Hamas İsrailli rehineleri bazı üyelerinin ailelerinin yanında saklıyordu, İsrail özel kuvvetleri yerlerinden edilmiş kadın kılığında rehinelerin tutulduğu evlere girdi

Şarku’l Avsat, Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenlenen operasyonunun bazı ayrıntılarına ulaştı

İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)
İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)
TT

Hamas İsrailli rehineleri bazı üyelerinin ailelerinin yanında saklıyordu, İsrail özel kuvvetleri yerlerinden edilmiş kadın kılığında rehinelerin tutulduğu evlere girdi

İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)
İsrailli 4 rehinenin kurtarılması sırasında Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan kanlı olaylardan geriye kalan enkazın ortasında iki çocuk (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın merkezinde gerçekleştirdiği rehine kurtarma operasyonu ortalığı kan gölüne çevirdi. Hamas’ı şaşırtmak amacıyla gün ortasında düzenlenen operasyon hem İsrail'in hem de Hamas Hareketi’nin içinde bulunduğu beyin savaşını yansıtıyor. İsrailli rehinlerin çoğunu sekiz ayı aşkın bir süre boyunca saklamayı başaran Hamas'ın taktiklerine karşı İsrail'in rehinelere ulaşmak ve onları kurtarmak için benimsediği yeni taktikleri ortaya koyuyor.

Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yeni bir katliamda 274 Filistinlinin öldürülerek 4 İsrailli rehinenin kurtarıldığı ani baskın bir ilk değildi. Nuserat’ta geçtiğimiz aralık ayında da İsrail rehine kurtarma operasyonu girişiminde bulunmuş, ancak başarısız olmuştu. Bu durum, İsrailli rehineleri saklamanın yanı sıra onları kurtarmaya çalışmanın da ne denli karmaşık bir iş olduğunu ortaya koyuyor. Peki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda ne oldu?

Her şey İsrail askerlerinin Nuseyrat’a sızmasıyla başladı

Nuseyrat Mülteci Kampı’nda cumartesi sabahı saat 11.00 sularında hiçbir uyarı olmaksızın silah seslerinin duyulmaya başlamasıyla bir anda her şey değişti. İnsanlar neler olup bittiğini anlamaya çalışırken kendilerini karadan, denizden ve havadan yoğun bombardıman altında, durmak bilmeyen patlamalar arasında, hareket eden her canlıyı öldüren insansız hava araçları (İHA) tarafından hedef alınırken ve hiçbir uyarı olmaksızın aniden başlayan bir operasyonun ortasında ölürken buldular.

Operasyondan önce kendilerini Filistinli kimliğine bürüyerek gizleyen çok sayıda İsrail askerinden oluşan özel bir ekip Nuseyrat’a sızmıştı. Filistinli kadınların ve erkeklerin kıyafetleri giymişlerdi. Bazıları yüzlerine peçe takıyordu. Hızlı ve seri bir operasyon gerçekleştirmek amacıyla kampa sızsalar da fark edildiler ve her şey o an değişti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan kaynaklar, İsrail özel kuvvetlerinin operasyon mahalline iki ekibe ayrılarak ulaştıklarını, ekiplerden birincisinin Gazze'de faaliyet gösteren Filistinli yerel şirketlerin amblemlerini taşıyan iki ticari kamyonla, diğerinin ise uluslararası bir yardım kuruluşunun adını taşıyan ve sanki yerinden edilen insanları bir yerden başka bir yere taşıyor gibi görünen sivil araçlarla geldiklerini belirttiler. Kaynaklara göre özel kuvvet mensuplarını taşıyan araçlar Nuseyrat’ın iç kesimlerine doğru ilerledi. Filistinli kadınların ve erkeklerin kıyafetlerini giyen ve yerlerinden edilen kişiler oldukları izlenimi vermek için ellerinde bavul ve çanta taşıyan İsrail askerleri, rehinelerin tutulduğu saptanan binaların bulunduğu yere doğru yöneldiler. Üçüncü bir kamyon, kampa insani yardım faaliyetinin bir parçasıymış gibi yakınlara park edilirken dördüncü bir araç ise İsrailli rehinelerin kurtarılmalarından sonra geri götürülmek üzere bindirilmeleri amacıyla başka bir yere park edilmişti.

juık8
İsrail özel kuvvetlerinin Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki operasyonundan bir gün sonra evlerinin enkazında eşyalarını arayan çocuklar (AFP)

Gazze'deki İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan soruşturmalar, İsrail özel kuvvetlerinin sızdığı sivil araçların Netzarim Koridoru’ndan iki güzergah üzerinden geldiğini ortaya koydu. Bu güzergahlardan birincisi el-Miğraka bölgesi tarafından, ikincisi ise sahil yolundan gelerek el-Avde Hastanesi civarına, oradan da Nuseyrat Mülteci Kampı’nın merkezine doğru ilerliyordu.

Evlerde çatışmalar yaşandı

Araçların Nuseyrat’a ulaşmasından sonra dedektör köpeklerle desteklenen özel kuvvetler, İslam Üniversitesi'nden Dr. Muhammed el-Cemal'e ait iki katlı bir binaya ani bir baskın düzenledi. Diğer güçler ise 300 metre ötedeki Vişah ailesine ait başka bir binaya baskın düzenledi. Kaynaklar baskınların eş zamanlı olduğunu ve merdiven ve halatlarla tırmanma da dahil olmak üzere birden fazla yöntemle gerçekleştirildiğini doğruladı. İsrailli rehinelerden üçü Cemal ailesinin binasındaydı. Tek kadın rehine ise Vişah ailesinin binasındaydı ve rehineler Hamas üyelerinin ailelerinin gözetiminde saklanıyordu.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, rehinelerin Hamas üyelerinin ailelerinin yanında tutulmasının Hamas'ın taktiklerinden biri olduğunu söylediler. Kaynaklara göre Hamas Hareketi’nin silahlı kanadı İzettin el-Kassam Tugayları'nın rehineleri İsrail'in sandığı gibi tünellerde değil, askeri üniformaları ve silahları olmayan üyelerinin ailelerinin yanında sakladığını aktardılar.

Kaynaklar şöyle devam etti:

Bu güvenilir ailelerin görevi rehinelere göz kulak olmak, yiyecek ve her türlü ihtiyacı sağlamak ve dikkat çekmemek için rehineleri sivillerin arasında tutmaktı. İsrail’in operasyon yaptığı anlaşılınca Kassam Tugayları alarma geçirildi, ancak çok geçti. Cemal ailesinin binasında küçük çaplı çatışmalar yaşandı. Ardından İsrail özel kuvvetleri iki çocuk ve annelerinden oluşan ailenin üyelerinin yanında silahlı adamları infaz etti.

Evin içinden gelen çatışma sesleri ve bölge üzerindeki yoğun uçuşlarla birlikte, binanın yakınlarında yaşayan bazı silahlı kişiler bir operasyon yapıldığını anladılar ve binaların içinde ve dışında İsrail güçleriyle şiddetli çatışmalara girdiler. Bir Apaçi helikopterini düşürmek için hafif silahlar, RGB’ler, zırh deliciler ve bir füze kullanıldı. Bunun üzerine savaş uçakları, helikopterler ve tanklar özel kuvvetlerin çıkışını güvence altına almak için müdahalede bulundu. Kaynaklara göre operasyon Vişah ailesinin evinde nispeten daha kolay sonuçlanmıştı. Burada rehineyi saklayan aileden silahlı bir kişi öldürüldü.

sxcdfvg
İsrail’in operasyonu sırasında kampı bombalaması sonucu çıkan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler (AFP)

İsrail tankları Nuseyrat Mülteci Kampı’na giden tüm yolları kesmek için Selahaddin Caddesi’ne bir saldırı başlatırken, kamp dört bir yandan düzenlenen bombardımanlarla kısa sürede kan gölüne döndü. İsrail tankları, operasyondan sadece birkaç gün önce ana operasyonu gizlemek ve dikkat dağıtmak amacıyla el-Bureyc Mülteci Kampı’nın doğusundaki bölgeye ve Deyr el- Belah’ın doğusundaki bölgeye birkaç kez girmişti. Netzarim Koridoru’nu kullanan İsrail özel kuvvetlerinin geri çekilmeleri sırasında rehinelerin bindirildiği, ancak bozulan aracı da kurtarmayı başardıkları ortaya çıktı.

Kanlı geri çekilme ve kafa karışıklığı yaşanan anlar

İsrail'in tonlarca patlayıcı atarak çok sayıda ev ve binayı yerle bir ettiği çekilme anı operasyonun en kanlı kısmı oldu. İsrail, bölgede hareket eden her arabayı ve insanı hedef aldı. Rehinelerin bindirildiği aracın geçtiği tüm sokaklar bombalandı. Böylece silahlı kişilerin aracı takip etmesini engellemek için sokaklarda büyük kraterler oluşturuldu. Ancak rehineleri taşıyan araç arızalandı. Tanklarla ilerleyen 98. Tümen'e bağlı taburlar rehineleri sıkıştıkları araçtan başka bir araca, oradan da helikoptere nakletmeyi başardı.

İsrail, rehineleri güvenli bir şekilde çıkardıktan sonra bozulan araç da dahil olmak üzere operasyonda kullanılan tüm kamyonları ve araçları hedef alarak imha etti. Ardından rehinelerin tutulduğu iki binayı bombalayarak içerideki herkesi öldürdü. İsrail'in dört rehineyi kurtarmak için düzenlediği operasyon başarıyla sonuçlanmıştı. Böylece İsrail, savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana gerçekleştirilen en büyük esir kurtarma operasyonu gerçekleştirirken şimdiye kadar yapılan rehine kurtarma operasyonları arasında başarıyla sonuçlanan üçüncü operasyon oldu.

İsrail, 7 Ekim sonrası rehineleri kurtarmak için ilk operasyonunu aynı ayın sonlarında kadın asker Magidish’i kurtarmak için düzenledi. İsrail ordusu, aralık ayı başlarında başka bir rehine için kurtarma operasyonu düzenledi, ancak rehine operasyon sırasında öldü. Şubat ayında Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde tutulan İsrailli rehinler Fernando Marman (61) ve Louis Har (70) için bir kurtarma operasyonu düzenlendi. İsrail ordusu tarafından Gazze'den kurtarılan rehinelerin tamamı sanılanın aksine tünellerden değil binalardan kurtarıldı.

sxdcfvbrgty
Nuseyrat’ta katliam nedeniyle büyük yıkım meydana geldi, 8 Haziran 2024 Cumartesi (AFP)

İsrail ordusu, üçüncü rehine kurtarma operasyonunda başarılı oldu, çünkü tünellerden ziyade binalara odaklanmaya ve rehinelerin tutulduğu bölgelere sızma yöntemlerini değiştirmeye başladı.

Operasyon İsrail’de kutlamalarla karşılandı. İsrail basını operasyonu gerçekleştiren ekibin ağır bir direnişle karşılaştığını, çıkan çatışmalarda İsrailli bir subayın öldüğünü bildirdi. İsrail Ordu Radyosu, 98. Tümen'e bağlı güçlerin, özellikle rehineleri taşıyan aracın bozulması üzerine operasyonu gerçekleştiren güçleri desteklemeye çalıştığını, operasyona 10 savaş uçağıyla yoğun hava desteği verildiğini aktardı.

İsrail anlatıları

Ordu Radyosu’nun İsrailli üst rütbeli bir subaydan aktardığına göre özellikle rehinelerin içinde bulunduğu aracın yoğun ateş altında kalması nedeniyle bozulduğu anda büyük bir gerilime sahne olan operasyonda güvenli ve benzersiz teknolojik araçlar kullanıldı. İbranice yayın yapan Yedioth Ahronoth gazetesi operasyona katılan subayların açıklamalarının da yer aldığı bir haber yayınladı. Subaylar, askerlerin sıfır saatine kadar katılacakları görevle ilgili açıkça bilgilendirilmediklerini söylediler.

Operasyonun destek bölümünü yöneten bir subay, “Birçok yere keskin nişancılar yerleştirdik. Birçok binaya girdik. Her silahlı adamı ve operasyon güçlerimize yönelik her tehdidi etkisiz hale getiriyorduk” ifadelerini kullandı. O anları ‘karmaşık ve zorlu’ hatta rehinelerin bindirildiği aracın bozulmasından sonra ‘daha da çılgınca’ olarak tanımlayan subay, “Sahneler Hollywood filmlerinden fırlamış gibiydi” dedi. Rehinelerin bozulan araçtan kurtarılmasında görev alan bir diğer subay, “Büyük bir ateş çemberi oluşturduk ve büyük bir ateş gücüyle karşı karşıya kalmamıza rağmen silahlı kişileri yanıltmayı başardık. Zor koşullarda çalıştık, ama aracı hedef almaya çalışan çok sayıda militanı etkisiz hale getirmeyi başardık” diye konuştu.

İbranice yayın yapan Kanal 13 tarafından aktarıldığına göre İsrailli rehine Noa Argamani'nin ailesi, Argamani'nin daha önce İsrail’in bombardımanında ölen diğer iki rehineyle birlikte olduğunu açıkladı. Ailesine göre Argamani, kaldığı yerin yakınlarında gerçekleşen olayı, “Füzenin eve girdiğini gördüm, öleceğimden emindim. Buraya kadar olduğunu düşündüm, ama hayatta kaldım” diyerek anlattı.

Argamani, esarette kaldığı süre boyunca çeşitli evler arasında yer değiştirdiğini, tünellerde tutulmadığını ve zaman zaman Arap bir kadın kılığında hava almak için dışarıya çıkarıldığını anlattı. Kurtarılan rehinelerden Andrey Kozlov, esir tutulduğu yerde bir deftere yaşadıklarını not ederken, diğer bir rehine Almog Meir ailesine Hamas'ın doğum gününde kendisini filme aldığını ve bu videoyu görüp görmediklerini sordu, ancak ailesi Hamas’ın hiçbir şey yayınlamadığını söyledi.

Öte yandan İsrail'in Haaretz gazetesi, operasyonun başarılı olmasının, diğer tüm rehinelerin aynı şekilde kurtarılacağı anlamına gelmediğini ve geriye kalan rehinelerin kurtarılması için Hamas Hareketi ile derhal esir takası anlaşması yapılması gerektiğinin altını çizdi.



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.