Libya'dan Güney Afrika'daki 95 tutuklunun kimliğine ilişkin sorular

Duruşmaları 5 Ağustos'a ertelendi

Güney Afrika’da bir çiftlikte tutuklanan Libyalılar (AP)
Güney Afrika’da bir çiftlikte tutuklanan Libyalılar (AP)
TT

Libya'dan Güney Afrika'daki 95 tutuklunun kimliğine ilişkin sorular

Güney Afrika’da bir çiftlikte tutuklanan Libyalılar (AP)
Güney Afrika’da bir çiftlikte tutuklanan Libyalılar (AP)

Libya'daki siyasi bölünme, Güney Afrikalı güvenlik yetkililerinin geçtiğimiz cuma günü askeri eğitim üssüne dönüştürüldüğü anlaşılan bir çiftlikte 95 Libyalıyı tutuklamasını ve soruşturmaya tabi tutmasını gölgeledi.

sdvfebtrgh
95 Libyalının bulunduğu çiftliğin girişinde nöbet tutan Güney Afrikalı polis memurları (AFP)

Söz konusu çiftliğe yönelik baskın, Johannesburg'un yaklaşık 360 kilometre doğusunda, Mpumalanga eyaletindeki White River yakınlarında gerçekleşti. Güney Afrika polisinden yapılan açıklamada, “Aslında bir güvenlik şirketi için eğitim kampı olması gereken alan, görünüşe göre bir askeri eğitim üssüne dönüştürülmüş” denildi.

Güney Afrikalı yetkililer tutuklanan 95 kişinin hepsinin Libyalı olduğunu ifade ederken, Güney Afrika İçişleri Bakanı Leon Schreiber ‘Tunus'tan hileli yollarla alınan vizelerle ülkeye giriş yaptıklarını’ söyledi.

dfrgt
95 Libyalının bulunduğu çiftlikteki silahlı bir Güney Afrika polisi (AFP)

Şu ana kadar hiçbir Libyalı kuruluş gözaltına alınanların hangi gruba mensup olduğunu açıklamazken, Libya'nın batısındaki yerel medya, DStv'ye bağlı olduğu düşünülen bir muhabirin, polis aracındaki bir kişinin Bingazi şehrinden geldiklerini söylediği bir video yayınladı.

Gözaltına alınanların kimliği ve hangi gruba mensup oldukları konusunda farklı görüşler olsa da Libyalı askeri analist Adil Abdulkafi, söz konusu kişilerin Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter'e bağlı Tarık bin Ziyad Tugayı'nın 20’nci Bölüğü'ne mensup olduğunu öne sürdü.

Abdulkafi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Güney Afrika'nın topraklarında faaliyet gösterme ve açık bir şekilde çalışma yetkisine sahip 15 binden fazla güvenlik şirketi var. Ancak tutuklanan kişiler ülkeye vize dolandırıcılığı içermeyen yöntemlerle giriş yaptı” diyerek, Güney Afrikalı yetkililerin iki şey arasında kaldığına işaret etti: Ya tutuklularla ilgili soruşturmayı tamamlayacak ve sonunda suçlu bulunurlarsa hapsedecekler ya da onları Libya'nın doğusuna sınır dışı edecekler.

cdfevrgtb
95 Libyalının bulunduğu çiftlik (AP)

Güney Afrika Ulusal Polis Teşkilatı’nın X platformundaki hesabından yapılan açıklamaya göre, Güney Afrika'da tutuklu bulunan Libyalıların pazartesi günü yapılan duruşması 5 Ağustos'a ertelendi ve tutukluların tutukluluk hallerinin devam edeceği belirtildi.

Libyalı araştırmacı ve siyasi analist Muhammed Emtirid, gözaltına alınanların durumunun Güney Afrikalı yetkililer tarafından ‘muğlak ve belirsiz’ olduğuna inanıyor. Emtirid, “95 Libyalıyı eğitmek için Güney Afrika hükümetine bağlı Özel Güvenlik Endüstrisi Düzenleme Kurumu'na kayıtlı şirketle (Miletus Security) anlaşma yapan ancak eksik yasal prosedürler nedeniyle anlaşmanın ihlal edildiğine inanan sorumlu Libyalı yetkililer var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan Emtirid, “Bu grubun Güney Afrika'ya eğitime gönderilmesinden sorumlu Libyalı taraf kim olursa olsun, özellikle de oradaki güvenlik makamları tarafından uygunsuz bir şekilde gözaltına alındıkları için, bu önemli meseleyi takip etmek ahlaki bir sorumluluktur” dedi. Emtirid, ‘bu kursiyerlerin varlığının bir tesadüf olmadığına’ ve Güney Afrika'da uzman yetkililerin gözetimi altında olduklarına inandığını belirtti.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) bu grubun kendisine bağlı olduğunu ‘kategorik olarak’ reddetti. UBH Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Bu grubun hükümetimizle bağlantılı olduğunu kategorik ve açık bir şekilde reddediyoruz. Onları gönderme ya da eğitim veya başka herhangi bir göreve atama prosedürleriyle hiçbir ilgimiz yok” ifadeleri yer aldı.

“Askeri savcıyı ve Güney Afrika'daki Libya Büyükelçisi’ni, olayın koşullarını takip etmek üzere Johannesburg'daki ilgili makamlarla iletişim kurmakla görevlendirdiğini” belirten Bakanlık, ‘soruşturmalara katılmaya ve olayın arkasındaki koşulları ve tarafları ortaya çıkarmaya hazır olduğunu’ bildirdi.

dfevgbrthy
Güney Afrika'da gözaltına alınan Libyalıların kaldığı çadırlardan biri (AFP)

Çiftlikteki kişilerin tutuklandığının açıklanmasının ardından Temsilciler Meclisi (TM) tarafından atanan Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Dışişleri Bakanı Abdulhadi el-Huveyc, bakanlığının ‘gözaltına alınan Libyalıların durumunu takip ettiğini ve onlara yasal destek sağlamaya ve ahlaki ve yasal haklarını korumak için gözaltı koşullarının uygun olmasını sağlamaya çalıştığını’ söylemekte gecikmedi.

Diğer taraftan Emtirid, ‘ilgili uluslararası anlaşmalar ve prosedürler uyarınca alıkonulan vatandaşların güvence altına alınması ve güvenliklerinin sağlanmasını’ vurguladı.

Özel Güvenlik Endüstrisi Düzenleme Kurumu'na göre Güney Afrika'da yaklaşık 2,8 milyon güvenlik görevlisi istihdam eden ve eğitim veren 15 binden fazla güvenlik şirketi bulunuyor. Ülkenin Afrika'da terörün finansmanı için bir üs haline gelmesinden korkuluyor.

Polis Sözcüsü Donald Mdluli AFP'ye yaptığı açıklamada, “Bir güvenlik şirketi için eğitim kampı olduğu söylenen alanın askeri bir üs olduğu anlaşılıyor” dedi ve ‘güvenlik şirketinin sahibinin bir Güney Afrika vatandaşı olduğunu’ ifade etti.

Güney Afrikalı yetkililer, çoğunun öğrenci vizesi sahibi olduğu söylenen grupla ilgili olarak Libyalı yetkililerle irtibata geçeceklerini söyledi. Yetkililer, “Ciddi suçlar işlediklerinden şüpheleniyoruz. Çünkü yerel sakinlerden tecavüz de dahil olmak üzere çeşitli vakalarla ilgili birkaç şikâyet aldık” dedi.

Olay, Libyalı siyasetçiler ve medya profesyonelleri arasında, neden hiçbir hizibin gözaltına alınanların kendisine ait olduğunu iddia etmediği sorusunu gündeme getirdi. Libyalı gazeteci ve medya mensubu Beşir Zabiye Facebook hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, bazılarının ‘yakalananların, faaliyetleri Güney Afrika makamları tarafından bilinen özel bir güvenlik şirketi tarafından VIP koruma eğitimi için gönderilen bir ekip olduğu bilgisini sızdırmaya başladığını’ belirtti.

Zabiye şu soruyu sordu: “Eğer bu doğruysa, onları gönderen kuruluş neden bu konuda sessiz kalıyor? Neden spekülasyonlara yer bırakmayacak şekilde bir açıklama ya da net bir ifade yayınlamıyor?”



Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.


Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır’ı Afrika Boynuzu bölgesinde ‘Etiyopya’yı hedef alan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürütmekle’ ve ‘gerilimi artırmaya zemin hazırlamakla’ suçladı.

İki ülke arasında Mavi Nil üzerindeki Rönesans Barajı konusunda süren anlaşmazlığa atıfta bulunan bakanlık, açıklamasında Mısır’ın ‘Afrika Boynuzu’nda Etiyopya’yı merkeze alan, ancak onunla sınırlı olmayan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü’ savundu.

Bakanlık, Mısır’ın ‘diyaloğu reddettiğini ve gerilimi artırma niyetini açıkça ortaya koyan düşmanca söylemini yoğunlaştırdığını’ iddia etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Etiyopya’nın Rönesans Barajı’na ilişkin tek taraflı adımlarını reddettiğini yineleyerek, “Etiyopya’nın uygulamaları tüm Afrika kıtasının istikrarını tehdit eden ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın baraj yönetiminde ‘tek taraflı ve kontrolsüz uygulamalarını’ sürdürdüğünü, bunun ‘havza ülkelerinin hak ve çıkarlarını tehdit eden ciddi riskler barındırdığını’ vurguladı.

Etiyopya, milyarlarca dolara mâl olan dev Rönesans Barajı’nın inşasına Nil Nehri üzerinde 2011 yılında başladı. Mısır ise projeyi, Afrika’nın en uzun nehrindeki tarihi su haklarını tehdit eden bir girişim olarak görüyor.

Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğunda Mısır ile Etiyopya arasında yürütülen müzakereler Nisan 2021’de sonuçsuz kalmış; bunun üzerine Kahire, Addis Ababa’ya baskı uygulanması için konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştı.


İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Filistin merkezli Ma'an haber ajansının bildirdiğine göre, dün akşam (Çarşamba) Gazze Şeridi’nin güneyine düzenlenen İsrail hava saldırılarında 6 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Ajans, İsrail ordusunun Han Yunus kentinin batı bölgelerini en az dört füzeyle vurduğunu aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları, “aralarında iki çocuğun da bulunduğu 6 kişinin İsrail bombardımanında yaşamını yitirdiğini” bildirdi.

Saldırının, Han Yunus’un batısındaki Mevasi bölgesinde bulunan bir çadırı hedef aldığı belirtilirken, gelişmenin İsrail ordusunun gün içinde Refah’ın güneyinde yaşanan çatışmalarda 5 askerinin yaralandığını duyurmasının ardından geldiği ifade edildi.