Hamas ve İran Heniyye suikastına nasıl tepki verecek?

İran Dini Lideri Ali Hamaney, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye ile Tahran'da (DPA)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye ile Tahran'da (DPA)
TT

Hamas ve İran Heniyye suikastına nasıl tepki verecek?

İran Dini Lideri Ali Hamaney, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye ile Tahran'da (DPA)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye ile Tahran'da (DPA)

Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye, İsrail'in Beyrut'ta Hizbullah komutanı Fuad Şükür'ü hedef almasından birkaç saat sonra dün (çarşamba) Tahran'da suikasta uğradı.

Hem İran hem de Hamas Heniyye'nin ölümünden İsrail'i sorumlu tutarken, Tel Aviv yıllardır İran topraklarında çok sayıda üst düzey suikast gerçekleştirmiş ve Gazze Şeridi'ndeki Hamas liderlerini hedef almıştı.

Gazze Şeridi'nde Hamas ile savaş halinde olan İsrail, olayın sorumluluğunu ne kabul ne de inkâr etti.

İran, kendi topraklarında gerçekleşen bu suikasta sert bir yanıt verme sözü verdi. Bu ise bazılarının daha geniş çaplı bir bölgesel savaşın patlak verebileceği endişesine yol açarken, ABD ve diğer Batılı ülkelerin de bu savaşın yansımalarından muaf olamayacağını belirttiler.

Uluslararası Kriz Grubu'nun Kıdemli Filistin Analisti Tahani Mustafa ve Johns Hopkins Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu çalışmaları profesörü olan Vali Nasır, Heniyye'nin ölümünden sonra neler olabileceği konusunda Politico'ya konuştu.

Tahani, “Kimse savaş istemiyor. Tahran geçtiğimiz dokuz ay boyunca bunu çok net bir şekilde ortaya koydu. Aynı şey Hizbullah ve Lübnan için de geçerli. Zira Lübnan, İsrail ile herhangi bir topyekûn savaşın sonuçlarına katlanabilecek durumda değil. Çünkü İsrail, sivil altyapıyı hedef alma eğiliminde. Bu yaptığı sistematik bir şey. Bunu 2006 yılında da yaptı” değerlendirmesinde bulundu.

Tahani sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak İsrail'in devam eden provokasyonlarının eninde sonunda bölgeyi savaşa itebileceğine inanıyorum. Ama asıl soru şu: Bu sonuca yol açabilecek kırılma noktası nedir? Heniyye'nin öldürülmesinin kırılma noktası olup olmadığını söylemek zor. Ancak İsrail bu yolda ilerlemeye devam ederse, kırmızı çizgiler çizilmezse ve bunu durdurmak için hiçbir şey yapılmazsa, işler daha geniş bir bölgesel savaşa dönüşecektir.”

Prof. Dr. Vali Nasır ise “Heniyye'nin şu anda öldürülmesi, Hamas ile şimdiye kadar devam eden ateşkes görüşmelerini yok edecek. Ayrıca Hizbullah ile İsrail ve İsrail ile İran arasındaki çatışmayı da yoğunlaştıracak. Zira bu suikastla bölgede İsrail'in kasıtlı olarak daha geniş bir çatışma arayışında olduğu izlenimi doğdu” görüşünü dile getirdi.

Nasır sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sadece bir suikast değil, aynı zamanda İran ile daha geniş çaplı bir çatışma için provokasyondu. Saldırı, İran'ı küçük düşürmek için tasarlanmıştı. Özellikle de İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin töreni gibi İran içinde çok önemli bir olayın ardından gerçekleştiği için aslında devlete yönelik bir saldırıydı. Heniyye diplomatik bir vizeyle ve diplomatik pasaportla, çok önemli bir etkinliğin konuğu olarak İran'daydı. Onu orada öldürmek özünde yeni cumhurbaşkanına bir saldırıdır.”

İran Heniyye'nin öldürülmesine karşılık verecek mi?

Nasır, “İronik bir şekilde, Batı şimdi Hizbullah ve İran'ın itidal göstereceğini ve çatışmayı bir sonraki seviyeye taşıyacak şekilde hareket etmeyeceğini umuyor. Eminim şu anda çok sayıda gizli diplomasi yürütülüyordur ama temelde nisan ayında İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğuna saldırmasından sonra yaşananlara çok benzer bir durumla karşı karşıyayız. Söz konusu saldırının ardından İran İsrail'e saldırdı ve dünya, iki hafta boyunca nefesini tuttu” ifadelerini kullandı.

Nasır şöyle devam etti: “Bu saldırı İran ve Hizbullah'a karşılık verme sorumluluğu yüklüyor. İran'ın karşılık vermemesi çok zor. Çünkü bu, başkentinde yeni bir cumhurbaşkanının yemin törenine denk gelen aleni bir eylem. Dolayısıyla İranlıların bunu görmezden gelmesini çok zor buluyorum. Yani asıl soru şu: Ne zaman ve nasıl karşılık verecekler?”

Nasır, “Bence İran ve Hizbullah Gazze'de ateşkes istiyor, daha büyük bir savaş istemiyorlar. Bence şu anda Gazze'deki savaşı sona erdirmek istemeyen, bölgede ateşle oynayan tek ülke İsrail. ABD dışında kimsenin İsrail üzerinde etkisi yok. Eğer ABD bu noktada İsrail'in karar alma mekanizmasını etkilemeye, İran ve Hizbullah ile aralarındaki gerilimi azaltmaya çalışmaz ya da bunu başaramazsa, bu çok daha büyük bir savaşa yol açabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Independent'a konuşan siyasi analist Chris Stevenson şunları söyledi: “İsrail'in Beyrut'un güney banliyösünü vurmasının ardından İsrail ordusunun savunma pozisyonunda bir değişiklik olmayacağını ve İsraillilere siper almaları yönünde yeni bir talimat vermeyeceğini açıklaması, konunun kapandığını düşündüklerini ve Hizbullah'tan acil bir tepki beklemediklerini gösteriyor. İsmail Heniyye suikastı işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Suikastın İran topraklarında gerçekleşmiş olması, Hizbullah'ın İsrail'e vereceği yanıtı Tahran ya da Hamas ile koordine edebileceği anlamına geliyor. Eğer Hizbullah, İsrail'e hava savunmasını delecek ve muhtemelen sivilleri öldürecek şekilde saldırırsa, topyekûn bir savaş çok daha olası hale gelir.”

Stevenson şöyle devam etti: “Heniyye'nin İran topraklarında öldürülmesi Tahran için son derece utanç vericidir ve gözden kaçmayacaktır. İran tepkisini, Hizbullah ve Hamas ile koordine etme potansiyeline ek olarak, Yemen'deki Husiler ve Irak'taki milisler de dahil olmak üzere bölgedeki vekil güçlerine de güvenebilir. Ayrıca İsrail'i insansız hava araçları (İHA) ya da füzelerle vurarak doğrudan tepki de verebilir.”

İran Dini Lideri Ali Hamaney suikastın ardından İsrail'e ‘en ağır karşılığı’ verme sözü verdi. Hamaney, “İsmail Heniyye'nin İran topraklarında dökülen kanının intikamını almayı görevimiz olarak görüyoruz” dedi.

Pezeşkiyan, “Siyonistler korkakça ve terörist eylemlerinin sonuçlarını yakında görecekler” ifadesini kullandı.

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Heniyye'nin öldürülmesinin ‘İslami Direniş Cephesi'nin birliğini arttıracağını’ vurguladı.

İran'ın New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilciliği X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Tahran'ın suikast karşısında ‘failde derin pişmanlık yaratacak özel operasyonlar’ gerçekleştireceği uyarısında bulundu.

New York Times'a konuşan ve konu hakkında bilgi sahibi olan üç İranlı yetkili, Hamaney'in, Heniyye'nin Tahran'da öldürülmesine karşılık olarak İsrail'in doğrudan vurulması emrini verdiğini söyledi.

Yetkililere göre Hamaney bu emri, İran'ın Heniyye'nin ölümünü duyurmasından kısa bir süre sonra, dün sabah İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin acil toplantısında verdi.

İran'ın cevabının ne kadar güçlü olacağı ve gerilimi tırmandırmamak için saldırısını yeniden düzenleyip düzenlemeyeceği belli değil. İranlı yetkililer, İranlı askeri komutanların Tel Aviv ve Hayfa çevresindeki askeri hedeflere İHA ve füzelerle yeni bir ortak saldırı düzenlemeyi düşündüklerini, ancak sivil hedefleri vurmaktan kaçınmaya dikkat edeceklerini bildirdi.

Düşünülen seçeneklerden birinin, etkiyi azami düzeye çıkarmak için Yemen, Suriye ve Irak'taki diğer cephelerden eşgüdümlü bir saldırı olduğunu söylediler.

Yetkililer, Hamaney'in Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve ordu komutanlarına savaşın genişlemesi durumunda saldırı ve savunma planları hazırlamaları talimatını verdiğini belirtti.

Gazze Şeridi'nde yaklaşık on aydır devam eden savaş boyunca İran, müttefiklerinin ve bölgedeki vekil güçlerinin saldırılarını keskin bir şekilde arttırarak İsrail üzerinde baskı oluştururken, iki devlet arasında topyekûn bir savaştan kaçınarak denge kurmaya çalıştı.

Nisan ayında İran, İsrail'in Suriye'nin başkenti Şam'daki büyükelçilik yerleşkesine düzenlediği ve çok sayıda İranlı komutanın ölümüne yol açan saldırıya karşılık olarak yüzlerce roket ve İHA ateşleyerek İsrail'e yönelik son yıllardaki en büyük saldırısını gerçekleştirdi.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.