Bağdadi'nin eşi, DEAŞ liderinin cinsel işkenceye maruz kaldığını öne sürdü

Ümmü Hüdayfe, Ebubekir Bağdadi'nin "dindar ama aşırılık yanlısı olmadığını" ancak Bucca Kampı'nda tutulduktan sonra değiştiğini iddia etti.

Fotoğraf: AFP_Arşiv
Fotoğraf: AFP_Arşiv
TT

Bağdadi'nin eşi, DEAŞ liderinin cinsel işkenceye maruz kaldığını öne sürdü

Fotoğraf: AFP_Arşiv
Fotoğraf: AFP_Arşiv

Ebubekir Bağdadi'nin dul eşi, öldürülen DEAŞ liderinin Irak'taki bir Amerikan hapishanesinde "cinsel işkenceye" maruz kaldığını öne sürdü.

Ümmü Hüdayfe, BBC News'e verdiği röportajda, Bağdadi'nin 2004'te alıkonmadan önce "dindar ama aşırılık yanlısı olmadığını" söyledi.

Ümmü Hüdayfe, DEAŞ'ta üstlendiğinden şüphelenilen rolü ve önceki 10 yılın yarısında Irak ve Suriye'de geniş bir alana hükmeden aşırılık yanlısı örgütün işlediği suçlar nedeniyle soruşturma altında. Halihazırda Bağdat'taki bir Irak hapishanesinde kalıyor.

DEAŞ , Bağdadi'nin liderliğindeyken Ezidi halkına karşı soykırım yaptı ve binlerce kadını köle olarak aldı. Rehineleri öldürdü ve çoğu Irak ve Suriye'de yaşayan Müslümanlardan olan sivilleri katletti.

Ümmü Hüdayfe, ölen kocasının "muhafazakar ama açık fikirli" olduğunu ancak Bucca Kampı'nda bir yıl boyunca tutulmasının onu değiştirdiğini iddia etti. Bağdadi'nin Amerikan ve müttefik Batılı işgal güçleriyle savaşmak için Sünni militan bir örgüt kurduktan sonra tutuklandığı bildirilmişti.

Dul eşi, Bağdadi'nin serbest bırakıldıktan sonra "psikolojik sorunlar" geliştirdiğini söyledi:

Kolay sinirlenir oldu ve öfke patlamaları gibi bir alışkanlık geliştirdi.

Ona bu konuyu sorduğunda Bağdadi "'anlayamayacağın' bir şeye maruz kaldığını" söylemiş.

Ümmü Hüdayfe kendisine bu kadar açık bir şekilde söylemese de onun "cinsel işkenceye maruz kaldığına" inandığını belirtti. 

Bağdadi, 27 Ekim 2019'da ABD ordusunun Suriye'nin kuzeyinde düzenlediği baskında öldürülmüştü.

1971'de Irak'ın Samarra şehrinde doğduğu bildirilen Bağdadi, 10 yıldan uzun bir süre önce DEAŞ'ın Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin kuzeydoğusunda yayılıp kendinden menkul bir halifelik kurmasıyla, neredeyse bilinmezlikten küresel ilgi toplayacak bir noktaya yükseldi. 2014'te kendisini küresel İslam camiasının manevi ve dünyevi lideri, yani halife ilan etmek için kamuoyu önündeki ender görüntülerinden birini verdi ancak Müslümanların neredeyse tüm dini ve siyasi grupları bu iddiayı reddetti.

Ümmü Hüdayfe'nin kendisi de kaçırılan kız çocukları ve kadınların cinsel köleleştirilmesine karıştığından şüphelenildiği için soruşturuluyor. Kendisinin de DEAŞ'tan  kaçmaya çalıştığını ama kontrol noktalarındaki silahlı erkeklerin onu geri gönderdiğini söyleyerek suçlamaları reddediyor.

DEAŞ'ın zulümlerini "devasa bir şok" ve "insanlık dışı" diye nitelendiriyor. "İnsanlık çizgisini aştıklarını" ifade eden Ümmü Hüdayfe, Ezidilere yönelik şiddetten "utandığını" da sözlerine ekliyor.

Ümmü Hüdayfe, "masum insanların" öldürülmesiyle ilgili olarak kocasına karşı çıktığını ve ona İslam hukuku kapsamında "onları tövbeye yönlendirmek gibi yapılabilecek başka şeyler olduğunu" söylediğini iddia ediyor.

İki eşi, 26 çocuğu ve aileleriyle birlikte iki erkek kardeşi Sincar'da DEAŞ tarafından kaçırılan Hamid Ezidi, BBC'ye yaptığı açıklamada, Ümmü Hüdayfe'nin iddia ettiği gibi kurban olmadığını ve Yezidi kız çocuklarının kaçırılması ve köleleştirilmesine karıştığını söyledi.

Hamid Ezidi'nin akrabalarının çoğu fidyeyle serbest bırakılırken çocuklarından 6'sı kayıplara karıştı.

O ve DEAŞ tarafından 7 kez satıldığı iddia edilen yeğeni Suad, Ümmü Hüdayfe'ye karşı dava açtı ve onun için idam cezası istiyor.

Suad, yayın kuruluşuna "Her şeyden o sorumluydu" dedi:

Seçimleri o yaptı: Biri ona hizmet için, diğeri kocasına hizmet için... ve kız kardeşim de o kızlardan biriydi.

Independent Türkçe



İsrail ordusu: İslami Cihad Hareketi'nin Cenin Taburu Komutanı’nı öldürdük

Batı Şeria'daki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Batı Şeria'daki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)
TT

İsrail ordusu: İslami Cihad Hareketi'nin Cenin Taburu Komutanı’nı öldürdük

Batı Şeria'daki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)
Batı Şeria'daki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, İslami Cihad Hareketi'nin Cenin Taburu Komutanı Nur el-Bitavi'nin Batı Şeria'nın Nablus kentindeki bir evde öldürüldüğünü duyurdu.

Ordu Sözcüsü Avichay Adraee X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin el-Bitavi'yi Nablus'ta bir evin içinde tespit ettiğini, evi kuşattığını ve ‘karşılıklı ateş sırasında onu etkisiz hale getirdiğini’ söyledi.

Adraee, el-Bitavi'yi Cenin ve çevre köylere para aktarmak, İsrail ordusuna karşı operasyonlar düzenlemek üzere adam toplayıp silahlandırmak, Cenin'de patlayıcı düzenekler yapmak ve yerleştirmekle suçladı.

İsrail ordusu şubat ayının sonlarında işgal altındaki Batı Şeria'daki operasyonlarını genişlettiğini duyurdu. 2005'te İkinci İntifada’nın sona ermesinden bu yana ilk kez tanklar Filistin bölgesinde faaliyet gösterirken, Cenin'e bir tank birliği konuşlandırıldı.

İsrail işgali altındaki kuzey Batı Şeria'da bulunan Cenin şehri ve mülteci kampı, kendilerini Filistin Yönetimi ve güvenlik aygıtının aksine ‘direniş’ olarak sunan, İsrail’e muhalif silahlı grupların kalesi konumunda.

Geçtiğimiz hafta AFP, toprak bariyerlerle kapatılmış sokaklarda sarkan elektrik direkleri ve Cenin'deki devlet hastanesine giden yolda biriken lağım sularının görüntülerini yayınladı.

Batı Şeria'daki şiddet, 7 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinden bu yana yükselişe geçti.

Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından bu yana Batı Şeria'da aralarında çok sayıda silahlı direnişçinin de bulunduğu 900'den fazla Filistinli İsrail güçleri ya da yerleşimciler tarafından öldürüldü.

İsrail'in resmi rakamlarına göre, aynı dönemde İsrail'in bölgedeki operasyonları sırasında Filistinlilerin saldırıları ya da çatışmalarda aralarında askeri personelin de bulunduğu en az 33 İsrailli öldü.