Aşiretlerin taleplerini yerine getirmeye devam eden SDG bir grup mahkumu daha serbest bıraktı

İran destekli milislerin ve DEAŞ’in eşzamanlı saldırıları dikkati çekti

Dün SDG’nin kontrolü altındaki cezaevlerinden salıverilen mahkumlar (SOHR)
Dün SDG’nin kontrolü altındaki cezaevlerinden salıverilen mahkumlar (SOHR)
TT

Aşiretlerin taleplerini yerine getirmeye devam eden SDG bir grup mahkumu daha serbest bıraktı

Dün SDG’nin kontrolü altındaki cezaevlerinden salıverilen mahkumlar (SOHR)
Dün SDG’nin kontrolü altındaki cezaevlerinden salıverilen mahkumlar (SOHR)

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke ilinin yanı sıra bölgenin ileri gelenleri, aşiret liderlerinin ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolü altındaki bölgelerde konuşlu İç Güvenlik Güçleri Halkla İlişkiler Ofisi'nin katılımıyla Haseke’deki merkezi cezaevinden 50 kişilik bir grup serbest bırakıldı. Geriye kalan mahkumların ise önümüzdeki günlerde gruplar halinde serbest bırakılması planlanıyor.

Kürçe yayın yapan Hawar Haber Ajansı’nın (ANHA) haberine göre yeni bir grup tutuklu İkinci Aşiret Forumu'nun çıktıları çerçevesinde ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrol bölgesinde Halkların Demokratik Konseyi (HDK) tarafından 17 Temmuz'da çıkarılan 10 sayılı Genel Af Yasası uyarınca serbest bırakıldı. Af yasası kapsamında serbest bırakılan tutuklu sayısı bin 111 ve ilk grup 21 Temmuz'da serbest bırakıldı.

cytn6mu
SDG Komutanı Mazlum Abdi Suriye'nin kuzeydoğusundaki aşiret temsilcileriyle arabuluculuk yapıyor (Şarku’l Avsat)

 Ulusal birlik teması altında 17 Temmuz'da düzenlenen İkinci Aşiret Forumu'na Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Demokratik Suriye Meclisi (DSM), Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye'nin doğusu ve kuzeyindeki Arap aşiretlerinin liderleri ve ileri gelenleri ile Suriyeli bazı bileşenlerin temsilcileri katıldı.

SDG, aşiret liderlerinin ve ileri gelenlerinin taleplerine yanıt olarak, kontrolündeki bölgelerde uygulanan terör yasasının belirli maddelerine göre ömür boyu ya da uzun yıllar hapis cezasına çarptırılmış olan mahkumlardan hastaları, yaşlıları ve belirli kategorileri kapsayan bir af yasası çıkarıldı. Suriyeliler tarafından 17 Temmuz 2024 tarihinden önce işlenen suçları da kapsayan af yasası 2021 tarihli ve 7 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve değişikliklerinde öngörülen suçlar ile 2023 tarihli ve 2 sayılı Genel Ceza Kanunu'nda öngörülen Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin güvenliğine karşı işlenen suçları da kapsıyor.

jyöık
Dün SDG’nin kontrolündeki cezaevlerinden salıverilen bir grup tutuklu (SOHR)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından pazartesi günü Haseke’de serbest bırakılan 50 mahkum ‘terörizm ve DEAŞ’la iş birliği yapmakla ilgili davalardan dolayı hüküm giymişlerdi, ancak cinayetlere karışmamışlardı. Haseke Merkez Cezaevinden salıverilen mahkumlar Suriye'nin çeşitli illerinden geliyordu ve daha önce çıkarılan genel af kapsamındaydılar.

SOHR, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ayrıca El Hol Mülteci Kampı’nda DEAŞ’lıların ailelerinden tutuklu bulunanların aşiret kefaletiyle serbest bırakılması için de çalıştığını da aktardı.

Bu gelişme yaşanırken Suriye'nin doğusundaki Rakka’da iki gün önce yabancı uyruklu mahkûmların bir hapishaneden diğerine nakledilirken firar etmelerinin ardından SDG ve Uluslararası Koalisyon Güçleri alarm durumuna geçti.

Rus haber sitesi Sputnik, sahadaki kaynaklara dayandırdığı haberde SDG'nin alarmda olduğunu, şehrin mahallelerinde kontrol noktaları kurulduğunu ve DEAŞ terör örgütünün yabancı liderlerinden oluşan bir grubun aranmaya devam ettiğini bildirdi.

Öte yandan SDG mevzilerini ve karargâhlarını hedef alan saldırılara sahne olan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolü altındaki bölgelerde gerilim devam ediyor. Suriye rejimi güçleri ve İran tarafından desteklenen aşiret güçleri pazartesi günü yaptıkları açıklamada pazar gecesi Deyrizor'un doğusundaki Ziban beldesinde SDG'ye ait bir karargâhı vurduklarını ve can kayıpları olduğunu duyurdular. SDG, saldırının ardından Deyrizor'un doğusunda Ziban beldesi yakınlarındaki el-Hevayic beldesindeki mevzilerini güçlendirdi.

xytnj
Geçtiğimiz ay en çok saldırıya uğrayan bölgelerden biri olan Deyrizor kırsalındaki Ziban beldesinin girişi (Yerel medya kaynakları)

İran destekli yerel grupların saldırılarının DEAŞ hücrelerinin bölgeye yönelik saldırılarıyla eşzamanlı gerçekleştiğini aktaran SOHR, saldırıların aralarında askeri personelin ve sivillerinde olduğu çok sayıda kişinin ölümüne ve yaralanmalara neden olduğunu bildirdi. SOHR, Özerk Yönetim bölgelerini ateş altında tutmanın yanında kaos ve istikrarsızlık durumunu sürdürmek için İran destekli milis gruplarla DEAŞ hücreleri arasında dile getirilmeyen bir koordinasyon olduğuna işaret etti.

SOHR'a göre İran destekli yerel gruplar bir hafta içinde Dernec ve Ebu Hardub beldelerindeki askeri noktalar da dahil olmak üzere SDG kontrolündeki bölgelerde Fırat Nehri'nin doğu kıyısındaki birçok ilçeyi ve köyü hedef aldı. Taraflar arsında orta ve hafif silahlarla çatışmalar yaşandı, ağır silahlarla karşılıklı topçu ateşi açıldı.

xthnmjök
SDG ile İran destekli milisler arasında ağustos ayında başlayan ilk çatışmalar sırasında yerlerinden edilen Deyrizor'un doğusundaki Huveyc el-Basira beldesi sakinleri (Sosyal medya)

Öte yandan DEAŞ hücreleri, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerinde eylemlerine devam ediyor. Hafta boyunca petrol tankerlerine, sivillere ve askeri personele yönelik 6 saldırı gerçekleştiren DEAŞ hücreleri, 4 SDG üyesini yaraladı.

Dikkat çekici bir şekilde geçtiğimiz ağustos ayında İran destekli milis grupların saldırılarını arttırdığı sırada DEAŞ'ın bu bölgelerdeki saldırılarını dondurması ve Rusya'nın SDG ile yaptığı ve tarafların gerginliği azaltma konusunda anlaştığı bir toplantının ardından bu grupların tekrar saldırılarını arttırması dikkati çekti. Rusya, söz konusu toplantıda İran destekli yerel grupların saldırılarını durdurmayı ve İran destekli hükümet güçlerine bağlı 4. Tümeni Deyrizor kırsalından çıkarıp yerine Cumhuriyet Muhafızlarından gruplar yerleştirmeyi taahhüt etmişti.



Lübnan'ın Birleşmiş Milletler misyonu: Patlayıcılar ülkeye gelmeden önce iletişim cihazlarına yerleştirildi

İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
TT

Lübnan'ın Birleşmiş Milletler misyonu: Patlayıcılar ülkeye gelmeden önce iletişim cihazlarına yerleştirildi

İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)

Lübnan'ın BM Daimî Temsilciliği, dün (Perşembe) Güvenlik Güvenlik Konseyi'ne yazdığı bir mektupta, Lübnanlı yetkililer tarafından yapılan ön incelemelerin, bu hafta patlayan iletişim cihazlarının “Lübnan'a gelmeden önce düzenlenmiş olduğunu” gösterdiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre konuyla ilgili bir toplantı öncesinde konseye gönderilen mektupta, “Ön incelemeler, hedef alınan cihazların Lübnan'a varmadan önce profesyonelce düzenlendiğini ve bu cihazlara elektronik mesajlar gönderilerek patlatıldığını göstermiştir” denildi. Misyon, saldırıların planlanması ve gerçekleştirilmesinden İsrail'in sorumlu olduğunu ifade etti.

15 ülkeden oluşan BM Güvenlik Konseyi, bombalamaları görüşmek üzere bugün toplanacak. Hizbullah'ın iletişim araçlarına yönelik saldırılar 37 kişinin ölümüne ve yaklaşık 3,000 kişinin yaralanmasına yol açtı. Bu durum Lübnan hastanelerinin üzerindeki yükü artırdı ve grubun yeteneklerinin tükenmesine yol açtı.

İsrail saldırılarla ilgili doğrudan yorum yapmadı, ancak bazı güvenlik kaynakları saldırıları İsrail istihbarat servisinin (Mossad) gerçekleştirmiş olabileceğini söyledi. Mossad'ın yabancı topraklara karmaşık saldırılar düzenleme konusunda uzun bir geçmişi var.