Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi partileri: Türkiye ile Suriye arasındaki herhangi bir uzlaşı Türkiye’nin Suriye’deki varlığını meşrulaştırır

Bir yetkili: Suriye'nin bazı bölgelerinin Türk devletine teslim edilmesinden korkuyoruz

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bayrakları (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bayrakları (Şarku’l Avsat)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi partileri: Türkiye ile Suriye arasındaki herhangi bir uzlaşı Türkiye’nin Suriye’deki varlığını meşrulaştırır

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bayrakları (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı kırsalında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bayrakları (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi partileri, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusundaki tutumlarını açıklarken, bunun, Suriye gerçeğini değiştirmeyeceğini söylediler. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve onun siyasi kanadı Suriye Demokratik Konseyi (SDK) çatısı altında faaliyet gösteren 33 parti ve siyasi yapı tarafından cuma günü yapılan ortak açıklamada, ‘Türkiye ile Suriye arasındaki herhangi bir yakınlaşmanın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki işgalini meşrulaştıracağı ve Suriye'nin iç işlerine dışarıdan müdahaleye kapıyı aralayacağı’ uyarısında bulunuldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma günü yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eylül ayında Türkiye’ye yapması beklenen olası ziyaretin Türkiye-Suriye yakınlaşmasında yeni bir dönemin önünü açabileceğini söyledi.

Uluslararası toplumu ve Birleşmiş Milletleri (BM) Suriye halkının taleplerini desteklemeye ve Suriye krizinin çözümü için BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararını uygulamaya çağıran Özerk Yönetim partilerinin ortak açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye ve Suriye arasında yapılacak herhangi bir uzlaşı, Suriye’deki durumu iyileştirecek yeni bir şey sunmayacak, aksine Türkiye’nin işgalini meşrulaştıracak, krizi daha da derinleştirecek ve halkı ve ülkeyi bu uzlaşma politikasına kurban edecek.”

Şarku’l Avsat’a konuşan Özerk Yönetim’in Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Hasan Koçer, ‘Türkiye'nin Suriye'deki tüm tarafları kendi amaçları doğrultusunda kullanmak istediğini’ öne sürdü. Koçer, “Türkiye, amaçlarına ulaşmak için Suriye'deki tüm tarafları kullanmak istiyor, bu nedenle Şam hükümeti bu oyunlara gelmemeli” ifadelerini kullandı. Suriye hükümetine ‘Türkiye ile herhangi bir ittifaka girmesi halinde Suriye'yi kaybedeceği’ uyarısında bulunan Koçer, Suriye hükümetinin diyalog ya da herhangi bir anlaşma için kendilerinin de hazır olduğunun bilinmesini istediğini vurguladı.

Suriyeli Kürtler ve Özerk Yönetim’deki yetkililer, Türkiye ile Suriye rejimi arasında yıllar süren düşmanlık ve yabancılaşmanın ardından başlayan yakınlaşma çabalarının, Özerk Yönetim'in varlığını tehdit edeceğinden endişe ediyor. Ankara'nın Şam ile yapılacak herhangi bir uzlaşıdan yararlanarak Suriye'nin kuzeydoğusunda, yönetimin kontrolündeki bölgelere karşı yeni bir askeri operasyon başlatmak istediğini öne süren Koçer, “Türkiye bu anlaşmadan yararlanarak bölgelerimize saldırmak istiyor. Şamdan istediğimiz Suriye'nin büyük bir bölünmeye doğru gittiğini görmesi. Türkiye Şam'ı Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduğu konusunda kandırmak istiyor ama tam tersini yapıyor. Suriye'nin bazı bölgelerinin Türkiye’ye teslim edilmesinden endişe ediyoruz” şeklinde konuştu.

Elleri Suriye halkının kanına bulaşmamış olan tüm Suriyeli siyasi güçlerin ve partilerin katılımıyla kapsamlı bir ulusal konferans düzenlenmesi gerektiğine işaret edilen ortak açıklamada, Özerk Yönetim’deki partiler ve taraflar, Suriye krizinin diyalog yoluyla çözülmesi için temel yapı taşı olması ve Suriye krizinin barışçıl yollarla çözülmesi için Suriye-Suriye diyalogu yoluna gitmesi amacıyla rejim üzerinde baskı oluşturması için konferansı kendi kontrol alanlarında düzenlemeye hazır olduklarını ifade ettiler. Açıklamaya göre taraflar, Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm siyasi güçleri, çözüm bekleyen meselelerin çözüme kavuşturulması için iç diyaloğa açık olmaya çağırdılar.

Özerk Yönetim’in Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Koçer, yönetimin Şam hükümeti de dahil olmak üzere tüm taraflarla her türlü diyaloğa hazır olduğunu teyit ederek şunları söyledi:

“Suriye krizinin çözümü için Şam hükümeti de dahil olmak üzere, tüm taraflarla diyaloğa hazırız. Şam, diyalog yoluyla herhangi bir siyasi anlaşmaya ulaşmak isterse biz buna hazırız.”

Özerk Yönetimin herhangi bir taraf için tehdit oluşturmadığını ve herhangi bir tarafla düşmanlık içinde olmadığını belirten Koçer, “Biz Suriye'yi inşa etmeye ve ülkenin toprak bütünlüğünü korumaya çalışıyoruz. Suriye ordusuyla birlikte işgal altındaki Suriye topraklarını kurtarmaya hazır olduğumuzu her zaman söyledik” ifadelerini kullandı.

Yönetimin siyasi kanadı SDK ve ABD öncülüğündeki DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun (DMUK) desteklediği Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2 Temmuz’da yayınladıkları ortak bir açıklamada, diyalog yoluyla devam eden savaşı sona erdirecek bir yol haritasının çizilmesini sağlayacak kapsamlı bir ulusal konferans düzenlemek üzere Suriyeli tüm taraflarla bir araya gelmeye, diyalog kurmaya ve siyasi çözümleri benimseyen herhangi bir ulusal proje için Suriye halkının vizyonunu uluslararası arenaya taşımaya hazır olduklarını bildirdiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Türkiye’ye yakın silahlı gruplar ve siyasi partiler aracılığıyla elde edemediklerini, Suriye'nin yeni bölgelerini işgal ederek ve Türkiye'ye katarak elde etmek için söylemini Suriye rejimiyle diyaloğa kaydırdığını’ öne süren Koçer, “Türkiye’nin politikası, hedeflerine ulaşmak için Suriye rejimiyle anlaşmayı alışkanlık haline getirdi. Şam ile işgalci Türkiye devleti arasında yapılacak herhangi bir anlaşma büyük bir halk direnişiyle karşılaşacaktır. Şam, bölge halklarının boş durmayacağını ve Türkiye ile bize karşı düşmanlık temelinde kurulacak herhangi bir ittifaka direneceğini bilmeli” ifadelerini kullandı.



Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
TT

Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)

Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.

Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.

Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.

İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.

Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.


Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
TT

Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)

Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.


Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi, iki yıl süren İsrail savaşı sırasında liderlerinin suikastlara kurban gitmesinin ardından bir dizi liderlik değişikliği yaşıyor. Bu durum, hareketin eski lideri olan ve Ekim 2024'te Refah'ta İsrail güçleriyle çıkan çatışmalarda beklenmedik bir şekilde öldürülen Yahya Sinvar'a yakın kişilerin daha fazla öne çıkmasına neden oldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, siyasi büro üyesi ve savaş öncesinde hareketin medya departmanından sorumlu olan serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, kendisi ve Sinvar'a yakın bir dizi kişinin Gazze Şeridi'ndeki hareketi yönetmekle görevlendirilmesinin ardından, Gazze Şeridi'ndeki siyasi bürosunun başına geçti. Bu kişilerin çoğu, Şeridin güneyindeki Han Yunus'ta yaşıyor.

Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)

2011 Gilad Şalit esir takasıyla serbest bırakılan eski bir mahkum olan el-Amudi, Gazze Şeridi yönetiminin merkez figürü haline geldi. İsrail hapishanelerinde kaldıkları süre boyunca ve serbest bırakıldıktan sonra Sinvar'a çok yakındı ve sık sık toplantılarına ve diğer etkinliklerine eşlik etti.

Bazı kaynaklar, Gazze Şeridi'nde siyasi büro için gerçek bir seçim yapılmadığını, bunun yerine sürecin atama, onaylama ve istişare yoluyla yürütüldüğünü söylüyor.

Bazı kaynaklar operasyonun “iç yönetmelikleri ihlal ederek” gerçekleştirildiğini söylerken, diğerleri amacın “iç eksiklikleri gidermek” olduğunu ve “seçilenlerin hepsinin Tevfik Ebu Naim, Salah Ebu Şarik ve diğerleri gibi Sinvar'a yakın kişiler olduğunu” açıkladı.

Kaynaklar, el-Amudi'nin şu anda Gazze'deki Hamas içinde “devrim” olarak nitelendirilebilecek bir harekete öncülük ettiğini söylüyor. Özellikle İsrail saldırılarında yaralanan ilçe idari organlarının başındaki bazı yerel liderleri görevden aldı ve yerlerine atamalar yaptı. Savaş sırasında sorumluluklarının bir kısmından vazgeçen diğer kişiler için de aynı şeyi yaptı. Suikasta uğrayan, başka nedenlerle görevden alınan veya farklı görevlere atanan eski liderlerin yerine geçecek kişileri aramaya devam ediyor.

Bazı kaynaklara göre, bu adımlar Gazze Şeridi içindeki yerel Hamas liderlerinin yanı sıra yurtdışındaki liderler arasında da öfkeye yol açtı. Şeridin dışındaki siyasi büro üyelerinden bazıları yerel liderlere, "Olanlar kabul edilemez ve iç hukuka aykırıdır; önümüzdeki günlerde hareketin liderinin seçilmesini beklemeliyiz ki, bir yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar bazı bölgelerin liderliğindeki boşlukların geçici olarak doldurulması konusunda bir anlaşmaya varılabilsin" şeklinde bilgi verdi.

İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki Hamas içinde siyasi düzeyde hüküm süren "kaosun" aksine, askeri kanadında istikrarlı bir durumun söz konusu olduğunu ve yeniden yapılanmanın sorunsuz ve sistematik bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. İzzeddin Kassam Tugayları'nın yeni Genelkurmay Başkanı İzzeddin Haddad'ın savaş sırasında suikasta kurban giden veya öldürülenlerin yerine yeni atamalar yapmak üzere bir dizi toplantı düzenlediğini ve çeşitli kararlar aldığını ifade ediyorlar. Ayrıca, tüm taraflarla sürekli iletişim kurarak siyasi düzeydeki farklılıkların veya anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve böylece her düzeyde istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Kaynaklara göre Haddad, bazı bölgelerdeki tugay komutanları da dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarındaki boşlukları doldurmak için çalışırken, asıl komutanlarının suikast sonucu öldürülmesinin ardından bu tugayları yönetmek üzere atanmış diğer kişileri de görevde tutuyor.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu, İzzeddin Haddad'ın komuta ettiği Gazze Şehri Tugayı hariç, suikast sonucu öldürdü. Yerine Muhanned Receb atandı.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu suikastla öldürdü. Bunun istisnası, Muhannad Receb'ın yerine geçen İzzeddin el-Haddad'ın komutasındaki “Gazze Şehri Tugayı”ydı.

Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)

Çeşitli kanatları ve kademeleriyle Hamas, İsrail'in çeşitli kaynaklarını hedef alması sonucu mali krizden muzdarip olmuş durumda. Bununla birlikte, savaş sırasında veya sonrasında, farklı oranlarda ve zamanlarda da olsa, maaş ve ödenekleri tamamen kesmedi.

Gerçekte Hamas, 7 Ekim 2023 saldırısının ardından, 1987'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş son derece karmaşık bir dönemle karşı karşıya. Hareketin gözlemcilerine göre, Gazze Şeridi'ne sınır komşusu İsrail tesislerine ve kasabalarına yönelik saldırılarla başlayan bu saldırı, İsrail'i uzun süreli bir savaşa sürükledi.

Yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, hareketin “askeri yenilginin, örgütsel tükenmişliğin, siyasi karmaşanın ve geleceği ile rolü hakkındaki varoluşsal kaygının iç içe geçtiği bir aşamaya girdiği” değerlendirmesinde bulunuyor.

İbrahim, İsrail savaşının, Hamas'ın siyasi büro üyelerinin ve Gazze Şeridi'ni yıllarca yöneten idari komitelerin başkanlarının çoğunu kaybetmesinin ardından, liderlik ve karar alma yapısını vurduğunu açıkladı. Bu durum, doldurulması kolay olmayan derin bir liderlik boşluğu yarattı ve hareket içinde geleceği ve bir sonraki aşama hakkında anlaşmazlıkları ortaya çıkardı: Bu bir yönetim aşaması mı, örgütsel hayatta kalma aşaması mı yoksa sadece uzun süreli bir krizi yönetme aşaması mı olacak?

Hamas'tan birkaç kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: "İşlerin iyi ve sorunsuz gittiğini söylemek mümkün değil. Birçok zorluk var ve yaşananlar, hiçbir şey bırakmayan ve hareketin liderlerinin çoğunun suikastına neden olan yıkıcı bir savaşın ışığında normal. Geniş bir liderliğe ve Filistin içinde ve dışında geniş bir halk tabanına sahip bir hareket için liderlik boşluğu normaldir ve bir yıl sonra kapsamlı seçimler yapılana kadar mevcut farklılıklar da normaldir."