Bağdat'ın güneyindeki İHA fabrikasına faili meçhul saldırılar

En-Nuceba Hareketi ‘cehennemin kapılarını açmakla’ tehdit ediyor

Curf es-Sahr saldırısında ölenlerin yasını tutan Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) üyeleri (AP)
Curf es-Sahr saldırısında ölenlerin yasını tutan Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) üyeleri (AP)
TT

Bağdat'ın güneyindeki İHA fabrikasına faili meçhul saldırılar

Curf es-Sahr saldırısında ölenlerin yasını tutan Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) üyeleri (AP)
Curf es-Sahr saldırısında ölenlerin yasını tutan Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) üyeleri (AP)

Faili bilinmeyen hava saldırıları Bağdat'ın güneyinde bir insansız hava aracı (İHA) geliştirme fabrikasını hedef alırken, Iraklı kaynaklar saldırının ‘İsrail'e karşılık vermesi beklenen en tehlikeli ateş kaynaklarından birini etkisiz hale getirmek için’ düzenlendiğini vurgruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan resmi bir kaynak, hava saldırılarının Bağdat'ın güneyindeki Curf es-Sahr kasabasındaki 3 tesisi hedef aldığını, bunlardan birinde yüksek verimli İHA geliştirmeye yönelik bir fabrika ve test merkezinin bulunduğunu söyledi.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, saldırıdan önce bölgede günlerdir olağandışı bir hareketliliğin yaşandığını, özellikle Ketaib Hizbullah'dan İHA geliştirmekle meşgul teknik kişilerin faaliyet gösterdiğini ve ekipman giriş çıkışı olduğunu belirtti.

Siyasi kaynaklar, saldırının amacının ‘Hizbullah lideri Fuat Şükür ve Hamas lideri İsmail Heniyye suikastlarına karşılık olarak İran'ın İsrail'e karşı kullanabileceği en tehlikeli ateş kaynaklarından birini etkisiz hale getirmek’ olduğunu öne sürdü.

El-Nuceba Hareketi lideri Ekrem el-Kabi, Curf es-Sahr'ın hedef alınmasının ardından ‘cehennemin kapılarını açma’ sözü verirken, Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) de ‘ABD güçlerinin Irak'tan derhal çıkarılması’ çağrısında bulundu.



BM yetkilisi: Gazze'deki durum kıyamet gününü andırıyor

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
TT

BM yetkilisi: Gazze'deki durum kıyamet gününü andırıyor

İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)
İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli bir çocuğun yakınları, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nde göz yaşı döküyor. (DPA)

Gazze Şeridi'ndeki durumun ciddiyeti konusunda uyarıda bulunan bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı sonucunda insani krizin en ciddi aşamasına girdiğini ve Filistinlilerin açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) İletişim Direktörü Jonathan Fowler bugün yaptığı basın açıklamasında, İsrail'in 19 aydır sürdürdüğü yok etme savaşında gıdayı bir silah olarak kullanarak tüm sınır kapılarını kapatması karşısında Gazze Şeridi'nde yaşanan gıda sıkıntısı gerçeğine dikkat çekti. Fowler, “Gazze Şeridi'ndeki mevcut durumu tarif edecek kelime bulmak çok zor, adeta kıyamet gününü andırıyor” dedi.

Fowler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı boğucu kuşatmayı ve uluslararası toplumun bu ablukayı ele almamasını ‘gerçek bir skandal’ olarak nitelendirdi.

asdfrgt
İsrail'in bugün Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA'dan aktardığına göre Fowler, Gazze Şeridi'nin ‘İsrail'in soykırım savaşının başlangıcından bu yana tanık olduğu insani krizin en kötü aşamasından geçtiğini’ belirterek, Gazze Şeridi'ndeki durumun ‘karmaşık değil, çok açık’ olduğunu söyledi. Fowler, İsrail'in 50 günü aşkın bir süredir insani yardım girişini engellemesi sonucunda Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin yiyecek bir şey bulamamasının normal olduğunu kaydetti.

Fowler, Gazze Şeridi'ndeki kıtlığın ‘tamamen İsrail'in siyasi bir kararı’ olduğunu vurguladı. “Eğer insani yardımın girmesine izin verilirse, girecektir. Ancak İsrail hiçbir şeyin geçmesine izin vermeyen boğucu bir abluka uyguluyor” diyen Fowler, ablukanın kaldırılması için yapılan uluslararası çağrılara kulak asılmadığını belirtti.