Hamas'ın yeni lideri Halid Meşal mi?

Meşal, 1997 yılında İsrail'in suikast girişiminden kurtulmuş, 2004 yılından 2017 yılına kadar Hamas Siyasi Büro Başkanlığı görevini üstlenmişti

Halid Meşal (AP)
Halid Meşal (AP)
TT

Hamas'ın yeni lideri Halid Meşal mi?

Halid Meşal (AP)
Halid Meşal (AP)

Hamas Hareketi’in yeni lideri olmaya aday olan Halid Meşal, 1997 yılında Ürdün'ün başkenti Amman'da bulunan ofisinin önündeki bir sokakta İsrailli ajanların kendisine karşı zehir enjekte ederek düzenledikleri başarısız suikast girişiminden sağ kurtulmasının ardından tüm dünyada tanındı.

Dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun talimatıyla Filistinli hareketin üst düzey isimlerinden biri olan Meşal’e düzenlenen suikast girişimi, Ürdün Kralı Hüseyin'i o kadar öfkelendirdi ki, Meşal’e enjekte edilen zehrin panzehri Amman'a ulaştırılmadığı takdirde suikastçıları asmakla ve İsrail ile barış anlaşmasını feshetmekle tehdit etti.

İsrail istenileni yaptı. Bunun yanında Hamas Hareketi’nin kurucu lideri Şeyh Ahmed Yasin'i serbest bırakmayı da kabul etti. Ancak serbest bıraktıktan yedi yıl sonra onu Gazze'de düzenlediği suikastla öldürdü.

İsrailliler ve Batılı ülkeler, İran tarafından desteklenen Hamas Hareketi’ni ‘İsrail'i yok etmeyi amaçlayan bir terör örgütü’ olarak görüyor. Hamas, İsrail'de intihar saldırıları düzenlemekle ve İsrail'e karşı birçok operasyon gerçekleştirmekle suçlanıyor.

Filistinliler ise Meşal’i ve Hamas’ın diğer üst düzey liderlerini, Filistin topraklarının İsrail işgalinden kurtarılması için mücadele eden ve uluslararası diplomasinin başarısız olduğu bir dönemde, davalarını canlı tutan savaşçılar olarak görüyorlar.

Meşal, (68) İsrail'in suikast girişiminden bir yıl önce Hamas'ın yurt dışındaki lideri oldu. Bu görev ona, İsrail'in Hamas’ın diğer yetkililerine uyguladığı katı seyahat kısıtlamalarına maruz kalmadan dünyanın dört bir yanında ülkelerin hükümetleriyle yapılan toplantılarda Hamas Hareketi’ni temsil etme olanağı sağladı.

Hamas kaynakları, Meşal'in çarşamba sabahı İran’ın başkenti Tahran’da uğradığı suikast sonucu öldürülen İsmail Heniyye'nin yerine seçilmesinin beklendiğini söylediler. Heniyye suikastının ardından hem Tahran’dan hem de Hamas’tan ‘bunun karşılıksız kalmayacağına’ dair açıklamalar geldi.

Gazze'deki savaşta ateşkese varılması için İsrail ile dolaylı olarak yapılan müzakerelerde Hamas heyetine başkanlık eden Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil el-Hayye de İran ve İran’ın bölgedeki müttefiklerinin gözdesi olması ve Katar'da bulunması nedeniyle Hamas’ın liderliğini devralabilir.

Meşal'in İran ile ilişkileri, 2011 yılında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e karşı Sünnilerin öncülüğünde başlatılan ayaklanmaya verdiği destek nedeniyle gerilmişti.

İsrail, 1987 yılında İsrail'in Batı Şeria’yı ve Gazze'yi işgaline karşı Filistinlilerin başlattığı ilk ayaklanmada yani Birinci İntifada sırasında Hamas Hareketi’nin kurulmasından bu yana birçok Hamas liderine ve üyesine suikast düzenledi ya da suikast girişiminde bulundu.

Meşal, 1990'lı yılların sonlarından bu yana Hamas liderliğinin en tepesindeki isim olsa da İsrail Gazze'de Hamas'ın diğer üst düzey isimlerine suikast planları yaparken o çoğunlukla yurt dışında, görece güvende olduğu bir yerde çalışmalarını sürdürdü.

İsrail, Hamas’ın kurucu lideri Şeyh Ahmed Yasin'i 2004 yılının mart ayında Gazze'de düzenlediği bir hava saldırısında öldürülmesinden bir ay sonra halefi Abdulaziz Rantisi'yi  de öldürdü. Bunun üzerine Meşal, Hamas'ın liderliğini tamamen üstlendi.

Meşal, tıpkı diğer Hamas liderleri gibi bağımsız bir Filistin devleti kurulması için İsrail'e karşı daha pragmatik bir yaklaşım benimsemenin mi yoksa Hamas’ın 1988 tarihli tüzüğünde İsrail'in yok edilmesi çağrısı yapıldığı için savaşmaya devam etmenin mi daha iyi olacağı gibi hassas bir meseleyle karşı karşıya kaldı.

İsrail'e karşı tutumunu yumuşattı

Meşal, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşması yapmaya karşı olsa da 1990'lı yılların sonu ve 2000'li yılların başında İsrail'e intihar bombacıları gönderen Hamas'ın uzun vadeli bir ateşkes karşılığında Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'ü kapsayan bağımsız bir Filistin devletini kabul edebileceğini söyledi.

Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e düzenlediği saldırı, hareketin önceliklerini ortaya koydu. Şarku'l Avsat'ın İsrail kaynaklarından elde ettiği rakamlara göre saldırıda bin 200 kişi öldü, 250'den fazla kişi de rehin alındı.

İsrail, Hamas’ın bu saldırısına Gazze Şeridi’ne savaş açarak karşılık verdi. İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşta şimdiye kadar 39 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, yoğun bir nüfusa sahip olan Gazze’nin büyük bir kısmını enkaza dönüştü.

Meşal, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının Filistin davasını yeniden dünyanın ilgi odağı haline getirdiği açıklamasında bulunmuştu. Araplara ve Müslümanlara İsrail'e karşı savaşa katılma çağrısında bulunan Meşal, Hamas'ı savaştan sonra Gazze Şeridi'nin yönetiminden uzaklaştırmak isteyen İsrail ve ABD'ye karşı, mevcut savaşın sona ermesinden sonra Gazze'yi kimin yöneteceğine sadece Filistinlilerin karar verebileceğini söyleyerek rest çekti.

Müslüman Kardeşler’e katılması

Meşal, hayatının büyük bölümünü Filistin toprakları dışında geçirdi. Batı Şeria'nın Ramallah kenti yakınlarındaki Silvad kasabasında doğan Meşal, henüz çocukken ailesiyle birlikte Kuveyt'e taşınmıştı.

Meşal, 15 yaşındayken Ortadoğu'daki en köklü İslami grup olan Müslüman Kardeşler’e (İhvan-ı Müslimin) katıldı. Müslüman Kardeşler, 1980'li yılların sonunda İsrail işgaline karşı başlayan Birinci İntifada sırasında Hamas'ın kurulmasında etkili oldu.

Hamas'ın diğer liderleri uzun süreler İsrail hapishanelerinde çürürken Meşal, uzun yıllar öğretmen olarak çalıştı ve ardından yurt dışından Hamas'a destek toplamaya başlamadı. Suikasttan kıl payı kurtulduğunda Ürdün'de Hamas için yabancı ülkelerden bağış toplama işlerinden sorumluydu.

Netanyahu, 1997 yılında 16 kişinin öldüğü ve Hamas'ın sorumlu tutulduğu Kudüs'teki bir pazara düzenlenen bombalı saldırıya misilleme olarak İsrail İstihbarat Servisi Mossad ajanlarına Meşal'i öldürme talimatı verdiğinde tesadüfen Meşal'in konumunu sağlamlaştıran önemli bir rol oynadı.

Ürdün polisi, Meşal'e sokak ortasında zehir enjekte edilerek suikast girişiminde bulunan şüphelileri yakaladı. Bunun üzerine dönemin İsrail Başbakanı Netanyahu Meşal’in tedavisi için Ürdün’e panzehri göndermek zorunda kaldı. Bu olay, Meşal'i Filistin direnişinin bir kahramanı haline getirdi.

Ürdün sonunda Hamas’ın Amman'daki ofisini kapattı ve Meşal'i Katar'a sınır dışı etti. Meşal, 2001 yılında Suriye'ye taşındı.

Hamas'ı 2004 yılından 2012 yılının başlarına kadar Şam'dan yöneten Meşal, Suriye Devlet Başkanı Esed'in rejime karşı ayaklanmaya katılan Sünnilere yönelik acımasız uygulamaları nedeniyle ülkeyi terk etti. Meşal, şu an Doha ve Kahire arasında gidip geliyor.

Meşal’in Suriye'den ani şekilde ayrılmak zorunda kalması başlarda Hamas içindeki konumunu zayıflattı. Çünkü Hamas için büyük önem taşıyan Şam ve Tahran ile ilişkileri ona güç veriyordu. Bu bağlar zedelendikçe ya da koptukça rakipleri Gazze'de otorite kurmaya başladı.

Meşal, bu gelişmenin Hamas'ın başlıca finansman ve silah kaynağı olan İran ile ilişkileri etkilediğini söyledi. Bu arada İsrail, iddialı nükleer programı nedeniyle varlığına yönelik en büyük tehdidi İran'ın oluşturduğuna inanıyor.

Gazze Şeridi'ni ilk kez 2012 yılı sonlarında ziyaret eden ve Hamas'ın 25. yıldönümü kutlamalarının açılış konuşmasını yapan Meşal, 11 yaşındayken Batı Şeria'dan ayrıldığından beri Filistin topraklarını hiç ziyaret etmemişti.

O yurt dışındayken, Hamas 2007 yılında laik görüşlü rakibi Fetih Hareketi’ni (El Fetih) kısa süren bir iç savaşta yenilgiye uğrattı. Gazze Şeridi’nin yönetimini, İsrail ile barış görüşmelerine açık olan Batı destekli Filistin Yönetimi'nin başı Mahmud Abbas'ın liderliğindeki El Fetih’ten aldı.

Meşal ile Gazze'deki Hamas liderleri arasında, Abbas ile uzlaşı girişimleri konusunda görüş ayrılığı ortaya çıktı.

Meşal daha sonra bu anlaşmazlık nedeniyle istifa etmek istediğini açıkladı. Ardından 2017 yılında yerine Gazze'deki Yardımcısı İsmail Heniyye, Hamas Siyasi Büro Başkanı olarak seçildi.  Meşal de çalışmalarını yurt dışından sürdürmeye devam etti.

Meşal, 2021 yılında Hamas'ın yurt dışı sorumlusu olarak seçilmişti.



Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
TT

Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)

Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusunda Mısır ile İsrail arasında çıkan anlaşmazlık ve aynı cephede Hamas üyesi olduğu sanılan unsurların İsrail güçlerine düzenlediği saldırı, Gazze'de gerginliği yeniden alevlendirdi.

Mısır dün, İsrail'in ‘Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından sadece çıkış için açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı’ iddiasını yalanladı. Mısırlı bir yetkili, “Sınır kapısı, eğer anlaşma sağlanırsa, geçiş noktası ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planına çerçevesinde her iki yönde de giriş ve çıkış için açılacak” dedi. İsrail hükümetinin Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü, sınır kapısının ‘önümüzdeki günlerde, yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır'a çıkması için’ açılacağını bildirdi.

Öte yandan sahada silahlı unsurlar, Refah Sınır Kapısı’nda konuşlu İsrail güçlerine tanksavar füzeleriyle saldırdı.

Bir diğer gelişmede, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu, Filistin devleti kurulmasını öngören Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme planını desteklemekten kaçınmak için, muhalefetin dün İsrail parlamentosu Knesset'te önerdiği oylamayı boykot etti.


Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
TT

Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)

İki yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz pazartesi günü, Orta Sudan’daki Batı Kordofan eyaletinin merkezi Babnusa şehrinde, Sudan ordusunun son kalesi olan 22. Piyade Tugayı üzerinde ‘tam kontrol’ sağladığını duyurdu. Bu arada bazı askeri uzmanlar, petrol zenginliği ve süt ürünleri üretimi ile tanınan stratejik şehrin düşmesinin, kuzey ve güneydeki diğer bölgelere yönelik yeni saha kazanımları için bir sıçrama noktası haline gelebileceğini öngörüyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen Sudan ordusundan resmi bir açıklama gelmezken, orduya yakın platformlarda, şehirdeki birliklerin aynı eyaletteki Heglig bölgesine çekildiği iddiaları paylaşıldı.

Kordofan şehirleri sallantıda

Kordofan’daki büyük şehirler, HDK’nin baskılarının artmasıyla sallantıda. Sudan ordusunun elinde sadece, Batı Kordofan’da Nuhud ve Babnusa’nın düşmesinin ardından Kuzey Kordofan eyaletinin el-Ubeyd ve Um Ruvabe şehirleri ile Batı Kordofan’daki petrol zengini Heglig kaldı. Güney Kordofan eyaletinde ise ordu Kadugli ve Deleng’i kontrol ederken, HDK ed-Dubeybat’ta hakimiyet kurmuş durumda. Diğer yandan HDK’nin müttefiki olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Abdulaziz el-Hilu kanadı, Güney Kordofan’daki Nuba Dağları’ndaki Kauda şehrini kontrol ediyor.

Babnusa’nın önemi

Batı Kordofan eyaletinde, Doğu Darfur sınırına yakın konumda bulunan Babnusa, başkent Hartum’a yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sudan demiryolu ağının en önemli kavşaklarından biri olan şehir, ülkenin batısı ile doğusu ve kuzeyini birbirine bağlıyor. Babnusa, Sudan’ın önde gelen süt fabrikalarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra petrol zenginliği ile ekonomik açıdan stratejik bir şehir olarak kabul ediliyor.

dfvg
El-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmesinin ardından şehirden kaçmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş Sudanlılar, 26 Ekim 2025 (AFP)

HDK, Babnusa’nın düşüşünün ardından izleyeceği net stratejiyi henüz açıklamamış olsa da, eski Sudan ordusu askerleri olası senaryolar üzerinde değerlendirmelerde bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir Sudan ordusu subayı, Babnusa’nın hem askeri hem de coğrafi açıdan büyük öneme sahip olduğunu, düşmesinin savaşın gidişatında kritik bir dönüm noktası oluşturabileceğini ve bunun, Güney Kordofan’ın başkenti Kadugli, Deleng ve ordunun hâlâ kontrolünde tuttuğu diğer bölgelerin ele geçirilmesine kapı açabileceğini belirtti. Subay, “HDK, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd’i öncelikli askeri hedefleri arasına almış ve sürekli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Kuvvetlerini stratejik noktalara yaymaları, şehre yönelik bir saldırının her an gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi.

HDK ateşkese uymadı

Kaynak, HDK’nin tek taraflı bir ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen buna uymadığını ve 22. Piyade Tugayı’na bağlı askerlerin mevzilerine yönelik saldırılarına devam ederek şehri ele geçirdiğini belirtti. Bu durum, grubun askeri hedeflerinin henüz tamamlanmadığını ortaya koyuyor.

Askeri uzmanlara göre HDK’nin bu bölgeyi ele geçirmesi, ona daha fazla askeri operasyon için iyi bir üs sağlıyor. Uzmanlar, kuvvetlerin müttefiki olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi’ni destekleyerek, Güney Kordofan eyaletinin başkenti Kadugli’yi ele geçirmeye çalışmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu, ordunun eyaletteki önemli bazı kasabaları ele geçirmesinin ardından gelen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tümgeneral Muhammed Beşir Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Babnusa’nın HDK’nin eline geçmesinin beklenen bir gelişme olduğunu ve kenti kontrol eden tarafın operasyonel manevra alanını büyük ölçüde genişleteceğini söyledi. Süleyman, “Babnusa, petrol zenginliğiyle ekonomik açıdan önemli bir eyalette yer alıyor. Ayrıca demografik yapısı, HDK’nin sosyal tabanlarını oluşturuyor. Bu durum, onlara siyasi bir boyut kazandırıyor; özellikle Darfur bölgesi ile bağlantılı olarak kontrol alanlarını genişletmek ve Kordofan’da savaşçılar için lojistik destek sağlamak amacıyla bir tür geçici yönetim oluşturma stratejisi izliyorlar” ifadelerini kullandı.

efrf
El-Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, Tine Mülteci Kampı (Reuters)

Süleyman, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirmesinin, ordunun Kuzey Kordofan eyaletindeki operasyonel ilerleyişine karşı onu daha avantajlı bir askeri konuma getirdiğini, buna rağmen ordunun el-Ubeyd’in batısı ve Nuba Dağları’nda elde ettiği zaferlerin önemini koruduğunu belirtti.

Ordu neye ihtiyaç duyuyor?

Süleyman, ordunun Kuzey ve Batı Kordofan’daki tüm cephelerde operasyonları yönetebilmesi için doğru planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunun, kuvvetler, lojistik destek ve yedeklerin sağlanması gibi büyük askeri kaynakları gerektirdiğini ifade ederek, “Operasyonel başarısızlığa yer yok. Stratejik hedef, Darfur’un yeniden kontrolünü sağlamak” dedi.

Eski asker, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirerek başarmayı hedeflediği askeri amaçların başında, Sudan ordusunu Batı Kordofan’daki sosyal tabanlarından uzaklaştırmak olduğunu söyledi.

Süleyman, “Bu bölgeyi kontrol etmek HDK’ye, operasyonlarında asker ve teçhizat tedarikini sürdürme imkânı sunuyor, böylece daha fazla toprak kazanabiliyor, aynı zamanda Darfur’u güvence altına alıyor ve stratejik öneme sahip el-Ubeyd şehrine yönelik operasyonlarını geliştirebiliyor” dedi.

Süleyman ayrıca, HDK’nin kenti ele geçirme çabasının, askeri ve siyasi olarak konumunu güçlendirme, kara hakimiyetini genişletme ve böylece daha güçlü bir müzakere pozisyonu elde etme amacı taşıdığını vurguladı. Bu çerçevede, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın dahil olduğu Dörtlü’nün Sudan’da üç aylık bir insani ateşkes sağlama çabaları da devam ediyor.


Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.