Hamas İsrailli rehineleri bazı üyelerinin ailelerinin yanında saklıyordu, İsrail özel kuvvetleri yerlerinden edilmiş kadın kılığında rehinelerin tutulduğu evlere girdi

Şarku’l Avsat, Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenlenen operasyonunun bazı ayrıntılarına ulaştı

İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)
İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)
TT

Hamas İsrailli rehineleri bazı üyelerinin ailelerinin yanında saklıyordu, İsrail özel kuvvetleri yerlerinden edilmiş kadın kılığında rehinelerin tutulduğu evlere girdi

İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)
İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın merkezinde gerçekleştirdiği rehine kurtarma operasyonu ortalığı kan gölüne çevirdi. Hamas’ı şaşırtmak amacıyla gün ortasında düzenlenen operasyon hem İsrail'in hem de Hamas Hareketi’nin içinde bulunduğu beyin savaşını yansıtıyor. İsrailli rehinlerin çoğunu sekiz ayı aşkın bir süre boyunca saklamayı başaran Hamas'ın taktiklerine karşı İsrail'in rehinelere ulaşmak ve onları kurtarmak için benimsediği yeni taktikleri ortaya koyuyor.

Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yeni bir katliamda 274 Filistinlinin öldürülerek 4 İsrailli rehinenin kurtarıldığı ani baskın bir ilk değildi. Nuserat’ta geçtiğimiz aralık ayında da İsrail rehine kurtarma operasyonu girişiminde bulunmuş, ancak başarısız olmuştu. Bu durum, İsrailli rehineleri saklamanın yanı sıra onları kurtarmaya çalışmanın da ne denli karmaşık bir iş olduğunu ortaya koyuyor. Peki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda ne oldu?

Her şey İsrail askerlerinin Nuseyrat’a sızmasıyla başladı

Nuseyrat Mülteci Kampı’nda cumartesi sabahı saat 11.00 sularında hiçbir uyarı olmaksızın silah seslerinin duyulmaya başlamasıyla bir anda her şey değişti. İnsanlar neler olup bittiğini anlamaya çalışırken kendilerini karadan, denizden ve havadan yoğun bombardıman altında, durmak bilmeyen patlamalar arasında, hareket eden her canlıyı öldüren insansız hava araçları (İHA) tarafından hedef alınırken ve hiçbir uyarı olmaksızın aniden başlayan bir operasyonun ortasında ölürken buldular.

Operasyondan önce kendilerini Filistinli kimliğine bürüyerek gizleyen çok sayıda İsrail askerinden oluşan özel bir ekip Nuseyrat’a sızmıştı. Filistinli kadınların ve erkeklerin kıyafetleri giymişlerdi. Bazıları yüzlerine peçe takıyordu. Hızlı ve seri bir operasyon gerçekleştirmek amacıyla kampa sızsalar da fark edildiler ve her şey o an değişti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan kaynaklar, İsrail özel kuvvetlerinin operasyon mahalline iki ekibe ayrılarak ulaştıklarını, ekiplerden birincisinin Gazze'de faaliyet gösteren Filistinli yerel şirketlerin amblemlerini taşıyan iki ticari kamyonla, diğerinin ise uluslararası bir yardım kuruluşunun adını taşıyan ve sanki yerinden edilen insanları bir yerden başka bir yere taşıyor gibi görünen sivil araçlarla geldiklerini belirttiler. Kaynaklara göre özel kuvvet mensuplarını taşıyan araçlar Nuseyrat’ın iç kesimlerine doğru ilerledi. Filistinli kadınların ve erkeklerin kıyafetlerini giyen ve yerlerinden edilen kişiler oldukları izlenimi vermek için ellerinde bavul ve çanta taşıyan İsrail askerleri, rehinelerin tutulduğu saptanan binaların bulunduğu yere doğru yöneldiler. Üçüncü bir kamyon, kampa insani yardım faaliyetinin bir parçasıymış gibi yakınlara park edilirken dördüncü bir araç ise İsrailli rehinelerin kurtarılmalarından sonra geri götürülmek üzere bindirilmeleri amacıyla başka bir yere park edilmişti.

juık8
İsrail özel kuvvetlerinin Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki operasyonundan bir gün sonra evlerinin enkazında eşyalarını arayan çocuklar (AFP)

Gazze'deki İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan soruşturmalar, İsrail özel kuvvetlerinin sızdığı sivil araçların Netzarim Koridoru’ndan iki güzergah üzerinden geldiğini ortaya koydu. Bu güzergahlardan birincisi el-Miğraka bölgesi tarafından, ikincisi ise sahil yolundan gelerek el-Avde Hastanesi civarına, oradan da Nuseyrat Mülteci Kampı’nın merkezine doğru ilerliyordu.

Evlerde çatışmalar yaşandı

Araçların Nuseyrat’a ulaşmasından sonra dedektör köpeklerle desteklenen özel kuvvetler, İslam Üniversitesi'nden Dr. Muhammed el-Cemal'e ait iki katlı bir binaya ani bir baskın düzenledi. Diğer güçler ise 300 metre ötedeki Vişah ailesine ait başka bir binaya baskın düzenledi. Kaynaklar baskınların eş zamanlı olduğunu ve merdiven ve halatlarla tırmanma da dahil olmak üzere birden fazla yöntemle gerçekleştirildiğini doğruladı. İsrailli rehinelerden üçü Cemal ailesinin binasındaydı. Tek kadın rehine ise Vişah ailesinin binasındaydı ve rehineler Hamas üyelerinin ailelerinin gözetiminde saklanıyordu.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, rehinelerin Hamas üyelerinin ailelerinin yanında tutulmasının Hamas'ın taktiklerinden biri olduğunu söylediler. Kaynaklara göre Hamas Hareketi’nin silahlı kanadı İzettin el-Kassam Tugayları'nın rehineleri İsrail'in sandığı gibi tünellerde değil, askeri üniformaları ve silahları olmayan üyelerinin ailelerinin yanında sakladığını aktardılar.

Kaynaklar şöyle devam etti:

Bu güvenilir ailelerin görevi rehinelere göz kulak olmak, yiyecek ve her türlü ihtiyacı sağlamak ve dikkat çekmemek için rehineleri sivillerin arasında tutmaktı. İsrail’in operasyon yaptığı anlaşılınca Kassam Tugayları alarma geçirildi, ancak çok geçti. Cemal ailesinin binasında küçük çaplı çatışmalar yaşandı. Ardından İsrail özel kuvvetleri iki çocuk ve annelerinden oluşan ailenin üyelerinin yanında silahlı adamları infaz etti.

Evin içinden gelen çatışma sesleri ve bölge üzerindeki yoğun uçuşlarla birlikte, binanın yakınlarında yaşayan bazı silahlı kişiler bir operasyon yapıldığını anladılar ve binaların içinde ve dışında İsrail güçleriyle şiddetli çatışmalara girdiler. Bir Apaçi helikopterini düşürmek için hafif silahlar, RGB’ler, zırh deliciler ve bir füze kullanıldı. Bunun üzerine savaş uçakları, helikopterler ve tanklar özel kuvvetlerin çıkışını güvence altına almak için müdahalede bulundu. Kaynaklara göre operasyon Vişah ailesinin evinde nispeten daha kolay sonuçlanmıştı. Burada rehineyi saklayan aileden silahlı bir kişi öldürüldü.

sxcdfvg
İsrail’in operasyonu sırasında kampı bombalaması sonucu çıkan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler (AFP)

İsrail tankları Nuseyrat Mülteci Kampı’na giden tüm yolları kesmek için Selahaddin Caddesi’ne bir saldırı başlatırken, kamp dört bir yandan düzenlenen bombardımanlarla kısa sürede kan gölüne döndü. İsrail tankları, operasyondan sadece birkaç gün önce ana operasyonu gizlemek ve dikkat dağıtmak amacıyla el-Bureyc Mülteci Kampı’nın doğusundaki bölgeye ve Deyr el- Belah’ın doğusundaki bölgeye birkaç kez girmişti. Netzarim Koridoru’nu kullanan İsrail özel kuvvetlerinin geri çekilmeleri sırasında rehinelerin bindirildiği, ancak bozulan aracı da kurtarmayı başardıkları ortaya çıktı.

Kanlı geri çekilme ve kafa karışıklığı yaşanan anlar

İsrail'in tonlarca patlayıcı atarak çok sayıda ev ve binayı yerle bir ettiği çekilme anı operasyonun en kanlı kısmı oldu. İsrail, bölgede hareket eden her arabayı ve insanı hedef aldı. Rehinelerin bindirildiği aracın geçtiği tüm sokaklar bombalandı. Böylece silahlı kişilerin aracı takip etmesini engellemek için sokaklarda büyük kraterler oluşturuldu. Ancak rehineleri taşıyan araç arızalandı. Tanklarla ilerleyen 98. Tümen'e bağlı taburlar rehineleri sıkıştıkları araçtan başka bir araca, oradan da helikoptere nakletmeyi başardı.

İsrail, rehineleri güvenli bir şekilde çıkardıktan sonra bozulan araç da dahil olmak üzere operasyonda kullanılan tüm kamyonları ve araçları hedef alarak imha etti. Ardından rehinelerin tutulduğu iki binayı bombalayarak içerideki herkesi öldürdü. İsrail'in dört rehineyi kurtarmak için düzenlediği operasyon başarıyla sonuçlanmıştı. Böylece İsrail, savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana gerçekleştirilen en büyük esir kurtarma operasyonu gerçekleştirirken şimdiye kadar yapılan rehine kurtarma operasyonları arasında başarıyla sonuçlanan üçüncü operasyon oldu.

İsrail, 7 Ekim sonrası rehineleri kurtarmak için ilk operasyonunu aynı ayın sonlarında kadın asker Magidish’i kurtarmak için düzenledi. İsrail ordusu, aralık ayı başlarında başka bir rehine için kurtarma operasyonu düzenledi, ancak rehine operasyon sırasında öldü. Şubat ayında Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde tutulan İsrailli rehinler Fernando Marman (61) ve Louis Har (70) için bir kurtarma operasyonu düzenlendi. İsrail ordusu tarafından Gazze'den kurtarılan rehinelerin tamamı sanılanın aksine tünellerden değil binalardan kurtarıldı.

sxdcfvbrgty
Nuseyrat’ta katliam nedeniyle büyük yıkım meydana geldi, 8 Haziran 2024 Cumartesi (AFP)

İsrail ordusu, üçüncü rehine kurtarma operasyonunda başarılı oldu, çünkü tünellerden ziyade binalara odaklanmaya ve rehinelerin tutulduğu bölgelere sızma yöntemlerini değiştirmeye başladı.

Operasyon İsrail’de kutlamalarla karşılandı. İsrail basını operasyonu gerçekleştiren ekibin ağır bir direnişle karşılaştığını, çıkan çatışmalarda İsrailli bir subayın öldüğünü bildirdi. İsrail Ordu Radyosu, 98. Tümen'e bağlı güçlerin, özellikle rehineleri taşıyan aracın bozulması üzerine operasyonu gerçekleştiren güçleri desteklemeye çalıştığını, operasyona 10 savaş uçağıyla yoğun hava desteği verildiğini aktardı.

İsrail anlatıları

Ordu Radyosu’nun İsrailli üst rütbeli bir subaydan aktardığına göre özellikle rehinelerin içinde bulunduğu aracın yoğun ateş altında kalması nedeniyle bozulduğu anda büyük bir gerilime sahne olan operasyonda güvenli ve benzersiz teknolojik araçlar kullanıldı. İbranice yayın yapan Yedioth Ahronoth gazetesi operasyona katılan subayların açıklamalarının da yer aldığı bir haber yayınladı. Subaylar, askerlerin sıfır saatine kadar katılacakları görevle ilgili açıkça bilgilendirilmediklerini söylediler.

Operasyonun destek bölümünü yöneten bir subay, “Birçok yere keskin nişancılar yerleştirdik. Birçok binaya girdik. Her silahlı adamı ve operasyon güçlerimize yönelik her tehdidi etkisiz hale getiriyorduk” ifadelerini kullandı. O anları ‘karmaşık ve zorlu’ hatta rehinelerin bindirildiği aracın bozulmasından sonra ‘daha da çılgınca’ olarak tanımlayan subay, “Sahneler Hollywood filmlerinden fırlamış gibiydi” dedi. Rehinelerin bozulan araçtan kurtarılmasında görev alan bir diğer subay, “Büyük bir ateş çemberi oluşturduk ve büyük bir ateş gücüyle karşı karşıya kalmamıza rağmen silahlı kişileri yanıltmayı başardık. Zor koşullarda çalıştık, ama aracı hedef almaya çalışan çok sayıda militanı etkisiz hale getirmeyi başardık” diye konuştu.

İbranice yayın yapan Kanal 13 tarafından aktarıldığına göre İsrailli rehine Noa Argamani'nin ailesi, Argamani'nin daha önce İsrail’in bombardımanında ölen diğer iki rehineyle birlikte olduğunu açıkladı. Ailesine göre Argamani, kaldığı yerin yakınlarında gerçekleşen olayı, “Füzenin eve girdiğini gördüm, öleceğimden emindim. Buraya kadar olduğunu düşündüm, ama hayatta kaldım” diyerek anlattı.

Argamani, esarette kaldığı süre boyunca çeşitli evler arasında yer değiştirdiğini, tünellerde tutulmadığını ve zaman zaman Arap bir kadın kılığında hava almak için dışarıya çıkarıldığını anlattı. Kurtarılan rehinelerden Andrey Kozlov, esir tutulduğu yerde bir deftere yaşadıklarını not ederken, diğer bir rehine Almog Meir ailesine Hamas'ın doğum gününde kendisini filme aldığını ve bu videoyu görüp görmediklerini sordu, ancak ailesi Hamas’ın hiçbir şey yayınlamadığını söyledi.

Öte yandan İsrail'in Haaretz gazetesi, operasyonun başarılı olmasının, diğer tüm rehinelerin aynı şekilde kurtarılacağı anlamına gelmediğini ve geriye kalan rehinelerin kurtarılması için Hamas Hareketi ile derhal esir takası anlaşması yapılması gerektiğinin altını çizdi.



Suriye, Uygur savaşçılarını Çin'e teslim etmeyi planladığı yönündeki haberleri yalanladı

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pekin'de eş-Şeybani ile görüştü, (SANA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pekin'de eş-Şeybani ile görüştü, (SANA)
TT

Suriye, Uygur savaşçılarını Çin'e teslim etmeyi planladığı yönündeki haberleri yalanladı

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pekin'de eş-Şeybani ile görüştü, (SANA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pekin'de eş-Şeybani ile görüştü, (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, dün hükümetin Uygur savaşçıları Çin'e teslim etmeyi planladığı yönündeki haberleri yalanladı. Kaynak, "Agence France-Presse'in (AFP) Suriye hükümetinin savaşçıları Çin'e teslim etme niyetine dair haberlerinde doğruluk payı yok" dedi.

AFP, Suriye hükümetinden bir yetkilinin, Suriye'nin, Müslüman Uygur azınlıktan savaşçıları Çin'e teslim etmeyi planladığını söylediğini belirtti ve diplomatik bir kaynağa dayanarak, savaşçı sayısının 400 olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir diplomatik kaynak AFP'ye yaptığı açıklamada, "Şam'ın önümüzdeki dönemde 400'den fazla Uygur savaşçıyı Çin'e teslim etmeyi planladığını" söyledi.

Hükümet kaynağı, konunun şu anda Pekin'i ziyaret eden Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin gündeminde olduğunu belirterek, Şam'ın "Çin'in talebi üzerine, savaşçıları Suriye ordusuna entegre etmeyi reddetmesinin ardından" savaşçıları gruplar halinde teslim etmeyi planladığını söyledi.

Suriye'nin kuzeyindeki İdlib'de kalesi bulunan Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTŞ) gerçekleştirdiği ve Beşşar Esed'in devrilmesiyle sonuçlanan saldırının ardından Şam'da yeni yönetimin iktidara gelmesinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra, geçiş hükümeti dünyayla ilişkilerinde yeni bir sayfa açmayı hedefliyor.

Savaş yıllarında Suriye'ye akın eden yabancı savaşçılar konusu en hassas konulardan biri. Zira ülkelerinin çoğu onları geri almayı reddederken, geçici devlet başkanı Ahmed eş-Şara da yıllardır Esed'e karşı aynı cephede savaşan, aralarında Uygur savaşçıların da bulunduğu yabancı savaşçıları terk edemiyor.

Çin'in kuzeybatısında yaşayan ve Türkçe konuşan Müslüman bir azınlık olan bu savaşçıların çoğu, Heyet Tahrir eş-Şam ve müttefiklerinin kalesi olan İdlib'deki silahlı cihatçı bir grup olan Türkistan İslam Partisi'ne (TİP) mensuptur. HTŞ, iktidara geldikten sonra tüm askeri grupların feshedildiğini ilan etti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre Suriye'deki Uygur savaşçıların sayısı 3 bin 200 ila 4 bin arasında değişiyor ve bunların büyük çoğunluğu İdlib'de konuşlu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Gözlemevi, bunların tamamının yeni ordu içerisinde özel bir birliğe entegre edildiğini belirtti.

Bu arada, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün Suriyeli mevkidaşı Esad eş-Şeybani ile yaptığı görüşmede ülkesinin Suriye'deki barış çabalarına verdiği desteği teyit etti.

Yi, eş-Şeybani'ye, "Çin'in Suriye'nin mümkün olan en kısa sürede barışa ulaşma çabalarını desteklediğini" söyledi ve Pekin'in Şam'ın "uluslararası topluma entegre olma ve siyasi diyalog yoluyla halkın iradesine uygun bir ulusal yeniden yapılanma planına ulaşma" çabalarına verdiği desteği vurguladı.

Görüşme, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın ABD'yi ziyaretinden bir hafta sonra gerçekleşti. Eş-Şara, Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump tarafından kabul edildi.

13 yıllık iç savaşın ardından Suriye, eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimi altında yaşadığı diplomatik izolasyondan kurtulmaya çalışıyor. Aralık 2014'te, dönemin HTŞ lideri Ahmed eş-Şara liderliğindeki bir koalisyon, Esed'i devirdi.

Suriye'nin yeni liderleri, iktidara geldiklerinden beri geçmişlerinden uzaklaşmaya ve hem Suriyeliler hem de Batılı güçler tarafından kabul edilebilir, daha ılımlı bir imaj sergilemeye çalıştılar. Çin, özellikle daimi üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi bünyesinde Suriye'ye sürekli olarak diplomatik destek sağladı.

Esed, 2004'ten bu yana Çin'e yaptığı ilk ziyaret olan Eylül 2023'teki Asya Oyunları'nın açılış töreninden önce Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi. Bu görüşmede Şi Cinping, Suriye ile "stratejik ortaklık" ilan etti ve ikili ilişkilerin "uluslararası dalgalanmalara dayanması" nedeniyle övgüde bulundu.


İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
TT

İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)

Arap siyasi liderlere, muhalefetteki Yahudi siyasi aktivistlere ve eleştirilerde bulunan gazetecilere yönelik devam eden saldırıların ardından, milislerin İsrail’de muhalefeti susturmak için aktif ve ısrarlı bir şekilde çalıştığı, bu aktivistlerin hayatları için gerçek bir tehdit oluşturduğu ve birçoğunu sıkı güvenlik önlemleri altında yaşamaya zorladığı ortaya çıktı.

Bu milis gücü, İsrail parlamentosu Knesset'in Arap üyelerine karşı harekete geçti ve son iki hafta içinde Arap Değişim Hareketi Ortak Listesi Başkanı Milletvekili Eymen Udeh’e kanlı bir saldırı düzenlemeye çalıştı.

Milisler, Udeh’in Pardes Hanna-Karkur beldesinde solcu siyasi aktivistlerle katıldığı bir toplantıya ve Nes Tziona şehrinde düzenlenen başka bir toplantıya saldırdı, arabasının camlarını kırdı ve ona taş attı. Polisin her iki olayda da kendisine saldırı düzenleneceğini bildiği ve bunu kendisine bildirerek toplantılara katılmaması konusunda uyardığı ortaya çıktı. Ancak Udeh, “Faşist teröristlere boyun eğmeyeceğiz. Hiçbir koşulda halkla toplantılarımızı iptal etmeyeceğiz ve onların amacının Yahudilerle Araplar arasında herhangi bir toplantının yapılmasını engellemek olduğunu biliyoruz” diyerek toplantılara katılmaktan geri durmadı.

g
Knesset'in Arap üyesi Eymen Udeh, 9 Mayıs'ta Kudüs'te düzenlenen Halk Barışı Zirvesi etkinliğinde konuşma yaparken (AFP)

Udeh ile aynı bloktan bir başka milletvekili olan Ofer Cassif de Kudüs'te bazı polis memurlarının katılımıyla benzer bir saldırıya maruz kaldı.

Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden Şas Partisi’nden iki Yahudi milletvekili de saldırıya uğradı ve bunun sonucunda yaralandı. Saldırı, dindar gençleri askerlik hizmetinden kısmen muaf tutacak bir yasa konusunda hükümetle müzakere etmeyi kabul ettikleri için onlardan intikam almak isteyen ultra-Ortodoks Yahudi unsurlar tarafından gerçekleştirildi.

Güvenlik önlemleri artırıldı

Eleştirilerini dile getiren gazetecilerden Guy Belz, Dana Weiss, Yonit Levi ve Rina Matsliah'a yönelik ölüm tehditleri nedeniyle bu gazetecilerin çevresinde ve çalıştıkları Kanal 12 televizyonu stüdyolarının kapılarında sıkı güvenlik önlemleri alındı.

Gazeteci Belz’in Hayfa'da vereceği konferans iptal edildi. Her cumartesi hükümetin politikalarını protesto etmek için düzenlenen protesto gösterilerinin organizatörlerinden biri olan üniversite öğretim üyesi Shikma Bressler’in Tivon'da vereceği konferans da iptal edildi.

Temiz Yönetim Derneği, bu olayları hükümetin ve bakanlarının, politikalarını reddeden ve kararlarını ve uygulamalarını eleştiren herkese karşı yürüttüğü kampanyanın doğal bir sonucu olarak değerlendirdi.

srt
İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın el-Halil şehrinde oyuncak silah taşıyan İsrailli bir çocuk, Mart 2024 (AFP)

Adalah Hukuk Merkezi ise İsrail kolluk kuvvetlerine, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında açıkça terör eylemi niteliğinde olan bu şiddet olaylarına ilişkin kapsamlı ve etkili bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Merkez, saldırganların ve kışkırtıcıların kimliklerini ortaya çıkardığını iddia ettiği düzinelerce video ve tanık ifadesini polise sundu.

Paris'teki Sosyal Bilimler İleri Araştırmalar Okulu'nda araştırma direktörü olan Fransız-İsrailli sosyolog Eva Illouz, yaşananların İsrail'de Yahudi faşizminin muazzam bir büyüme gösterdiğinin işareti olduğunu söyledi ve bu faşistlerin Başbakan Binyamin Netanyahu, partisi ve müttefiklerinin ‘doğal ortakları’ olduğunu vurguladı.

Illouz, Haaretz gazetesine verdiği röportajda şunları söyledi:

“Netanyahu, yirmi yıldır Yahudiler ve Araplar arasında nefret tohumları ekmeye ve yargının meşruiyetini sorgulamaya devam ediyor ve milli kimliği dine dayandırıyor.”

Illouz, 1980'den önce Yahudi terörizminin İsrail'de marjinal bir fenomen olduğunu, ancak o yıldan itibaren HaMakhteret HaYehudit, Kah, Teror Negid Teror, Bet Ayin ve LeHava gibi Yahudi grupların terörist saldırılar düzenlediğini ve bunların çoğunun polis tarafından engellendiğini belirtti. Bu grupların bazıları aşırı milliyetçiydi. Diğerleri ise Siyonizme karşı olduklarını ilan ettiler ve İsrail Devleti'ni yıkıp yerine Yahuda Krallığı'nı kurmak istediler.


Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
TT

Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)

Filistin Devlet Başkanlığı, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yönelik açıklamalarını kınayarak, bunların kendisine ve diğer liderlere zarar verme yönünde açık bir çağrı olduğunu belirtti.

Filistin Haber Ajansı (WAFA) tarafından dün yayınlanan açıklamada, Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in sözlerinin, yerleşimcileri Filistin halkına, topraklarına ve kutsal mekanlarına karşı daha fazla terör eylemi gerçekleştirmeye teşvik ettiğini belirtti.

zdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, "ABD yönetimini ve uluslararası toplumu, İsrail hükümetine baskı yaparak Filistin halkına ve liderlerine karşı kışkırtma kampanyasını durdurmaya çağırıyoruz" denildi. Açıklamada, bu kampanyanın "sadece daha fazla şiddete ve gerginliğe yol açacağı ve mevcut barış sürecinin başarı şansını baltalayacağı" kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı dün, Netanyahu'dan Filistin Devlet Başkanı'nın dokunulmazlığını dikkate almayarak onu tutuklamasını ve Filistin Yönetimi'nin üst düzey yöneticilerine suikast düzenlemesini talep etti.