İsrail’in savunma sistemleri Hizbullah’ın İHA’larıyla baş edemiyor mu?

Tel Aviv, kuzey cephesindeki eşi ve benzeri görülmemiş gerilim ve Hizbullah'ın İHA’ları karşısında tedirgin. İsrail ile Sırbistan arasındaki silah anlaşmaları arttı.

Güney Lübnan'dan fırlatılan roketlerin Yukarı Celile'deki Safed kenti eteklerine düşmesinin ardından çıkan yangını söndürmeye çalışan bir yangın söndürme uçağı (AFP)
Güney Lübnan'dan fırlatılan roketlerin Yukarı Celile'deki Safed kenti eteklerine düşmesinin ardından çıkan yangını söndürmeye çalışan bir yangın söndürme uçağı (AFP)
TT

İsrail’in savunma sistemleri Hizbullah’ın İHA’larıyla baş edemiyor mu?

Güney Lübnan'dan fırlatılan roketlerin Yukarı Celile'deki Safed kenti eteklerine düşmesinin ardından çıkan yangını söndürmeye çalışan bir yangın söndürme uçağı (AFP)
Güney Lübnan'dan fırlatılan roketlerin Yukarı Celile'deki Safed kenti eteklerine düşmesinin ardından çıkan yangını söndürmeye çalışan bir yangın söndürme uçağı (AFP)

Emel Şehade

İsrail, dün kuruluşundan bu yana yaşadığı en uzun savaşın 250’nci gününü geride bırakırken, Lübnan topraklarından fırlatılan 200'den fazla roket ve insansız hava aracı (İHA) ile hedef alındı. İsrail’in kuzeyinde, Lübnan sınırı yakınlarındaki Hayfa şehrine kadar sirenler susmadı.

Bu eşi ve benzeri görülmemiş miktardaki roket ve İHA ile gerçekleştirilen saldırı, Safed, Akka, Nahariya, Tiberya ve Golan Tepeleri’ne kadar geniş bir alanı kapladı. Söz konusu bölgelerin sakinleri olağanüstü hâl kapsamında güvenli yerlere sığınmak zorunda kaldı.

Böylece savaşın 250’nci günü Hizbullah'ın İsrail'in Meron ve Amiad askeri üslerine onlarca roket ve İHA ile saldırmasının ardından, kuzey cephesinin durumunda bir dönüm noktası oldu.

İsrail'in Lübnan'a saldırması ve aralarında Talib Abdullah’ın da bulunduğu dört Hizbullah liderinin öldürülmesine misilleme olarak gerçekleştirilen saldırı, geçtiğimiz yıl ekim ayında kuzey cephesinin her iki tarafında çatışmaların başlamasından bu yana gerçekleşen en şiddetli saldırıydı.

Güvenlik kaosu

İHA’ların yaygınlaşması ve bunların tespit edilip karşı konulamaması, hava savunması da dahil olmak üzere tüm İsrail güvenlik kurumları arasında kaos yarattı. Askeri yetkililer, Tel Aviv'in, Hizbullah'ın cephaneliğine karşı savunmasız olduğunu ve bunlara karşı koyabilecek savunma sistemlerine sahip olmadığını itiraf etti. Uçaksavar füzeleri de dahil olmak üzere gelişmiş füzeler de İsrail için en az İHA’lar kadar büyük bir sorun teşkil ediyor.

İsrailli yedek Tuğgeneral Zvika Haimovich, ‘İHA’lar savaşı’ olarak adlandırdığı bu duruma karşı bir çözüm bulmak için acil ve hızlı adımlar atılması gerektiğini belirterek, “Açıkça söylemek gerekirse, Hizbullah İHA’lar dünyasında çok büyük bir güç. Bunu günlük olarak görüyoruz. Bu saldırılar Hizbullah'ın sahip olduğu İHA’ların miktarını, büyüklüğünü ve kapasitesini yansıtıyor. Gerçek şu ki, böyle bir İHA’lar savaşı ile yüzleşmeye hazır değildik. Hizbullah, bizi bu hazırlıksız halimizde İHA’larla bizi şaşırttı” ifadelerini kullandı.

cfv
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Zibqin bölgesine düzenlediği hava saldırısı sonrası yükselen dumanlar (AFP)

Hizbullah'ın çeşitli hedefleri olan büyük bir İHA cephaneliğine sahip olduğunu vurgulayan Haimovich, “Tespit edilememeleri nedeniyle şu an için en büyük sorun onlar (İHA’lar). Mevcut durumun devam etmesi Hizbullah'a karşı herhangi bir caydırıcılık yaratmamıza yardımcı olmayacak” diye konuştu.

Öte yandan İsrail, Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaş ve savaş suçu işlediği suçlamaları nedeniyle bazı ülkelerin silah tedarikini durdurmasının ardından orduya askeri teçhizat ve silah sağlamak için gelişmiş savunma sistemleri edinmenin yollarını arıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre İsrailli silah şirketleri, Hizbullah'ın İHA’larına karşı koyabilmek için mevcut sistemleri geliştirmeye çalışıyor.

Sihirli bir çözümü yok

İsrail ordusu, kuzey sınırının her iki tarafında da tırmanan gerilimin ardından yayınladığı bir raporda, Hizbullah tarafından kullanılan İHA’lara karşı bir çözümü olmadığını ve mevcut füze sistemlerinin roketleri ve füzeleri engellediği gibi İHA’ları da engelleyemeyeceği belirtildi. Raporda ayrıca, İHA’ların hedeflerine ulaşmalarından önce imha edilmesi için savunma sistemlerini harekete geçirmek amacıyla yapılan dört girişimin de başarısız olduğu itiraf edildi.

Ordu raporunda, İHA’ların küçük boyutu, hedefe ulaşmadan önceki uçuş süresi ve hedeflenen yerlerin arazisi gibi çeşitli faktörlerin İHA’ya karşı koymayı imkânsız hale getirdiği belirtiliyor.

İsrail Ordu Radyosu’nun bildirdiğine göre 120 kilometreden fazla bir alana yayılan kuzey sınır bölgesinin arazi yapısının da bunda etkisi var. Burası hava savunma sistemleri için son derece zor olan karmaşık bir topoğrafyaya sahip. Radyo, Hizbullah’ın İHA’ları araziyi, vadileri ve tepeleri iyi kullanarak tespit edilmesi daha zor güzergahlar üzerinden uçurduğuna dikkati çekti.

Önceki saldırılardan ders çıkarıp buna göre hareket etme çabası

İHA’lar savaşının kapsamı daha da genişlemeden önce acil çözümler bulunana kadar ordu, çeşitli ülkelerdeki İHA saldırılarından çıkarılan derslerden faydalanmaya çalışıyor.

Çözümlerden biri, düşman uçakları durdurmak için kullanılan M61 Vulcan uçak topları. İsrail ordusu, tehditle başa çıkmanın ilave bir yolu olarak kuzey sınırındaki çeşitli yerlere Vulcan bataryaları yerleştirmeye başladı.

İsrail ordusunun silah sıkıntısı, yedek askerlerin ailelerinin savaşa son verilmesi çağrısında bulunduğu ve karar alıcılar üzerinde baskı aracı olarak çocuklarının Gazze'yi terk etmelerini ve savaşmaya devam etmemelerini istediği bir dönemde, Gazze ve Lübnan cephelerinde savaşmaya devam etme kararı konusunda da büyük bir ikilem oluşturuyor. Bu husus, silah sıkıntısı ve ordunun Gazze ve Lübnan'da savaşmaya devam etmek için en az 15 muharip birliğe ihtiyaç duyması çerçevesinde savaşın mevcut durumunun da bir yansıması oldu.

Sırbistan'ın silah desteği

İsrail gazetesi Haaretz’in Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı (BIRN) ile birlikte yürüttüğü özel bir araştırma, Sırbistan'dan İsrail'e yapılan silah ihracatının Gazze'deki savaşın patlak vermesinden bu yana büyük oranda arttığını ortaya koydu.

Araştırma, şubat ayında İsrail'in Sırbistan'dan yarım milyon euro (yaklaşık 540 bin 725 dolar) değerinde silah aldığını gösteren, Sırbistan'ın vergi ve ihracat kayıtlarına dayanıyordu. Bir ay sonra 14 milyon euro (yaklaşık 15 bin 140 dolar) değerinde bir anlaşma yapıldı ve 26 Mayıs'ta silahlar İsrail’e ait üç uçakla taşındı.

zxcdvfb
Güney Lübnan'dan atılan roketlerin Golan Tepeleri'nin Banyas bölgesine isabet etmesinin ardından bir tarlada alevler yükselirken, yangını izleyen bölge sakinlerinden Dürzi erkekler, 9 Haziran 2024 (AFP)

Araştırmaya göre Sırbistan'dan yapılan satışlar, dünya genelinde yapılan pek çok çağrıya rağmen arttı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (BMİHYK) başta olmak üzere uluslararası kurumlar ‘uluslararası hukukun ihlal edilmeye devam edilmesine’ yardımcı olan İsrail'e silah ihracatının durdurulması çağrısında bulundular.

Araştırmada Sırp dış politika analisti Bosko Jaksic’in, İsrail’e silah tedarikini Sırbistan için silah ticaretinin ötesinde jeopolitik kazanımları olduğunu söylediği aktarıldı. İsrail’in verileri, son savaşın patlak vermesinden bu yana Hamas ve Hizbullah'a karşı yüz binlerce füze, roket, bomba ve anti-füzenin eşi ve benzeri görülmemiş yoğunlukta kullanılmasından dolayı bu kullanımı telafi etmek için çoğu ABD'nin dünya genelindeki stratejik silah depolarının olduğu konumlardan olmak üzere, çeşitli bölgelerden havalanan 200'den fazla uçağın İsrail Hava Kuvvetleri'nin Nevatim Hava Üssü’ne indiğini gösteriyor.

Mücadeleyi genişletme kararı

Güvenlik yetkililerine göre İsrail ordusunun savaş ekipmanı eksikliği ve giderek artan ağır kayıpları, Tel Aviv'in kuzey cephesindeki savaşı Lübnan'a doğru genişletme kararını belirleyecek.

İsrail’de yayınlanan bir raporda, Lübnan’a karşı bir savaşın, ekonomik faaliyetlerde beklenen önemli düşüş nedeniyle, devlet hazinesine girmeyecek miktarların yanında doğrudan askeri harcamalar ve Hayfa şehrine kadar tüm kuzey nüfusunun tahliyesi de dahil olmak üzere İsrail'e ağır ekonomik kayıplara mal olacağı belirtildi.

İsrail merkezli ekonomi gazetesi TheMarker'a göre kuzey cephesindeki mevcut çatışmaların devam etmesi, özellikle de savaşın sonu görünmediğinden mali açığı daha da artıracak.

Bölgesel bir savaşa dönüşmesi beklenen savaşın Lübnan'a doğru genişleme riski konusunda emniyet yetkililerinin ve askeri yetkililerin uyarılarını aktaran gazete, “Cephanelikler boşalıyor ve kredi notu düşüyor. Ekonomi durgunlaşıyor ve uluslararası arenada zorluklarla karşılaşıyor. Bir sonraki savaşta, savaşın bedeli her İsraillinin yaşam standardına ciddi zarar vereceğinden, hükümetin bu savaşı finanse etmesi daha da zorlaşacak. Bu durum ekonomiyi uzun yıllar sürecek bir durgunluğa ya da yavaş bir toparlanmaya ve İsrail ile Batı ülkelerinin ekonomileri arasındaki uçurumun açılmasına neden olacak” ifadelerine yer verdi.

Reichman Üniversitesi Aaron Enstitüsü'nün tahminlerine göre bu yıl ekonomik büyüme, eksi yüzde iki olarak gerçekleşecek. Bu ise on milyarlarca şekel vergi geliri kaybı anlamına geliyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.