelerine izin vermesi için uluslararası baskıya güveniyor. Yetkililer ayrıca, savaşın tahrip ettiği yapıları yeniden inşa etmek için uluslararası yardıma güveniyor. Ancak Lübnan'ın dostlarının yardımı, yetkililerin Lübnan topraklarında ‘silahların devletin elinden sınırlandırılması’ kararını uygulamasına bağlı.

5 bin ölü

Lübnan Sağlık Bakanlığı, 8 Ekim 2023 (Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne destek amacıyla savaşa girdiği tarih) ile 27 Kasım 2024'te ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarih arasında ölenlerin sayısının 4 bin 47'yi, yaralıların sayısının ise 16 bin 638'i aştığını tahmin ediyor. O tarihten 19 Eylül'e kadar hedef alınma ve bombalamalar sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 270, yaralıların sayısı ise 540.

f
Lübnan'ın güneyinde son savaşta ölen savaşçılar için düzenlenen toplu cenaze törenine katılan Hizbullah destekçileri (EPA)

Savaşın başlangıcından bu yana ölenlerin sayısının ‘kesinlikle açıklanan rakamı aştığını’ belirten resmi kaynaklar, Şarku’l Avsat'a savaşın ardından enkaz altında bulunanların sayısının ‘onlarca olduğunu’ bildirdi. Savaşın başlangıcından bugüne kadar ölenlerin toplam sayısının ‘5 bini aştığı’ tahmin ediliyor.

19 tutuklu

İsrail Cezaevlerindeki Lübnanlı Tutuklular Derneği, savaşın başlangıcından bu yana İsrail'de 19 tutuklunun kayıt altına alındığını bildirdi ve bunlardan sadece altısının Hizbullah üyesi olduğunu, geri kalanının ise sivil olduğunu doğruladı.

Öte yandan, Hizbullah'a yakın medya kuruluşları, Hizbullah'ın 65 kişiyi ‘kayıp’ olarak sınıflandırdığını ve akıbetlerinin belirsizliğini koruduğunu bildirdi. Bu arada Lübnanlı yetkililer, İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ile iş birliği yapmadığını, tutukluların ziyaret edilmesine izin vermediğini ve gözaltında tuttuğu tutuklu sayısına ilişkin kesin bilgi vermediğini belirtti.

14 milyar dolarlık kayıp

Lübnan Kültür Bakanı Gassan Selame önceki bir açıklamasında, yıkımın boyutunu 12 ila 14 milyar dolar arasında tahmin etmişti. Bu rakam, Dünya Bankası'nın yaklaşık 14 milyar dolarlık tahminiyle örtüşüyor.

fgrt
Kafr Kila'daki evlerin enkazı arasında yürüyen bir adam (Arşiv – Reuters)

Lübnan'daki Uluslararası Bilgi Şirketi, savaş sırasında konutlara verilen zararın değerini 2024 yılının Aralık ayı başına kadar 9 milyar dolar olarak belgeledi. Buna altyapı ve diğer hasarlar da eklenince, toplam doğrudan ve dolaylı hasar 11,2 milyar dolara ulaşıyor. Buna tarım, sanayi ve ticaret sektörleriyle ilgili ekonomik zararlar da ekleniyor. Altyapı hasarının maliyeti 700 milyon dolar, enkazın temizlenmesi maliyeti ise yaklaşık 35 milyon dolar olarak tahmin ediliyor.

Binlerce konut

Şirket tarafından yapılan açıklamada, “Hafif veya orta derecede hasar gören konut birimlerinin sayısı 317 bin, tamamen yıkılanların sayısı ise 51 bin olup, bunların 9 bini güney banliyölerinde, bin 500'ü Bekaa Vadisi'nde ve 22 bini sınır bölgesinde bulunmaktadır” denildi.

df
Geçtiğimiz haziran ayında İsrail'in güney banliyölerine düzenlediği bombardımanın yol açtığı yıkımı inceleyen Lübnanlılar (AP)

Bu sayı, 27 Kasım 2024'te ateşkesin yürürlüğe girmesinden, 18 Şubat 2025'te İsrail'in çekilmesi için uzatılan sürenin dolmasına kadar geçen sürede artan İsrail saldırıları ve sistematik bombalama ve imha operasyonları ile daha da arttı. Ardından Beyrut'un güney banliyösünü de üç kez hedef alan baskınlar ve topçu atışları gerçekleşti.

Sadece güneydeki hasarı belgeleyen Güney Konseyi'ne göre, Mart 2025'e kadar yıkılan konut sayısı 37 bin 500'e ulaşırken, ağır hasar gören konut sayısı 55 bine ulaştı. Hasar gören toplam konut sayısı ise 130 bin oldu.

300 bin kişi yerinden edildi

Güneyden, Bekaa'dan (Lübnan'ın doğusu), banliyölerden ve Lübnan Dağı'nın diğer bölgelerinden yerinden edilmiş kişi sayısı 300 bini aştı. Bu insanlar bombalamalarla yıkılan evlerine geri dönemediler ve yeniden inşa süreci henüz başlamadı. Resmi tahminlere göre, sınır köylerinde yerinden edilme oranı daha yüksek ve bu köylerde nüfusun yüzde 10'undan fazlası kalmadı. Sınır köylerinden 100 bin kişinin yerinden edildiği ve evlerine dönmediği tahmin ediliyor.

4 bin 500 İsrail ihlali

Ateşkese rağmen, İsrail'in deniz, kara ve hava ihlalleri devam ediyor. Lübnan ordusu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İsrail düşmanı, 2024'te Lübnan'a yönelik son saldırısının ardından, ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana 4 bin 500'ü aşan ihlallerine devam ediyor. Bu, kara, deniz ve havadan Lübnan egemenliğine yönelik ihlallerin devam etmesi ve sınır köylerinin sakinlerine yönelik saldırıların devam etmesiyle örtüşüyor.”