İsrail güçleri Sinvar'ın Han Yunus'taki sığınağına "yaklaşırken" suikast tehdidinde bulundu

Netanyahu ateşkes anlaşmasında ‘kalan boşlukları doldurmak’ için yapılacak müzakerelere katılmayı kabul etti

srail'in Yahya Sinvar'ın saklandığına inandığı Han Yunus'tan ayrılan Filistinliler (Reuters)
srail'in Yahya Sinvar'ın saklandığına inandığı Han Yunus'tan ayrılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail güçleri Sinvar'ın Han Yunus'taki sığınağına "yaklaşırken" suikast tehdidinde bulundu

srail'in Yahya Sinvar'ın saklandığına inandığı Han Yunus'tan ayrılan Filistinliler (Reuters)
srail'in Yahya Sinvar'ın saklandığına inandığı Han Yunus'tan ayrılan Filistinliler (Reuters)

İsrail'in önümüzdeki perşembe günü Doha ya da Kahire'de, Gazze ateşkes anlaşmasında ‘kalan boşlukları’ doldurmak üzere yapılacak bir toplantıya katılacağını açıklaması, 31 Temmuz'da Tahran'da bir suikast sonucu öldürülen İsmail Heniyye'den görevi devralan Yahya Sinvar'ın yeni Hamas liderliğine yönelik hamlelerin yoğunlaştığı bir dönemle birlikte geldi. Bu hamleler, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta saklandığı varsayılan yere yaklaştığı bilgisi üzerine, Sinvar'a yönelik bir suikast girişiminin başlangıcı olarak yorumlandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu'nun ABD, Mısır ve Katar liderlerinin müzakereleri yeniden başlatma çağrısına yanıt verdiği ve perşembe günü ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması amacıyla müzakerelere katılmak üzere bir İsrail heyeti göndermeye karar verdiği duyuruldu. Arabuluculuk yapan üç ülke, iki tarafa nihai bir teklif sunmaya hazır olduklarını, geriye sadece uygulama ayrıntılarının kaldığı belirtildi.

Beyaz Saray tarafından ABD Başkanı Joe Biden, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed es-Sani adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Gazze halkının uzun süredir devam eden acılarına ve esirler ile ailelerinin uzun süredir süren acılarına derhal son vermenin zamanı geldi. Üçümüz ve ekiplerimiz aylardır yorulmak bilmeden çalışarak bir çerçeve anlaşma taslağı hazırladık ve şu anda masada sadece uygulama detayları kaldı.  Bu anlaşma, Başkan Biden tarafından 31 Mayıs 2024 tarihinde ortaya konulan ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 2735 sayılı kararında onaylanan ilkelere dayanmaktadır.”

Daha fazla zaman kaybedilmemesi çağrısında bulunulan açıklamada, herhangi bir tarafın yeni bir gecikme için bahane üretmemesi gerektiği ve şimdi esirleri serbest bırakma, ateşkesi başlatma ve bu anlaşmayı uygulama zamanı olduğu kaydedildi.

İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar'ın Beyrut'ta bir sokağa asılan afişleri (Reuters)İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar'ın Beyrut'ta bir sokağa asılan afişleri (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Arabulucular olarak gerekirse boşlukların üstesinden gelmek ve kalan uygulama sorunlarını tüm tarafların beklentilerini karşılayacak şekilde çözmek için nihai bir teklif sunmaya hazırız. İki tarafı, kalan tüm boşlukları kapatmak ve anlaşmayı daha fazla gecikme olmaksızın uygulamaya başlamak üzere 15 Ağustos Perşembe günü Doha veya Kahire'de acil görüşmelere yeniden başlamaya davet ettik” ifadeleri yer aldı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dün (Cuma) üçlü çağrıya katıldığını açıkladı. Diğer taraftan İsrail’deki Rehine ve Kayıp Aileleri Forumu söz konusu girişimi memnuniyetle karşıladı ve İsrail hükümetine ‘anlaşmayı sonuçlandırmak için liderlik göstermesi’ çağrısında bulundu.

7 Ekim saldırısı sırasında Hamas tarafından kaçırılan 251 esirden 111'inin halen Gazze Şeridi'nde tutulduğu tahmin ediliyor. Bu sayının yaşayanları ve ölüleri kapsadığı belirtilirken, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde 39 esirin öldürüldüğünden söz ediyor. Hamas ayrıca 2014 ve 2015 yıllarında Gazze Şeridi’ne giren iki İsrailli sivili ve 2014 yılında öldürülen iki askerin cesedini de elinde tutuyor.

Müzakerelerin yeniden başlatılma çağrısı, İsrail'in Yahya Sinvar'ın Hamas Siyasi Büro Başkanı seçilmesinin ardından kendisine suikast düzenlenmesi tehdidinde bulunduğu bir dönemde geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Hamas'ı terör örgütü ilan etmeyen ülkelerdeki büyükelçilere, faaliyetlerini bu ülkelerden tutumlarını değiştirmelerini istemeye adamalarını ve bu örgütün izolasyonunu yoğunlaştırmak ve hiç muhatap almamak için bir eylem planı geliştirmelerini emretti.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Katz tarafından büyükelçilere ve diplomatik personele verilen talimatlarda, Hamas'ı terör örgütü olarak kabul eden ülkelerin Sinvar'ın şahsına karşı cezai tedbirler almasının, Hamas üyelerinin topraklarına girişini yasaklayan emirler çıkarmasının ve fonlarına kısıtlamalar getirerek el koymasının istendiğini belirtti. Ayrıca İsrail'e Hamas'a karşı savaşında destek istedi.

Hamas'ın yeni Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar (Arşiv - AFP)Hamas'ın yeni Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar (Arşiv - AFP)

Katz, Sinvar'ın dünyada Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail yerleşimlerine karşı gerçekleştirdiği katliamdan en çok sorumlu kişi olarak bilindiğini, bu saldırının kadrolarını en ince ayrıntısına kadar planlayıp eğittiğini ve hareketin başına seçilmesinin tüm liderlerin onun politikasını benimsemesi anlamına geldiğini söyledi. Tel Aviv'deki bir siyasi kaynağa göre ‘Sinvar'ın Siyasi Büro Başkanı olarak seçilmesi, İsrail için sonuna kadar kullanılması gereken bir hazine’.

İsrail'in Sinvar'a suikast hazırlığı için yürüttüğü kışkırtma kampanyasının bir parçası olarak görülen bu hamle, Tel Aviv'deki bir askeri kaynağın, güçlerinin Sinvar'ın saklandığı yere yaklaştığını duyurduğu bir zamanda geldi. Kaynak, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta askeri operasyonların yoğunlaşmasının nedeninin Sinvar'ın orada ‘kendisini korumak için canlı kalkan olarak kullandığı’ birkaç İsrailli esirle birlikte olduğuna inanılması olduğunu açıkladı.

İsmail Heniyye'nin Tahran'da öldürülmesinin akabinde Hamas'ın Sinvar'ı Siyasi Büro Başkanı olarak seçtiğinin ortaya çıkmasının hemen ardından Katz, “Sinvar zaten ölümün oğlu. Ancak seçilmesi onu ortadan kaldırmak için bir başka neden ve tüm hareketi yeryüzünden silmek için bir fırsat” şeklinde konuştu.

Tel Aviv'deki kaynaklar, Sinvar'ın Siyasi Büro Başkanı seçilmesinin ardından Mısırlı yetkililerle temasa geçtiğini ve hareketinin esir takası anlaşmasının şartlarına bağlı olduğunu, ancak bunun savaşın sona ermesi ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini içermesinde ısrar ettiğini ve ayrıca üst düzey El Fetih liderlerinden Mervan Bergusi'nin serbest bırakılacak ilk Filistinli mahkumlardan biri olmasını talep ettiğini doğruladı. Bergusi, Hamas ve diğer direniş grupları tarafından savaşın bitiminden sonra Gazze Şeridi'ni yönetecek otoriteye liderlik edebilecek bir figür olarak görülüyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı kaynaklar, ‘Hamas'ın talebinin, Bergusi'nin ulusal bir hareketi temsil etmesi, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde halk tarafından kabul görmesi nedeniyle arabulucular ve yenilenmiş bir Filistin Yönetimi fikrini destekleyen ABD tarafından kabul gördüğünü ve desteklendiğini’ ifade etti.

Diğer yandan üst düzey bir İsrailli siyasi yetkili Başbakan Binyamin Netanyahu'nun anlaşmaya yeni bir koşul eklemeye karar verdiğini belirtti: ‘Ömür boyu hapse mahkûm edilmiş 150 Filistinli mahkûmun serbest bırakıldıktan sonra sınır dışı edilmesi.’ Bu, Bergusi'ye Gazze Şeridi'nde bir rol verilmesinin kategorik olarak reddedilmesi olarak anlaşıldı.



Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)

Faşir’deki saldırılardan sağ kalanlar, geçtiğimiz ekim ayında Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) eline geçmesinden bu yana maruz kaldıkları veya tanık oldukları korkunç ihlalleri anlattılar.

Yedi yakın aile üyesiyle birlikte Faşir’den kaçan, ancak beraberindekilerin başlarına ne geldiğini bilmeyen Ahmed Cibril, “O gece çıplak ayakla ve pijamalarımızla yola çıktık ve yolda HDK üyelerinin yoğun ateşi altında kaldık... Birçoğu öldü ve yaralandı” dedi. Faşir’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki et-Tavile Mülteci Kampı’na giderken onlarca kişinin açlık ve susuzluktan öldüğünü, diğerlerinin ise aldıkları ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğine tanık olduğunu ekledi.

Telefonla Şarku’l Avsat’a konuşan sağ kalanlar, HDK’nın yüzlerce aileyi gözaltı merkezlerinde ve barınaklarda zorla alıkoymaya devam ettiğini ve birçoğunun açlıktan öldüğünü veya vurulduğunu söyledi.

Sağ kalanlardan biri şöyle dedi:

Ağaçlara asılmış kadın ve erkeklerin cesetlerini gördük, kimse onlara yaklaşamadı.

Faşir'in HDK’nın eline geçmesinden birkaç gün sonra şehirden ayrılan Avukat Adam İdris şöyle konuştu:

“HDK bizi camilere gitmeye zorladı, orada bizi videoya aldı ve ardından her şeyin normal seyrinde gittiğini söyleyen videolar yayınladı, oysa gerçekte silahsız vatandaşları gözaltına alıyor ve serbest bırakılmaları karşılığında büyük miktarlarda para talep ediyordu.”

İki çocuk annesi bir kadın ise şöyle anlattı:

“Kadınları sıraya dizip silahlarını bize doğrulttular ve sonra para ve altın var mı diye bakmak için giysilerimizi aradılar. HDK üyeleri tarafından cinsel şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldık. Bize ırkçı hakaretler ettiler.”

Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında, tüm güçleri tek bir ordu altında birleştirme çabaları sırasında ordu ile HDK arasında başlayan anlaşmazlık silahlı çatışmaya dönüştü.


Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.


Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.