Siyasi bölünme Libyalıların Kurban Bayramı kutlamalarını nasıl etkiledi?

Fiyatlar yükselirken ve bankaların likiditesi tükenirken, Libya'daki siyasi bölünme etkisini gösteriyor.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, bayram namazını memleketi Misrata'da kıldı. (UBH’ye bağlı Hükümetimiz platformu)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, bayram namazını memleketi Misrata'da kıldı. (UBH’ye bağlı Hükümetimiz platformu)
TT

Siyasi bölünme Libyalıların Kurban Bayramı kutlamalarını nasıl etkiledi?

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, bayram namazını memleketi Misrata'da kıldı. (UBH’ye bağlı Hükümetimiz platformu)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, bayram namazını memleketi Misrata'da kıldı. (UBH’ye bağlı Hükümetimiz platformu)

Uzun süredir devam eden ‘siyasi bölünmenin’ ve bunun ekonomik ve sosyal yansımalarının daha da kötüleşmesinin ardından Libyalılar, bu yılki Kurban Bayramı’nı, fiyatların hızla yükseldiği ve bayramdan önceki son günlerde bankaların likiditesinin tükendiği ‘sıkıcı bir atmosferde’ geçirdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi analist Kâmil el-Maraş, “Libyalıların çoğunun içinde bulunduğu ve Kurban Bayramı'ndan hemen önce açıkça ortaya çıkan zor ekonomik ve sosyal durum, bölünmüşlüğün, siyasi sahnedeki çıkmazın devam etmesinin ve seçimlerin yapılmasının engellenmesinin bir yansımasından başka bir şey değil” ifadesini kullandı.

El-Maraş, “Doğu, batı ve güney Libya'daki herkes artan fiyatlar ve bayramdan önceki son günlerde kalabalık ve uzun kuyruklara sahne olan banka ve döviz bürolarındaki likidite eksikliğinden mustarip” dedi. Batı Libya'da, özellikle de Trablus'ta yaşayanlar arasında, buradaki nüfuz alanlarını kontrol etmek için zaman zaman çatışmaları tekrarlanan ve bayram kutlamalarını etkileyen silahlı oluşumlar arasında önümüzdeki günlerde yeni bir gerginlik yaşanmasından korkulduğuna dikkat çeken el-Maraş, bu bağlamda iki ay önce Ramazan Bayramı'nın ikinci gününü kutlayan yoğun nüfuslu bir bölgede aniden patlak veren çatışmaları hatırlattı.

cfd bgnt
Libyalıların çoğu bu yılki kurbanlıklarının yüksek fiyatlarından şikayetçi. (AFP)

Siyasi analist, Libya arenasındaki herkesin ‘askeri ve güvenlik kurumlarındaki bölünmeyi sona erdirmeden ikilemi bitirme umudu olmadığının farkında olduğunu’ belirterek, “İki ülke arasındaki Ras Cedir Sınır Kapısı bu ayın 20'sine kadar sadece acil ve diplomatik durumlarla sınırlandırıldığı için çok sayıda insan Kurban Bayramı tatilini önceki yıllarda olduğu gibi Tunus'ta geçiremeyecek” dedi.

Ras Cedir Sınır Kapısı, Libya tarafındaki güvenlik gerilimleri nedeniyle 19 Mart'tan bu yana kapalı bulunuyor.

Libyalı siyasi aktivist Ahmed et-Tevati ise siyasi bölünme ve kriz taraflarının mücadelesi sonucunda özellikle ekonomiyle ilgili olmak üzere alınan çelişkili karar ve politikaların tüm Libyalılar için yaşam koşullarının kötüleşmesine, birçok ailenin kurbanlık alamayacak duruma gelmesine büyük ölçüde katkıda bulunduğuna dikkat çekti.

Tevati, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘Libyalıların kurbanlık hayvan alamamasının bayram sevinci ve kutlamalarının azalması anlamına geldiğini, çünkü bayram ritüellerinin aile üyelerinin bir araya gelmesi ve kurban kesme ritüeline katılmalarıyla bağlantılı olduğunu’ belirterek, ‘iki hükümetin bayram öncesi vatandaşların yaşam krizlerini ciddi ve yenilikçi çözümlerle ele almadaki yetersizliğini’ vurguladı.

Tevati, iki hükümetin (Ulusal Birlik Hükümeti ve İstikrar Hükümeti) yükü hafifletmek için bazı bölgelerde ve şehirlerde uygun kurbanlıklar sağlamasına rağmen, ‘maaşların ödenmesini hızlandırmak ya da bankaların kamu çalışanlarına ihtiyaçlarını erken satın alabilmeleri için kredi sağlamasına izin vermek gibi toplum için daha gerçekçi çözümler benimsemediğini’ belirtti.

Kurban Bayramı'ndan iki gün önce Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Merkez Bankası'nı likidite krizinin sorumlusu olmakla suçladı. Dibeybe, Merkez Bankası’nı ‘üzerinde hiçbir yetkisi olmadığını’ söylediği ‘politikalarını ve ülkenin koşullarından yararlanan bankaların politikalarını kökten değiştirmeye’ çağırdı.

Tevati, ‘Libyalı kurumların ve liderlerin halkın bayramını kutlama ve birden fazla şehirde törenlere katılma hevesini’ küçümseyerek, ‘Libyalıların yalnızca dini ve milli günlerde tekrarlanan bu davranışlardan etkilenmediğine inandığını’ ifade etti. Tevati, “Yeni bir siyasi sınıf ve ülkeyi yönetecek yeni bir yasama ve yürütme otoritesi üreteceğini umduğu seçimlerin yokluğunda, toplumun geniş kesimleri dikkatlerini kendi işlerine çevirdi” ifadesini kullandı.

Tevati, her iki taraftaki yetkililerin çoğunun bayram tebriklerini ‘kontrol ettikleri bölgedeki başarılarını göstermek’ olarak eleştirdi ve bu tür davranışların ‘bölünmüşlük halini pekiştirdiğini’ vurguladı. Tevati, “Hayat pahalılığı ve masrafları devlet tarafından karşılanan Hac kontenjanlarının dağıtımının adilliğine ilişkin söylentiler, Libyalıların büyük bir kesimi için kalan bayram sevincini bozdu” dedi.

UBH’ye bağlı Hükümetimiz platformu, Dibeybe'nin memleketi Misrata'da Bayram namazına katıldığını gösteren bir video yayınladı.

Ülkenin doğusunda ise Temsilciler Meclisi (TM) tarafından yetkilendirilen Libya İstikrar Hükümeti’nin (LİH) sayfasında hükümet başkanı Usame Hammad'ın bayram tebriği yayınlandı. Ayrıca TM Başkanı Akile Salih ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter de Libya halkının bayramını kutladı.



Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.