Irak, Güney Kore ile hava savunma sistemi anlaşması imzaladı

Irak ordusu, Peşmerge'lere ABD silahlarının verilmesinin güvenli olduğunu savunuyor.

Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)
Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)
TT

Irak, Güney Kore ile hava savunma sistemi anlaşması imzaladı

Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)
Güney Kore'nin Cheongung-II hava savunma sistemi (Defence Blog)

Irak, hava ve balistik füze savunma sistemi satın almak üzere Güney Koreli bir şirketle anlaşırken, Savunma Bakanlığı, görevden alınan meclis başkanı Muhammed el-Halbusi'nin yol açtığı siyasi tartışmalara rağmen Peşmerge güçlerine ABD yapımı silahlar verilmesi kararını savundu.

Güney Koreli LIG Nex1 şirketi dün (Cuma) yaptığı açıklamada, Irak'a Kore yapımı hava ve balistik füze savunma sistemi ihraç etmek üzere bir anlaşma imzalandığını duyurdu. Gelişmiş silah sistemleri üreticisi yaptığı açıklamada, Güney Kore'nin M-SAM2 hava savunma sistemi olarak da bilinen Cheongung-II sistemini ihraç etmek için Irak Savunma Bakanlığı ile 2,78 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladığını belirtti. Irak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'ın ardından Ortadoğu'da Güney Kore üretimi hava ve balistik füze savunma sistemini satın alan üçüncü ülke oldu. Güney Kore'nin füze savunma stratejisinin en önemli parçasını oluşturan sistem, öncelikle Kuzey Kore tehditlerine karşı koruma sağlamak amacıyla füze ve uçakları durdurmak üzere tasarlandı.

Füzeler ve M-SAM-2 entegre sistemi LIG Nex1 tarafından üretilmekte, Hanhwa Systems şirketi radarı sağlamakta ve Hanhwa Aerospace de füze rampaları ve araçlarını üretmektedir.

Cheongung-II, Rus füze sistemlerinde kullanılan 9M96 füzesinin teknolojisi temel alınarak geliştirilen orta menzilli bir karadan havaya savunma sistemidir.

Kürt Peşmerge güçleri Haziran 2023'te Erbil'de düzenlenen bir törende (AFP)Kürt Peşmerge güçleri Haziran 2023'te Erbil'de düzenlenen bir törende (AFP)

Peşmerge silahları

Irak Savunma Bakanlığı, ABD yapımı obüslerin Peşmerge güçlerine teslim edilmesini savundu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Peşmerge güçlerine tahsis edilen 105 mm'lik obüslerle ilgili olarak medyada ve sosyal medyada dolaşan haberlere cevaben, silahların alımının Savunma Bakanı İrfan el-Hayali döneminde sözleşmeye bağlandığını ve Savunma Bakanı Cuma Anad döneminde değiştirildiğini açıklığa kavuşturmak isteriz” denildi.

Bakanlığın açıklamasına göre, meblağlar mevcut hükümetin kurulmasından önce ödendi ve silahlar 20 Kasım 2023 tarihinde Umm Kasr Limanı’na ulaştı.

Silahlar Umm Kasr Limanı’na varışlarının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Peşmerge Bakanlığı’na teslim edilmemiş. Ardından Genelkurmay Başkanı tarafından bir nota verildikten ve gerekli tüm tedbirler alındıktan sonra bu işlem gerçekleştirilmiş.

Savunma Bakanlığı, ‘Peşmerge güçlerinin Irak'a sadakatinden şüphe duyulmayan ulusal bir güç olduğunu ve daha önce bahsi geçen silahlar konusunun yedi yıldan fazla bir süre önce gerçekleştiğini, silahların ancak bu konuda tüm tedbirler alındıktan sonra teslim edildiğini’ vurguladı.

Söz konusu mesele, özellikle Tekaddum Partisi lideri Muhammed el-Halbusi'nin silahların Erbil'e teslim edilmesi anlaşmasına itiraz etmesinin ardından büyük bir siyasi tartışmaya yol açtı.

Halbusi geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, “Bu tür silahlar, yetenek ve kapasitelerine sürekli ihtiyaç duyduğumuz Irak ordusunun tekelinde olmalıdır” dedi.

Ancak Halbusi kısa bir süre önce açıklamalarını tersine çevirerek, ‘bölgedeki mevcut siyasi liderliğin varlığı göz önüne alındığında, Peşmerge güçlerine teslim edilen ABD silahlarını kullanmaktan korkmadığını’ belirtti. Halbusi bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, “IKBY liderleri mantıklı hareket ediyor ama gelecek korkuları var” ifadesini kullandı.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre siyasi partiler, özellikle de Şii Koordinasyon Çerçevesi'ndeki güçler, Mustafa Kazımi'ninki de dahil olmak üzere önceki hükümetlerin silahları IKBY'ye teslim etmeyi reddettiğini belirterek, karara itiraz ettiler.

IKBY Peşmerge Bakanı Şoreş İsmail geçtiğimiz ağustos ayında, ABD Savunma Bakanlığı'nın Irak federal hükümetinin onayıyla Peşmerge güçlerine bir dizi ağır silah verdiğini açıkladı.



İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
TT

İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzak tutmak için güç kullanmakla tehdit ediyor

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Danny Danon, BM Güvenlik Konseyi'nde konuşuyor. (BM)

Üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, uluslararası toplumun Lübnan-İsrail sınırındaki tehlikeli gerilimi durdurmaması halinde Ortadoğu'da bir ‘yangın’ çıkacağı uyarısında bulunarak, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını uluslararası yasaların ihlali olarak nitelendirdi. Yetkililer ayrıca, söz konusu olayın soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini ifade etti. Lübnan İsrail'i ‘terörizmle’ suçlarken, İsrail de Hizbullah'ı Litani Nehri'nin kuzeyindeki Mavi Hat'tan geri püskürtmek için ‘elindeki tüm imkânları kullanma’ tehdidinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Lübnan ve İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

BM Siyasi İşler ve Barışın İnşasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Cezayir'in talebi üzerine dün (Cuma) Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib'in de katılımıyla düzenlenen acil toplantının başında verdiği brifingde, Lübnan ve İsrail arasındaki mevcut durumu ‘çatışmaların durdurulmasının tekrar tekrar ihlal edilmesi ve 1701 sayılı kararın çiğnenmesi’ nedeniyle ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi. ‘Bu şiddet döngüsünün genişleme riskinin çok ciddi olduğunu ve Lübnan, İsrail ve tüm bölgenin istikrarı için tehdit oluşturduğunu’ vurgulayan DiCarlo, özellikle Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazlarının patlatılmasının ‘genciyle yaşlısıyla Lübnan toplumunu ciddi şekilde travmatize ettiğini ve paniğe sevk ettiğini’ kaydetti. Tüm tarafları ‘gerilimin daha da artmasını önlemek için azami itidal göstermeye’ çağıran DiCarlo, ‘olayların bu şekilde devam etmesi halinde, şu ana kadar gördüğümüz yıkım ve acıyı bile gölgede bırakabilecek bir yangın görme riskiyle karşı karşıya olduğumuz’ uyarısında bulundu. DiCarlo, “Böyle bir çılgınlıktan kaçınmak için henüz çok geç değil. Diplomasi için halen fırsat var. Bu fırsat gecikmeden kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Faillerin sorumlu tutulması

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasıyla meydana gelen ve savaşta yeni bir gelişmeyi temsil eden, iletişim araçlarının silaha dönüştüğü, pazarlarda, sokak köşelerinde ve evlerde eş zamanlı olarak vuku bulan saldırılar karşısında ‘siviller adına duyduğu dehşeti’ dile getirdi. ‘Savaşın da kuralları olduğunu’ hatırlatan Türk, ‘uluslararası insancıl hukukun görünüşte zararsız taşınabilir nesneler şeklindeki patlayıcı cihazların kullanımını yasakladığını’ belirtti. Söz konusu patlamaların koşullarına ilişkin bağımsız, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunan Türk, ‘bu saldırıların emrini veren ve gerçekleştirenlerin sorumlu tutulması gerektiğini’ ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (BM)

Cezayir'in BM Daimî Temsilcisi Amar Bendjama, İsrail'in eylemlerinin, ‘BM Güvenlik Konseyi kararlarının, uluslararası hukukun ve Lübnan egemenliğinin aleni ihlalini temsil ettiğini’ söyledi ve çağrı cihazlarının patlatılmasını ‘savaş suçuyla eşdeğer’ olarak niteledi. Bendjama, İsrail'i ‘barışla ilgilenmemekle’ suçladı.

Batı'nın tutumu

Daha sonra söz alan ABD'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Ortadoğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın ‘ne arzu edilir ne de kaçınılmaz’ olduğunu savundu. ABD'nin Lübnan'daki son olaylarda ‘hiçbir rol oynamadığını’ vurgulayan Wood, “Önümüzdeki günlerde çeşitli tarafların atacağı adımlar durumun nasıl gelişeceğini bir kez daha belirleyecek” dedi. Tüm tarafların bölgeyi ‘yıkıcı bir savaşa’ sürükleyebilecek her türlü eylemden kaçınması gerektiğini ifade eden Wood, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmanın kökenini ‘görmezden gelemeyeceğini’ belirtti. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırılarından önce, 1701 sayılı kararın kabulünden bu yana 18 yıldır Mavi Hat boyunca büyük ölçüde sükunetin hâkim olduğunu, ancak Lübnan'dan devlet dışı silahlı grupların ‘provokasyon olmaksızın’ İsrail'e saldırmasıyla ‘istikrarın bozulduğunu’ hatırlattı. Wood, 1701 ve 1559 sayılı kararların uygulanması talebini yineledi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Lübnan ile İsrail arasındaki gerilimin ele alındığı BM Güvenlik Konseyi toplantısında (BM)

İngiltere'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı James Kariuki de 8 Ekim'den bu yana İsrail ile ‘provokasyon olmaksızın’ savaşan Hizbullah'ı hedef alarak, ülkesinin ‘1701 sayılı kararın tam olarak uygulanmasında üzerine düşen rolü oynamaya hazır olduğunu’ belirtti. Kariuki, “Uluslararası hukuk tam olarak uygulanmalıdır. Şimdi gerilimi azaltma ve derhal ateşkes zamanı” şeklinde konuştu.

Fransa'nın BM Daimî Temsilcisi Nicolas de Riviere ise ‘potansiyel olarak trajik sonuçları olabilecek açık savaş riskinin her geçen gün arttığı’ uyarısında bulundu. “Bu her ne pahasına olursa olsun kaçınılması gereken bir olasılıktır” diyen de Riviere, BM Güvenlik Konseyi tarafından 28 Ağustos'ta kabul edilen ve Lübnan'daki BM Geçici Barış Gücü'nün (UNIFIL) görev süresini uzatan 2749 sayılı kararı uygulayarak ‘tüm tarafların gerilimi azaltma yönünde acilen çalışması gerektiğini’ belirtti. İsrailli yetkilileri Lübnan'da ‘azami itidal göstermeye’ çağıran de Riviere, ‘Hizbullah'a, İsrail topraklarına yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını’ yineledi.

Rusya ve Çin

Diğer yandan Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzia, İsrail'in yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü yıkıcı bombalama, hava saldırıları ve ‘acımasız temizlik’ operasyonunun Ortadoğu'da ‘korkunç bir gerçeklik’ haline geldiğini vurguladı. Nebenzia, “Uluslararası toplumun protestolarına rağmen, hedefli tasfiyenin iğrenç uygulaması genişliyor. Görünen o ki, bu şiddet kazanında artık hepimizin burada defalarca kınamadığı hiçbir eylem kalmadı” ifadelerini kullandı. Lübnan ve Suriye'de elektronik cihazlarla yapılan saldırıların ‘yüksek teknolojinin yeni bir boyutunu’ oluşturduğunu ve bunun ‘Rusya'nın kesin bir dille kınadığı tehlikeli bir değişim’ olduğunu ifade eden Nebenzia, “Bunu uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan ve tüm Ortadoğu için öngörülemez sonuçları olan bir terör eylemi olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Çin'in BM Daimî Temsilcisi Fu Cong ise ülkesinin Lübnan sokaklarında yaşanan ‘korkunç’ olaylar karşısında ‘derin bir şok’ yaşadığını belirterek, “Sokaklarda oynayan çocuklar gözlerini kaybetti, süpermarketlerde alışveriş yapan anneler uzuvlarının kesildiğini gördü” dedi. Saldırıları, ‘Lübnan'ın ulusal egemenliğinin ve uluslararası hukukun açık bir ihlali’ olarak nitelendiren Cong, İsrail'e ‘güç kullanma saplantısından vazgeçmesi ve Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarını gecikmeksizin durdurması’ çağrısında bulundu.

Lübnan ve İsrail

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, Lübnan'da binlerce çağrı cihazının patlatılmasını ‘terörist’ bir saldırı olarak nitelendirdi ve bundan İsrail'i sorumlu tuttu. Bunun ‘vahşet ve terörizm açısından eşi benzeri görülmemiş bir savaş yöntemi’ olduğunu belirten Buhabib, “Evlerinde, sokaklarda, işlerinde, alışveriş merkezlerinde işlerini yapan her yaştan binlerce insanı hedef almak, tek kelimeyle terörizmdir” dedi. Buhabib, ‘İsrail'in bize vaat ettiği yeni maceranın, Ortadoğu'daki coğrafi kapsamı bakımından öncekilerden farklı olan ezici bir bölgesel savaşa yol açabileceği’ uyarısında bulundu.

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşuyor. (BM)

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, ülkesinin ‘Hizbullah'ın provokasyonlarına devam etmesine izin vermeyeceğini’ belirterek, ‘daha geniş bir çatışma istemediklerini’ iddia etti. “Halkımızın sürekli tehdit altında yaşamasına izin vermeyeceğiz. Hizbullah'ın Lübnan topraklarını şiddet uygulamak için bir platform olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanan Danon, Hizbullah’ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmemesi halinde ‘İsrail'in halkını korumak için elindeki tüm araçları kullanacağı’ tehdidinde bulundu.