Suriyeli çocukların yabancılaşması ebeveynlerinin tecrit edilmişlik duygusunu ikiye katlıyor

Gençler savaştan kaçmak ve yeni bir hayat kurmak arayışıyla anavatanlarını terk etseler de geride hasret çeken ebeveynlerini bu duyguyla yaşamak zorunda bıraktılar

Ebeveynlerin ayrılık acısının hikayesi, çocuklarının yolculuğa çıkma düşüncesiyle başlıyor (AFP)
Ebeveynlerin ayrılık acısının hikayesi, çocuklarının yolculuğa çıkma düşüncesiyle başlıyor (AFP)
TT

Suriyeli çocukların yabancılaşması ebeveynlerinin tecrit edilmişlik duygusunu ikiye katlıyor

Ebeveynlerin ayrılık acısının hikayesi, çocuklarının yolculuğa çıkma düşüncesiyle başlıyor (AFP)
Ebeveynlerin ayrılık acısının hikayesi, çocuklarının yolculuğa çıkma düşüncesiyle başlıyor (AFP)

Sena eş-Şami

Suriyeliler saatlerini durdurup yerine kalplerini koydular ve eskiden gerçek olan bir serabı beklemeye başladılar. Ancak bugün bu serap, saatleri, günleri ve yılları uzatan bir yalnızlığa ve bekleyişe dönüştü. Bir zamanlar evlerini hayatla ve sesleriyle dolduranlar, bu sesleri de yanlarına alıp yollara düştüler. Birçok Suriyeli anne ve baba, güneşin ülkesinde savaştan ve sonuçlarından uzak bir yaşam arayışıyla başka ülkelere giden çocuklarıyla vedalaştı.

Yolculuk ve acı ayrılık

Suriye’de ayrılık acısının hikâyesi bir uçağın havalanması ya da bir otobüsün ufukta kaybolmasıyla değil, yolculuğa çıkma düşüncesiyle başlıyor. Oğlu Yusuf'u birkaç kez gitmekten vazgeçirmeye çalışan Basime, bir süre önce kızıyla vedalaşırken oğlunu yanında kalmasıyla teselli buldu. Fakat çocuklarının bitmek bilmeyen yolculuk arayışları, hayatlarını çocuklarının gözünden gören anne ve babaların yüzlerine adeta bir tokat gibi iniyor.

Suriye'deki yeni nesil, özellikle de lise ve üniversite yılları savaşla geçen gençler, tüm yaşananlara tepkili. Birçoğu, özellikle de büyük şehirlerde, bir orada bir burada gerçekleşen bombardımanlardan kurtulduktan sonra yaşadıkları bu travma yüzünden ülkelerinde kalmakla gitmek arasında seçim yapamaz hale geldiler. Çünkü gitmek bir araya geldikleri her seferinde gündemlerinin en önemli maddesi olmuştu.

Ekonomi eğitimini tamamlayan Yusuf, ailesinin yanında kalabilmek için bir süre yaptığı işi çalkantılı ekonomik ve sosyal duruma uydurmaya çalışsa da tüm çabalarına rağmen yaşadığı acıyı uzun süre gizlemeyi başaramadı. Annesi bir gün onun ağladığını duyunca büyük bir şok yaşadı. Bu yüzden ülkeden gitmeyi isteyen oğlunu desteklemek zorunda kaldı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Abdullah ve Ragide, üç oğulları yurtdışına gittikten sonra Şam'da kedileriyle birlikte yalnız yaşamaya başladılar. Oğulları gittikten sonra evleri onlar için en yalnız, ama en sıcak yer haline geldi. Abdullah, “Oğullarımın bu kadar çabuk gideceğini ve hayatımızın mutlak bir sessizliğe bürüneceğini bilseydim, işimi bırakıp emekli olmazdım. Çünkü yalnızlık ve beklemekle geçen saatler, kalan yıllarımızı yiyip bitiriyor” dedi.

Yalnızlık ve bekleyiş

Yalnızlık ve bekleyişle geçen saatler kalplerini yoruyor, çocuklarına, onların seslerine, hareketliliklerine ve gürültülerine, eskiden onları rahatsız eden ve sinirlendiren her şeye artık büyük bir özlem duyuyorlar. Eskiden çocuklarının dağıttıklarını toplamaktan duyduğu yorgunluk ve bitkinlikten şikâyet eden Ragide, şimdi bu yorgunluğu özlüyor. Gülerek “Oğlum Visam'ın her yere fırlattığı çantalarını yerine koymayı özlüyorum. Kızım Sarah'ın ıvır-zıvır, kitap, defter, kalem ve makyaj malzemesi alma takıntısını özlüyorum. Küçücük odası ağzına kadar doluydu ve ben çok meşgul olduğumda benden odasını düzenlemesine yardım etmemi isterdi” diyor.

Şam'dan Hama'ya taşınan Ebu Mecd ailesi üç erkek çocuğa sahipti. Ancak savaş, Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) tarafından vurularak öldürülen oğullarından birini onlardan çaldı. Diğer ikisi de okumak ve çalışmak için Almanya'ya gitmesiyle anne ve babaları yalnız kaldı. Evini öldürülen oğlunun fotoğraflarıyla dolduran anne Fadiya, “Sanki hiç çocuğum olmamış gibi, savaş en büyük oğlumu benden aldı. Diğer iki oğlum kendilerine bir gelecek kurmak için yurtdışına gitti. Bugün yalnızım, günlerimi işte ve ailemle geçirmeye çalışıyorum, ama zamanımın çoğunu evde iki oğlumdan telefon bekleyerek geçiriyorum” dedi.

İletişim araçları mesafeleri kısaltıyor

Bu durum, gözlerini sosyal medyadan ayırmayan ve çocuklarının işlerini bitirip onları aramasını bekleyen çoğu ebeveyn aynı durum geçerli. Bazıları çocuklarıyla konuşmak için akrabalarıyla iletişim kurmaya çalışıyor ve ayrıntılı bilgiler edinmeye çalışıyor. Bazıları hala çocuklarının önemli eşyalarını saklıyor, temizliyor, düzenliyor ve eşyalarıyla hala etkileşim halinde olduklarını hissetmenin bir yolu olarak onlara dokunuyor. Basime hala çocuklarının odasını olduğu gibi tutuyor. Yusuf’un küçük masası hala onun eşyalarıyla, Belçika'da evli olan kızının dolabı hala onun kıyafetleriyle dolu. Kızının sevdiği şeylerden satın alıp onları ziyaret edene kadar onun için saklıyor.

Visam, saatlerce bekleyen anne ve babası Abdullah ve Ragide'yi WhatsApp üzerinden görüntülü aradı. Anne ve babası onun aramasını sevgi sözcükleriyle ve sıcak bir karşılamayla yanıtladı. Ardından onlarla konuşurken yaptığı ev işleri anne ve babasını güldürdü. Suriye'den ayrılan genç erkeklerin çoğu ev işlerine alışık değildi. Başta anneleri olmak üzere kendilerinden ev işlerine yardımcı olmaları için yapılan her talepten kaçıyorlardı. Ancak yakınlarıyla yaptıkları bu telefon görüşmeleri, yabancılaşmamaları ve en küçük ayrıntıdan en büyüğüne kadar hayatlarının tüm sorumluluklarını üstlenmeleri için eğitilmeleri gerektiğini ortaya koydu. Görüntülü konuşma sırasında Visam, ebeveynleriyle konuşması uzun süreceği için bir yandan kıyafetlerini katlarken ve ütülenmesi gerekenleri düzenlerken daha önce annesine bıraktığı bir sürü işi bitirebiliyor.

Tecridin kırılması

Her ne kadar iletişim araçları mesafeleri kısaltmış ve ebeveynlerin çocuklarını görmelerine ve hayatlarının bazı ayrıntılarını paylaşmalarına yardımcı olmuş olsa da, onları kucaklama ve onlarla yan yana yaşama özlemlerini tatmin etmiyor. Onları yılda bir ya da iki kez de olsa görme umuduyla yaşıyorlar, özellikle de seyahat edebilenler... Ebu Mecd ailesinin oğlu da böyle yaptı. Bir gece karşılarına çıkarak anne babasını şaşırtan oğlu için babası, “Vail tecridimizi kırdı ve bize bir bayram hediyesi gibi geldi” ifadelerini kullandı.

Bu tecrit sadece ebeveynlere yönelik değil. Yolculuğu ve evlerinden uzak kalmayı hiç deneyimlememiş olan çocukları da kimseye güvenemedikleri yabancı bir ülkede, ebeveynlerinin yanlarında olmasına duydukları ihtiyaç ve özlemle çetin anların yanında destek ve güç duygularını kaybetmiş, acı veren yabancılaşma duygularının eşlik ettiği hayal kırıklıkları yaşıyorlar. Bu da bir fırsatını bulduklarında birkaç günlüğüne bile olsa geri dönme düşüncesini güçlü bir ihtiyaç haline getiriyor.

Yusuf da anne ve babasını şaşırtan, kalplerine yeniden neşe, günlerine yeniden hayat getiren Vail’in iki yıl önce yaptığını yaparak bu yaz onları ziyaret etmeyi planlıyor. Annesi, onun ilgi ve sevgiye, kendisinin de barınak, güvenlik ve şefkate olan ihtiyacını telafi etmek umuduyla, Yusuf'un sevdiği en lezzetli yemekleri ve tatlıları yapmak için hazırlık yapıyor.

Para birlikte geçirilen anları satın alamaz

Çocuklar, her ne kadar tarihinin en büyük ekonomik enflasyonunu yaşayan bir ülkede hayatta kalmalarına yardımcı olmak için Suriye'deki ebeveynlerine para gönderiyor olsalar da para onların kahkahalarını ve tutkularını geri getirmiyor. Abdullah, “Birçok kişi bana çocuklarımızın bize gönderdikleriyle maddi olarak iyi durumda olduğumuzu söylüyor. Ama bilmiyorlar ki çocuklarımız olmadan hayatımızın ne tadı ne tuzu var. Her gün onlardan bir telefon gelmesini bekleyerek ve onlarla görüşmeyi umarak yaşıyoruz. Artık bizim için bir sığınak ve aynı zamanda bir hapishane haline gelen evlerimizden dışarı çıkmıyoruz, çıksak da özellikle bir takım vesilelerle ve belli bir amaç için onlara ulaşmaya, onlarla anılarımızı ve gittikleri ülkede gezdikleri yerleri paylaşmaya çalışıyoruz” diyor.

Aynı yalnızlık Humuslu Mustafa'yı da çocuklarının yurtdışına gitmesi ve eşinin ölümünden sonra bulmuş. Bu durum onu hayvanlarla ilgilenmeye, bazı sokak köpekleri ve kedilerine bakmaya ve onlara yiyecek vermeye itmiş. Ancak Mustafa’yı bir hafta önce arkadaşıyla vedalaşıp süt almaya gittikten sonra bir daha gören olmadı. Bunun üzerine onu aramaya başladılar. Cesedini terk edilmiş bir binada, köpekleri beslemek için peşinden koşarken düştüğü dar bir çukurda buldular. Yurtdışındaki çocukları babalarının ölüm haberiyle şok olurken bu haber sevenlerini de üzdü.



Han Yunus'a İsrail baskınları ve yeni bir yerinden edilme dalgası

İsrail ordusunun kentin bazı bölgeleri ve Refah için yeni bir tahliye emri çıkarmasının ardından yerinden edilen Filistinliler, Han Yunus'un doğusundaki bir bölgeyi terk ediyor. (AFP)
İsrail ordusunun kentin bazı bölgeleri ve Refah için yeni bir tahliye emri çıkarmasının ardından yerinden edilen Filistinliler, Han Yunus'un doğusundaki bir bölgeyi terk ediyor. (AFP)
TT

Han Yunus'a İsrail baskınları ve yeni bir yerinden edilme dalgası

İsrail ordusunun kentin bazı bölgeleri ve Refah için yeni bir tahliye emri çıkarmasının ardından yerinden edilen Filistinliler, Han Yunus'un doğusundaki bir bölgeyi terk ediyor. (AFP)
İsrail ordusunun kentin bazı bölgeleri ve Refah için yeni bir tahliye emri çıkarmasının ardından yerinden edilen Filistinliler, Han Yunus'un doğusundaki bir bölgeyi terk ediyor. (AFP)

İsrail ordusu tarafından verilen tahliye emrinin ardından yüzlerce Filistinli, bu sabah (salı) İsrail hava saldırılarına maruz kalan Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinden ayrılmak zorunda kaldı.

Filistin Kızılayı sağlık görevlileri ve bir sağlıkçı kaynağa göre, Han Yunus ve Refah'ta İsrail bombardımanı sonucu sekiz kişi hayatını kaybederken, 30'dan fazla yaralı Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne kaldırıldı.

Bir AFP muhabiri ve görgü tanıkları, bu sabah Han Yunus ve çevresini hedef alan çok sayıda İsrail hava saldırısı düzenlendiğini bildirdi.

İsrail ordusu, saldırıların, dün (pazartesi) İsrail'in güneyindeki kasabalara 20 roketin atıldığı bölgeleri hedef aldığını söyledi.

Ordu, saldırıların bir silah deposunu, ‘terörist operatörler’ tarafından kullanılan bir apartman dairesini ve diğer altyapıyı hedef aldığını duyurdu.

İsrail ordusu dün, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah kentlerindeki bazı mahallelerin boşaltılması emrini verdi.

Görgü tanıkları, çok sayıda insanın bu iki bölgeden ayrıldığını ve aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu yerinden edilmiş insanların açık alanda yerde uyuduğunu bildirdi.

Hastane yatağında yatan bir hasta, Han Yunus'tan çıkmaya çalışıyor. (AFP)Hastane yatağında yatan bir hasta, Han Yunus'tan çıkmaya çalışıyor. (AFP)

AFP’nin yayınladığı fotoğraflar, Han Yunus'ta yerinden edilmiş ailelerin moloz yığınları arasında yürüdüğünü gösteriyor.

Tahliye emri

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazar günü Savaş Kabinesi’ne, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırının ardından savaşın başlamasından dokuz ay sonra, ordunun Gazze Şeridi'nde ‘zorlu bir savaş’ verdiğini kabul etti.

İsrail ordusu, 27 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde başlattığı kara harekâtının ardından kademeli olarak güneye doğru ilerledi ve her seferinde bölge sakinlerine hedefledikleri alanları boşaltmalarını emretti.

Kucağında bebeğiyle Han Yunus'tan ayrılan bir kadın (AFP)Kucağında bebeğiyle Han Yunus'tan ayrılan bir kadın (AFP)

İsrail ordusu, 7 Mayıs'ta Mısır sınırındaki Refah kentinde Hamas'a karşı savaşın son aşaması olarak lanse edilen bir kara operasyonu başlattı ve Birleşmiş Milletler'e (BM) göre bir milyon Filistinlinin bölgeden ayrılmasına yol açtı.

Ancak son haftalarda, Refah'taki saldırı devam ederken, İsrail ordusunun özellikle kuzeyde kontrolü ele geçirdiğini iddia ettiği birçok bölgede çatışmalar yeniden yoğunlaştı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, dün Han Yunus ve Refah vilayetlerindeki el-Karara, Beni Suheyla ve diğer kasabalarda yeni tahliye emirleri çıkarıldığını duyurdu.

Diğer taraftan İslami Cihad Hareketi’nin silahlı kanadı Kudüs Seriyyeleri, ‘Gazze Şeridi'nin çevresindeki İsrail mevzilerinin yoğun roket ateşiyle bombalandığını’ bildirdi.

İsrail ordusunun kentin bazı bölgeleri ve Refah için yeni bir tahliye emri çıkarmasının ardından yerinden edilen Filistinliler, Han Yunus'un doğusundaki bir bölgeyi terk ediyor. (AFP)İsrail ordusunun kentin bazı bölgeleri ve Refah için yeni bir tahliye emri çıkarmasının ardından yerinden edilen Filistinliler, Han Yunus'un doğusundaki bir bölgeyi terk ediyor. (AFP)

‘Han Yunus'tan ateşlenen yaklaşık yirmi füzenin önlendiğini, ancak bazılarının İsrail'in güneyine düştüğünü’ bildiren İsrail ordusu, ölen ya da yaralanan olmadığını belirtti. Ordunun ateşin kaynağına topçu ateşiyle karşılık verdiği belirtildi.

Doğrudan çatışmalar

Kuzeyde ise İsrail ordusu 27 Haziran'da Gazze şehrinin Şucaiyye mahallesinde başlattığı operasyonlara devam etti.

Ordu, jetlerinin gerçekleştirdiği hava saldırılarında yaklaşık 20 savaşçının öldürüldüğünü ve kuvvetlerinin çatışma sırasında birkaç kişiyi daha vurduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, İsrail helikopterleri Şucaiyye'yi bombaladı. Hamas, Şucaiyye ve Refah'taki çatışmaları doğruladı.

Ordu dün, Gazze'nin güneyinde bir askerin öldüğünü ve 27 Ekim'den bu yana ölen asker sayısının 317'ye yükseldiğini duyurdu.

Netanyahu pazar günü Savaş Kabinesi’ne yaptığı açıklamada, “Kuvvetlerimiz Refah'ta, Şucaiyye'de ve Gazze Şeridi'nin her yerinde faaliyet gösteriyor. Bu, bazen doğrudan çatışma yoluyla ama aynı zamanda yeraltında da verdiğimiz zorlu bir mücadele” ifadelerini kullandı.

‘İşkence’ suçlamaları

Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah'ta bulunan Aksa Şehitleri Hastanesi'nden bir tıbbi kaynak, dün, aralarında Gazze şehrindeki Şifa Tıp Kompleksi'nin müdürü Muhammed Ebu Selmiye'nin de bulunduğu onlarca Filistinli mahkûmun serbest bırakıldığını doğruladı.

Ebu Selmiye, serbest bırakılmasının ardından Nasır Hastanesi'nde yaptığı ilk açıklamada, ‘mahkumların her türlü işkenceye maruz kaldığını’ söyledi. Ebu Selmiye, “Birçok mahkûm sorgu merkezlerinde öldü” ifadesini kullandı.

Ebu Selmiye, gözaltında tutulduğu süre boyunca kendisine herhangi bir suç isnat edilmediğini söyledi.

İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet, aşırı kalabalığı azaltmak için İsrail ordusuyla iş birliği içinde bu tutukluları serbest bırakmaya karar verdiğini bildirdi. Şin-Bet ayrıca, İsrailli sivillere yönelik saldırılara katılanların serbest bırakılmasına karşı olduklarını ve serbest bırakılmasına karar verilenlerin ‘daha az tehlikeli’ olduğunu ifade etti.

Ancak Netanyahu, serbest bırakılmayla ilgili bir soruşturma başlatılması talimatı verdiğini belirterek, “Şifa Hastanesi Müdürü’nün serbest bırakılması vahim bir hata ve ahlaki bir başarısızlıktır. Bu adamın yeri hapishanedir” dedi.

Gazze Şeridi’nde devam eden savaş, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği ve çoğu sivil bin 195 kişinin ölümüne yol açan eşi benzeri görülmemiş bir saldırının ardından patlak verdi.

Saldırıda 251 kişi esir alındı; bunlardan 116'sı halen Gazze'de tutulurken, 42'sinin ise öldüğünü söylüyor.

İsrail'in şiddetli bombardıman, baskın ve kara saldırılarıyla karşılık verdiği savaşta, Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’nın verdiği son rakamlara göre Gazze Şeridi'nde en az 37 bin 900 kişi hayatını kaybetti.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre savaş, Gazze Şeridi'nde kitlesel yerinden edilmelere ve binlerce çocuğun yetersiz beslenmeden mustarip olduğu su ve gıda kıtlığı nedeniyle insani bir felakete neden oldu.

BM ve yardım kuruluşları, savaşın ve İsrail ablukasının Gazze Şeridi'ndeki 2,4 milyon insana getirdiği ciddi insani kriz ve kıtlık riski konusundaki endişelerini defalarca dile getirdi.