Kimin için intikam istenir?

İsrail intikam teorisini sivil ölüleri için hesap sorma temeline dayandırıyor

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv
TT

Kimin için intikam istenir?

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv

Husam İytani

Gazze'deki el-Tabiin okulunda 100 Filistinli sivilin öldürülmesine verilen tepkiler ile Hamas Siyasi Büro başkanı İsmail Heniyye ve Hizbullah lideri Fuad Şükür'ün öldürülmesinin ardından verilen tepkiler arasındaki farkta, bu bölgenin trajedisi yatıyor; sıradan bir sivil insanın değeri nedir? Etkenleri giderek belirsiz ve gerçeklikten uzaklaşan çatışmalardaki konumu nedir?

Heniyye suikastı, İsrail'in İran egemenliğini ihlal etmesi ve Aksa Tufanı operasyonu ile çöken caydırıcılığını yeniden kazanmak amacıyla savaşı tırmandırması bağlamına yerleştirildi. Zira Heniyye, İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın göreve başlama törenine katılmasından ve Dini Lider Ali Hamaney ile görüşmesinden saatler sonra suikasta kurban gitti. Bu, güvenlik ve istihbarat konusunda takıntılı olan ve İran vatandaşlarının yaşadığı boğucu ekonomik krizin gölgesinde teşkilatlarına ve güçlerine milyarlarca dolar harcayan bir ülkede, tüm İran güvenlik yapısına indirilen büyük bir darbe değil de nedir? Hükümet sözcüleri, Devrim Muhafızları ve Tahran'daki diğer iktidar kurumlarının yayınladıkları açıklamalara göre bu, sert bir karşılığı gerektiriyor.

Heniyye suikastı ile Şükür'ün öldürülmesi arasında bazı benzerlikler var. İkincisinin, Hizbullah’ın askeri ve güvenlik liderliğini de içeren Cihat Konseyi’nin birinci ismi olduğu söyleniyor. Ayrıca Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın askeri danışmanıydı. Beyrut'un güney banliyölerinde orada yaşadığı bilinmeyen bir apartman dairesine insansız hava aracı ile düzenlenen saldırı ile öldürüldü. Şükür’ün bu şekilde öldürülmesinin, Hizbullah'ın diğer yetkililerine, İsrail, liderinize bile suikast düzenlediği sürece hiçbiriniz güvende değilsiniz şeklinde bir mesaj taşıdığına inanılıyor. Bu, bir tarafta direniş ekseni ile diğer tarafta büyük ve küçük iki şeytan (ABD ve İsrail) ve ikisi arasında içerideki Siyonist Lübnanlılar arasındaki açık hesap defterine dahil edilmeyi hak eden bir eylem.

Bu hesap sorma, tasfiye planları ve açık intikam mantığı içinde, İsrail'in el-Tabiin okulu saldırısı kurbanlarının veya onlar gibi Gazze ve Lübnan'da her gün ölen ve “yan kurbanlar” olarak sınıflandırılan sivillerin hiçbir değeri yok gibi görünüyor.

Buna karşılık İsrail, intikam teorisini sivil ölüleri için hesap sorma temeline dayandırıyor. Binden fazla İsrailli sivilin öldürüldüğünü söylediği 7 Ekim saldırısına yanıt olarak bunu yaptı. İşgal altındaki Suriye Golan bölgesindeki Mecdel Şems beldesine fırlatılan füzeden sorumlu tuttuğu Fuad Şükür'e yönelik suikastı ile de tekrarladı. Bu füze nedeniyle, burada kendilerini Suriye vatandaşı olarak gören ve çoğu İsrail vatandaşlığını reddeden sakinlerden 12 çocuk ölmüştü. Aslında daha da ileri giderek İsrail'in varlık nedeninin Holokost’un tekrarlanmamasına, yani İsrail toplumunun sistematik bir şekilde yok edilmemesine bağlı olduğunu söylemek mümkün. İsrail'in karşısındaki tarafın literatüründe ise sivillere ve toplumların kalkınmasına yönelik kaygılar açısından buna benzer bir şey göremiyoruz. Dahası tam aksi bir şey görüyoruz, orada “milyonlarca şehit” ilham veren liderlerinin bir işaretini beklemektedir.

Peki, bu çatışmanın özü nedir? Çatışma tam olarak kimin veya neyin uğruna dönüyor? İsrail'in el-Tabiin okulunda sabah namazını kılanları bombalaması sonucu öldürülen kurbanların da mensubu olduğu Filistin halkının haklarını geri kazanmak için mi? Yoksa bu, İran ile İsrail arasında karşı tarafa caydırıcılığını kaybettirme, askeri olarak önce davranma ve korku dengesini sağlamaya dayalı bir puan kazanma savaşı mı? Yahut Hasan Nasrallah’ın düşündüğü gibi, İran ve Suriye'deki iç durumun etkilenmemesi koşuluyla, yukarıda bahsedilen unsurların bir birleşimi mi?

Bu çatışmanın özü nedir? Çatışma tam olarak kimin veya neyin uğruna dönüyor? Bu çatışma Filistin halkının haklarını geri kazanmak için mi yoksa bu, İran ile İsrail arasında karşı tarafa caydırıcılığını kaybettirme, askeri olarak önce davranma ve korku dengesini sağlamaya dayalı bir puan savaşı mı?

Basit anlayış- ve "Occam'ın usturası" kuralına göre en basit çözüm olan doğru çözüm- çatışmanın özünün, Filistin halkının çalınan hakları olduğunu söylüyor. Bunlar arasında namaz kılarken öldürülmeme, tıbbi bakımdan, yiyecekten, temiz sudan mahrum kalmama hakkı ve insanlar arasındaki ilişkileri koruyan uluslararası anlaşmalarda öngörülen tüm özgürlükler yer alıyor. Yine bu anlayış ve çözüme göre bu hakları geri kazanmaya yaklaşmanın yolu Filistin'de çözüme giden doğru yoldur. İnsan hayatını öncelemek yerine dini ve dünyevi sembolizmde aşırılığa kaçmaya gelince, bu, yüz yıldır süren çatışmanın ne olduğuna, çoğu zaman kalkınma ve refah fırsatlarının yok olmasına yol açan, birçok Arap ülkesini askeri diktatörlüklerin ve liderlerinin pençesine düşüren bu kadar kanın ne için döküldüğüne ve ağır bedellerin ne için ödendiğine dair bakış açısındaki derin hastalıktır.

Burada Gazzelileri İsrail bombardımanından korumak için neden sığınakların inşa edilmediği sorulduğunda, bunun Hamas hareketinin değil Birleşmiş Milletler'in sorumluluğu olduğunu düşünen bir Hamas yetkilisinin söylediklerini hatırlatmayacağımız açıktır. Oysa çatışmaya dair ters bir bakış açısı, haksız kararların bedelini her zaman hayatlarıyla ödeyen sivillerin değil, savaşçıların, askeri ve siyasi yetkililerin güvenliğine öncelik vermeye yoğunlaşıyor. Bu, Heniyye'nin hayatı ya da Şükür'ün hayatı, Gazze'de öldürülen yaklaşık 40 bin kişinin hayatından daha önemli olduğu sürece sonuçsuz kalacak bir tartışmadır.

Ancak buradaki mesele şu; İsrail ile Filistinliler arasındaki çatışmanın gerçek anlamı nerede yatıyor? Neden bazı bireyler kendileri için intikam alınmasını hak ederken, binlerce kişi yalnızca kınama açıklamalarını hak ediyor? Filistin ve Lübnan taraflarında efsaneler ve parti liderleri çatışmaya dair kurgunun unsurları olurken, İsrail neden hedefinin “vatandaşlarını korumak” olduğunu ısrarla söylüyor?



Binance’e Hamas davası açıldı: Kara para akladılar

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Binance’e Hamas davası açıldı: Kara para akladılar

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonunda yakınlarını kaybedenler, Filistinli örgütün kara para aklamasını sağladığı gerekçesiyle kripto devi Binance'e dava açtı.

306 ABD vatandaşının açtığı ve pazartesi günü kamuoyuyla paylaşılan davada, Hamas'ın saldırısında hayatını kaybeden, yaralanan veya rehin alınan kişilerin yakınları Binance'in yaptırımları deldiğini savunuyor. 

Davacılar, kripto borsasının Hamas, Hizbullah, Filistin İslami Cihad Örgütü ve İran Devrim Muhafızları'nın platform üzerinden 1 milyar dolardan fazla para transferi yapmasına göz yumduğunu iddia ediyor. 

Bu tutarın en az 50 milyon dolarının Gazze savaşını başlatan 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından transfer edildiği belirtiliyor. 

ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinde açılan davada, sözkonusu örgütlerin Binance'i kullanarak şüpheli hesaplar üzerinden kara para akladığı ileri sürülüyor. Bu örgütlerin hepsi ABD'nin yaptırım listesinde yer alıyor. 

Şikayette "CZ" diye de anılan Çinli iş insanı Changpeng Zhao'nun kurduğu kripto borsasına dair şu ifadeler yer alıyor: 

Binance yasadışı faaliyetler için kasıtlı olarak bir sığınak şeklinde faaliyet gösteriyor. Bugüne dek Binance'in temel iş modelini anlamlı biçimde değiştirdiğine dair hiçbir gösterge yok.

Şirketin açıklamasında davanın detaylarına ilişkin yorum yapılmazken "uluslararası alanda tanınan yaptırım yasalarına tam olarak uyulduğu" savunuldu. 

Kasım 2023'te ABD Adalet Bakanlığı, kara para aklamayı önleme ve yaptırım yasalarının ihlali nedeniyle Binance'le 4,3 milyar dolarlık bir uzlaşmaya varmıştı. Bu rekor tutar şirket tarafından kurumsal olarak ödendi. CZ ise aynı anlaşma kapsamında CEO'luk görevinden ayrılmış ve şirketten bağımsız olarak 50 milyon dolarlık kişisel para cezasını ödemeyi kabul etmişti.

Amerika'da yürütülen ceza yargılamasının ardından Zhao'ya gerekli kara para aklama kontrollerini uygulamadığı gerekçesiyle 4 ay hapis cezası verildi ve iş insanı bu cezasını tamamen çekerek tahliye edildi. Geçen ay ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan af kararıyla da yeniden CEO'luğa dönmesi önündeki engeller kaldırılmış oldu.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuter


BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)