Maskenin ardında Suriye

Yönetim, ek mali kaynaklar temin etmek için varlıklara el koyma yöntemini kullanıyor

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv
TT

Maskenin ardında Suriye

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv

Hayed Hayed

Geçen yıl mayıs ayında Arap Birliği'ne yeniden kabul edilmesinden bu yana Suriye, Suriye'deki koşulların iyileştirilmesi, mültecilerin geri dönüşünün kolaylaştırılması ve çatışmanın sonlandırmasına çalışılması amacıyla kurulan Arap Bakanlar İrtibat Komitesi'nin taleplerine karşılık veriyormuş gibi davranıyor. Yönetimin bu kapsamda duyurduğu önlemler arasında güvenlik kurumlarında değişiklikler yapılması, askerlik hizmeti yasalarının değiştirilmesi ve uyuşturucu ile mücadele operasyonları yapılması yer alıyordu. Ancak bu önlemlerin yalnızca sahte bir görüntüden ibaret olduğu ortaya çıktı ve sahada somut hiçbir iyileşmeye yol açmadı.

Daha da endişe verici olanı, Suriye hükümetinin, muhaliflerini ve ailelerini yasal yollardan topluca cezalandırmak için çatışmanın başlangıcından bu yana uygulamaya koyduğu bir dizi yasal önleme giderek daha fazla başvurması. Bilhassa Suriye Maliye Bakanlığı tarafından son dönemde yasa dışı biçimde gerçekleştirilen varlıkları dondurma dalgası, bunu açıkça gösteriyor. Yıl başından bu yana yüzlerce kişi hedef alınarak mal varlıkları donduruldu, hakları açıkça ihlal edildi, mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin evlerine dönüşleri engellendi.

Suriye İnsan Hakları Ağı'nın yayınladığı ayrıntılı rapor, 2024 yılında Şam kırsalında bulunan ve Şam rejiminin 2016'da muhalif grupların elinden geri aldığı Zekiye beldesinde 818 vatandaş hakkında ihtiyati mal varlıklarını dondurma kararı alındığını ortaya koyuyor. Bu kişilerden 287'sinin, daha önce muhalif gruplar ile rejim arasında varılan uzlaşılar kapsamında şu anda Zekiye'de ikamet ettiğini belirtmekte fayda var. Teorik olarak bu uzlaşıların onları daha sonraki misilleme ve intikam eylemlerinden koruması gerekiyordu. Ancak diğer alanlarda olduğu gibi, bu uzlaşı süreçlerinin bu bireylere temiz bir sicil ve gerçek koruma sağlamaktan ziyade öncelikle haklarında istihbarat toplamak için kullanıldığı görülüyor. Haklarında bu kararın alındığı geriye kalanlar arasında 187'si Suriye içinde yerinden edilmiş, 69'u mülteci, 37'si zorla kaybolmuş, 22'si kayıp ve 20 kişi de hayatını kaybetmiş.

Bu ihtiyati dondurma direktifleri 2012 tarihli 63 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanıyorlar. Kararname, Maliye Bakanlığı'na, "devletin iç veya dış güvenliğine karşı suçlar" soruşturması sırasında adli makamların talepleri doğrultusunda mal varlıklarını dondurma yetkisi tanıyor. Aynı zamanda yine 2012 tarihli Suriye Terörle Mücadele Yasasına da dayanıyor. Ancak Zekiye'deki kişilerin mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin kararlar herhangi bir adli merci tarafından verilmedi, aksine tam anlamıyla güvenlik kararlarına dayanıyor. Bu da devlet kurumlarını ve vatandaşların yaşamlarının tüm yönlerini kontrol eden güvenlik kurumlarının sahip olduğu geniş yetkileri teyit ediyor.

Bu mal varlıklarına el koyma kararlarının sadece rejime muhalif olarak kabul edilen kişileri değil, aynı zamanda ebeveynleri, eşleri, çocukları ve kardeşleri de dahil olmak üzere yakın aile fertlerini de hedef aldığı dikkatleri çekiyor. Kişileri bireysel sorumluluk yerine sadece aile ilişkileri nedeniyle cezalandırarak, Maliye Bakanlığı'nın 63 Sayılı Karar'ı, toplu cezalandırma düzeyine varıyor ve bu da uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku kapsamında yasaklanmış bir uygulama.

Zekiye'de varlıkların ayrım gözetmeksizin kolektif biçimde dondurulması, hükümet tarafından geri alınan bölgelerdeki yerel topluluklara yönelik daha geniş bir kolektif cezalandırma stratejisini yansıtıyor. Hükümet, yasadışı mal varlıklarının dondurulması kararını haklı çıkarmak için terörle mücadele yasalarını bir silah olarak kullanarak, daha önce muhalefet tarafından kontrol edilen bölgelerde korku yaratmayı ve baskıyı sürdürmeyi amaçlıyor.

Zekiye’de varlıkların ayrım gözetmeksizin kolektif biçimde dondurulması, daha geniş bir kolektif cezalandırma stratejisini yansıtıyor

Mesele sadece muhalifleri cezalandırmaktan ibaret değil, çünkü yönetim, varlıklara ek mali kaynaklar temin etmek için el koyuyor. Nispeten küçük bir belde olan Zekiye'de yıl başından beri çok sayıda mal varlığının dondurulması, rejimin 2023'ün sonlarında yürürlüğe koyduğu yeni bir yasanın ardından geldi. Bu yasa, hükümete, el konulan taşınır ve taşınmaz varlıkları yönetme ve yatırım amaçlı kullanma, elde edilen gelirleri hazineye aktarma yetkisi veriyor.

Bu tür dondurma kararlarının ardındaki gerçek nedenler bir yana, bu tür icraatlara izin veren yasalar, bunlardan doğrudan etkilenen bireyler üzerinde büyük bir gölge oluşturuyor. Anavatanlarına dönmeye can atan mülteciler ve yerinden edilmiş insanlar için muazzam engeller yaratıyor.

Bu insanların mal varlıklarını geri alamamaları ve hayatlarını yeniden inşa edememeleri, güvenlik risklerinin artmasıyla birleştiğinde, evlerine dönme ihtimalini gerçekleşmesi mümkün olmayan uzak bir hayale dönüştürüyor. Bu acı gerçek, yurt dışında giderek artan zorluklar ile karşı karşıya kaldıkları bir dönemde bile Suriyeli mülteciler üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor. Bir zamanlar umut dolu olan anavatana dönüş yolculuklarını, ufukta solup giden bir seraba dönüştürüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Arap Koalisyonu, BAE'nin açıklamasında yer alan iddiaları yalanlarken Mukalla Limanı’ndaki iki gemi ile ilgili bazı ihlaller ve usulsüzlüklere işaret etti

Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)
Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)
TT

Arap Koalisyonu, BAE'nin açıklamasında yer alan iddiaları yalanlarken Mukalla Limanı’ndaki iki gemi ile ilgili bazı ihlaller ve usulsüzlüklere işaret etti

Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)
Dün Mukalla Limanı yakınlarında Arap Koalisyonu güçleri tarafından vurulmadan önce askeri kargonun izlendiğini gösteren bir videodan alınmış bir kare (Reuters)

Yemen'de Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasını yalanlayan ve açıklığa kavuşturan resmi bir açıklamada, iki geminin belirlenmiş prosedürleri ihlal ederek ve meşru Yemen hükümeti veya Arap Koalisyonu liderliğinden gerekli izinleri almadan Mukalla Limanı’na girişiyle ilgili ciddi ihlaller ve usulsüzlükler olduğunu duyurdu.

Arap Koalisyonu Sözcüsü Turki el-Maliki, iki geminin Yemen karasularına girdiğini ve girmeden önce izleme ve tanımlama sinyallerini kapattığını, bunun da bu tür durumlarda geçerli olan denizcilik yasaları ve prosedürlerinin açık bir ihlali olduğunu söyledi.

İki geminin Mukalla Limanı’na varışının, limanın kapatılması ve tüm yerel işçi ve çalışanların tahliyesiyle aynı zamana denk geldiğini ekleyen Maliki, gemilerin silah ve mühimmat yüklü konteynerlerin yanı sıra 80'den fazla araç taşıdığını belirtti.

Maliki, gemilerin varış ve boşaltma sürecinin belgelendiğini ve BAE'deki üst düzey yetkililere, güvenlik ve istikrarı tehdit eden çatışma bölgelerine aktarılmasını önlemek için bu askeri desteğin Mukalla Limanı’ndan ayrılmasının engellenmesi gerektiği konusunda bilgi verildiğini söyledi.

Maliki, BAE'ye çatışmayı körükleyen bu tür eylemlerin hoş görülmeyeceğinin bildirildiğini ve araçların limana geri dönmesinin talep edildiğini, bunun da yapıldığını, ancak silah konteynerlerinin Reyyan Askeri Üssü’nde kaldığını açıkladı.

Maliki, Arap Koalisyonu liderliğinin, bu konteynerlerin Hadramut ve çöl bölgesindeki çeşitli yerlere nakledilip dağıtılacağına dair teyit edilmiş bilgiler aldığını ve bunun gerginliği ve tırmanışı artıracağını belirttti. Bu durum, Arap Koalisyonu liderliğini sivillerin ve kamu mallarının güvenliğini korumak için dün sabaha karşı sınırlı bir askeri operasyon düzenlemeye sevk etti.

Operasyonun kayıp veya hasar olmaması için angajman kurallarına uygun olarak yürütüldüğünü vurgulayan Maliki, kalan konteynerlerin şu anda Reyyan Askeri Üssü’nde kontrol altında olduğunu belirtti.

Bu açıklama, Yemen'de ve bölgede güvenliği ve istikrarı korumak, meşruiyeti zayıflatmaya yönelik her türlü girişime karşı koymak ve siyasi barış sürecini tehdit eden tüm müdahaleleri durdurmak için Arap Koalisyonu ülkeleri arasında koordinasyonu güçlendirmek amacıyla Yemen'de Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu tarafından gösterilen aralıksız çabalar çerçevesinde yapıldı.


Irak’ta meclis başkanı ve yardımcıları göreve başladı

Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)
Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)
TT

Irak’ta meclis başkanı ve yardımcıları göreve başladı

Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)
Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)

Irak Meclisi, dün Meclis Başkanı ve iki yardımcısının seçimini tamamlayarak siyasi krizi hızla sona erdirdi. Üçüncü tur oylamanın ardından, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) üyesi Ferhad el-Atruşi, ikinci Meclis Başkan yardımcısı olarak seçildi.

Bu karar, KDP’nin iki turda da mutlak çoğunluğu elde edemeyen önceki adayı Şahvan Abdullah'ı adaylıktan çekip yerine Ferhad el-Atruşi’yi aday göstermesinin ardından alındı.

Muhammed el-Halbusi 208 oyla Meclis Başkanı olarak seçilirken Adnan Feyhan 177 oyla birinci başkan yardımcısı seçildi.

Sonuçların açıklanmasının ardından yeni başkanlık kadrosu resmi olarak göreve başladı. Halbusi, cumhurbaşkanlığı için aday başvurularının açıldığını duyurarak, Şii Koordinasyon Çerçevesi tarafından seçilecek olan başbakanın onaylanmasıyla sona erecek olan bir sonraki anayasal süreci başlattı. Şii Koordinasyon Çerçevesi, kendisini meclisteki en büyük blok olarak ilan etmişti.


Suudi Arabistan, güvenliği ve Yemen'in istikrarı için kırmızı çizgiyi çizdi

Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)
Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, güvenliği ve Yemen'in istikrarı için kırmızı çizgiyi çizdi

Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)
Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)

Yemen salı günü, Suudi Arabistan'ın güvenlik denklemlerini yeniden çizdiği ve kırmızı çizgileri ve ittifak sınırlarını belirlediği önemli gelişmelere tanık oldu. Hadramut ve el-Mehra'da Güney Geçiş Konseyi'nin (GGK) gerginliği tırmandırmasıyla birlikte Riyad, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ‘son derece tehlikeli’ olarak nitelendirdiği eylemlerinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bu adımlar, GGK’ya bağlı güçlerin güney sınırları yakınlarında askeri eylemlerde bulunmasına neden oldu. Riyad, bu gelişmeleri ulusal güvenliği ile Yemen ve bölgenin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit olarak değerlendirdi.

Güvenliğinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu vurgulayan Suudi Arabistan, Yemen'in birliğine ve egemenliğine bağlılığını ve Yemen Başkanlık Konseyi'ne tam desteğini teyit ederken, ‘güney davasının’ haklılığı konusundaki tutumunu ve bunu kapsamlı siyasi diyalog çerçevesi dışında ele almayı reddettiğini bir kez daha yineledi.

Riyad, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin talebine yanıt olarak BAE güçlerinin Yemen'den çekilmesini ve herhangi bir iç tarafa askeri ya da mali destek verilmesinin sonlandırılmasını istedi. Yemen'de Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu Sözcüsü Tümgeneral Turki al-Maliki'ye göre Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu güçleri, resmi izin olmadan Mukalla Limanı’na getirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan ‘sınırlı ve nokta atışı’ bir hava saldırısı düzenledi.

Öte yandan Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, BAE ile ortak savunma anlaşmasının iptal edildiğini duyurdu. 90 günlük olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini açıklayan Alimi, BAE güçlerinin 24 saat içinde ülkeyi terk etmelerini ve kamplarını Vatan Kalkanı Güçleri’ne devretmelerini talep etti. Bu kararlar resmi kurumlar tarafından desteklendi.

Tüm bu gelişmeler ve Alimi'nin verdiği son tarih çerçevesinde BAE Savunma Bakanlığı, ilgili ortaklarla koordineli olarak güçlerinin geri çekileceğini duyurdu. Bakanlık, misyonu sonlandırma kararının ‘mevcut aşamanın gerekliliklerinin kapsamlı bir değerlendirmesi’ çerçevesinde alındığını ve BAE'nin bölgesel güvenlik ve istikrarı destekleme konusundaki taahhütleri ve rolüyle tutarlı olduğunu vurguladı.