Washington: Hizbullah'ın ateşkes çağrısı savunma pozisyonunda olduğunu gösteriyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği saldırıların ardından hasar gören bölgedeki Hizbullah bayrağı, 8 Ekim 2024 (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği saldırıların ardından hasar gören bölgedeki Hizbullah bayrağı, 8 Ekim 2024 (Reuters)
TT

Washington: Hizbullah'ın ateşkes çağrısı savunma pozisyonunda olduğunu gösteriyor

İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği saldırıların ardından hasar gören bölgedeki Hizbullah bayrağı, 8 Ekim 2024 (Reuters)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği saldırıların ardından hasar gören bölgedeki Hizbullah bayrağı, 8 Ekim 2024 (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller dün (Salı) düzenlediği olağan basın brifinginde, Hizbullah'ın dün yaptığı ateşkes çağrısının, silahlı grubun savunmada olduğunu gösterdiğini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı, “Washington, Lübnan içinde bir dizi farklı tarafla görüşmeler yürütüyor” dedi.

Hizbullah'ın genel sekreter yardımcısı Naim Kasım dün yaptığı açıklamada, grubun ülkede ateşkes sağlanması çabalarını desteklediğini söyledi. Ancak ilk kez Gazze'de bir ateşkes anlaşmasının Hizbullah'ın İsrail'e ateş açmayı durdurması için bir ön koşul olduğunu söylemedi.

Kasım'ın konuşması, İsrail güçlerinin Lübnan'ın güneybatısına kara harekâtı başlatarak operasyonların kapsamını genişletmesi ve yeni bir bölgeye girmesinin ardından televizyonda yayınlandı. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre 30 dakika süren konuşmasında Kasım, Hizbullah'ın, grubun müttefiki olan Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin İsrail'in kara harekâtı ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesiyle son birkaç haftada yoğunlaşan çatışmaları durdurma çabalarını desteklediğini söyledi.

Kasım konuşmasında, “(Ağabey) Nebih Berri'nin liderliğine güvenimiz tam... Berri'nin ateşkes için yürüttüğü hareketi destekliyoruz" dedi. Bir yılı aşkın süredir Gazze savaşında Filistinlileri desteklemek için savaştığını tekrarlayan Hizbullah'ın bu açıklamalarının, pozisyonunda herhangi bir değişikliğe işaret edip etmediği belirsiz.

Naim Kasım konuşmasına şöyle devam etti: "Her halükârda ateşkes konusu gündeme geldikten ve diplomasi bu noktaya ulaştıktan sonra diğer tüm detaylar görüşülür ve iş birliği içinde kararlar alınır."

"Düşman savaşa devam ederse saha karara bağlanır, biz sahanın insanıyız, çözüm dilenmeyiz."



Cezayir, AB'ye ilişkilerinde ‘ticari kâr mantığının ötesine geçme’ çağrısında bulundu

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir, AB'ye ilişkilerinde ‘ticari kâr mantığının ötesine geçme’ çağrısında bulundu

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf dün (Salı) yaptığı açıklamada, ülkesi ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Ortaklık Anlaşması’nın ‘acil kâr mantığının ötesine geçerek tam anlamıyla sürdürülebilir kalkınmaya dayalı stratejik bir vizyona dönüşmesi gerektiğini’ söyledi.

Cezayir'in 8 Ekim 1962'de Birleşmiş Milletler'e (BM) katılmasının yıldönümü münasebetiyle başkentte bir konuşma yapan Attaf, Cezayir'in AB ile dengeli ve faydalı bir ortaklık kurmak istediğini ve bunun için çaba sarf ettiğini söyledi. Attaf, “Cezayirli yetkililerin istediği ortaklık, her iki tarafın da çıkarlarını dengeleme ilkesine tam olarak uymalı ve herhangi bir kısıtlama, koşul veya engel olmaksızın ülkemizdeki ekonomik kalkınma çabalarını desteklemeye öncelik vermelidir” şeklinde konuştu.

Attaf, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un geçtiğimiz cumartesi günü devlet televizyonunda yayınlanan bir röportajında ülkesinin ‘AB ile ortaklık anlaşmasını güven, yumuşaklık ve anlayış ortamında gözden geçirme, bu anlaşmada gerekli dengeyi sağlama ve Cezayir’in yeni ekonomik gerçekliğine ayak uydurmasını ve arzu edilen sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için etkili bir araç olarak nitelendirilmesini sağlama arzusundan’ bahsederken bu konuda söylediklerine atıfta bulundu.

Attaf sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bu bağlantı alanlarında ve ötesinde Cezayir diplomasisi, Cezayir'in kardeşleri, dostları ve ortaklarıyla ilişkilerini güçlendirmek ve mevcut aşamada uluslararası topluma ağır gelen büyük zorlukların üstesinden gelmek için onlarla çabalarını birleştirmek için çalışmaya devam edecektir. Söz konusu zorluklar izolasyon, içe kapanma veya kayıtsızlık eğilimine tahammül edilemeyecek kadar ciddi ve büyüktür. Herkes bu durumdan etkilenmektedir ve daha iyiye doğru değişim için herkesin çaba göstermesi gerekmektedir. Cezayir böyle bir çabada ancak aktif bir taraf olabilir.”

14 Haziran'da Avrupa Komisyonu, Cezayir'in 2021 yılında uygulamaya başladığı, ithalat lisans sistemi, otomotiv sektöründe yerel girdi kullanımına yönelik teşvikler ve ithalatçı firmalara yabancı katılımının düzenlenmesi de dâhil olmak üzere ithalatın düzenlenmesi ve yerel üretimin teşvik edilmesine ilişkin kararlara itiraz ettiğini açıkladı.

Avrupa Komisyonu, bu tedbirlerin Cezayir'e ihracatta ‘kısıtlayıcı’ olduğunu ve 19 yıldır yürürlükte olan Ortaklık Anlaşması’nın şartlarını ihlal ettiğini değerlendirdi. Komisyon, taraflardan birinin ortağının ticari taahhütlerini ihlal ettiğini tespit etmesi halinde, anlaşmada her iki tarafın da kullanabileceği bir mekanizma olarak yer alan uluslararası tahkime başvurma tehdidinde bulundu. Cezayirliler aldıkları önlemlerin ‘ülke ekonomisini çeşitlendirmek, hidrokarbonlara olan bağımlılığı azaltmak ve yerel sanayileşmeyi teşvik etmek amacıyla ithalat faturasını azaltma planı çerçevesinde olduğunu’ söylüyorlar. Bu konuyu AB'nin müdahale etmesini istemedikleri ‘egemen’ bir mantığa göre ele alıyorlar.