Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Deyf'e yönelik Gazze Şeridi’nde düzenlenen suikast girişimi, otuz yılı aşkın bir süredir devam eden ve sonucu henüz netleşmeyen karmaşık bir insan avının ardından gerçekleşti. Bu süreçte şimdiye kadar Filistinli silahlı örgütlerin liderlerinin yanı sıra farklı milletlerden isimler hedef alındı.
İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad, Filistin devriminin üsleri yurtdışındayken on yıllar boyunca çeşitli ülkelerin başkentlerinde çok sayıda Filistinli lidere suikast düzenlemeyi başardı. İsrail İç Güvenlik Teşkilatı Şin-Bet (Şabak) ise Filistin topraklarında Filistin Yönetimi'nin kurulmasından bu yana İsrail'in üstünlük sağladığı bir savaşta Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde daha fazla Filistinli lidere suikastlar düzenlemeyi başardı.
İsrail'in dokuz aydır yürüttüğü savaşta Gazze Şeridi'ndeki Hamas liderlerine ve komutanlarına ulaşmadaki başarısı halen tartışılıyor. Bazı çevreler dokuz aylık savaşın ardından Hamas'ın üst düzey isimlerine ulaşılamamasının başarısızlık olduğunu söylüyor. Zira İsrail'in ne Deyf’i öldürmeyi başardığı ne de Hamas Hareketi’nin Gazze'deki lideri Yahya es-Sinvar ya da kardeşi Muhammed es-Sinvar’a ulaştığı doğrulandı. Öte yandan eğer doğruysa Deyf'in yanı sıra yardımcısı Mervan İsa ve Kassam Tugayları komutanlarının öldürülmesinin İsrail için büyük bir başarı sayılabileceğini düşünenler de var.
İsrail, birkaç gün önce 30 yılı aşkın bir süredir peşinde bir hayalet olan Deyf’i öldürmeyi amaçlayan büyük bir saldırı gerçekleştirdi. Bu operasyon sırasında Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus yakınlarında nerede olduğuna dair İsrailliler tarafından büyük değeri nedeniyle ‘altın’ olarak nitelendirilen bilgiler aktı. Operasyonda yardımcısı Mervan İsa'nın yanı sıra Kassam Tugayları’nın Han Yunus Tugayı Komutanı Rafi Selame (ed-Deyf'i hedef alan aynı saldırıda), Merkez Tugay Komutanı Eymen Nevfel, Kuzey Tugayı Komutanı Ahmed el-Gandur, füze birimi komutanı Eymen Siyam ve Hamas’ın Gazze'deki siyasi büro üyeleri Zekeriya Ebu Muammer, Cevad Ebu Şemala ve diğerleri öldürüldü.
İsrail’in, bazıları gerçekten öldürülmüş, bazıları ise hayatta kalmış ya da yaralanmış olan çok sayıda Hamas lideri ve saha komutanının yerini tespit etmeyi başardığına şüphe yok.
Peki İsrail, Gazze'deki silahlı grupların liderlerine nasıl ulaşıyor?
İsrail’in güvenlik ve istihbarat servisleri Hamas ve diğer silahlı grupların liderlerine ulaşmak için çeşitli kaynaklara sahip. Bu kaynaklardan biri de hedeflerin belirlenmesi ve izlenmesinin yanında saldırıların nerede ve ne zaman yapılacağını belirlemeye büyük ölçüde yardımcı olan insan faktörüdür. İsrail onlarca yıldır sahada ajanlar kullanıyor. Bu ajanların İsrail’e ‘aranan kişilerin izini sürmeye ve suikastlarını kolaylaştırmaya yardımcı olan büyük hizmetler verdiğini’ söyleyen bazı kaynaklara göre İsrail onlardan ‘adeta bir ordu’ kurdu.
Filistin Yönetimi ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi'ndeki Filistinli örgütler tarafından son yıllarda yürütülen kapsamlı soruşturmalar, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki her suikastta bir şekilde Filistinli ajanların yer aldığı ve hatta bazılarının suikastların gerçekleştirilmesine bizzat katıldığını ortaya koydu.
Şarku’l Avsat’a konuşan Gazze Şeridi'nde sahadaki kaynaklar, insan faktörünün herhangi bir istihbarat teşkilatının casusluk sürecindeki en önemli faktörlerden biri olduğunu söyledi. Gazze'deki direniş ve hükümet güvenlik birimlerinin yıllar içinde İsrail güvenlik birimleriyle bağlantılı yüzlerce kişiyi ele geçirdiğini ve bu kişilerin kendilerini istihdam eden taraflara çeşitli değerlerde bilgi sağladığını belirten kaynaklar, İsrail’in bazen Filistinli örgütler içinde ve hedef kişinin çevresinde hem örgütsel hem de ailevi olarak ya da sosyal ilişkileri (akrabalar ve komşular gibi) aracılığıyla bile insanları kendisi adına çalışması için ajan yapmayı başardığını ekledi.
Kaynaklar, bu ajanların Filistinli örgütlerin ikinci ve üçüncü dereceden liderlerinin, üyelerinin, saha komutanlarının, silah ve füze üretim tesislerinin ve hatta tünellerin yerlerinin tespit edilmesine katkıda bulunduktan sonra İsrail ile olan ilişkileri nedeniyle ifşa edildiklerini de belirttiler.
Şarku’l Avsat’ın ulaştığı detaylara göre 2021 yılında idam edilen Gazze Şeridi’nin Gazze şehrinden A.Ş. adlı bir Filistinli, Hamas'a yakın küçük bir grubun askeri kanatlarından birinin önde gelen üyelerinden biriydi. Sadece aktif olduğu grup içinde değil, diğer grupların askeri kanatları içinde de tanınan biriydi ve bu grupların liderleriyle geniş kapsamlı ilişkileri vardı. A.Ş. silah ve füze üretimiyle ve bu alanda çalışan kişilere nasıl ulaşılabileceğiyle ilgili önemli sağladığını itiraf etti. Bu itirafın, baskı altında yapılıp yapılmadığı ise belirsizliğini koruyor. Aynı kaynaklara göre yine Gazze şehrinde ikamet eden ve roket üretimi alanında aktif çalışmalarda bulunan S.D. adlı bir başka Filistinlinin özel aracının anahtarına gizlenmiş küçük bir kamera olduğu anlaşıldı. S.D. bu kamerayla üretim faaliyetlerinde kullanılan önemli bir yeri belgeledi. Bu yer daha sonra İsrail tarafından bombalandı.
İsrail istihbaratı bir silahlı örgüt üyesini İsrail adına çalışmaya ikna etti. Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki farklı bölgelerde girdiği tünellerin taranmasına yardımcı olan casusluk için kullanılan çipler taşıdığı tespit edilen bu kişi yakalandı, ancak Gazze Şeridi'nden kaçmayı başardı. Tünel çalışmalarında yer alan bir başka işçi de İsrail'in tünellerin yerini tespit etmesine yardımcı oldu. Yapılan soruşturmalarda bu kişinin internet üzerinden bilgi aktardığı ortaya çıktı.
Güvenlik kaynakları Şarku’l Avsat’a 2015 yılında Gazze'nin Şeyh Rıdvan Mahallesi’ndeki bir binada Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Deyf'e yönelik suikast girişimine kısmen yardım ettiği tespit edilen bir kızın tutuklandığına dair ilginç bir bilgi aktardılar. Suikast girişiminde Deyf’in eşi ve iki çocuğu ölmüş, ancak kendisi hayatta kalmıştı. Kaynaklar, İsrailli istihbarat görevlilerinin kıza Deyf’in görünüşü hakkında yaklaşık bilgiler ilettiğini, kızdan Deyf’in eşinin kaldığı daireye gitmesini ve içeride erkek olup olmadığına bakmasını istediklerini, kızın da onlara içeride eşi ve çocukları dışında birinin daha sesini duyduğuna dair bir işaret verdiğini ve ardından İsrail’in orayı bombaladığını anlattılar.
Bu olaydan önce, Filistinli örgütlerden birinde örgüt liderlerinin öldürülmesine katkıda bulunduğu ortaya çıkan üst düzey bir yetkili, örgütün üyeleri tarafından öldürdü.
Gazze'ye yönelik mevcut savaşta ‘casuslar ve ajanlar savaşının’ belki de en son ifşası, İsrailli rehineleri koruyan bir kişinin Şin-Bet adına çalışmaya başladıktan sonra rehinelerin yerlerine dair bilgi sızdırmasıydı. Gazze'deki aynı güvenlik kaynaklarına göre bu kişi, Gazze Şeridi'nden kaçmayı başardığından ne yaptığıyla ilgili detaylar henüz bilinmiyor.
Ancak verdiği bilgilerin, İsrail Özel Kuvvetleri’nin (Gazze'nin merkezi) Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki dört İsrailli rehineye ulaşıp onları kurtarmasına yardımcı olduğu ve şüphelinin İsrail güvenlik servisiyle iş birliği içinde İsrailli rehine Noa Argamani'nin nasıl korunduğuna dair ayrıntıları bildiği anlaşılıyor.
İsrail, savaşın başlarında Hamas liderlerinin ya da İsrailli rehinelerin nerede olduğuna dair verilecek her türlü bilgi karşılığında büyük miktarlarda para ödülü vereceğini açıkladı.
Ancak bazı Filistinlileri bunu yapmaya iten tek neden kesinlikle para değildi.
İsrail kendi adına çalışacak ajanlar bulmak için cinsel zorlama da dahil olmak üzere çeşitli yöntemlere başvuruyordu. Öyle ki bu yöntemler birçok vakada başarılı oldu. Zira bu kişiler haklarında bir skandalın patlak vermesi korkusuyla iş birliği yapmak zorunda kaldı. İsrail ayrıca Filistinlilerin içinde bulundukları ekonomik durumu kullanmaya çalışarak iş birliği karşılığında para ödüyor ya da küçük projeleri finanse ediyor. Ayrıca bazılarının çalışma, ticaret, seyahat izni ve hatta tıbbi tedavi alma ihtiyacı gibi içinde bulundukları belirli sosyal koşulları istismar ediyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, daha önce yapılan soruşturmalarda Erez Sınır Kapısı’ndan Batı Şeria ya da İsrail'e seyahat eden en az 30 kişinin ajan olduğunun ve bu kişilerden geçiş izni verilmesi karşılığında Hamas hakkında bilgi toplamalarının istendiğinin ortaya çıktığını söyledi.
İsrail, bilgi toplamak için sadece insan faktöründen değil, aynı zamanda yapay zeka ve çeşitli teknolojik araçlardan da yararlanıyor.
Gazze'deki Filistinli güvenlik kaynaklarına göre Gazze Şeridi semalarında durmaksızın faaliyet gösteren casus uçaklar, yapay zekaya kaynaklı teknolojisiyle bir kilometrekarelik bir coğrafi alan içinde örgüt liderlerinin yüzlerini ve seslerini tespit edebiliyor. Görünüşe göre geçtiğimiz yıl mayıs ayında suikasta uğrayan İslami Cihad Hareketi lideri İyad el-Hasani'nin başına bu geldi. Hasani, ‘güvenli’ olarak tanımlanan bir hattan telefon görüşmesi yapmıştı. Daha sonra derinlemesine yapılan araştırmalarla İsrail'in ses izini tespit etmeyi başardığı ve onu hemen öldürdüğü ortaya çıktı.
İsrail, Gazze'ye karşı yürüttüğü ve büyük tartışmalara yol açan savaşta yapay zekâ kullandığını doğruladı.
İsrail’in Gazze'deki cep telefonlarının yanı sıra kablosuz iletişim cihazlarını da takip ettiği biliniyor. İsrail, birçok örgüt üyesini bu cihazları kullanırken bombaladı. Bu durum Hamas'ı son yıllarda kendi karasal iletişim ağını kurmaya itti.
İsrail tünellerin tespit edilmesi ve yok edilmesinde de teknolojik araçlara başvuruyor.
Hamas'ın geçmişte onlara karşı başlattığı pek çok kampanyaya rağmen mevcut savaşta İsrail işbirlikçileri var olmaya devam ediyor. Bu kişilerden bazıları Hamas tarafından infaz edildi, bazıları da tövbe etti.
Hamaslı kaynaklar, her zaman bilgi sızdırıldığını kabul ediyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, şunları söyledi:
“Bu İsrail için bir başarı değil. Biz bunun (sızmanın) her an mümkün olabileceği kuralıyla hareket ediyoruz ve önlemler alıyoruz. Karmaşık bir güvenlik yaklaşımımız var. Kimsenin (herhangi bir lider) ister yer altında ister yer üstünde uzun süre kaldığı tek bir yer yok. Güvenlik ihlalleri olabilir. Sadece Filistinli grupların içinde ya da dışında değil. Çok sayıda kabiliyete sahip bir güvenlik ve istihbarat sisteminden bahsediyoruz. Nihayetinde direnişe katılan her lider ve direnişçi olası kaderi bilir ya da sonunda bununla yüzleşir. Bir örgütün kaderi, hiç kimseye bağlı değildir. Direniş dersini almıştır ve çalışmaları belirli ilkelere göre yönetebilecek hiyerarşik bir örgütsel yapı piramidine sahiptir.”