Gazze ateşkesi: Anlaşma sağlamak için son günler

Mısır, Refah Sınır Kapısı’nda ya da Philadelphia Koridoru’nda herhangi bir İsrail varlığını kabul etmeyeceğini yineledi.

Gazze'nin merkezinde bulunan el-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki su dağıtım noktasında sıraya giren Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze'nin merkezinde bulunan el-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki su dağıtım noktasında sıraya giren Filistinli çocuklar (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Anlaşma sağlamak için son günler

Gazze'nin merkezinde bulunan el-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki su dağıtım noktasında sıraya giren Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze'nin merkezinde bulunan el-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki su dağıtım noktasında sıraya giren Filistinli çocuklar (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşması arayışına yönelik yeni bir girişim olarak Kahire müzakereleri, Hamas ile İsrail arasındaki ‘tartışmalı konuları’ çözmeye yönelik ek bir adım attı. Bunların en önemlisi, Katarlı arabulucunun Tahran ziyareti ve İran'ın İsrail'e olası bir saldırısı beklentisi arasında, Mısır’ın Philadelphia Koridoru’nda (Gazze Şeridi'nin Mısır sınırı) ‘herhangi bir İsrail varlığını’ reddetme vurgusu.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre müzakerelerin devam etmesi ‘anlaşmayı kurtarmaya yönelik girişimler’ olduğu anlamına geliyor. Her iki tarafın da taviz vermediği bu süreci ‘boş gürültü’ olarak değerlendiren uzmanlar, Mısır'ın tutumunun ‘Gazze'deki krize ulusal güvenliğini koruyan gerçek ve sürdürülebilir bir çözüm arzusunu’ yansıttığına işaret ediyor.

Perşembe gününden bu yana Kahire'de Gazze'de ateşkes sağlanmasına yönelik ziyaretler, toplantılar ve istişareler yapılıyor. Pazar günkü görüşmelerde krizin her iki tarafı da hazır bulundu. Washington Post dün (pazartesi) arabulucuların müzakerelerde ‘ilerleme kaydetmeye devam ettiklerini’ ve şu anda mahkûmların isimlerini müzakere etmeye çalıştıklarını açıklayarak, ‘anlaşmanın henüz tamamlanmadığını ancak müzakerelerin son aşamalarında olduğunu’ belirtti. Ayrıca, ‘Philadelphia Koridoru’ndaki İsrail varlığıyla ilgili konuların arabulucular arasında hâlâ müzakere edildiğini’ ortaya koydu.

Pazar günkü görüşmenin ardından dün Kahire el-İhbariyye televizyon kanalına konuşan üst düzey bir Mısırlı kaynak, ‘Mısır'ın ilgili tüm taraflara, İsrail'in geçen mayıs ayında işgal ettiği Refah Sınır Kapısı’nda ya da Philadelphia Koridoru’nda herhangi bir İsrail varlığını kabul etmediğini yinelediğini’ belirtti. Kaynak, ‘Mısır'ın Gazze Şeridi'ndeki çatışmanın iki tarafı (Hamas ve İsrail) arasındaki arabuluculuğu ulusal güvenliği ve Filistin halkının haklarını koruyarak yönettiğini’ vurguladı.

Aynı kaynak, pazar günü Amerikan Axios internet sitesinin ‘Gazze'de ateşkes anlaşmasına ilişkin müzakerelerin önümüzdeki günlerde çalışma grupları aracılığıyla devam edeceği ve kalan konuların ele alınacağı’ yönündeki haberinin ardından, “Mısır güvenlik heyeti iki taraf arasında bir uzlaşı sağlamak için elinden geleni yapıyor ve çabalarını Katar ve ABD'deki ortaklarıyla koordine ediyor” ifadesini kullandı.

Reuters'ın pazar günü Mısırlı kaynaklardan aktardığına göre, Hamas ve İsrail arabulucular tarafından sunulan çözümlerin birçoğunu kabul etmedi. Arabulucular, İsrail güçlerinin Philadelphia Koridoru’ndaki varlığına ve Gazze Şeridi'nin ortasından geçen Netzarim Koridoru’na ‘bir dizi alternatif sundu’ ancak ‘iki taraf da bunların hiçbirini kabul etmedi.’

dcs vds
Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda İsrail bombardımanının ardından bir binayı inceleyen Filistinliler (AFP)

Uluslararası ilişkiler profesörü Nurhan eş-Şeyh, Kahire müzakerelerinin birkaç gün daha uzatılmasının ‘anlaşmayı kurtarmaya yönelik bir girişim olduğu anlamına geldiğini’ söyledi. Eş-Şeyh sözlerini şöyle sürdürdü: “Hamas'ın çekinceleri ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun barış anlaşmasını ihlal ederek ve Mısır'ın ulusal güvenliğine aykırı olarak Philadelphia Koridoru’nda kalma konusundaki açık uzlaşmazlığı nedeniyle bir ilerleme olmadığı açık.”

“Asıl mesele, taviz vermek ya da esneklik göstermek istemeyen Netanyahu'nun tutumudur” diyen eş-Şeyh, Netanyahu'nun savaşın devamını ‘iktidarda kalmasına’ ve müttefiki ‘Donald Trump'ın Beyaz Saray'a gelmesine’ bağladığını belirtti.

“İsrail'in uzlaşmazlığı ve taviz vermemesi ışığında, müzakereler farklı bir şeyle sonuçlanmayacak” diyen strateji ve askeri uzman Tümgeneral Muhammed el-Gabari, ‘Netanyahu'nun sadece siyasi kazanımlar peşinde olduğunu ve bu kazanımları da müzakerelere ciddi bir şekilde dahil olmak yerine savaşın devamında gördüğünü’ kaydetti. El-Gabari, Mısır'ın İsrail'in Philadelphia Koridoru’nda kalmasına izin vermeyen tutumunun, ulusal güvenliğini koruma ve Gazze'deki krize sürdürülebilir ve gerçek bir çözüm sağlama kararlılığından kaynaklandığına inanıyor.

Mısır Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi dün, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile yaptığı telefon görüşmesinde Gazze krizini ele aldı ve ‘mevcut gerilimin devam etmesinin bölgeyi savaşın bölgesel olarak genişlemesi ihtimaline rehin bırakacağı ve bunun tüm bölge halkları için ciddi sonuçlar doğuracağı’ uyarısında bulundu.

Bu arada Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani dün Tahran'ı ziyaret ederek İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ‘Gazze ateşkesi için arabuluculuk çabalarını ve Ortadoğu'daki gerilimlerden kaçınmak için Gazze savaşının sona erdirilmesinin önemini’ görüştü.

Diğer yandan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan dün düzenlediği basın toplantısında, Hizbullah ile İsrail arasında 11 ay önce Gazze Şeridi'nde patlak veren savaştan bu yana ABD'nin Ortadoğu'daki çatışmaların daha geniş çaplı bir savaşa dönüşmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.