Irak Dışişleri Bakanı: Amerikalılar işgalci değil

Sudani, Uluslararası Koalisyon yetkilisiyle ABD'nin Irak'taki misyonunun sona erdirilmesi konusunu görüştü

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (AP)
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (AP)
TT

Irak Dışişleri Bakanı: Amerikalılar işgalci değil

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (AP)
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin (AP)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, DEAŞ'a karşı mücadele eden Uluslararası Koalisyon’un bir yetkilisiyle koalisyonun Irak'taki misyonunun sona erdirilmesi konusunu görüşürken, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin de Amerikalıların işgalci olmadığını açıkladı. Bu hamleler ve tutumlar, Sudani hükümetinin ABD ile güçlerini Irak'tan çıkarmak isteyen silahlı gruplar arasında ateşkes sağlamayı başardığı bir dönemde geldi.

ABD ve Irak güçlerinin Irak'ın batısındaki Anbar vilayetinde üst düzey DEAŞ liderlerine yönelik son saldırısı, terör örgütünün ortadan kaldırılması amacıyla iki taraf arasında devam eden iş birliğinin bir teyidi oldu.

ABD, 15 DEAŞ mensubunun öldürülmesiyle sonuçlanan operasyonda yedi askerinin yaralandığını açıkladı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, DEAŞ'ın artık Irak için bir tehdit oluşturmadığını söyledi.

Pazar akşamı ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Alina Romanowski’nin de katılımıyla Irak'ta DEAŞ'la mücadele için kurulan Uluslararası Koalisyon’un komutanı General Kevin Leahy ile görüşen Sudani, “DEAŞ terörist örgütünün kalıntıları artık Irak devleti için bir tehdit oluşturmuyor. Silahlı kuvvetlerimiz bu teröristlerin izlerini ya da yuvalarını bulmak için askeri operasyonlarını sürdürürken, terörist unsurlar saklanmak amacıyla uzak bölgelerde avlanan gruplara dönüştüler” ifadelerini kullandı.

Sudani'nin ofisinden yapılan açıklamada, görüşmede ‘Irak güvenlik güçleriyle eğitim, uzmanlık ve bilgi alanındaki iş birliğinin sürdürülmesinin yanı sıra Uluslararası Koalisyon’un Irak'taki misyonunun sona erdirilmesi ve misyonun Irak ile koalisyona katılan ülkeler arasındaki ikili ilişkiler çerçevesine aktarılması için iki taraf arasındaki teknik diyaloğun ilerleyişinin’ ele alındığı belirtildi.

cdfv bgrnt
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (DPA)

Diğer yandan Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, ABD'nin Irak'taki varlığının bir işgal olmadığını vurguladı. Hüseyin, bir televizyon röportajında “Irak'ı savaş hayaletinden uzak tutmak için son derece sıkı çalışıyoruz” dedi. ‘Irak hükümetinin gerilimi durdurmak için dışarıdan ve içeriden olmak üzere iki yönde hareket ettiğini’ belirten Hüseyin, ‘içeride gerilimi azaltmanın yolunun gruplarla diyalogdan, dışarıda ise sükuneti yaymaktan geçtiğini’ kaydetti.

‘Savaş ve barış konusunun anayasada belirtildiği üzere hükümet ve parlamentonun elinde olduğuna’ dikkat çeken Hüseyin, ‘hükümetin arenaların birliğine inanmadığını ve yalnızca Irak arenasıyla meşgul olduğunu’ vurguladı. Hüseyin, ‘Filistin halkıyla dayanışmanın Irak politikasının temeli olduğunu’ göz önünde bulundurarak, ‘Filistin'le dayanışmanın sınırlarının açık olduğunu, ancak silahlanmaya varmayacağını’ ifade etti.

ABD'nin Irak Büyükelçisi Alina Romanowski’nin Iraklı bakanlar ve liderlerle yaptığı görüşmelerle ilgili olarak Hüseyin, ABD Büyükelçisi’nin Iraklı bakanlarla yaptığı görüşmelerin diplomatik teamülleri ihlal etmediğini vurguladı. Irak Dışişleri Bakanı, ABD-Irak ilişkilerini tanımlarken daha da ileri giderek ABD'nin Irak'taki varlığının bir işgal olmadığını ve ‘tartışılması gereken birçok kavram’ olduğunu söyledi. “DEAŞ ortaya çıktıktan sonra Amerikalılara Irak'a gelmeleri için yalvardık. Ancak şimdi bazıları onlara ideolojik ya da partizan bir bakış açısıyla saldırıyor” diyen Hüseyin, ABD güçlerinin Irak'tan çıkmasına yönelik görüşmelerin devam ettiğini ve Irak hükümetinin ABD güçlerinin çekilmesini resmi olarak talep ettiğini yineledi.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.