Sudan’ın başkentinde ordu ile HDK arasındaki çatışmalar yeniden başladıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5057054-sudan%E2%80%99%C4%B1n-ba%C5%9Fkentinde-ordu-ile-hdk-aras%C4%B1ndaki-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmalar-yeniden-ba%C5%9Flad%C4%B1
Sudan’ın başkentinde ordu ile HDK arasındaki çatışmalar yeniden başladı
Başkent Hartum'da bir caddede yürüyen Sudan ordusu askerleri (Arşiv - AFP)
Sudan’ın Hartum, Bahri ve Omdurman olmak üzere 3 ana bölgeden oluşan başkentinde geçtiğimiz haftalardaki göreceli sakinliğin ardından Bahri bölgesinin kuzeyindeki Hattab Askeri Üssü çevresinde ordu ile Hızlı Destek Güçleri (HDK) arasında şiddetli çatışmalar yeniden başladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan görgün tanıkları, askeri üssün yakınlarda ağır ve hafif silahlarla çatışmaların yaşandığını belirtirken bölge sakinleri dün sabah HDK'nın kampa çeşitli yönlerden ani bir saldırı başlattığını söylediler.
Orduya yakın medya platformları, ordu güçlerinin HDK'nın askeri üsse yönelik saldırısını püskürttüğünü, onları geri çekilmeye zorladığını ve bu sırada HDK’ya ait bazı askeri araçlar kullanılamaz hale getirmeyi başardığını aktardılar.
Öldürmeler ve esir almalar
Bir ayı aşkın bir süredir Hartum’un kuzeyinde yer alan Bahri şehrindeki cephe hattı, hafif silahlarla yapılan tek tük çatışmalar dışında ihtiyatlı bir sessizlik içindeydi. En büyük çatışmalar HDK'nın neredeyse her gün topçularla hedef aldığı Omdurman’da yoğunlaşmıştı.
HDK'ya yakın hesaplar sosyal medyada Hattab Askeri Üssü içinde olduklarını ve kampın kontrolünü ele geçirdiklerini doğrulayan videolar yayınladı. Bu videolara göre HDK, ordu güçlerinin büyük direnişinin ardından kampın içine girerek çok sayıda askeri öldürdü ve esir aldı.
Çatışmaların öncesinde, HDK'nın Nil Nehri’nin doğusundaki bölgelerde ordunun yoğun olarak konuşlandığı askeri üsse saldırmak üzere çok sayıda unsuru harekete geçirdiği bilgisi yayıldı.
Omdurman'daki çatışmalar
Omdurman şehri zaman zaman ordu ile HDK arasındaki çatışmalara ve tarafların yerleşim bölgelerinde yürüttüğü askeri operasyonlara sahne oluyor. HDK Hartum ve Bahri şehirlerinin çoğunu kontrol ederken, ordu Omdurman'ın büyük bölümünü kontrol ediyor.
Öte yandan orduya ait savaş uçakları, başta Kuzey Darfur'daki el-Faşir ve Mellit olmak üzere HDK kontrolündeki bölgeleri hedef alırken ülkenin birçok bölgesine yoğun bombardımanlar düzenledi. Tamamen HDK tarafından kontrol edilen ve ordunun HDK tarafından kuşatıldığı el-Faşir’e saldırmak için askeri operasyonlar başlattığı Mellit’deki kayıplarla ilgili bilgi, fotoğraf ve videolar sosyal medya platformlarında paylaşıldı.
Şarku’l Avsat’a konuşan bölge sakinleri, orduya ait savaş uçaklarının hedef aldığı bölgelerde HDK güçlerinin bulunmadığını, ancak bombardımanların çok sayıda ev ve dükkanın yıkılmasının yanı sıra siviller arasında çok sayıda ölüme ve ciddi yaralanmalara neden olduğunu söylediler. Yetkililerse doğrudan şehrin pazar yerinin hedef aldığını, büyük insani ve maddi hasara neden olduğunu belirttiler.
Eşzamanlı saldırılar
Sudan Hava Kuvvetleri, haftalardır ülkenin batısındaki Darfur ve büyük ölçüde HDK tarafından kontrol edilen orta kesimlerdeki el-Cezire ve Sennar eyaletlerine eş zamanlı ve koordineli hava saldırıları düzenliyor.
HDK tarafından daha önce yapılan açıklamada Sudan ordusuna ait savaş uçaklarının geçtiğimiz iki hafta boyunca ülkenin farklı eyaletlerinde 27 sorti gerçekleştirerek 200'den fazla sivilin ölümüne neden olduğu ve hastaneler, marketler, su istasyonları ve konutlar dâhil olmak üzere altyapının büyük zarar gördüğü belirtilmişti. Darfur sakinleri, Birleşmiş Milletlere (BM) ve uluslararası topluma yerleşim bölgelerindeki hava sahasının uçuşlara kapatılması için müdahale çağrısında bulundular. Bölge, siyasal İslamcı akımın desteklediği eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in devrilen rejimi döneminden bu yana onlarca yıldır hava saldırıları ve şiddet olaylarıyla boğuşuyor.
Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlarhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5080854-cezayirin-g%C3%B6rkemli-askeri-ge%C3%A7it-t%C3%B6renleri-d%C3%BCzenleyerek-verdi%C4%9Fi-mesajlar
Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Rabia Abdusselam
Cezayir'in 1954 yılında Fransa’nın sömürgeciliğine karşı başlattığı Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümü kutlamaları sıradan bir etkinlik değildi. Ülke, 132 savaş uçağı ve insansız hava aracı (İHA), yüzlerce tank ve Rus yapımı İskender-E mobil kısa menzilli balistik sistemi gibi benzeri görülmemiş yeni silahların tanıtıldığı devasa bir askeri geçit törenine tanık oldu.
Cezayir bu büyüklükte bir askeri geçit törenini ilk kez düzenlemiyor. Bundan iki yıl önce, bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünde yetkililer, Cezayir hükümetinin 30 milyon euro (32 milyon dolar) ayırdığı büyük bir askeri geçit törenini düzenledi. Bu durum, askeri gücü göstermesinin arkasında yatan sebepler ve bu askeri geçit törenlerinin verdiği mesajlar hakkında soru işaretleri yarattı.
Askeri geçit töreninde, medya tarafından ‘Cezayir'in uyuyan canavarı’ olarak anılan Rus ordusunun envanterindeki versiyonu 500 kilometre, dışarıya ihraç edilen versiyonu 280 kilometre menzile sahip olan Rus yapımı İskender-E balistik füze sisteminin tanıtılması heyecan yarattı. Törende, yüksek savaş kabiliyetine sahip etkili bir silah olan BM-30 Smerç çok namlulu roketatar sistemi, çok sayıda hedefi tespit ve takip edebilen ve balistik füzeleri ve çeşitli uçakları püskürtme ve imha etmede üstün yeteneklere sahip olan S-300 karadan havaya füze savunma sistemi ve D-30 obüslerinin yanı sıra hareket halindeki düşman hedefleri hassas bir şekilde imha edebilen BARQ lazer güdümlü anti tank füze sistemleri başta olmak üzere savunma ve saldırı silahları ile modern füze sistemlerinden oluşan bir cephanelik de sergilendi.
Ordunun silahlarının modernizasyonu
Törende Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu silahlar da vardı. S-90 ve P-350 nakliye uçakları, S-130 taktik nakliye uçağı ve Ilyushin Il-76 havada yakıt ikmal uçağının yanında Suhoy-24 ve Suhoy-30 savaş uçakları uçuş yaptı. Cezayir Donanması da Akdeniz sularında Cercera, el-Hakkar ve Ouarsenis denizaltıları ve düşman topraklarının derinliklerindeki kara hedeflerini uzun mesafelerden yok etmek için derin denizden karaya kanatlı füzeler fırlatan ve gemileri ve denizaltıları yok etmek için torpido ve uzun menzilli füzeler kullanabilen Varshavyanka sınıfı denizaltısı gibi etkileyici gösterilerle geçit törenine katıldı.
Cezayir'in 2025 yılı genel bütçesi, Cezayir ordusu ve Savunma Bakanlığı bütçesinde 2024 bütçesine kıyasla ve 2018 yılından bu yana tahmini üç milyar dolarlık bir artışla 25 milyar doların üzerinde kayda değer ve kesintisiz bir artış olduğunu ortaya koyarken, askeri geçit töreni Cezayir'in savunma sektörüne her yıl harcadığı paranın büyüklüğünü gösterdi. Cezayir’in Savunma Bakanlığı ve ordu bütçeleri, yetkililerin ordunun teçhizat ve silahlarını yenileme ve modernize etme ve hatta gelişmiş silah sistemleri edinme arzusu nedeniyle rekor bir artışa tanık oldu. 2023 yılında 18 milyar dolar olan savunma bütçesi, 2024 yılında 22 milyar dolara yükselirken 2025 bütçesinde ise 25,1 milyar dolara ulaştı.
Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, terörizm, Sahel bölgesindeki huzursuzluk, suç oranları, gizli göç ve insan kaçakçılığı ile ilgili artan güvenlik sorunları ve Cezayir'in etrafının Mali, Nijer ve Libya gibi güvenlik ve siyaset alanında zayıflıklarla boğuşan bir grup ülkeyle çevrili olması gerçeği göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar. Kasaba Merbah Ouargla Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü ve uluslararası ilişkiler uzmanı olan Dr. Mebruk Kahi, Al-Majalla'ya yaptığı değerlendirmede, askeri geçit törenlerinin özellikle zamanlaması açısından iktidarın hem yurt içine hem de yurt dışına göndermek istediği siyasi mesajı ve hedefleri olduğunu söyledi.
Ordu ve halk arasındaki kutsal bağ
Bu mesajların hem yurt içinde hem de yurt dışındaki meselelerle ilgili olduğunu söyleyen Dr. Kahi, “Bunlar askeri düzeyde elde edilen başarıları tanıtmak ve Cezayir ordusunun vatanı savunmak ve korumak için tamamen hazır olduğuna dair bir güven mesajı göndermenin yanı sıra ordunun halkla olan ve Cezayir'in birliğini baltalamak niyetiyle kurulan pek çok komployu boşa çıkaran ilişkisini güçlendirmeyi amaçlayan bir girişim” ifadelerini kullandı.
Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, artan güvenlik sorunları göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar.
Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı habere göre Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ordunun kara, hava ve deniz kuvvetleri ile jandarma, polis, sivil savunma ve sınır güçlerinin seçkin mensuplarının katıldığı bu geçit töreninin açılış konuşmasında çeşitli mesajlar verdi. Kısacası yetkililer, askeri geçit töreninin Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümünün boyutlarına ve temsil ettiklerine uygun olmasını sağlamaya ve emaneti koruyanların fedakarlıklarının karşılığını vermeye istekliydiler. Bu tören, halk ile onun kalbinde yer alan Cezayir ordusunun yüksek bir vatanseverlik duygusu, sarsılmaz bir bağlılık ve saf bir vatanseverlikle çalışan mensupları arasındaki kutsal bağın gücünü ifade ediyor.
Törende yaptığı konuşmada ordunun savunma doktrinini ve ülkenin güvenliğinin ve istikrarının korunması ilkesini yineleyen Cumhurbaşkanı Tebbun, Cezayir ordusunun misyonu sınırları savunmak olan bir barış, güvenlik ve konsantrasyon gücü olarak görülmesine dayanan sabit savaş doktrinini teyit eden bir mesaj verdi. Tebbun, bu mesajda “Cezayir Halk Ulusal Ordusu'nun doktrini bir savunma doktrinidir ve silahları sadece ulusal egemenliği korumanın yanı sıra ülkemizin uluslararası ve bölgesel taahhütleri ve anayasal ilkelerimiz ve kurallarımız çerçevesinde uluslararası hukuka saygı doğrultusunda uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmaya yöneliktir” dedi.
Cezayir ayrıca, Mağrip bloğu projesine yönelik mevcut yönelimi yansıtan birden fazla anlamı olan bir imajı vurgulamak istiyordu.
Tebbun, gözden geçirme faaliyetlerinin hedeflerini anlamak için bölgesel riskler ve zorluklarla ilgili dikkate değer önemli mesajlar da verdi. Mebruk Kahi, “Mali ve Nijer gibi ülkelerdeki siyasi yapının kırılganlığı ve yönetimin zayıflığı nedeniyle Sahel bölgesinde yaşananlar ve Sahra meselesindeki gelişmeler nedeniyle mesaj açık. Cezayir barışçıl çözümlere olan bağlılığını vurguluyor, ama bu onun zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Aksine Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinin güvenliğinin garantörü olacak güce sahip olduğunu göstermeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Fransa'ya gönderilen mesajlar
Cezayir ayrıca, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliği konusundaki son tutumu ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçtiğimiz hafta Fas parlamentosunda yaptığı konuşmada teyit ettiği görüşlerinin ardından Fransa'ya doğrudan bir mesaj göndermeye çalışıyor. Macron, konuşmasında Sahra'nın geleceğinin ‘sadece Fas'ın egemenliği altında ve özerklik önerisi çerçevesinde olabileceğini’ vurguladı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Nurussabah Aknuş, “Bu görüntü, özerklik seçeneğine meseleyi çarpıtarak ve BM'nin meşru çerçevesinden çıkarıp yerleşim mantığına çekerek tamamen tasfiye etme eğiliminde olan ya da olabilecek Fransa ve diğer ülkelere bir cevap niteliğindedir” diye konuştu.