Hamideti: Sudan savaşının derhal sona erdirilmesi için İsviçre'deki müzakerelere katılacağız

HDK Komutanı Hamideti, Sudan ordusunu ABD'nin davetine yanıt vermeye çağırdı.

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (AFP)
TT

Hamideti: Sudan savaşının derhal sona erdirilmesi için İsviçre'deki müzakerelere katılacağız

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), ABD'nin 14 Ağustos'ta Cenevre'de yapılması planlanan müzakereler için yaptığı çağrıyı kabul ettiğini yineleyerek, ‘milyonlarca Sudanlının acılarına son vermek için savaşı derhal ve gecikmeksizin durdurmaya yönelik gerçek bir iradeyle hareket etme’ taahhüdünü vurguladı.

Hamideti dün (pazartesi) yayınlanan bir video kaydında, Sudan halkının çektiği acılara son vermek için Sudan ordusunu, barış çağrısına yanıt vermeye davet etti. Hamideti, “Savaş alanındaki zaferimize rağmen bu çağrıyı cesaretle yapıyoruz. Sudan halkının çektiği acıları hissediyorum ve bu acıları sona erdirmek ve elimden geldiğince hafifletmek için gayret gösteriyorum” ifadelerini kullandı.

Hamideti, ülke genelinde güvenlik eksikliği ve insanların maruz kaldığı ihlaller konusunda ‘ciddi endişe’ duyduğunu dile getirdi. Güçlerinin ‘meşru müdafaa için savaştığını ve aynı zamanda halkı terörize eden asilerle mücadele ettiğini’ ifade eden Hamideti, “Devrik rejimin kalıntılarına karşı savaşlarımızı kazandık. Ancak cani haydutlar bizi halen kararlılık ve ciddiyetle mücadele ettiğimiz savaşlarda yordular” dedi.

zaxsdefrg
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ile eski Başbakan Abdullah Hamduk arasında daha önce yapılan bir görüşmeden (sosyal medya)

Ülkenin ‘kaosa ve büyük bir güvenlik boşluğuna neden olan savaşın bir sonucu olarak çöküş halinden geçtiğini’ kabul eden HDK Komutanı, ‘bu durumun her zaman savaşlara eşlik ettiğini’ belirtti. Sivilleri korumak için özel bir güç oluşturulduğunu ve bu gücün ‘güvenliği sağlamak ve herhangi bir taraftan gelebilecek huzursuzlukları gidermek için’ derhal çalışmalarına başlayacağını duyurdu.

Hamideti, “Söz konusu gücün ana görevleri, sivilleri, mülklerini ve sivil nesneleri korumak, insani yardım operasyonlarını kolaylaştırmak ve yardım personeli, uluslararası kuruluşlar ve insani yardım çalışanlarının güvenliğini sağlamaktır” dedi.

‘25 Ekim 2021 darbesi ve 15 Nisan 2023 savaşından sonra Sudan'da meşru bir hükümet kalmadığını ve bu nedenle ülkede tam bir anayasal çöküş yaşandığını’ vurgulayan Hamideti sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaşın patlak vermesinden bu yana HDK her zaman savaşı sürdürmek yerine barış seçeneğini sundu. Bu nedenle başta Suudi Arabistan'ın girişimi olmak üzere tüm girişimleri kabul etti ve düşmanlıkları durdurmak için Cidde Bildirgesi'ni imzaladı.”

Hamideti, ‘ülkedeki savaşı kimin başlattığını bulmak ve tüm sonuçlarından sorumlu tutmak için uluslararası bir soruşturma komitesi’ kurulması çağrısında bulunarak, HDK'nin bu komiteyle iş birliği yapmaya tamamen hazır olduğunu vurguladı.

Hamideti ayrıca, ‘Sivil yönetime ve demokratik geçişe geri dönülmesi ve ordunun nihai olarak iktidardan, siyasetten ve ekonomik faaliyetlerden uzaklaşması konusundaki kararlılığını’ yineledi.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."