Riyad, güvenlik alanlarında yapay zekâ konulu foruma ev sahipliği yapıyor

Forum, Naif Arap Güvenlik Bilimleri Üniversitesi tarafından Interpol ile iş birliği içinde düzenleniyor

3 gün sürecek forumda Arap ve uluslararası katılımlı bilimsel bildiriler ve paneller yer alacak. (Şarku’l Avsat)
3 gün sürecek forumda Arap ve uluslararası katılımlı bilimsel bildiriler ve paneller yer alacak. (Şarku’l Avsat)
TT

Riyad, güvenlik alanlarında yapay zekâ konulu foruma ev sahipliği yapıyor

3 gün sürecek forumda Arap ve uluslararası katılımlı bilimsel bildiriler ve paneller yer alacak. (Şarku’l Avsat)
3 gün sürecek forumda Arap ve uluslararası katılımlı bilimsel bildiriler ve paneller yer alacak. (Şarku’l Avsat)

Naif Arap Güvenlik Bilimleri Üniversitesi (NAUSS) tarafından Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı (Interpol) iş birliğiyle düzenlenen ‘Yapay Zekanın Güvenlik Alanlarında Kullanımına İlişkin İkinci Forum: Terörizm ve Organize Suçlarla Mücadeleye Odaklanma’ başlıklı forum dün (Salı) Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da başladı.

Forum, üniversitenin ilgili Arap güvenlik stratejilerinin uygulanmasının bir parçası olarak, Arap güvenlik kurumlarının yapay zekâ alanındaki yeteneklerini geliştirmek ve terör örgütlerinin yapay zekâyı suç amaçlı kullanımıyla mücadele etmek için ortaya çıkan teknolojik gelişmeleri takip etme çabalarının bir parçası olarak gerçekleşti.

Forumun açılışında konuşan NAUSS Rektörü Abdulmecid el-Bunyan, üniversite ile Interpol arasındaki stratejik ortaklığın önemini vurgulayarak, bu etkinliğin iki taraf arasındaki ortak mutabakat zaptı kapsamında gerçekleştirildiğini ve bu kapsamda bir dizi bilimsel program ve seminer düzenlendiğini belirtti. El-Bunyan ayrıca, NAUSS’un 2022 yılında kolluk kuvvetleri alanında güvenilir bir ulusal ve bölgesel eğitim kurumu olan Interpol Küresel Akademi Ağı’na katıldığını duyurdu.

Gelişmekte olan teknolojilere odaklanma

El-Bunyan, Arap İçişleri Bakanları Konseyi'nin bilimsel organı olan NAUSS’un ‘karar alma süreçlerini desteklemek ve Arap güvenlik stratejileri ve politikalarının oluşturulmasına katkıda bulunmak için bilimsel etkinlikler ve çalışmalar düzenleyerek Arap güvenlik stratejilerinin bilimsel yönünü uygulamaktan sorumlu olduğunu’ belirtti.

El-Bunyan sözlerini şöyle sürdürdü: “NAUSS, günümüz ve gelecek üzerindeki etkisi nedeniyle öncelik verdiği yapay zekâ da dâhil olmak üzere yeni teknolojilerle ilgileniyor. Bu bağlamda, Siber Suçlar ve Dijital Kanıt Merkezi'ni kurdu ve yakın zamanda bu hayati alanda nitelikli Arap kadrolar hazırlamak için Yapay Zekâ Yüksek Lisans programını başlattı.”

fdbbf
Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı (Interpol) Teknoloji ve İnovasyon İcra Direktörü Madan Oberoi forumun açılışında konuşuyor. (Şarku’l Avsat)

Interpol Teknoloji ve İnovasyon İcra Direktörü Madan Oberoi ise iki taraf arasındaki ‘yapıcı ortaklığı’ ve bunun güvenlik alanlarında gelişen teknolojilerden faydalanma ve küresel uzmanlığı Arap ülkelerine aktarma konusunda uluslararası iş birliğini geliştirmedeki rolünü överek, forumun sonuçlarının Arap ve uluslararası düzeyde yapay zekanın kötüye kullanımıyla mücadeleye katkıda bulunmasını arzu ettiklerini ifade etti.

Geliştirilen Arap güvenlik stratejisinin uygulanması

NAUSS Dış İlişkilerden Sorumlu Rektör Yardımcısı Halid el-Harfeş, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, üniversitenin kapsamlı konseptiyle güvenliği sağlamaya yönelik devam eden çabalarının bir parçası olarak, tüm güvenlik alanlarında Arap uluslararası iş birliğini geliştirmek için kapsamlı ilişkilerinden ve uluslararası ortaklıklarından yararlanarak güvenlik disiplinlerindeki en iyi uygulamaları ve uzmanlığı Arap ülkelerine aktarmak için çalıştığını söyledi.

El-Harfeş, “Bu, uluslararası toplumun organize suçlarla mücadele çabalarını arttırmaya yönelik ortak çabaları ve Arap İçişleri Bakanları Konseyi tarafından geliştirilen Arap güvenlik stratejisinin yanı sıra terörizmle mücadeleye ilişkin uluslararası sözleşmeler, stratejiler ve kararların uygulanmasını desteklemek amacıyla gerçekleştirilmektedir” dedi.

El-Harfeş, forumun Interpol ile ‘başta yapay zeka olmak üzere yeni teknolojiler konusunda uzmanlaşmış Arap yetkinliklerini, karar alma süreçlerini desteklemek ve güvenlik alanındaki gelişmelere bilimsel çözümler bulmak üzere hazırlamak’ amacıyla kurulan seçkin bir ortaklığın parçası olduğunu belirtti.

140 Arap ve uluslararası uzman katılıyor

140 Arap ve uluslararası uzmanın katılacağı forum, yapay zekâ ile ilgili kanun uygulama zorluklarını, yapay zekanın suçlular tarafından kötüye kullanımına karşı etkili bir araç olarak anlaşılmasını geliştirmeyi, organize suç örgütü üyeleri tarafından kullanımının anlaşılmasını derinleştirmeyi ve bu teknolojilerin kötü niyetli amaçlarla kullanıldığı soruşturmalarda dijital kanıtların kurtarılmasına ilişkin bilgileri paylaşmayı amaçlıyor.

Forumda ayrıca, yapay zekanın kolluk kuvvetleri açısından multidisipliner bir bakış açısıyla sunduğu özel fırsatlar ve zorluklar, terörle mücadelede kullanımı, insan kaçakçılığı üzerindeki etkisi, internet ve bilgi teknolojilerinin suç ve güvenlik amaçlı kullanımı, soruşturma amaçlı rolünün etkinleştirilmesi, çocuklara karşı işlenen suçlar, bu teknolojiler üzerinde çalışan kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla mülk edinme sistemi, dijital kanıtlarda yapay medyanın tespiti gibi konularda bilimsel makaleler ve panel tartışmalarının yanı sıra yenilikler de yer alacak.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.