Irak: Sünniler genel af yasasının medeni kanundaki değişikliğe bağlanmasını reddediyor

 Irak Parlamentosu'nda Meclis Başkanı seçimi için oy kullanma işleminden, 18 Mayıs 2024. (Irak Meclisi Medya Ofisi)
Irak Parlamentosu'nda Meclis Başkanı seçimi için oy kullanma işleminden, 18 Mayıs 2024. (Irak Meclisi Medya Ofisi)
TT

Irak: Sünniler genel af yasasının medeni kanundaki değişikliğe bağlanmasını reddediyor

 Irak Parlamentosu'nda Meclis Başkanı seçimi için oy kullanma işleminden, 18 Mayıs 2024. (Irak Meclisi Medya Ofisi)
Irak Parlamentosu'nda Meclis Başkanı seçimi için oy kullanma işleminden, 18 Mayıs 2024. (Irak Meclisi Medya Ofisi)

Irak Parlamentosu'nun gündeminde, 10 aydır boş olmasına rağmen yeni meclis başkanı seçimine ilişkin bir girişim bulunmuyor. Buna karşın parlamentoda medeni kanunun değiştirilmesi, genel af ya da her ikisini birden içeren bir yasa tasarısı olmadan neredeyse hiçbir oturum gerçekleştirilmiyor.

Parlamentonun bir meclis başkanı seçememesinin ardında yatan nedenler, Sünni-Sünni ve Sünni-Şii siyasi farklılıklarının devam etmesinden kaynaklanıyor. Özellikle de Temsilciler Meclisi Başkanlığı'na yükselme kapısının anahtarını kontrol edenlerin nüfuzlu Şii partiler olması buna sebep oluyor. Bu farklılıklar Meclis Başkanlığı makamından, Sünni Arapların yıllardır talep ettiği genel af yasasına kadar uzanıyor. Parlamentodaki etkili Şii güçler medeni kanunun değişmesini talep ediyor. Şiiler medeni kanundaki tartışmalı bir değişikliği onaylamaları karşılığında başka bir yasayı geçirmek için pazarlık yapıyor.

Pazartesi günü yapılan parlamento oturumunda iki yasa tasarısı (genel af ve medeni kanun), okumaları tamamlandı. Bu yasaların parlamentodan çoğunluk ile geçmesi için değiştirilmesi gereken yerlerin düzeltilmesi amacıyla bir oturum düzenlendi. Bu bağlamda siyasi gözlemciler, medeni kanun yasasını reddeden çemberin Kürtleri de kapsayacak şekilde genişlediğine ve bunun da medeni kanunun onaylanmasını talep eden Şii güçleri, Sünni güçler açısından içeriğinin boşaltılması anlamına gelen genel af yasasında temel değişiklikler yapılması yönündeki taleplerinin tavanını yükseltmeye sevk ettiğine dikkat çekti.

ztrgh
Iraklılar 6 Ağustos'ta Bağdat'ta reşit olmayanların evlenmesine izin veren yasayı protesto etti. (EPA)

Sünni temsilciler, cezaevleri ve gözaltı merkezlerindeki tüm masum insanların serbest bırakılmasını içermeyen bir genel af yasasını geçirmeyi reddediyor. Şii temsilciler ise terörizm ve terörist kavramını yeniden tanımlamak için çalışıyor. Bu da Sünni bölgelerden ve şehirlerden kötü niyetli şikayetlerin veya gizli muhbirlerin raporlarının kurbanı olan çok sayıda insanın, bu yasaya dahil edilmemesi anlamına geliyor.

Medeni kanunun kabul edilmesi için siyasi baskı

Bu bağlamda, Irak Parlamentosu Hukuk Komitesi üyesi bağımsız milletvekili Seccad Salim, ‘Kürtler, Sünniler ve merkez ile güneyin bir kısmının medeni kanundaki değişikliği tanımayacağını’ söyledi. Salim yaptığı açıklamada, ‘medeni kanun ile parlamenterlerin yasal yetkilerinin dini vakıflara verilmesinin eşi benzeri görülmemiş bir durum olduğunu’ ifade etti. “329 milletvekili medeni kanunun içeriğini bilmiyor. Tüm mezhepler için tek bir kod olması, mezhepler arasında sahtekarlığı ve hakların manipüle edilmesini önlemek içindir” diyen Salim, ‘medeni kanunun Ensar el-Merceiyye tarafından tavsiye edildiği iddiasının iftira olduğunu’ belirtti.

Sünni milletvekili Raad ed-Dehleki ise genel af yasasının kabul edilmesi karşılığında medeni kanunun kabul edilmesi için siyasi baskı yapıldığını doğruladı. Ed-Dehleki televizyonda yaptığı açıklamada, ‘Meclis Başkan Vekili Muhsin el-Mendelavi'nin, medeni kanunun oylanmaması halinde af yasasını dünkü oturumdan çekmekle tehdit ettiğini’ söyledi. Ed-Dehleki, ‘oturumun gündeminde Kürtler (el konulan mülklerin iadesi), Sünniler (genel af) ve Şiiler (medeni kanun) için yasalar olduğunu, ancak af yasasında yapılan yeni değişikliğin tutuklular için önceki yasadan daha sert olduğunu’ belirtti. Hükümlülerin terör örgütleriyle bağlantılı olduklarına dair yeterli kanıt elde edilmesi gerektiğini vurgulayan ed-Dehleki, “Sadece itiraflara güvenmiyoruz” diyerek mahkumların itiraflarının baskı altında yapılmış olabileceğini kaydetti.

Kürtlerin reddi

Öte yandan Irak Parlamentosu'ndaki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Grup Başkanı Viyan Sabri, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'nin Irak Temsilciler Meclisi'nde sunulan medeni kanun teklifini desteklediğini yalanladı. Sabri yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Biz IKBY olarak anayasa, uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınan tüm hak ve özgürlüklerin her zaman yanında olacağız. Kadın ve çocukların haklarının garanti altına alındığına inanıyoruz. IKBY’deki kadın ve çocuklara, özellikle evlilik, boşanma, çok eşlilik, miras ve velayet konularında gelişmiş ülkelerle eşit düzeyde birçok hak verildi. IKBY Başkanı, kadın ve çocuk haklarını destekleme konusunda öncülük ediyor. O, bu konu hakkında konuştuğunda, babası veya annesi din değiştiren çocukların hakları da dahil olmak üzere, azınlıklar ve Hıristiyanlar'dan da bahsediyor. Medeni kanunda yapılacak herhangi bir değişiklik Irak anayasasının kadın, çocuk ve insan haklarını vurgulayan maddelerine aykırı olmamalıdır.”

Aynı bağlamda, IKBY İslam Alimleri Birliği, Irak medeni kanununa ilişkin değişiklik tasarısının dünkü oturumda parlamento gündemine alınmasına karşı çıktı.

Hukuki görüş

Kulwatha Siyasi Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Basil Hüseyin ise Şarkul Avsat'a verdiği demeçte, “Medeni kanunda değişiklik öngören yasa tasarısı yargının görevlerini etkiliyor ve etkisi bunun da ötesine geçiyor. Yasa tasarısının etkisi, yargıya paralel bir otorite kurarak yargı sisteminin yapısına kadar uzanıyor. Meclis, kuvvetler ayrılığı ilkesi uyarınca ve Federal Mahkeme'nin kararı doğrultusunda, teklifi sunmadan önce Yargı Konseyi'ne danışmak zorundaydı. Ceza Kanunu ya da Ticaret Kanunu da dahil olmak üzere kanunlarda yapılacak her değişiklik Yargı Konseyi'nin tavsiyesini gerektirmez.  Federal Mahkeme'nin karar metni açıktır. Bu durum yargının görevlerini etkileyen kanunlarla ilgilidir. Ayrıca önerilen değişiklik kanununun tamamı için geçerlidir” ifadelerini kullandı.



Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)

Tunus cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal’in avukatı, Cendube Mahkemesi’nin dün (Çarşamba) Zemal'i bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırdığını ve bunun muhalefetin Cumhurbaşkanı Kays Said'in yeniden seçilmesini amaçlayan adil olmayan seçimlere ilişkin korkularını güçlendiren son hamle olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre, 6 Ekim'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun bu ay üç önemli adayı diskalifiye etmesinin ardından tansiyon yükseldi. Bu hareket bir eleştiri seline yol açtı.

Binlerce Tunuslu geçen hafta muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla sokaklara dökülerek Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun muhalifleri ve adayları baskı altına almamasını talep etti.

Seçim Kurulu sadece Said, Zuheyr el-Mağzavi ve el-Ayaşi Zemal'in adaylıklarını onaylayarak seçim anlaşmazlıklarını karara bağlayan en yüksek yargı organı olan İdare Mahkemesi'nin kararına meydan okudu.

Dün alınan kararı yorumlayan Zemal'in avukatı Abdussettar el-Mesudi Reuters'e şunları söyledi: “Karar siyasi amaçlıdır; adil değildir. Zemal’in cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını baltalamayı ve onu Tunuslulara dürüst olmayan biri olarak göstermeyi amaçlamaktadır.”

Zemal iki hafta önce ‘belge uydurmak ve halk desteğini tahrif etmek’ suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

Said'in muhalifleri, üyelerini kendisinin atadığı Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nu rekabeti bastırmak ve adayları sindirmek suretiyle yeniden seçilmesini sağlamak için kullandığını söylüyor.

Said ise hainlerle, paralı askerlerle, yolsuzluk yapanlarla savaştığını ve diktatör olmayacağını söyleyerek suçlamaları reddediyor.

Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi kamu güvenliğine zarar vermek suçlamasıyla geçen yıldan bu yana hapiste. Önde gelen siyasetçi Lutfi el-Merahi de 2019 seçimlerinde hile yapmak suçlamasıyla bu yıl hapse atıldı.

Her iki isim de seçimlere katılma niyetlerini açıklamış, ancak hapsedilmiş ve adaylıklarını sunmaları engellenmişti.

Geçtiğimiz ay bir başka mahkeme de cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan dört siyasetçiyi hapis cezasına çarptırdı ve ömür boyu adaylıktan menetti.

Said 2019 yılında demokratik yollarla seçildi. Ancak zamanla iktidar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı ve 2021 yılında muhalefetin ‘darbe’ olarak nitelendirdiği bir kararname yayınladı. Söz konusu kararnameyle Said yasama yetkisini kendisine devrederek ülkeyi yönetmeye başladı.